İnsanoğlunun ilk kez tek başına okyanusun en derin noktasına dalışını gerçekleştiren sinemacı James Cameron döndükten sonra yaptığı ilk açıklamada, yeni bir “Avatar” filmine ilham kaynağı olabilecek bir canlı türünün izine rastlamadığını, ancak dünyadan tamamen soyutlanmış olmanın kendisini “huşu içinde” bıraktığını söyledi.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Oscarlı yönetmen ve denizaltı araştırmacısı Cameron, batı Pasifik’te su yüzünden 11 km kadar derinlikte olan Mariana Çukuru’nun dibine yaptığı keşif gezisinin sadece yedi yıl süren zahmetli hazırlıklarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda “yaşam boyu hayalinin doruk noktası” olduğunu belirtti.

57 yaşındaki Cameron, dalıştan sonra kıyıya doğru yola çıktığı bir yattan gazetecilerle telefon konferansı gerçekleştirdi.

Dalışta gördüğü manzarayı “Düz, ıssız bir arazi, Grand Canyon’dan 50 kat daha büyük” diye tanımlayan Cameron, “Gün ışığından, herhangi bir ısı ve sıcaklıktan mahrum olan bu yerde basınç o kadar fazlaydı ki su altı aracının yüksekliği birkaç santim içeri girdi” diye konuştu.

Cameron okyanusun tabanına baktığını ve denizaltının ışıklarını yakarak küçük bir pencereden etrafı seyrettiğini söyledi.

Cameron, “Dibe indiğimde...tamamen hiçbir özelliği olmayan, monoton bir alandı. Hissettiğim şey tüm insanlıktan tamamen soyutlanmış olmaktı... Her şeyden önce, orada, bu büyük, engin, siyah, bilinmeyen ve keşfedilmemiş yerde kendinizin ne kadar küçük olduğunu farkediyorsunuz” diye konuştu.

Cameron, dibe yakın yerlerde gördüğü tek yüzen canlıların minik karides gibi eklem bacaklılar olduğunu, ama bunun dışında görünen başka bir canlıya rastlamadığını belirtti.

Cameron, orada başka ne tür organizmalar yaşadığını görmek için yeni keşiflere gerek olduğunu da sözlerine ekledi.