hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Sosyallik dijitalleşince, ölümün de dijitalleşmesi kaçınılmaz oldu

    Sosyallik dijitalleşince, ölümün de dijitalleşmesi kaçınılmaz oldu
    expand

    "Biriken", 2006 yılında Melis Tezkan'la Okan Urun'un kurduğu disiplinlerarası bir topluluk. İsimlerini pek çok çalışmalarından ama özellikle "Yala Ama Yutma!"dan hatırlıyor olabilirsiniz. İsimleri dışında işleri de hatırınızda kalan "Biriken"in yeni oyunu "Re:Fwd:die in good company (Ynt:İlt:Beraberce Ölmek)" 13-14 Ekim'de iDANS festivali kapsamında seyirci ile buluşacak.

    Bir ölüm ilanından yola çıkan ve pek çok sorgulama yaratacak oyunu bu iki günde saat 20.00'da Garaj İstanbul'da izlemek mümkün.

    "Biriken" tiyatroda nasıl bir yerde duruyor? Çemberin hem içi hem dışı durumu söz konusu diyebilir miyiz?


    Çemberi nerede ve nasıl çizdiğimize bağlı. 2006'dan beri daha çok sahne işleri gerçekleştirdik. Dünyada gelinen noktada disiplinlerin birbirine değdiği, yaklaştığı, karıştığı işler artık şaşırtıcı değil. Eğer ortada bir tanımsızlık ya da aidiyet belirsizliği varsa bu bizi rahatsız etmiyor. Aksine her işte bu duruma kendimizi daha çok bırakmaya çalışıyoruz. Tiyatroyu, sahneyi bu tarifsizlik üzerinden düşünmek iyi geliyor.

    Bugüne kadar biriken'in gerçekleştirdiği projeleri bir kere sizden dinleyebilir miyiz?

    2006'da "Şimdi Bizim Evin Yerinde Çukur Var" adlı performansla başladık. 'Kadın' olma halleri, temsilleri üstüne video ve ses destekli bir gösteriydi. Ertesi yıl "people as places as people" projesi geldi. Yerleştirme, video ve son kertede bir 'net art'a evrilen bir işti. Gerçek bir alanda bir ara çok popüler olan, bugün kendini bilumum sosyal medyaya bırakan 'myspace' inşa edip, içinde internet sloganları ve yalnızlık-bırakılmışlık hislerini bir araya getirdik. Bu proje aslında yeni işimiz "Re: Fwd: die in good company"ye giden bir yol gibi. Sonra Özen Yula girdi hayatımıza. Ve metinleri... Önce "Yakındoğu'da İhanet". Bu tanımsız monolog bizi her okuyuşumuzda çok heyecanlandırıyordu. Her defasında farklı duygular uyandıran bir metin. Biz de onu oynadığımız her farklı alanda, farklı bir formla seyirciye sunduk. Ardından "Yala Ama Yutma!" geldi. Ya da hemen gelemedi diyelim. Olaylar, gecikmelerden sonra Ekim 2010'da iDANS 04'te prömiyer yapabildik. Bu proje bizim Ayça Damgacı ile beraber hayalini kurup gerçekleştirdiğimiz bir işti. Çok zorlayıcı süreçlerden geçtiysek de New York'taki Under The Radar, Rotterdam'daki De Keuze gibi önemli festivallere davet edilerek ödüllendirildik diye düşünüyoruz. 2011'de yaptığımız bir video var: "To Tina / What's Love Got To Do With It". Tina Turner'ın meşhur klibinin yeniden yapımı. Aşka, ilişkiye dair bizi meşgul edenleri irdelediğimiz bir işti.

    Oyunun adı çok manidar: "Re:Fwd:die in good company (Ynt: İlt: beraberce ölmek)", bu çağda ölmek bile dijitalleşti mi?

    Ölmek öncelikle sosyalleşti. Aslında bu pek de yeni bir şey değil tabii. Ama sosyallik dijitalleşince, ölümün de dijitalleşmesi kaçınılmaz oldu galiba. İnternetle beraber bir yabancıyla yapılabilecek eylemler farklı bir boyut kazandı. Bunlardan biri de toplaşıp ölmek. Bir yabancı her an ev arkadaşınız, esnafınız, ilişkiniz ya da ölüm arkadaşınız olabilir. O yabancının ne kadar yabancı olduğu üzerine düşünmek, kişinin kendine ne kadar yakın olduğunu sorgulamak için güzel bir başlangıç bizce. "Re:Fwd:die in good company"de, bu sorgulamaya paralel olarak, her şeyin dijital sosyal ağlarda yaşanması ya da yaşanamaması üzerine de düşünüyoruz.

    "Re:Fwd:die in good company"de seyirciyi ne bekliyor?


    Nevi şahsına münhasır bir apartman dairesi ve iki oyuncu. Oyun öylesine verilmiş bir intihar kararının ardından yaşananlar. Günümüze dair devrim umutları, korku sarmalı, gündelik anlamsızlıklar arasında gidip gelen bir yapısı var. Bu oyunu yapmaya karar verdiğimizde esinlendiğimiz Marguerite Duras'ın iki metninden birinin başlığı 'Siyasi Kayıp'. Duras bu durumu apolitiklikle açıklamıyor ama kişinin kendini kaybetmesi olarak görüyor. Kişinin sevme, nefret etme yetisini, öfkesini, tatlılığını, ölçülülük ya da dikkatsizliğini, çılgınlığını, saflığını kısaca her şeyi elden bırakması olarak tanımlıyor. Bu duygunun ya da tanımın peşinden gittiğimiz bir oyun bu. Siyasi kayıp hali bizim kuşağın ve bu zamanların bizde uyandırdığı his. Bu hissi metne, mekâna ve bedene aktarmaya çalıştık. Becerebilirsek seyirciyi bekleyen bu olacak.

    'Kalabalıkta yer açılmış olur' deniyor metinde ölüm düşüncesi akıldan geçerken. Odayı yer açılsın diye toplamak kadar basit mi ölüm? "Re: Fwd: die in good company" bu düşüncenin neresinde duruyor?

    Bu aslında bir vazgeçiş meselesi. Yemeye, içmeye, okumaya, izlemeye, sevmeye, düşünmeye devam edebiliriz. Ya da vazgeçebiliriz. Dinlere göre günah, kimine göre korkaklık, kimine göre cesaret diye görülen bir şey. Hepimizin görünmez ağlarla birbirimize bağlı olduğumuz bu zamanda birinin bu bağlantıdan kopma, çıkma kararı erdem olarak da görülebilir. Burada ölümün basitliğinden öte öylesineliği bizi çeken şey. Ancak bir şeye 'öylesinelik' yüklediğinizde bu o eylemi basitleştirmiyor, hatta aksine altını çiziyor. Öylesine yaşamaya sesimiz çıkmazken öylesine ölmek başka türlü tınlıyor kulaklarda. Bu topraklarda, ölüme bu kadar da yakın yaşarken, öylesine ölmenin getirebileceği sorumluluk hatta suçluluk duygusu da sahnedeki bekleyişin çelişkilerinden biri. Oyun tüm bu çelişkileri içinde barındırarak oluşuyor.

    Kim Ki O ile yaptığınız işbirliğinden bahseder misiniz biraz?

    Ekin ve Berna bizim arkadaşlarımız. 'kim ki o' bize hem müzikleri hem de birliktelikleriyle hitap eden bir grup ayrıca. Biz işlerimizden müziği hiç eksik etmedik aslında, ancak "Re: Fwd: die in good company"de yer alan iki 'kim ki o' parçasının diğer işlerimizde kullandığımız müzikten farklı bir kullanımı var; bu sefer ironik değil, daha samimi anlar söz konusu. Ayrıca kim ki o'nun müzikalitesinin sahnede yarattığımız alanın dokusuyla gerçekten de örtüştüğünü düşünüyoruz.

    "Re:Fwd:die in good company"yi iDANS dışında nerelerde izleyebileceğiz?


    Şu an bilemiyoruz. iDANS sırasında Garajistanbul'da oynayacağız. Sonrasını netleştirmek için uğraşıyoruz. Bu durum da işte bağımsız tiyatronun Türkiye'de durduğu nokta.

    "biriken"iDANS festivalinde prömiyer yapıyor!


    Re: Fwd: die in good company (Ynt: İlt: beraberce ölmek)  

    biriken iki yıl aradan sonra yeni bir prodüksiyonla geri dönüyor. Prömiyerini 13-14 Ekim tarihlerinde saat 20.00'da iDANS festivali kapsamında Garajistanbul'da gerçekleştirecek oyun sezon boyunca da seyirciyle buluşacak. Yapımını Bimeras-iDANS'ın üstlendiği; yazımı, tasarımı ve sahnelemesi biriken'e (Melis Tezkan, Okan Urun) ait olan projede Gökçe Yiğitel ve Okan Urun oynuyor.

    Re: Fwd: die in good company siyasi kayıp hali, devrim umudu ve her şeyin sonuna varma düşüncesi etrafında şekilleniyor. Topluluk bu dördüncü sahne çalışmasında, daha önceki işlerinde de üzerinde düşündüğü kişi-mekân ilişkisi ve sanal benlik, popüler kültürün ve sıradanın içinde insanın kendisini tüketmesi gibi konulara eğiliyor.

    Oyunun konusu ise şöyle: Craigslist'e verilen bir ilan, cevap bekleyen iki karakter. Toplu intihar hayalleri, gitmeden önce kesinlikle yapılması gereken şeyler, bir amaç uğruna ölme düşüncesi… Gündelik ve olağanüstü durum arasına kıstırılmış biri, kendine ve yeryüzünde kapladığı alana son defa bakıyor. Yenecek çok yemek, okunacak çok kitap, izlenecek çok film, çıkılacak çok yol varken bir gün tamamen yok olana kadar kalabalıklaşmaya devam edecek bu dünyada yer açmak. Öylesine bir ölümün yarattığı tuhaf suçluluk duygusuyla, bir apartman dairesinde dışarının hızına karşı konuşmak.  
     
    İki karakterin içinde bulundukları coğrafyada, esinlendikleri Japon toplumunun tersine 'kişisel bir eylem olarak' intihar bir lüks sayılabilir; ve yine aynı coğrafyada ölümler, cinayetler, intihar saldırıları neredeyse doğal karşılanabilir; bu çelişkiye, bazen de bu eylemle fark edilmeyi dilemenin saçmalığı eklenir.

    biriken, Melis Tezkan ve Okan Urun tarafından kurulan ve 2006'yılından beri disiplinlerarası işler üreten bir topluluktur.

    Yazan, yöneten, tasarlayan: biriken (Melis Tezkan, Okan Urun)
    Oynayan: Gökçe Yiğitel, Okan Urun
    Işık tasarımı: Metin Çelebi
    Uygulama: Turan Tayar
    Web arayüz programı: darma
    Müzik: kim ki o
    Proje asistanı: İrem Aydın
    Prodüksiyon: Bimeras

    İletişim: www.biriken.com
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow