hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Terör sorununu kendimiz çözmeliyiz"

    Terör sorununu kendimiz çözmeliyiz
    expand

    CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, terörün bitmesi konusunda partisinin görüşünü koruduğunu belirterek, "Buna ister (Kürt sorunu) ister (Güneydoğu sorunu) deyin, ne derseniz deyin, Türkiye, bu sorunu, kendi dinamikleriyle çözmek zorundadır. Başka ülkelerin dayattığı çözümlere itibar etmememiz lazım" dedi.

    Kemal Kılıçdaroğlu, bir etkinliğe katılmak üzere geldiği Adana'da, partisinin il binasını ziyaret ederek basın toplantısı yaptı. Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde Adana'da istedikleri sonucu alamadıklarını ifade ederek, bunu da halka kendilerini iyi anlatamamalarına bağladı.

    Adana seçimlerinin iptal edileceği yolunda ciddi beklentilerinin olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Çünkü güvenlik kamerasına yakalanan görüntüler vardı.

    Ancak YSK, seçimlerin iptal edilmesi konusunda karar vermedi. Yargı süreceğine saygılıyız ve yargının verdiği karara uyacağız" diye konuştu.

    Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin devlet kuran bir parti olduğunu ve dolayısıyla genel başkanlıkla birlikte partinin kurumsal kimliğinin de çok önem taşıdığını belirtti.

    İstanbul seçimlerinin kendilerine "halka ne kadar çok gidip, onları dinlerseniz, ürettiğiniz çözümleri ne kadar çok anlatırsanız, o kadar çok oy alırsınız" değerlendirmesinin doğruluğunu gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Biz İstanbul'da bunları yaptık. Dolayısıyla olayı genel başkan düzeyine çekip 'O giderse oy alırız gitmezse oy almayız' gibi bir söylemin doğru olmadığına nanıyorum. Son seçimler de bunu açık ve net göstermiştir" dedi.

    "Ortak çözüm olursa, CHP destek vermeye hazır"


    CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Hükümetin "Kürt açılımı" konusundaki görüşlerini sorması üzerine, "Terörün bitmesi için CHP öteden beri kendi görüşünü korumaktadır. İster (Kürt sorunu), ister (Güneydoğu sorunu) deyin, ne derseniz deyin, Türkiye, bu sorunu kendi dinamikleriyle çözmek zorundadır. Başka ülkelerin dayattığı çözümlere bizim itibar etmememiz lazım" dedi.

    "Olması gereken şudur: Bu sorunun çözümünde PKK, yani terör örgütünün koşulsuz silah bırakması lazım. Koşulsuz silah bıraktığı zaman çözüm, çok daha sağlıklı çok daha tutarlı ve çok daha geniş katılımlı olacaktır" diyen Kılıçdaroğlu,  "Hiç kimsenin kültürel haklarının verilmemesi diye bir şey söz konusu değil, elbete verilebilir. Bu konuda hiç kimsenin tereddütü yok. Ayrıca genel başkanımızın ifade ettiği gibi, af toplumsal bir barış projesi olarak da gündeme gelebilir. Biz çözümün önünde bir engel değil, çözüme destek vermek ve sorunu sonlandırmak istiyoruz" şeklinde konuştu.

    CHP'li Kılıçdaroğlu, "Türkiye terör olgusu dolayısıyla son 30 yılda çok şey kaybetti. Ekonomik olarak kaybetti, insan varlığı olarak, gelişmişlik olarak, gelir dağılımındaki dengesizlik olarak, bölgeye sağlıklı hizmet gitmemesi olarak kaybetti. Türkiye bu sorunu aşmak zorundadır. Türkiye ortak çözümle bu sorunu aşarsa CHP her zaman destek vermeye hazırdır" ifadelerini kullandı.

    Kemal Kılıçdaroğlu, sorununun çözümü konusunda anayasa değişikliğinin yeri ile ilgili soruya ise "Anayasa değişiklilikleri toplumsal uzlaşmayla gerçekleşmek zorundadır. Toplumsal uzlaşmayla gerçekleşmeyen anayasa değişiklikleri her zaman sorun yaratmıştır" yanıtını verdi.

    Kılıçdaroğlu, "Örneğin son cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan anayasa değişiklikleri sorun olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanının süresi ne olacak 7 yıl mı, 5 yıl mı? Milletvekillerinin süresi ne olacak gibi pek çok sorun gündeme getiriliyor. Niçin? Toplumsal uzlaşma aranmadığı için, dayatma mantığıyla gidildiği için... Toplumsal uzlaşma sağlandığı sürece Türkiye'de her şey gerçekleştirilebilir. Türkiye toplumsal uzlaşmaya her zaman hazırdır" diye konuştu.

    Türban sorunu


    CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, siyasetçinin kılık kıyafetle uğraşmaması, türbanın siyasetin gündeminden düşmesi gerektiğini ifade ederek, "İnsanlar aç, yoksulluk ve işsizlik diz boyu. Bütün bunları bırakıyoruz, türbanı tartışıyoruz. Bu bizim gündemimizden düşmek zorundadır. Gündemde tutulduğu sürece bazı çevreler bundan nemalanıyor. Bu yanlıştır. İnsanlar düşünceleri ve inançlarıyla tanrının yarattığı en kutsal varlıklardır. Buna inanacağız ve güveneceğiz. İnsanlarımızın tamamına güveneceğiz" dedi.

    Kemal Kılıçdaroğlu, "Siyaset yaşanan sorunları çözme sanatıdır. Bir sorun varsa sorunu çözeceğiz. Sorunların temelinde ekonomik sorunlar yatıyor. Ekonomik sorunları çözmeye talibiz. Küçük ayrıntıları Türkiye'nin gündemine getirip temel bir sorunmuş gibi topluma algılatmak doğru bir yaklaşım değil. Sorunlar varsa kendi yasal çerçevesinde çözülür. Ama bunu Türkiye'nin sorunu gibi ortama getirmek ve takdim etmek doğru bir yaklaşım değildir" diye konuştu.

    Kemal Kılıçdaroğlu, "Ergenekon Davası" konusunda görüşlerinin açık ve net olduğunu, bunun siyasi bir dava olduğunu, siyasi davaların hiçbir zaman toplum katında kabul edilmediğini savundu.

    Bu davanın süratle çözümlenmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Hükümetin, özellikle Sayın Başbakan'ın bu davanın savcılığına soyunmaktan vazgeçtiğini söylemesi, bizim için memnuniyet vericidir" dedi.

    Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ciddi ve köklü yolsuzlarının AKP Hükümeti döneminde olduğunu ileri sürerek, bunu her yerde ve her zaman kanıtlamaya hazır olduğunu söyledi.

    En son yolsuzluk olayının İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yaşandığını ve tanesi 1 milyon 200 bin euroya metrobüslerin alındığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bunlar çalışıyor mu? Çalışmıyor. Sağlıklı çalışan bir demokraside, milyonlarca euro ödeyip otobüs alacaksınız, çalışmayacak ve siz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak oturacaksınız. Olmaz, ahlaki değil. Bir belediye bunu yapacak, Başbakan ve İçişleri Bakanı sessiz kalacak. Sessizn kalmaları bu yolsuzluğu desteklemeleri anlamına gelir" dedi.

    "Bütün bunların faturasını hep beraber ödeyeceğiz. Aynı yolda, bu otobüsler çalışmıyor, Türkiye'de üretilen otobüsler çalışıyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye, Avrupa'nın en büyük otobüs üslerinden birisidir. Otobüs yapıp ihraç ediyoruz, ama ne hikmetse Hollanda'dan otobüs aldık. Türkiye koşullarına uymayan bu otobüslerin alımında ciddi rüşvet çarklarının döndüğü kanısındayım" şeklinde konuştu.

    Kemal Kılıçdaroğlu ayrıca, "Başkan Kadir Topbaş, iddialar gazetelerde manşet olmasına karşın sessizliğini koruyor. Siz anakent belediye başkanısınız, ses çıkarmamak bu yolsuzluğun ikrarıdır. İşin bir diğer garip tarafı da kendisine bağlı kuruluş olan İETT'nin, bu otobüslerin fizibil olmadığına dair rapor vermiş olmasıdır. Bu rapora rağmen alınmıştır bu otobüsler" dedi.

    "Deniz Feneri Derneği hükümetin korumasında"

    Bir gazetecinin, "Bu açıklamalarının ardından savcılığa gidilemez mi?" şeklindeki sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de yargı bağımsız değil. Türkiye'de yargı bağımsız olmadığı için Başbakan 'Yargıya gidin' diyor. Buyurun Deniz Feneri, ne oldu? Deniz Feneri'nde kimin evi basıldı, Almanya'daki gibi operasyon mu yapıldı? Deniz Feneri Derneği Hükümetin koruması altındadır" yanıtını verdi.

    Kılıçdaroğlu, "Deniz Feneri Derneği'ne bu Bakanlar Kurulu, 'kamu yararına dernek' statüsü vermiştir. Kızılaydan önce para toplama yetkisi verilmiştir Deniz Feneri Derneğine. Deniz Feneri Derneğine bu Hükümet döneminde, sayın Bülent Arınç tarafından 'TBMM Üstün Hizmet Madalyası' verilmiştir. Bu ayıp bize yeter" dedi.

    Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin yeni bir siyasi oluşum olacağı ve başına kendisinin geçeceği yolundaki sorusuna, "İlk kez duyuyorum. CHP'de olmaktan mutluluyum ve gurur duyuyorum. CHP, ülkenin sorunlarına gerçekçi çözümler üreten bir partidir. Damarlarında bağımsızlık kanı vardır" diye konuştu.

    Genel Başkan'larından mutlu ve memnun olduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, partilerinde genel başkanlık sorununun bulunmadığını sözlerine ekledi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow