hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan "Gavur İzmir"i iknaya çalıştı

    Erdoğan Gavur İzmiri iknaya çalıştı
    expand

    Başbakan Erdoğan, kendi yaşam tarzını tehdit altında hisseden vatandaşların korku ve endişelerini önemsediklerini söyledi. Erdoğan, "Biz bu korkuları bastırmak, tehdit algısına sırt dönmek, endişeleri kaygıları görmezden gelmek gibi bir yöntemi asla benimsemiyoruz" dedi.

    Başbakan Erdoğan, Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yüksek İstişare Konsey Toplantısı'nda konuştu.

    İzmir'in marka bir şehir olmayı ziyadesiyle hak ettiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "İzmir, kabuğunu kırarak, Akdeniz'in incisi olmayı, yıldız şehri olmayı ziyadesiyle hak ediyor. Ben bunu başarabileceğimize, bunu tabii ki hep birlikte başarabileceğimize yürekten inanıyorum" diye konuştu.

    İnsana "homo ekonomicus olarak, bir ekonomik varlık olarak bakmadıklarını" dile getiren Erdoğan, "Biz, 'insan insanın kurdudur' gibi bir yaklaşımı asla benimsemiyoruz. Rakamların, göstergelerin, grafiklerin, ekonomik büyümenin her şey olmadığını çok iyi biliyoruz. İşte onun için, insanların korkuları, endişeleri, kaygıları bizim için ekonomik büyüme kadar, hatta daha fazla önemlidir. Kendi yaşam tarzını tehdit altında hisseden vatandaşımın bu tehdit algısı bizim için son derece önemlidir. Biz, bu korkuları bastırmak, bu tehdit algısına sırt dönmek, endişeleri, kaygıları görmezden gelmek gibi bir yöntemi asla benimsemeyiz, benimsemedik. Tersine, empati kurmak, hissedebilmek, anlayabilmek ve gereğini yapmak için yoğun çaba içindeyiz" dedi.

    "Kusura bakmayın dost acı söyler ama gerçeği söyler. Marifet iltifata tabidir" diyen Erdoğan, "Ama biz onu bile düşünmüyoruz. Biz diyoruz ki 'At denize balık bilmezse Halik bilir'. Kızmıyoruz. Efendim, 'Siz laiklik karşıtısınız, siz şöylesiniz, siz böylesiniz'. Değerli kardeşlerim bakın, bizi anlayan anlamış. Anlamayan zaten anlamayacak. Tüzüğümüz, programımız, her şeyimiz ortada. Biz demokratik, laik parlamenter sistem içerisinde sosyal bir hukuk devleti olarak bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ve laikliği tüm inanç gruplarının bir güvencesi olarak gördük, böyle yaklaştık, böyle yaklaşıyoruz ama laikliği inançların yaşanmasına karşı veya inanç karşıtı olarak görmek isteyenler varsa kusura bakmasınlar onlar demek ki bu kavramı hala anlamamışlar. Açsınlar 1982 anayasasının gerekçesine baksınlar. Laiklik kavramının gerekçesinde ne var, onu orada görsünler. Bunu da tavsiye ederim. Biz onu aynen aldık, kendi programımıza koyduk. Bu süreci de böyle devam ettirdik" dedi.

    Erdoğan, "Bizde de birilerine göre, diyor ki 'Bizim de kendimize göre bir anlayışımız var'. Ama kardeşim tamam eyvallah da İzmir'in de kendine göre mi bir anlayışı var? Yani kavramların hele hele siyasi literatürde bir tanımı vardır ve o tanıma göre de yaklaşımınızı ortaya koyarsınız. Bu da böyle bir vakıadır. Bunu saptırmaya gerek yok. Eğer bunu saptırırsak ülkemize yazık ederiz. Birbirimize yazık ederiz. Biz enerjimizi içeride birbirimizle uğraşmak suretiyle harcamayalım. Enerjimizi dışarıya harcayalım ki Türkiye o beklediği sıçramasını yapsın. Ayrımcılığın olduğu yerde işte İzmir'de böyle eserler böyle yatırımlar yükselmezdi. Ama biz hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık ve bu yatırımları yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Şunu samimiyetle ifade ediyorum, elbette yapacağız. Elbette İzmir'i yatırımlarla eserlerle buluşturmaya devam edeceğiz. Bu bizim vazifemiz, İzmir'e karşı yükümlülüğümüz. Ama, tek başına Hükümet'in, tek başına kamunun yatırımları yetmez. İzmirlinin, İzmir için daha fazla çalışmasını, daha fazla üretmesini, İzmir'in potansiyeline denk bir vizyonla geleceğe bakmasını bu süreçte biz olmazsa olmaz görüyoruz" dedi.

    "Doğuda oy fırsatçılığı var"

    Erdoğan, bugün, kitlelere ulaşamayan, bir kitle partisi olamayan siyasi partilerin, mevcutla yetinmek gibi bir siyaset belirlediklerini, mevcudu elde tutmak için korkutma ve tehdidi bir yöntem olarak kullandıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

    "Doğu ve Güneydoğu'da bir parti, etnik kökenler üzerinden siyaset yürütüyor. Bakıyorsunuz, Batı'da, Güney'de siyasi partiler, terör korkusuyla, bölünme, ayrışma korkusuyla kitleleri kendilerine bağlamaya çalışıyorlar. Bu kışkırtıcı ve tahrik edici söylem, ne siyasete, ne Türkiye'nin kalkınmasına, ne de birlik ve beraberliğe hizmet eder. Son 15 yıldır, her seçim öncesinde şahit olduğumuz bir yöntem var: Etnik kökenler üzerinden siyaset yapan partiler, seçim öncesinde birbirlerini ve kitlelerini kışkırtarak, buradan oy elde etmek gibi gerçekten basit ve gerçekten acı bir fırsatçılık içine giriyorlar.

    Doğu'da bir siyasi parti kışkırtıcı konuşuyor, kışkırtıcı açıklamalar, eylemler yapıyor; bakıyorsunuz Batı'daki kitleler buna tepki veriyor. Şehit cenazeleri istismar ediliyor, ayrımcı, aşağılayıcı beyanatlar veriliyor; bakıyorsunuz bu sefer de Doğu'daki kitleler buna tepki veriyor. İşte ben, İzmir;in de, tüm Türkiye'nin de, sahillerin de iç bölgelerin de bu oyunu, bu tahterevalli oyununu görmelerini istiyorum. Herkes samimiyetle elini vicdanına koysun ve lütfen bu oyunu, bu tezgahı sorgulasın. Sandıktan çıkacak oy uğruna gençleri ölüme teşvik etmek; sandıktan çıkacak oy uğruna şehit cenazelerinin yolunu gözlemek insanlığa da, vicdana da sığmaz. Sandıktan oy almak uğruna ülkenin hassas meselelerini bir korku, bir tehdit aracına döndürmek de insanlığa ve vicdana sığmaz."

    "İslam ve demokrasi bir arada olabiliyormuş"

    Erdoğan, "Biz şu anda yeni bir şey söylüyoruz, nedir o, 'ileri demokrasi' diyoruz. Artık demokrasi tecrübesini 50 yılı aşkın bir süredir içine sindirmiş bir Türkiye var. Şimdi bunu ileri taşımamız lazım. Bu ileri demokraside ne yapabiliriz, bunu toplumun tüm katmanlarına nasıl yayarız? Artık bakıyorsunuz ki İslam dünyası bir şey konuşuyor, nedir o, 'Demek ki' diyor, 'İslam ile demokrasi bir arada olabiliyormuş'. Nerede bu, Türkiye'de. Onun için sürekli gelip 'Türkiye'de bu nasıl oluyor?' diye partimizin çalışmalarını yakından takip eden ülkeler var, partimizdeki eğitim çalışmalarına katılan siyasi partiler var. Bunu mutlulukla yapıyoruz. Hamdolsun buralara gelebildik. Bunun daha iyi olabileceğine inanıyorum. Çünkü demokratik parlamenter sistemi benimsemiş bir ülke olarak ve bunu artık hücrelerine kadar sindirmiş bir ülke olarak bunun adımlarını atacağız ama bunun istismarını yapmayacağız. Şu anda bunun da istismarını yapanlar var. Onlara da fırsat verilmemesi lazım" dedi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow