hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Baykal'a: "Ergenekon virüsü size de mi bulaştı?"

    Baykala: Ergenekon virüsü size de mi bulaştı
    expand

    AK Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün, CHP lideri Deniz Baykal'ın Ergenekon davası ve soruşturma sürecinde Anayasa ve yasaları ihlal ettiğini ileri sürerek, "Sayın Baykal, sizi paniğe sevkeden şey nedir? Yoksa Ergenekon virüsünün size de bulaşmış olmasından mı endişe ediyorsunuz? Yanlış işleri ve yanlış adamları mı finanse ettiniz?" diye sordu.

    AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ile birlikte TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Ergün, Baykal'ın dünkü Ergenekon davası ve soruşturmasına yönelik sözlerine yanıt verdi.

    Ergenekon davası nedeniyle bazı soruların sorulması ihtiyacı olduğunu belirten Ergün, "Bir türlü kamuoyunun izleyemediği CHP'nin belgesel filmi için şüpheli ve tutuklu olan bazı kişilere ödediğiniz parti paralarının, başka bir film için harcanmış olmasından mı korkuyorsunuz? Yanlış işleri ve yanlış adamları mı finanse ettiniz yoksa? Ergenekon zanlısı ve kaçak olan bazı kişilerle yapmış olduğunuz önemli görüşmeler mi sizi tedirgin etmektedir? Eğer böyleyse Sayın Baykal, bu gidiş iyi bir gidiş değildir. Umarız böyle de değildir" dedi.

    "Biz, 1990 yılındaki Sayın Baykal'a ne olduğunu da sormak istiyoruz" diyen Ergün, "O tarihte Baykal ve 20 arkadaşı, TBMM'ye özel harp dairesinin geçmiş faaliyetleri ve kontrgerilla örgütü iddialarına açıklık getirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasını istiyor. Biz 1990 yılındaki Sayın Baykal'ı arıyoruz. Türkiye'de bugün olan da tam da budur. Sayın Baykal, sizin bu tutumunuz, demokratik siyasetin bir unsuru olup olmadığınız konusunda ciddi şüphelere yol açmaktadır. Bu şüpheli durumunuzu halkımızın takdirine bırakıyoruz. Ancak, yine de endişeye gerek yoktur. Hakkın hukukun değirmeni yavaş döner ama ince öğütür, adalet yerini bulur" dedi.

    "Baykal Anayasa'yı ihlal ediyor"

    Ergün, Anayasa'nın çok açık şekilde görülmekte olan dava hakkında davanın seyrini etkileyecek beyanda bulunulmasını yasakladığını, ayrıca, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 277. maddesinin yargı görevi yapanları etkilemeyi ve bu amaçla beyanlarda bulunmaya 2 yıldan 4 yıla hapis cezası, 288. maddesinin ise adil yargılamayı etkilemek amacıyla alenen sözlü ve yazılı beyanda bulunan kişiler hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası içerdiğini belirtti.

    Ergenekon dava sürecinde Anayasa ve yasaların bu maddelerinin, Baykal tarafından açıkça ihlal edildiğini gördüklerini belirten Ergün, "Bu beyanlar karşısında Cumhuriyetimizin, hukuk devleti niteliğinin böyle bir muhalefet ve siyasetçi tipine karşı savunulmaya ihtiyacı vardır. Hukuk devleti ve adaletin tecellisi için yargıyı serbest bırakın, tehdit etmeyin, şantaj yapmayın, Sayın Baykal, korkmayın, hiç kimse sizi gizlice dinlemiyor. Sizin merak edilecek bir şeyinizi zaten toplum görmüyor. Merak etmeyin, suçu sabit olana kadar herkes masumdur ilkesi işliyor" dedi.

    "Hakkın, hukukun değirmeni yavaş döner ama ince öğütür, adalet yerini bulur" diyen Ergün, "Bırakalım yargı rahat çalışsın ve ülkemizin yakın geçmişindeki tüm karanlık noktalar aydınlansın ve Cumhuriyetin, Türkiye'nin geleceğini aynı yollar ve aynı metodlarla karartmak isteyenler bir daha cesaret bulamasınlar" dedi.

    Ergün, Ergenekon suçlamalarını saydı:

    "Hiç kimse, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini cebren iskata teşebbüs, darbe ortamı hazırlamak amacıyla halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek amacı güdemesin ve bu amaçla Cumhuriyet Gazetesi 3 kez bombalanmasın. Danıştay'a saldırılarak yargıçlar öldürülüp yaralanmasın.

    Sivil asker hiç kimsenin evinde veya işyerinde 62 el bombası, 11 kilogram C-3 patlayıcı, 6.6 ton TNT patlayıcı, 1,16 ton tahrip kalıbı, 55 ruhsatsız tabanca, 5 kaleşnikof tüfek, 1 kanas marka suikast silahı, 1 makinalı tüfek, 13 bin muhtelif silahlar için mermi, sinyal kesici cihazlar, telsizler ve susturucular bulunmasın.

    Bu vesileyle ormanlara ve derelere atılmış olarak 3 lav silahı, bir roketatar, 2 kanas marka suikast silahı, 1 makinalı M-16 otomotik tüfek, 6 kaleşnikof, 5 tabanca, 1 kalem tabanca, 54 el bombası ve 2,5 kilogram C-3 ve C-4 hatlayıcı bulunmasın. Hiç kimse, devlete ait gizli bilgi ve belgeleri ele geçirip amacı dışında kullanmasın.

    Kişiler, hiçbir nedenle fişlenmesin. Millet egemenliğinin kullanılmasına illegal yollardan engel olmaya kalkmasın. Faili meçhul cinayetler işlenmesin, gayrimüslim vatandaşlar sansasyonel amaçla öldürülemesin.

    Sözde saygın kişilerin evinde ve işyerinde Başbakan ve Genelkurmay başkanlarına suikast planları ele geçirilemesin. Hiç kimse, çete ve mafyavari yapılanmaları, adı bilinen bilinmeyen terör örgütlerini bu amaçlar için taşeron olarak kullanamasın.

    Hiç kimse polislerden, jandarmadan, savcılardan, yargıçlardan bunca silahı, patlayıcıyı, mühimmatı, olanı biteni ve bundan sonra yapılmak isteneni görmezden gelmesini beklemesin. Unutulmasın ki en kanlı olaylar sadece bir kişiyle, bir tabanca ve kaleşnikof silahla, bir el bombasıyla işlenmektedir. Bu silah ve mühimmatların ne kadar büyük olayların işlenmesine imkan vereceğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz."

    "İllegal faaliyetlerin üstü örtülemez"


    Ergün, Baykal'ın, Ergenekon soruşturması kapsamında dün yaptığı açıklamalara yanıt verirken, "(Cumhuriyet'in temel ilkeleriyle hesaplaşılıyor, Cumhuriyet'e sahip çıkanlardan hesap soruluyor) iddiasıyla Türkiye'de işlenen ve işlenmek istenen cinayetlerin, yaratılmak istenen kaosun ve diğer illegal faaliyetlerin üstü örtülemez" dedi.

    Baykal'ın dün talihsiz beyanlarda bulunarak konuyu bir siyasi dava ve siyasi hesaplaşma, saygın insanlardan intikam alma, Türkiye'yi Humeyni öncesi ve sonrası İran'a, Hitler öncesi ve sonrası faşist Almanya'ya benzeterek bazı değerlendirmelerde bulunduğunu kaydeden Ergün, "Üzülerek söylemeliyiz ki Sayın Baykal, Ergenokon soruşturmasıyla ilgili her gelişmede hukuk devletini, yargı bağımsızlığını hiçe sayan, bir panik havası içindedir. Dün de böyle olmuştur" diye konuştu.

    Nihat Ergün, Baykal'ın konuyla ilgili tüm değerlendirme ve iddialarını, "tecrübeli bir siyaset adamına, Türkiye'nin sözüm ona ana muhalefet liderine uygun düşmeyen bir safsatası" olarak niteledi.

    Ergün, "Bu iddialar, Türkiye'nin demokratik ilerlemesine ve hukuk devleti ilkesi ile yargı bağımsızlığına büyük saygısızlık olmuştur. AK Parti, sayın Başbakan ve hükümet; hiçkimseyle bir siyasi hesaplaşma ve siyasi intikam arayışı içinde değildir ve olamaz da. Cumhuriyet'in en temel niteliği hukuk devleti olmasıdır. Herkes, Anayasaya ve kanunlara uymakla hükümlüdür. Hiç kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz. Herkes yasalar önünde eşittir. Toplum, 'yürürlükteki yasalara tabi olanlar ve olmayanlar' diye ikiye ayrılamaz ve yasaların uygulanamadığı imtiyazlı bir sınıf yaratılamaz" dedi.

    Ergenekon soruşturmasıyla ilgili her şeyin Anayasa, CMK, TCK ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yürütülürken, mahkeme kararları ve savcılık talimatlarına uygun olarak polis ve jandarma unsurlarının adli kolluk görevi gördüğünü anlatan Ergün, ayrıca polis ve jandarmanın uygulamalarından da tüm şüphelilerin övgüyle bahsettiğini belirtti.

    "Yargı mercileri özel olarak değerlendirmeli"

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ergün, "Yargıyı etkileme sözlerinizle Baykal için bir suç duyurusunda mı bulunuyorsunuz?" sorusuna, Anayasa ve yasaların ilgili maddelerini hatırlattığını belirterek, "Eminim hukuk mercileri, bu konuyu en iyi şekilde değerlendireceklerdir" karşılığını verdi.

    Ergün, "Sayın Baykal'ın uzun zamandan beri yargıyı tehdit eden ve toplum kesimlerini tahrik eden bir role soyunması da manidardır. Uzun zaman önce Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü ile ilgili davada yargıyı baskı altına alma girişimi, Şemdinli davasında savcı ve mahkeme heyetine hakaretler yağdırılması, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili 367 kararı hakkında Anayasa Mahkemesi ve toplumun kargaşa çıkarmakla tehdit edilerek baskı altına alınmaya çalışılması, partimize açılan kapatma davası sürecinde açıkça taraf olunması ve yargıyı etkileme girişimleri, Danıştay saldırısı ile ilgili suçu hükümete yıkmaya ve davanın
    seyrini değiştirme teşebbüsleri ve şimdi de Ergenekon davasında açıkça taraf haline gelmesi, Anayasa ve ceza kanunlarımız yönünden yargı mercilerinin özel olarak değerlendirmesi gereken bir durumdur" diye konuştu.

    Gözaltına alınanlar arasında 28 Şubat sürecinde aktif rol alan kişilerin bulunduğunu söyleyen bir gazetecinin, "28 Şubatın rövanşı alındığı söyleniyor. Sizce de bu böyle mi?" sorusuna Ergün, gözaltına alınanların hangi amaçla gözaltına alındıklarının savcılar tarafından kendilerine söylendiğini kaydetti.

    Ergün, "Savcılar, şüphelilere hangi gerekçeyi söylüyorlarsa, o sebeple gözaltına alınmaktadırlar. Bunun başka bir sebebe dayandığını ifade etmek, konuyu saptırmaktan, siyasi bir çerçeve içine çekmeye çalışmaktan, sulandırmaktan ve hukuki önemini azaltma girişimlerinden ibarettir" dedi.

    Ergün, "Gözaltına alınanların hemen hepsi AKP karşıtı... Hepsinin AKP ve Hükümeti eleştirenler olması dikkat çekici değil mi?" yolundaki soruya, hiç kimsenin görüşlerinden ve düşüncelerinden dolayı gözaltına alındığına dair bir tablonun olmadığını ifade ederek, "İnsanlar savcıların kendilerine okuduğu eylem ve işlerden dolayı gözaltına alınmaktadır. İnsanlar bizim partimize, hükümetimize elbette görüşleriyle muhalefet edeceklerdir ve edebilmektedirler de. Dolayısıyla, partimiz ve hükümetimizin icraatlarına muhalefet eden yüzlerce, binlerce insan var. Ama hiç kimse bu muhalefetinden dolayı herhangi bir yaptırımla karşılaşmıyor" dedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow