hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    En az Gelişmiş Ülkeler raporu açıklandı

    En az Gelişmiş Ülkeler raporu açıklandı
    expand

    Dünyanın en yoksul ülkelerinin sosyo-ekonomik yapılarının kapsamlı ve derinlemesine analizini yapan En Az Gelişmiş Ülkeler 2008 raporu açıklandı.

    Dünyanın en yoksul 50 ülkesi için düzenlenen En Az Gelişmiş (EAG) Ülkeler 2008 raporunda, bu ülkelerin ihracatlarının petrol, düşük teknoloji ürünleri, madenler, değerli taşlar, metal madenleri ve tarım ürünleri gibi kısıtlı sayıda mala dayanıyor olmasının, gelişimlerinin sürekliliğini tehdit ettiği belirtiliyor.
     
    Raporda, en az gelişmiş ülkelerin ihraç mallarının çeşitlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek, söz konusu ülkelerin üretimlerini artırmaları, bilim ve teknoloji kullanımına ağırlık vermeleri, yabancı yatırımcılara bağımlı olmak yerine yerel kaynakları yatırım için kullanmaları ve giderek şehirlere göç etmeye başlayan nüfusa istihdam imkanları yaratmaları gerektiği bildiriliyor.
     
    Dünya çapında son yaşanan gıda krizinin dünyanın en yoksul ülkelerinin yapılarının ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serildiği uyarısında bulunulan raporda, bu ülkelerin bir kısmının gıda maddelerini ithal etmek zorunda oldukları vurgulanıyor.
     
    EAG ülkelerinin küresel ekonomiye entegrasyonları raporda öne çıkan bir diğer konu. Rapora göre bu ülkelerin toplam performansı aslında ülkeler arasındaki temel farklılıkların gözden kaçmasına neden olabiliyor.
     
    Raporda, bu ülkelerde görülen ihracat ve yabancı yatırım oranlarındaki artışa rağmen, üretim ve bununla bağlantılı olarak istihdam kapasitesinin artırılamaması halinde herkesi kapsayacak kalkınmanın sağlanamayacağı, ekonomik dönüşümün temellerinin atılamayacağı belirtiliyor.
     
    EAG ülkelerinin ve onların kalkınma alanındaki ortaklarının, bu ülkelerdeki yerel üretim tabanının genişletilmesi ve yoksulluktan kaynaklanan yapısal zayıf noktaların giderilmesi çabalarına hız vermemeleri halinde, EAG ülkelerinin marjinal konumlarının daha da derinleşme ihtimali bulunuyor.
     
    Raporda, EAG ülkelerinin yoksulluktan kurtulabilmek için doğru ürünleri ihraç etmeleri gerektiği savunuluyor. Son dönemde gerçekleştirdikleri rekor orandaki ihracata rağmen bu ülkelerin küresel ekonomide hala marjinal bir konumda oldukları gözleniyor.
     
    2008 raporuna göre, EAG ülkelerinin ihraç mallarında 2004-2005 yıllarındaki artışın yüzde 76'sı petrol ihraç eden (Angola, Çad, Ekvator Ginesi, Gine, Sudan, Doğu Timor ve Yemen) ve maden ihraç eden (Gine, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Mali, Moritanya, Mozambik ve Zambiya) EAG ülkeleri sayesinde gerçekleşmiş durumda.
     
    Birçok EAG ülkesinin ise kısıtlı kaynaklara sahip ve yeterli kaynaklardan mahrum tarım ülkesi olmanın dışına çıkamadığına dikkat çekilen raporda, tarım dışı alanlarda iş imkanı arayanların sayısının giderek arttığı, ancak söz konusu talebi karşılayacak oranda istihdam imkanının yaratılamadığı vurgulanıyor. Birçok EAG ülkesinde görülen gıda krizinin bir nedeni de bu dengesiz kalkınma modelinden kaynaklanıyor.
     
    Raporda, EAG ülkelerinin hala yoğun bir şekilde başta resmi kalkınma yardımı olmak üzere dış kaynaklara ihtiyaç duydukları belirtilerek, yerel kaynakların geliştirilmesinin de sağlanamadığı kaydediliyor.
     
    Dış yardımların, üretim kapasitesinin artırılması ve ekonomik çeşitliliğin sağlanması yerine, sosyal hizmetler ve altyapı dahil olmak üzere yönetim mekanizmalarına yönlendirildiğinin belirtildiği raporda, bazı petrol ihraç eden ülkelerde yaşanan iyileşmeye rağmen, EAG ülkelerindeki yatırım şekillerinin Brüksel'de 2001 yılında yapılan konferansta alınan kararlar ile BM Bin Yıl Kalkınma hedeflerine uyum göstermediği vurgulanıyor.
     
    Raporda, ekonomik alanda daha dayanıklı olabilmek için EAG ülkelerinin tarım alanındaki üretkenliklerini artırmaları ve tarım dışı istihdam yaratacak girişimler başlatmaları önerilerek, başta 2006 yılında alınan kararla borçları hafifletilmeyenler olmak üzere tüm EAG ülkelerinin borç sorununun devam ettiğine işaret ediliyor.
     
    2008 raporunda, küresel ekonomideki yavaşlamanın, başta artan petrol ve gıda fiyatları nedeniyle EAG ülkelerinin kalkınma çabalarını da olumsuz etkileyeceği tahmin ediliyor. Küresel yavaşlama tehlikesiyle karşı karşıya olunan bir dönemde EAG ülkeleri ve onların kalkınma alanındaki ortaklarının üretim kapasite artırımı ve yapısal zayıflıkların giderilmesi konularına ağırlık vermeleri isteniliyor.
    EAG ülkelerindeki yoksulların sayısı artıyor
     
    Raporda, En Az Gelişmiş ülkelerde son 30 yılın en yüksek ekonomik kalkınma hızının yakalandığı, ancak yoksulların sayısındaki artışın durdurulamadığı belirtiliyor.
     
    EAG ülkelerinde her dört kişiden biri günde 2 ABD dolarından daha az bir gelirle geçinmeye çalışırken, gıda fiyatlarındaki artışın, ekonomide elde edilen olumlu sonuçların topluma yansımasını engellemesinden endişe ediliyor.
     
    BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tahminlerine göre, EAG ülkelerinde yaşayan yoksulların nüfusa oranı 1999 yılında yüzde 44 iken, 2005 yılında yüzde 36'ya düştü. Bunun hala yüksek bir oran olduğuna dikkat çekilirken, günde 1 ABD Doları'nın altında gelirle geçinmeye çalışanların sayısının 2003 yılına kadar yükseldikten sonra sabitlendiği, ancak günde 2 ABD doları veya daha az bir gelirle geçinmeye çalışanların sayısındaki artışın devam ettiği kaydedildi.
     
    Yoksulluğun azaltılmasındaki bu yavaş ilerlemenin EAG ülkelerinin Bin Yıl Kalkınma Hedeflerinin birincisini oluşturan, 2015 yılına kadar günde 1 ABD Doları'nın altında gelirle geçinmeye çalışanların sayısını yarı yarıya azaltma amacına ulaşılamayacaklarını gösteriyor. Bu amaca ulaşabilmesi için EAG ülkelerindeki mutlak yoksulların nüfusa oranının 2015 yılına kadar yüzde 20'ye indirilmesi gerekiyor.
     
    Yoksulluğun yarattığı etkiler ve yoksul nüfus oranları, Afrika ve Asya EAG ülkelerinde farklılık gösteriyor. Afrika'daki EAG ülkelerinde nüfusun yüzde 80'i günde 2 ABD doları veya daha az bir gelirle geçinmeye çalışırken, bu oran Asya ülkelerinde yüzde 69. Bu da Afrika'da 375 milyon, Asya'da 204 milyon yoksul olduğunu gösteriyor.
     
    EAG ülkelerinde ekonomik kalkınma hızlanırken, bu durum beslenme, sağlık, eğitim, kadın-erkek eşitliği ve sürdürülebilir çevre diye tanımlanabilecek insani kalkınma hedeflerine ulaşılmasına pek katkı sağlamıyor. Birçok EAG ülkesinin 2015 yılına kadar Bin Yıl Kalkınma Hedeflerine ulaşması zor görülüyor.
    Raporda, mali yardım sağlayan yabancı ülke ya da kuruluşların desteğiyle sosyal programlara ayrılan para miktarını ciddi oranda artıran EAG ülkelerinin önemli başarılar elde ettikleri belirtiliyor.
     
    En hızlı ilerlemenin sırasıyla ilköğretim, temiz içme suyu, çöp, atık ve kanalizasyon sisteminin iyileştirilmesi alanlarında sağlandığı görülüyor.
    Raporda, ekonomik büyümenin insanların yaşamlarına tam anlamıyla yansımamasının arkasındaki nedenin büyüme şekli ve kalkınma modeli olduğu belirtiliyor.
     
    Küresel gıda krizi, sağlanan yavaş ilerlemeyi tehdit ediyor
     
    Uluslararası gıda fiyatlarında 2007 yılında ve 2008 başında yaşanan sert yükseliş EAG ülkelerinin gıda harcamalarının ciddi oranda artmasına yol açtı.
     
    EAG ülkelerinde yaşayanların büyük çoğunluğu yoksul olduğundan ve gelirlerinin büyük bölümünü gıda maddeleri için harcadıklarından bu fiyat artışından önemli şekilde etkilendiler. Bunun sonucu olarak 2007 ve 2008 yıllarında sekiz EAG ülkesinde (Burkina Faso, Gine, Haiti, Moritanya, Mozambik, Senegal, Somali ve Yemen) ayaklanmalar oldu. EAG ülkelerinin üçte ikisi ihraç ettiklerinden daha fazla gıda maddesini ithal ediyor.
     
    Yüksek gıda fiyatları zaten kısıtlı bir bütçeye sahip olan yoksul aileleri daha da zora sokuyor. Daha az ve daha ucuz gıdalara yöneliyorlar. Bu da kötü beslenme tehlikesini beraberinde getiriyor. Bu durumun eninde sonunda sağlık ve eğitim alanlarında olumsuz sonuçlar doğuracağı tahmin ediliyor.
     
    Raporda, küresel gıda krizinin, az da olsa sağlanan ekonomik ilerlemenin getirdiği olumlu değişiklikleri alıp götürme tehdidine dikkat çekiliyor.
     
    Uygun politikalar üretilmeli
     
    EAG ülkeleri 2008 raporunda, bu ülkelerin kalkınma yardımını etkin kullanabilmek için kendilerine uygun politikalar üretmeleri ve önceliği ulusal politikalara vermeleri gerektiği vurgulanıyor.
     
    Raporda, dünyanın en yoksul 50 ülkesinin aldıkları dış yardımları nereye ve nasıl harcayacakları konusunda esnekliğe sahip olmalarının son derece olumlu sonuçlar yarattığı belirtiliyor.
     
    Raporda, dış yardım aracılığıyla söz konusu ülkelere aktarılan mali kaynakların kullanımına çok sıkı kural ve koşul konmaması gerektiği, aksine bir tutumun hükümetlerin yerel ve ulusal gelişmeleri göz önünde bulundurarak yapacakları kalkınma planlarını olumsuz etkileyebileceği de kaydediliyor.
     
    EAG ülkelerinin bu yılki raporu "Büyüme, Yoksulluk ve Kalkınma Ortaklığı Koşulları" alt başlığını taşıyor. Raporda dış yardımların yerel kaynakların harekete geçirilmesine yardımcı olabileceği, ancak uzun vadede kalkınmaya katkı sağlayamayacağı belirtiliyor. Kalkınmanın temelini yerel kaynakların, yerel yeteneklerin ve yerel fikirlerin oluşturması gerektiği ifade ediliyor.
     
    IMF türü yardım sürdürülebilir kalkınmayla sonuçlanmıyor
     
    Raporda, kalkınma ve yoksullukla mücadele alanında "ikinci nesil" Yoksulluğun Azaltılması Stratejisi Raporlarına öncelik verildiği belirtiliyor. Söz konusu uygulamada, kalkınma hedefleri mali kaynak sağlayan taraf ile mali kaynağı alan hükümet tarafından ortaklaşa planlanıyor.
     
    Hem Dünya Bankası hem de IMF'nin, yardım kullanımında karşılaşılan olumsuzlukları azaltmak için çaba harcadığının bildirildiği raporda, ancak bu alanda daha katedilmesi gereken önemli bir mesafe olduğu bildiriliyor. Rapor ayrıca IMF türü koşullara bağlanan yardımın da sürdürülebilir veya kapsamlı kalkınmayla sonuçlanmadığını ifade ediyor.
     
    Raporda ayrıca, mali katkı sağlayanların öncelikleri ile mali kaynağı alanların ihtiyaçları arasında daha iyi bir uyum sağlanması gerektiği belirtiliyor.
     
    Yardım politikaları aracılığıyla kalkınmanın sahiplenilmesi
     
    Raporda, EAG ülkelerin yardım programlarını baştan aşağı yeniden değerlendirerek ağırlığı yerel çözümlere vermelerinin yararlı olacağı belirtiliyor. Bunun başarılı olabilmesi için ülkelerin yönetim ve teknik becerilerini artırmaları gerekiyor. Böylece hükümetler yerel sorunlara yerel çözüm bulma imkanlarını artırabiliyor.
     
    En az gelişmiş ülkeler
     
    BM tarafından belirlenen EAG ülkeleri bölgelere göre şöyle sıralanıyor:

    Afrika: Angola, Benin, Burkina Faso, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Eritre, Etyopya, Gambiya, Gine, Gine-Bissau, Komoros, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Cibuti, Ekvator Ginesi, Lesoto, Liberya, Madagaskar, Malavi, Mali, Moritanya, Mozambik, Nijer, Ruanda, Sao Tome ve Principe, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Togo, Uganda, Tanzanya ve Zambiya;

    Asya: Afganistan, Bangladeş, Butan, Kamboçya, Laos (Demokratik Halk Cumhuriyeti), Maldivler, Myanmar, Nepal, Doğu Timor ve Yemen;

    Pasifik: Kiribati, Samoa, Solomon Adaları, Tuvalu ve Vanuatu;

    Karayipler: Haiti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow