hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Başbuğ: "Bedel ödemeye hazır olmalıyız"

    Başbuğ: Bedel ödemeye hazır olmalıyız
    expand

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 30 yıldır PKK terörüyle mücadele ettiğini belirterek, böyle bir ortamda, devletlerin ve milletlerin bedel ödemeye hazır olması gerektiğini söyledi.

    Bilkent Otel'de gerçekleştirilen sempozyumda konuşan Org. Başbuğ, yeni bir güvenlik tanımı yaptı.

    Başbuğ, "Terör örgütleri bugün herhangi bir zamanda, dünyanın herhangi bir yerinde terör eylemlerini başlatabilecek varlığa ve kapasiteye ulaşmışlardır. Bu bakımdan günümüz dünyasında güvenlik de küreselleşmiştir. Mevcut güvenlik anlayışlarının sorgulanması ise yeni güvenlik anlayışının doğmasına zemin hazırlamıştır. Yeni güvenlik denildiğinde çoğunlukla güvenlik anlayışının daha geniş bir tehdit yelpazesini içerecek şekilde genişletilmesi anlaşılmaktadır. Bu yeni tehditler terör ve askeri tehditlerin yanı sıra ekonomik eşitsizlik, adaletsizlik, çevre kirliliği ve doğal kaynakların yok olması, etnik anlaşmazlıklar, uluslararası göç, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılık ve enerji hatlarının güvenliği gibi sorunları da içermektedir" dedi.

    Terörle mücadelenin insan odaklı olması gerektiğini söyleyen Başbuğ, bunun için bölge halkının desteğini ihtiyaç olduğunu kaydetti.

    Terörle mücadelenin yasalar çercevesinde yapılmasının önemine işaret eden Başbuğ, bu uzun soluklu süreçte azimli olmak ve halka gerçekçi olmayan beklentiler sunmamak gerektiğini ifade etti.

    Koruculuk sistemi

    Başbuğ, terörle mücadelede koruculuk sisteminin önemine de dikkat çekerek, "Sistemin tümünü suçlamak örgütün amacına hizmet etmek olur. Geçici ve gönüllü köy korucularının kanun ve devlet yanında bu mücadelede yer alması, sorunun etnik bir çatışma olmadığını ve bölücü terör örgütünün bölge halkının desteğini sağlayamadığının da çok önemli bir göstergesidir'' dedi.

    Terörizmin yerel ekosistemini okuyarak, sahada edindikleri tecrübeler neticesinde geçici ve gönüllü köy korucuları sistemini uyguladıklarını, bu konunun da Türkiye'de çok tartışıldığına dikkati çeken Orgeneral Başbuğ, ''Ama inanın ki bugün 'bölücü terör örgütünün, PKK'nın nedir öncelikli istediği şey?' diye sorsanız, işte bu geçici ve gönüllü köy korucuları sisteminin kaldırılmasıdır'' şeklinde konuştu.

    Başbuğ, "Geçici ve gönüllü köy korucularından hata yapanlar olmaz mı? Olabilir, elbette olabilir. Ama burada önemli olan şu; hata yapan varsa sistemden ayırırsınız. Ama üç, beş hata yapan için, yapanlar için sistemin tümünü suçlamak bir noktada örgütün amacına hizmetle doğru orantılıdır" dedi.

    "İstihbarat yoksa başarı da yok"

    ''İstihbarat yoksa hiçbir şey yoktur'' diyen Orgeneral Başbuğ, ''Terörle mücadelede özellikle istihbaratınız yetersizse başarılı olma şansınız bitmiştir'' dedi.

    İstihbaratın doğru, uygun zamanda ve etkili olması gerektiğinin altını çizen Orgeneral Başbuğ, operasyonları istihbaratın yönlendirdiğini, istihbarata dayanmayan operasyonların olumsuz sonuçlar doğurabileceğini anlattı.

    Teröre karşı ülkelerin işbirliği


    Başbuğ, "Bugün özellikle terörün yeşerdiği ve barındığı ve buradan diğer ülkelere tehdit oluşturduğu ülkelere bakarsak buralarda devletin bütün kurumları ile başarılı ve etkin olmadığı yönetimlerin bulunduğunu da görebiliriz. Terörizmin küreselleşmesi, sınır aşan niteliği ülkelerin işbirliğini zorunlu kılmaktadır" diye konuştu.

    Başbuğ, konuşması sırasında, "Semavi bir din olan İslamı terörle özdeşleştirmenin küresel terörizmin politik amacına hizmet edeceğini hatırlatmak isterim" dedi.

    Orgeneral Başbuğ terör örgütlerinin eylem yelpazesinin çok geniş olduğunu, kırsalda ve şehirlerde farklı yoğunluk ve tipte eylemler yapabildiklerine işaret ederek, bu nedenle her bir eyleme farklı mücadele yöntemi geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Orgeneral Başbuğ bir ülke için yürütülen terör mücadelesinin başka bir ülke için aynen düşünülmesinin yanlış olduğunu söyledi.

    Türkiye'nin güvenliği

    Güvenlik kuvvetleri denilince Türkiye'de Türk Silahlı Kuvvetleri, polis, jandarma hepsini kastettiğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, "Bunu ısrarla söylüyorum, Türkiye'de güvenlik kuvvetleri burada anlattığım ekosistemin gereklerini belki de dünyada en iyi yerine getiren güvenlik kuvvetleridir. Bunu da açık ve net olarak ifade ediyorum" dedi.

    "Silah çekene elbette silahla cevap..."

    Güvenlik kuvvetlerinin teröristlerin inisiyatifinde gerçekleştirilen olay sayılarını azaltabildiği ölçüde başarılı olduklarını vurgulayan Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin de terörle mücadelede terör olaylarının sayısını kabul edilebilir, asgari bir seviyeye indirebilmeyi hedeflediğini anlattı.

    Orgeneral Başbuğ, "Bu yanlış anlaşılmasın, güvenlik kuvvetleri teröristle karşılaştığı zaman, teröristin elinde silah var, tabii ki silahla karşılık koyacak başka çaresi mi var? Kendisine silah çevirene elbette silahla cevap verecek. Bu kaçınılmaz. Bu konu ayrı bir şey, fakat terörle mücadele sadece bu etkisiz hale getirilen terörist sayıları ile siz başarılarınızı ölçmeye kalkarsanız, yanlış sonuçlara gidilebilir" diye konuştu.

    Terörle mücadelede diğer önemli bir noktanın ise terör örgütüne katılımların azaltılması ve kontrol altına alınması olduğunu dile getiren Orgeneral Başbuğ, terör örgütlerinden kaçışların sağlanmasına yönelik tedbirler üzerinde önemle durulması gerektiğini vurguladı.

    Orgeneral Başbuğ, "2010 yılı Mart ayındayız, Mart'ın ortasındayız. 2010 yılında baktığımız zaman örgütten kaçarak güvenlik kuvvetlerine teslim olan terörist sayısı bugün itibariyle 65'tir. 65 kişi örgütten kaçarak 2010 yılında örgütten kaçarak güvenlik kuvvetlerine teslim olmuştur. Bir terör örgütünün en korktuğu şey, örgütten kaçışlardır. Öldürüyorlar zaten, dolayısıyla gerçekten örgütten bu kaçışların sağlanması da çok önemli bir husustur. Toplumun terörle mücadeledeki kararlılığı da çok önemlidir. Bu nedenle teröristlerin, algı yöntemine uygun ortam oluşturmak amacıyla yaymaya çalıştığı dehşet ve korkunun önüne geçilmesi için toplumun her katmanına, herkese ama en çok da medyaya önemli görevler düşüyor" dedi.

    Medyaya çağrı


    Orgeneral Başbuğ, bireylerin çağın karmaşık durumunu algılanır bir düzeye indirgemede medyadan yararlandıklarını ve medyanın burada kamusal bir görev yaptığını kaydetti.

    Orgeneral Başbuğ, "Bunda kimsenin tereddütü yok ve medya bunu yapmalı da. Çünkü medya bu görevi yapmazsa ortaya dedikodular çıkar ve ülkede bir yığın şeyler çıkar. Bu çok daha tehlikeli dolayısıyla elbette medya doğru bilgilere dayanarak kamuoyunu bilgilendirmelidir. Kamusal bir görevdir, buna hiçbir itirazımız yok. Bu medya vasıtasıyla işte gerçek, -arzu edilen gerçeğin yansımasıdır-, bazen var olan, bazen sunulan, bazen de algılanan olaylar karşımıza çıkıyor. Bazen de işte bu durumların yansıtılması çok ayrıntılı incelemeye tabi tutulmadan sunuluyor" dedi.

    Bu konuya iki farklı açıdan bakılması gerektiğini belirten Orgeneral Başbuğ, "Eğer siz medyaya zamanında ilgili devlet kurumları olarak bilgi vermezseniz medya ne yapacak? Orada o zaman bu soruyu kendimize soracağız. Biz olan olaylarla ilgili olarak medyaya zamanında vermemiz gereken bilgiyi doğru zamanda veriyor muyuz vermiyor muyuz? Bunu da sorgulamamız lazım. Vermezseniz medya sağdan soldan duyduğu, bazen de doğru olmayan bilgilerle bu görevi yapmak durumundadır" diye konuştu.

    Org. Başbuğ sözlerine, "Bu iki taraflı bir iş. İşte bu durumun gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette haber özgürlüğüne saygılıyız. Objektif değerlendirmelere saygılıyız. Bunlar çok önemli konular. Ancak bazen bu özgürlüklerin topluma zarar verme sınırının da olması gerektiğini kabul etmemiz lazım. Bir iş sınırsız olmamalı.
    " diye devam etti.

    "Bir haberi lütfen 10 kere göstermeyelim"

    Haberlerin doğru bilgiye dayanması konusunda kendilerine de görev düştüğünü ifade eden Orgeneral Başbuğ, "Ancak, medyada haberlerin veriliş süresi de önemli. Bir olayı iki dakikada verebiliyorsanız, iki dakikada verin, 15 dakikada vermeyin. Veya bir haberi lütfen 10 kere göstermeyelim ayrı ayrı. Tekrarlar çok önemli, çünkü terör olaylarının ulusal ve uluslararası medyada uzun süreli ve tekrar olarak verilmesi terör örgütlerinin maksadına hizmet ediyor" dedi.

    Gazetecilerle sohbet etti


    Org. Başbuğ, sempozyuma verilen ara sırasında gazetecilerle bir süre sohbet etti.

    Gazetecilerin, ''Genelkurmay Başkanlığı tarafından zamanında bilgilendirilme konusunda sıkıntı yaşadıklarını'' ifade etmeleri üzerine, Orgeneral Başbuğ, 'Doğru haber verin deniyor. Tabii doğru haber vermeniz için bilginin zamanında gelmesi lazım. Biz bunu tabi yapabiliyor muyuz? yapamıyoruz, çok iyi yapıyoruz diyemeyiz'' diye konuştu.

    Orgeneral Başbuğ, dün de bir olay olduğunu hatırlatarak, bilgilerin ilk olarak saat 14.00 sularında geldiğini söyledi. O anda olayı yaşayanın bile olayın nasıl olduğunu, ne olduğunu anlayamadığını ifade eden Orgeneral Başbuğ, ''Birlik kendi çatışmayla uğraşırken size bilgi vermeye kalkması çok zor. 'Sonuçta birlikleri rahat bırakalım' diye düşünüyoruz birincisi bu. Dolayısıyla zaman alıyor, dolayısıyla sizin zamanlama talebinizi karşılayamıyoruz'' dedi.

    İlk bilgilerle, zaman geçtikten sonra gelen bilgilerin değişebildiğini de ifade eden Orgeneral Başbuğ, bazen, kısa sürede, meydana gelen olay konusunda net bilgi elde edemediklerini söyledi.

    Gazetelerdeki söyleşiler

    Genelkurmay Başkanı'nın iki gündür bazı gazetelerde söyleşilerin yer aldığını hatırlatması ve ''okudunuz mu?'' diye sorması üzerine bir gazeteci, ''okuduk efendim'' dedi.

    Orgeneral Başbuğ, bunun üzerine her zaman medya ile ilişkilerinin daha iyi olması gerektiğini belirterek, ''Karşılıklı kabul etmek lazım bazen maalesef olmuyor. Bazı olaylarda zaman sorunu var'' diye konuştu.

    Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ara sırasında İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Gabi Aşkenazi ile de bir müddet sohbet etti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow