hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Padişah pankartı terbiye dışı..."

    Padişah pankartı terbiye dışı...
    expand

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 24'te katıldığı programda güncel konuları değerlendirdi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan, Yüksek Seçim Kurulu'nun Tunceli Valisi'yle ilgili kararından "maganda" polemiğine, "padişah" pankartından "Ergenekon" soruşturmasına kadar pek çok konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Tunceli Valiliği'nin yardımları YSK'nın, YSK'nın görevden alma kararı da Başbakan Erdoğan'ın gündemindeydi.

    Erdoğan, yardımların seçim propagandası olduğu iddialarını yalanladı, "Vali bu yardımı tüm fakirlere yapıyor ayni ve nakdi olarak" dedi.

    "Sizin partinizin bir yönlendirmesi..." denilmesi üzerine Erdoğan, "Yakından uzaktan alakası yok. Bakın, ben mesela bütün samimiyetimle söylüyorum; buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtılması olayını gazetelerden öğrendim. Onlara zaten verilmiş bir yetki. Erzak dağıtır, bunları dağıtır. Vakıf bu. Yaptığı iş bu" diye konuştu.

    Erdoğan, YSK'nın Tunceli konusundaki kararına ilişkin de İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştüğünü, olayı araştırmak üzere bir müfettişin görevlendirildiğini bildirdi, "Kısa bir süre önce ziyarete gitmişim. Pankart, bayrak vs bulunmuş valilikte. İçişleri Bakanı'yla konuştum. Derhal müfettiş gönderilecek, araştırılacak" dedi.

    "Padişah" pankartı


    Başbakan Erdoğan'a metrobüs açılışındaki "padişah" pankartı da soruldu, Erdoğan pankarta tepki gösterdi.

    Erdoğan, "Pankartı ben görmedim. Açılış töreninden sonra bana söylediler. Maalesef yanlış yapmışlar. Terbiye dışı bir şey. Bizim benimsemediğimiz, kabullenmediğimiz bir şey. Kaldı ki bu ne belediyenin böyle bir pankartıdır. Sonradan öğrendim ki bir de üstelik de Rizeliymişler. Adeta provokatif bir şey. Yani bir insan provokasyon yapsa böyle yapar. Böyle yanlışlık olur mu?" dedi.

    Başbakan Erdoğan, "Belli gruplar belirli merkezlerden bu tip provokasyonları mı yapıyorlar?" sorusuna, "Şimdi tabii bu tür şeyler her zaman olabilir. Yani bu konuda da tabii dikkatli olmak lazım. Bunlar Rizeli. Bunu bir mizah olarak mı yapmışlar, yoksa gerçekten inandıkları için mi yapmışlar? Pankartı görmedim. Zaten ona anında müdahale edilmiş olması burada belediyenin olsun, oradaki yöneticilerin olsun hassasiyetini ortaya koymuştur" yanıtını verdi.

    "Maganda" polemiği

    Ve "maganda" polemiği... Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal'a açılan davayı savundu, "Benim sözlerimin karşılığı bu olamaz" dedi.

    Erdoğan, Sinop mitinginde kendisine yönelik olarak kullandığı bazı ifadelerden dolayı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı mahkemeye vermesine ilişkin bir soru üzerine, "Tabii bizim bu şeylerimiz Beyefendiyi çok rahatsız etti. O kadar ileri laflar burada kullanıyor ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir insanın kalkıp böyle bir ifadeyi kullanması doğru değil" dedi.

    Deniz Baykal'ın, Sinop mitinginde söylediği sözleri elindeki metinden okuyan Erdoğan, "Şimdi bu ifadeleri ben arkadaşlarıma ciddi manada incelettim. Arkadaşlarımın ortak kanaati; kesinlikle burada suç oluşmuştur noktasındalar. Bundan dolayı gittiler konuyla ilgili olarak müracaatı yaptılar. Çünkü burada gerçek dışı, tahkir ve tezyif edici isnat ve ithamlar, fevkalade ağır, katlanılması ve tahammülü kabul edilemez hakaretler var" dedi.

    Erdoğan, "Şimdi benim ifademde geçen sadece 'kırk fırın ekmek yesen iktidar olamazsın', ama bunun karşılığı bu olamaz. Demek ki burada farklı sıkıntılar var. herhalde kamuoyu araştırmalarını yapıyor, vesaire. Durumları görüyor, durumları görünce de ciddi manada rahatsız oluyor. Şimdi bu tür tahriklerle bir yere varmak istiyor. 'Ben artık muhalefete cevap vermeyeceğim" dedim, ta ki kampanya süreci başlayıncaya kadar. Onu da söyledim 'eğer bana sataşırlarsa o zaman cevap vereceğim' dedim. Yani bu kadar sabırla işi götürdüm. Uzlaşma, uzlaşma, uzlaşma... Bizi uzlaşmadan yana olmamakla devamlı hep suçlamıştır. Çok açık net delil ortaya çıktı. Nedir o? Biliyorsunuz TBMM Başkanı'nın uzlaşma komisyonu ile ilgili davetini hiç düşünmeden hemen reddetmiştir. Kim uzlaşmaz? Siz uzlaşmazsınız" dedi.

    Erdoğan'la Baykal arasındaki bir başka tartışma konusu da "kırmızı dosya", yani Deniz Feneri davasının dosyası. Erdoğan, Baykal'ı "Mert çingene hırsızlığıyla övünür" anlamındaki eski bir deyimle eleştirdi, hatta uyardı.

    Erdoğan, "Şecaat arz ederken merdi kıpti sırkatini sürüyor. Devletler arasında yapılması gerekeni senin alma yöntemin bu. Sonra da başına iş açabilir" dedi.

    Çetelerle mücadele

    Erdoğan, "Yarın Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükümeti olmadığı zaman çetelerle mücadelenin devam etmesinin her halde yolu da hukuki alt yapısının yapılması ve benimsenmesinden geçiyor. Nisan ayında bir anayasa çalışması başlatacağınızı söylediniz. Bu konudaki gelişmeler nedir?" sorusuna, "Siz istediğiniz kadar yasal düzenlemeler yapın, eğer yürütmenin başında olanlar bu erkler dediğimiz, bunların başında olanlar eğer adil değilse bir defa neticeye varabilmemiz mümkün değil. Bir defa bu verilen mücadelenin kurumsallaşması şart" yanıtını verdi.

    "Böyle bir mutabakat var mı? Çetelerin belini kıracak bir mutabakatı şu aşamada görüyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Şu anda bu mutabakat olmuş olsa zaten bu sıkıntıları yaşamayız. Şu anda bir defa yasama organının içerisinde olanlar mutabakat içinde değil. Hükümet farklı bir anlayış içerisinde, yargının verdiği kararı yerine getirmeye çalışıyor. Bakıyorsunuz muhalefet farklı bir çıkış ortaya koyuyor. Bu yapılan işe nasıl yanlış denir, gerçek ortada ve kaldı ki bu ülke, tarihi itibariyle baktığınız zaman hakikaten bir devlet geleneği olan bir millet. Böyle bir bin yıllık develet geleneği olan bir milleti adeta aşiret gibi görmek isteyenler var. Bizim aşiret olmadığımızı göstermek için de bu kurumların bir kurumsallaşmayla ortak aklı yakalamaları lazım. Bu ortak akıl yakalandığı zaman zaten mesele kendiliğinden çözülecektir, ama bu ortak akla bizim varmamız lazım. Renklerine bakmamamız lazım" dedi.

    "Çetelerle mücadelede özellikle muhalefet partilerinin bir miktar, daha doğrusu CHP'nin rahatsız olduğunu ifade ettiniz. Muhalefet bundan neden rahatsızlık duymuş olabilir" sorusunu Erdoğan, "Burada üzüldüğümüz nokta şu; her geçen gün kasetler falan çıkıyor, CD'ler ortaya çıkıyor ve buralarda ilginç şeyler ortaya çıkıyor. Bizim ülkemizde neler olmuş. Bunları yok farz etmek mümkün mü? Gönlümüz arzu eder ki bütün bunların olmadığı bir Türkiye, yaşanmadığı bir Türkiye. Biz öyle bir Türkiye'de olalım ki birbirimize hiç bir kurum veya kurumlar şüpheyle bakmasın. İnsanlarımızın birbirine şüpheyle bakmadığı, ülkemizde insanların adeta birbirlerinin hafıza kayıtlarını okuduğu bir yapı oluşmasın, ama şimdi bakıyorsunuz ki okuyoruz. Niyet okuyucular çıkmış ortaya, bol miktarda. Bize öyle bakanlar var. İster istemez bize de öyle bir zaman geliyor ki biz de farklı bakıyoruz" dedi.

    Medyayla ilişkiler ve Doğan'a vergi cezası

    Erdoğan, "Biz bu partiyi medyayla kurmadık, milletle kurduk, medyaya rağmen kurduk. Bu partinin sahibi millet. Türkiye'de bir defa güvenilirlik anketleri yapıldığı zaman son sırada medya çıkıyor. Son sırada medya çıktığına göre bu partinin sahibi de millet olduğuna göre, 'yalan, yanlış haber yapan' ifadesini kullandım dikkat edin. 'Medyaya karşı tavır alın' dedim. Niye? Halkımı aldatıyor, milletimi aldatıyor" dedi.

    Erdoğan, "Doğan Grubu'nun aldığı ceza konusunda siyasi bir baskı oldu mu?" sorusu üzerine, "Asla. Bir defa ben olayı kesinlikle işin operasyonel çalışması, vesaire bittikten sonra öğrendim. Kaldı ki böyle bir seçimin arifesinde siyasi bir karar olsa bu açıklanır mı? En azından şu iş yürüsün. Gürültü falan kopmasın... Çünkü nasıl bize saldırdıklarını görüyorsunuz. Şimdi daha farklı saldırıyorlar. Vergi ile ilgili konu gelince acayip şekilde bize şu anda saldırıyorlar, bütün kanallarıyla. Vurmadıkları yer kalmadı. Her türlü. Televizyon kanallarıyla aman Yarabbi ne tür haberler... Yani bize daha önce adeta yalvaranlarına bakıyorum, şimdi acayip şekilde saldırıyorlar. İsim vermeyeceğim, 'acaba şu konuda bana yardımcı olur musun?' diyenler şimdi hepsi acayip şekilde saldırıyor" dedi.

    "Dürüst davranmıyorlar, doğru davranmıyorlar, ama ben milletimin hukukunu koruyorum" diyen Erdoğan, "Biz belgelerle konuşuyoruz ve burada yabancı medyayı da maniple ediyorlar. Maniple etmek suretiyle onları da bize saldırtıyorlar. Çünkü bunların da Almanya'da ayağı var biliyorsunuz. Amerika'da ayağı var. Bu ayakları da devreye sokmuşlar. Brüksel'de ayakları var. Buraları da devreye sokmuşlar. Türkiye'de de bazı kuruluşlar var, onların hepsini devreye sokmuşlar. Yeri geldiğinde onlar da açıklanır tabii. O ayrı mesele" diye konuştu.

    Bir soru üzerine, "Aydın Doğan'la bir diyalog arayışı olmadığını" belirten Erdoğan, "Bir zamanlar tabii farklı şeyleri falan oldu. Geldi, gitti, görüştük, filan, falan, ama onlar tabii bu tür konular değildi. Bu tür konuları biz kendisiyle o zamanlarda yine çok konuştuk. Mesela geçenlerde baktım yine çıkmış bir haber. İşte 'çocuklarımla ilgili bir haber meselesiymiş de yani bunları ben reddettim' falan demiş. Onu dediği için de ben kalkmışım böyle bir olayın içerisine girişmişim. Bir defa benim Aydın Bey'e söylediğim konu kesinlikle bu konu değildir. Aydın Bey'e benim söylediğim konu; 'bak benim ailemle, çocuklarımla ilgili yalan yanlış haberler yapıyorsun'. Ve çıkardım bütün gazeteleri önüne koydum, kendi gazetelerini. Görünce 'ben görmedim', 'ama ben bunları düzelteceğim', 'Köşe yazarlarına müdahale edemiyorum' dedi. Şimdi Allah aşkına söyler misiniz bana, bir patron yalan, yanlış bir yorum yapan köşe yazarına müdahale etmez mi? Hem parasını vereceksin, yalan, yanlış bir haber yapan köşe yazarını da biliyorsun bunu, kalkıp müdahale etmeyeceksin. Kendisi bunları söyledi. Dedi ki 'Anadolu çocuğu olarak benim de aileme çok saldırılar oldu'. Yine o da medya hayatında olan bir grup. 'Çok saldırı oldu. Ben de ondan çok rahatsızım' dedi. Dedim işte madem siz de bu rahatsızlığı çekiyorsunuz, ben bu ülkenin başbakanıyım. Siz de benim ailemle, çocuklarımla, benim çocuğumun devletle yakından uzaktan hiçbir işi yok ya. Niçin bu tür şeyler yapıyorsunuz?" dedi.

    Erdoğan, Gelir idaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy'un görevden alınmasına ilişkin bir soruyu cevaplandırırken de, "İnternet sitelerinde çıkan, hatta gazetelerde de çıkan bu şeyler bizi tabii ciddi manada rahatsız etti. Biz nasıl olacak da sağlıklı bir şekilde bu tür denetim mekanizmalarını çalıştıracağız? Müsteşarıma bu konuyla ilgili talimatı verdim ve gerekli olan bu konudaki adım atıldı" dedi.

    Erdoğan, Mehmet Akif Ulusoy'un söz konusu konuşmalarında "çerez parası" ifadesinin geçtiğinin hatırlatılması üzerine, "beni çerez parası, merez parası ilgilendirmez. Eğer bunun büyüğü yanlışsa küçüğü de yanlıştır. Yani o çerezin miktarı nedir, boyutu nedir? O, bu beni ilgilendirmiyor. Oralarda bu yapılıyorsa mesele bitmiştir" diye konuştu.

    "Ergenekon'da
    tehditler oluyor..."

    Erdoğan, İtalya'daki "Temiz Eller Operasyonu" sırasında savcının "Eğer hükümet benim arkamda durmasaydı ben temiz eller operasyonunu gerçekleştiremezdim" şeklinde açıklaması olduğunu hatırlatarak, "Türkiye'de şimdi bizim yaptığımız bu" dedi.

    Erdoğan, "Tabii ki tehditler oluyor. Bu tehditler maalesef içerden, dışarıdan oluyor, ama biz bugüne kadar bu konularla ilgili arkadaşlarımıza gerekenleri söylüyoruz. Onlar da yürüyor. Yani o kadar ilginç şeyler oluyor ki bunu siz Başbakan olarak dahi anlattığınız zaman mevcut durumda bunlar anormal olarak kabul ediliyor. Ancak bunları belki belli bir süre geçtikten sonra hatıralarınızda yazacaksınız" diye konuştu.

    "Ergenekoncu tehditlerden mi söz ediyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Onlar var, onların dışında var. Dışarıdan dediğim bunlar ülke içinden, ülke dışından var, ama biliyorsunuz mafya, çete bu tür şeylerin zaten tabiatında, ruhunda var. Dünyada bunun örnekleri zaten görülmüş. Kaldı ki biz Türkiye olarak onların düştüğü duruma hiç düşmememiz lazım, ama bu Hükümet bir şeyi başarmıştır bu ülkede. Nedir o? Yani insanımız büyük ölçüde en azından bu tür şeylerde bir güven noktasına gelmiştir. Artık güvenebiliyor" diye konuştu.

    "Doğuda AKP birinci..."


    Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti'nin birinci parti olduğunu savunan Erdoğan, bölge halkının kendilerine büyük güven ve umut duyduğunu, o umut ve güveni Diyarbakır meydanında gördüğünü ifade etti.

    "DTP'li belediyenin kaynaklarını kıstınız mı?" sorusuna, "Asla, katiyen" yanıtını veren Erdoğan, şunları söyledi: "DTP'liler çok çirkin birşey yapıyorlar. Mesela bir tanesi dün Van'da yapılmış, ahlaki değil. Bunu ben özellikle Güneydoğulu ve Doğulu kardeşlerime, Kürt kökenli vatandaşlarıma buradan duyurmak istiyorum. Ve bu zat milletvekili. Ben diyorum ki 'bölücü terör örgütü bizim yatırımlarımızı engelliyor.' Hastaneye giden polisimin, askerimin, af edersin araçları durduruluyor, kimlik soruluyor ve taciz ediliyor. Çünkü benim yanıma tacize uğrayan bir polis eşi geldi. Terör örgütü tarafından evi basılmış. O kalkıyor ne diyor biliyor musun? 'Başbakan, (Van halkı polise, askere saldırdı) dedi' diyor. Bu kadar, böyle yalanın daniskası olmaz. İnsani olmayan bir yaklaşımla bu ülkenin başbakanına iftirada bulunmak olmaz. Kalkıp, 'bizim şu kadar paramızı kesti' de diyemez" dedi.

    "Bölgeye yapılan yatırımların yüzde 60'ının güvenliğe gittiği" iddialarının da doğru olmadığını bildiren Erdoğan, "Koskoca bir yalan. Ne alakası var? Bu paranın yüzde 60'ının güvenliğe gitmesi ne demek biliyor musunuz? Bir defa Milli Savunma Bakanlığının bizim bütçedeki yeri belli. Nasıl oluyor da sen yüzde 60'ını buraya kesiyorsun? Böyle saçma şey olur mu?" şeklinde konuştu.

    IMF ile ilişkiler


    Programda IMF ile gelinen nokta da tartışıldı. Erdoğan, IMFyle tartışılan konuları madde madde anlattı.

    Erdoğan, 29 Mart'ın ardından bir ekonomik kriz beklemediğini kaydederek "Herkes kendinden emin olsun, rahat olsun, huzurlu olsun. Biz çalışmalarımızı yere sağlam basarak sürdürüyoruz. Her türlü tedbirimizi de alıyoruz" dedi.

    Erdoğan, küresel ekonomik krizle ilgili olarak, "Türkiye bu sıkıntıyı atlatacak alt yapıya şu anda sahiptir. Nitekim son ayda açıklanan enflasyonu gördünüz, 7,7" değerlendirmesinde bulundu, işsizlikle ilgili de, "Şu anda işsizliğin krizle beraber bir de mevsimsel olduğunu da iddia ediyorum. Söylüyorum, mevsimsel" dedi.

    Başbakan Erdoğan, "küresel mali krizin Türkiye'ye etkisi konusunda iyimser olmakla suçlandığının" dile getirilmesi üzerine, "iyimser olmakta haklı çıktım. Bakın şimdi bu kriz yeni mi başladı? Bu kriz 2007'de başladı. Şimdi 2009'dayız. Bakın biz şimdi 2009'u başarıyla yönettik" diye konuştu.

    ABD ile ilişkiler


    ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Türkiye'yi ziyaret edeceği, ABD'nin Irak'tan çekilirken Mersin, Taşucu ve İncirlik üssünün kullanımının gündeme gelebileceği hatırlatılarak, "Bu konuda bir öngörünüz var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, "Biz bu çekilme olayına olumlu bakarız, sadece askerin çekilmesi olayına, ama araç, gereç, mühimmat olayına gelince, o farklı bir olay. Onu birbirine karıştırmayalım" dedi.

    Irak halkının da bunu istediğini, Türkiye'nin de buna olumlu bir yaklaşımda bulunmasının önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, mühimmat konusunun ayrı bir konu olduğunu vurguladı.

    İşin kapsamı, ne olacağı ve ne zaman olacağının önem taşıdığını belirten Erdoğan, "Çekilmeyi teşvik ediyorsunuz yani..." denilmesi üzerine, "Olumlu bakıyoruz yani, olumlu bakıyoruz. Şu anda resmi noktada talepler geldiğinde de... Görüşmeler filan yapılıyor, öyle bir şey olacak. Daha kesin bir şey gelmiş değil" diye konuştu.

    Davos Zirvesi

    "Davos sürecinden sonra neler gelişti?" şeklindeki bir soru üzerine Erdoğan, "Davos olayı çok farklı bir olay. Davos olayı, o gün orada gelişmiş olan bir olay, ama sürecin içerisinde bir Gazze olayı var. Gazze katliamı var. Bu katliam karşısında her şeyden önce insani özelliğimle o işe duyarsız kalmam mümkün değildi" dedi.

    Olayın ardından bir çok diyalog olduğunu, ABD'deki bazı kişilerden mektuplar geldiğini, bunlara yanıt yolladığını, yine aynı ülkeden bir senatör ile görüştüğünü anlatan Erdoğan, aynı hassasiyeti Gürcistan konusunda da gösterdiklerini belirtti.

    "Hamas'ın avukatlığına soyunduğu" değerlendirmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Ne alakası var canım? Ben Gazze'de yaşayan herkesin avukatlığına soyundum" şeklinde konuştu.

    Türkiye-Ermenistan ilişkileri ile bir soruya Erdoğan, "Bizim atacağımız adımlarda, kesinlikte anlayışımız, yaklaşım tarzımız Azerbaycan ile paralel bir politikayı sürdürmektir. Azerbaycan'a ters bir politikayı sürdüremeyiz. Bugüne kadar bunu böyle getirdik, bundan sonra da böyle götüreceğiz. Bundan herhangi bir sapma olmaz" karşılığını verdi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow