hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Çiller'i ağlatan sorular

    Çilleri ağlatan sorular
    expand

    TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski Başbakan Tansu Çiller'i Yeniköy'deki yalısında dinledi. Toplantıdan erken ayrılan BDP'li Sırrı Süreyya Önder, Çiller'e, Kürt milletvekillerinin Meclis'ten tekme tokat çıkarılmasını, "Kürt işadamları listesi" ve faili meçhul cinayetleri, Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasını sorduğunu belirtti. Önder, Çiller'in duygulanarak ağladığını aktardı.

    TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 28 Şubat sürecini eski Başbakan Tansu Çiller'den dinlemek için Çiller'in Yeniköy'deki yalısına geldi. Komisyondan önce yalıya dönemin Orman Bakanı Hasan Ekinci geldi. Komisyonun saat 11.00 sıralarında geldiği yalıda yapılacak görüşme öncesi basın mensuplarının birkaç dakika görüntü almasına izin verildi. Basın mensuplarının görüntü almasının ardından komisyon ve Çiller arasındaki görüşme başladı.

    TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, eski başbakanlardan Tansu Çiller'i dinliyor. Komisyon üyesi BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Çiller'in Yeniköy'deki evinden ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, görüşmeye ilişkin değerlendirmede bulundu. Önder, Çiller'e "2 Mart Darbesi"ni sorduğunu belirterek, şöyle devam etti:

    "Meclis'ten Kürt milletvekillerinin tekme tokat çıkarılmasını, buna Sayın Çiller'in verdiği, 'Bu gölgeyi meclisin üzerinden sileceğiz' demecini sordum. Sayın Grup Başkanvekilimiz Pervin Buldan'ın rahmetli eşinin katledilmesi meselesini... 'Kürt iş adamlarının listesi var', Holiday Inn Oteli'nde verdiği demecin arkasına gelmesi... Bu, Sayın Pervin Buldan'ın sorusuydu, onu yönelttim. Sayın Eşbaşkanımız Gülten Kışanak'ın Özgür Ülke Gazetesi'nde çalışırken gazetenin bombalanması ve bombalanmadan hemen önce Sayın Çiller'in Özgür Ülke gazetesine dönük etkin önlemler alınmasını içeren gizli bir yazısı vardı. O belgeyi kendisine sundum. 'Böyle bir yazınız, talimatınız var. Akabinde bu olmuş. Refah'la asla koalisyon kurmayacağız dediniz, sonra kurdunuz. Kurmanızda yadırgatıcı hiçbir şey görmüyorum demokrasi adına. Ama niye kurmayacağız diye bütün bir dönem gezdiniz' diye, işin bu kısmını sordum."

    Çiller'in başbakanlığı döneminde meydana gelen olaylara da değindiklerini anlatan Milletvekili Önder, "Bin 500 Kürt köyü boşaltıldı Sayın Çiller'in iktidarı döneminde. Madımak oldu. Gazi Mahallesi katliamı oldu. Bütün bunları sordum. Cevaplarını benim söylemem şık olmaz.' "Tatmin edici bir yanıt aldınız mı?" sorusuna Önder, "Hayır" karşılığını verdi.

    Önder, Çiller'e "Doğan Güreş Paşa ile aranızda tak-şaklı bir ilişki vardı. Siz tak diye söylüyordunuz, o şak diye yapıyordu" dediğini ve Çiller'in bunu açıkladığını söyledi. Refah Partisi'nin mal varlığını araştırma önergesi vermesinin ardından koalisyon kurulması, ardından bu önergenin Refah Partisi tarafından aklanmasının, demokrasinin "hoş şakaları" olduğunu ve gülümsenerek hatırlandığını kaydeden Önder, bir dönem "işlerin böyle çalıştığını" öne sürdü.

    "Duygulandı, yani gözleri yaşardı"

    Sırrı Süreyya Önder, "Yorumunuz nedir?" sorusu üzerine, şöyle konuştu:

    "Sayın Çiller duygulandı, baya duygulandı yani gözleri yaşardı. 'Benim böyle bir şey yapacağımı nasıl düşünebilirsiniz? Ben bir anayım' dedi. Ben de tezgahın böyle çalıştığını, yani sistemi hiç bilmeyen birini sistemin önüne koyduklarını ama hayatın olağan akışında.. 'Kürt iş adamlarının listesi var' dedikten sonra keklik gibi Kürtler öldürülünce sormaz mı insan? 'Ben bunların adını yeni duymuştum o zaman'. Peki bu mazeret mi? Giden canlara ne olacak? Sizin beceriksizliğinizin, sizin acemiliğinizin bu ülkeye daha fazla savaş, kan, gözyaşı olarak fatura edilmesinin hesabını, acemiliğinizdeki masumiyete mi vereceğiz? Hangi anaya bunu kabul ettirebilirsiniz? Bunları konuştuk."

    "28 Şubat süreci ezber bozan bir darbedir' dedi"

    Komisyon Başkanı Nimet Baş, Çiller'in Yeniköy'deki evinden ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, 28 Şubat Alt Komisyonu Başkanlığı'nın görüşlerine başvurduğu Tansu Çiller'i, zaman olarak geniş bir kapsam içerisinde tüm milletvekillerinin sorularını sormasına ve cevaplarını almasına yetecek kadar süre içerisinde dinlediklerini belirtti.

    Baş, Çiller'in 28 Şubat sürecinin "ezber bozan bir darbe" olduğunu söylediğini aktararak, şöyle devam etti: "Açıkça kendisinin hedef olduğunu ifade etti bizlere. Fiilen bir darbe yapmayı gerektirecek bir durum olmadığını ama azınlığın tahakkümünün çoğunluk üzerinde demokratik olmayan yollarla oluşturulduğunu ve bu anlamdaki tüm siyasi ve ekonomik gelişmeleri, o dönemde kurulan ve planlanan o siyasi aritmetiğin nasıl bozulduğuna ilişkin bilgilerini paylaştı. 'Yakın tarihimiz yanlış yazılmıştır. Bunu düzeltmek adına bugün bu komisyonun çalışmalarını çok değerli buluyorum o yüzden ilk kez konuşuyorum' dedi. Uzun ve kapsamlı bir değerlendirme yaptı."

    Bir gazetecinin "Darbenin sivil ayağından söz etti mi?" sorusu üzerine Baş, "Bütün kastettiğiniz kavramlara değindik, biz de sorduk, cevaplandırdı hepsini" şeklinde konuştu.

    Komisyon Üyesi CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş da, Çiller'in Yeniköy'deki yalısından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Çiller'in "28 Şubat'ın tek ve başlıca mağdurunun kendisi olduğunu söylediğini" aktaran Toptaş, "Çiller, 28 Şubat darbesinin sivil bir darbe olduğunu, burada tamamen askerlerin yaptığı bir darbeden bahsedilemeyeceğini, bu darbenin de kendisine ve Doğruyol Partisi'ne karşı yapıldığını, darbenin amacının Doğruyol Partisi'ni dağıtmak olduğunu söyledi. İşin özeti; Sayın Çiller, '28 Şubat bana karşı yapılmış bir darbedir' dedi" şeklinde konuştu.

    Toptaş, "Sivil darbe derken işaret ettiği isim veya birileri var mıydı?" sorusuna, "Kendisi öyle bir isim beyan etmediği için ben de bir isim beyan etmeyeyim ancak Çiller'in kimi beyan etmiş olabileceğini siz çıkarırsınız" yanıtını verdi.

    "Demirel'i mi işaret etti?" diye sorulması üzerine Toptaş, "Bana söyletmeyin kendi söylediğiniz şeyleri. Sayın Çiller bir isim söylemediği için bir isim telaffuz etmeyeyim" dedi.

    Ahmet Toptaş, "Benim için ilginç olan, savcıya verdiği ifadeden sonra şikayetçi olmadığını söyledi. Savcıya şikayetçi olmamış. Kendisini mağdur edenlere karşı şikayetçi olmadığını söylemiş" diye konuştu.

    Çiller basın toplantısı düzenledi

    Çiller, komisyonun ayrılmasının ardından Yeniköy'deki evinde gazetecilere yaptığı açıklamada, "28 Şubat'taki yaşadıklarımız ve hepimizin bildiği gibi 2 Ekim'de özel yetkili savcının bizi daveti üzerine gittiğimiz zaman bize gösterilen belgenin çerçevesinde 28 Şubat'ı bir kez daha tanımlama imkanı bulduk. Görülüyor ki, aslında 28 Şubat bir darbedir ancak ezberbozan bir darbedir" dedi.

    28 Şubat'ın, iki konuda diğer darbelerden farklı bir konumu bulunduğunu dile getiren Çiller, "ezberbozan" boyutlardan ilkinin bu darbenin bir kesit olmayışından, bir süreç olmasından kaynaklandığını, darbenin bir tarihte başlayıp, bir tarihte bitmediğini söyledi.

    Çiller, ikincisinin de darbenin topla tüfekle yapılmamış olmasından kaynaklandığını belirterek, şöyle devam etti: "Evet, Sincan'da bir takım tanklar yürümüştür fakat bu, meclise gelmemiştir, meclisin kapısına bir kilit vurulmamıştır. Ancak demokrasimizin en
    temel ilkesi ihlal olmuştur. Eğer meclisin çoğunluğunu temsil eden partilere ve onların imzalı belgelerine rağmen, meclisin çoğunluğuna iktidar kurma yetkisi verilmiyorsa ve hemen ardından bu azınlığa yetki veriliyorsa ve burada çoğunluk azınlık yapılana kadar beklenerek bir iktidar kurma çabası içinde geçen sürede bir parti yavaş yavaş ikna odalarında, otellerin arka odalarında bir diğer azınlığa korku, şantaj, ikbal vaadi, menfaat sağlama gibi bir takım unsurlarla çoğunluk azınlık haline getiriliyorsa, işte o zaman buna demokrasi demek mümkün değil.

    Görülüyor ki, 28 Şubat'ta yaşananlar bunlardır. 28 Şubat'ta bir çoğunluk bir azınlığa çevrilmiştir. Demokraside çoğunluğu belirleyen milletin iradesidir, millet iradesi bir meclis çoğunluğunu belirli partilere, milletvekillerini göndererek yapar. Siz, o çoğunluğu alıp azınlığa çevirirseniz ve buna halen meclisin gerçek iradesi çerçevesinde yapıldığı düşüncesiyle bunu demokrasinin kuralları içerisinde görürseniz, bunun ileri demokrasiyle bağdaşan bir durumu kalmaz."

    "Asıl bedel, millete çıktı"

    Özel yetkili savcının yaptığı araştırmaların, söylenenlerin aslında Batı Çalışma Grubu'nun tam da amacı haline getirildiğini gösterdiğini kaydeden Çiller, bu grubun altında en üst düzeyde komutanların imzası olan belgede tek ana hedefin, "Tansu Çiller'i siyaseten bitirmek" olarak ortaya konduğunu savundu. Çiller, "Bunun nedeni şu şekilde tanımlanmakta: Tansu Çiller eğer siyaseten bitirilirse, Doğru Yol Partisi bitirilecektir. DYP bitirilirse, koalisyon çökecek, Refahyol hükümeti düşürülmüş olacak. Bu eğer bu şekilde planlı ve programlı biçimde icra ediliyorsa, bunun adına demokrasi demek mümkün değil" dedi.

    Her darbede olduğu gibi asıl bedelin millete çıktığını vurgulayan Çiller, kendisinin hedef alındığını, onun üzerinden toplumsal hafızanın morfik alanına yanlış bilgilendirmeler ve mesajlar iletildiğini, tarihin yanlış yazıldığını, yanlış bilgiler üzerine milletin yanlış kararlar vermesinin sağlandığını kaydetti.

    Tansu Çiller, "Bir yandan dışarıyla olan mücadelede, öbür yandan milletvekilleri teker teker Doğru Yol Partisi'nden korkuyla, şantajla koparılmış ve toplumun hafızasında, siyasetçinin vicdanında bir hançer gibi batırılmış duran bir eski fotoğrafın, bir eski başbakanın darağacına giderken o son hazin bakışının ortaya koyduğu refleks ve korku şemsiyesi altında bütün bunlar daha kolay ve daha etkin biçimde uygulanabilmiş" diye konuştu.

    Darbenin asıl faturasının, sonrasında ortaya çıkan krizler, batan bankalar ile krizin toplam bedelinin milletin üzerine çıkarılmış fatura olarak 251 milyar lira olduğunun resmi kayıtlara geçtiğini anlatan Çiller, "Bu kayıtlardan çıkarılacak sonuç, rakam, o günün milli gelirinin aşağı yukarı 1,5 katı. Yani bir yılın bütün geliri yetmiyor, öbür yılın da yarısı kadarı millete bir yük olarak bir bedel olarak fatura ediliyor" dedi.

    "Şikayetçi değilim"

    Özeleştirinin, milletin siyasetçiden beklentisi olduğunu belirten Çiller, şöyle dedi: "Bu nedenle kişisel bir hesaplaşmaya girmiyorum. Kimseden şikayetçi olmayacağımı söyledim. Çünkü bunun çok ötesinde ve üstünde birbirimizi anlamaya, bu korkuların nedenine inmeye, neyi yanlış yaptığımızı anlamaya ve kabullenmeye ihtiyacımız var. Hele hele yeni bir anayasanın yapılma sürecinde her şeyin kanunlarla belirlenmediği bir ortamda, belirlenemeyeceği bir demokrasi anlayışıyla ve bir farkındalık düzeyinde bütün bunları bir ders çıkarır gibi ele alıp aslında darbelerin sadece ve sadece tankla ve tüfekle yapılmadığını, belli bir noktada olup bitmediğini, Milli Güvenlik Kurulu kararlarının esas itibarıyla önemi olmakla birlikte tavsiye kararı olduğunu, demokrasinin olmazsa olmazının
    milletin iradesi olduğunu, çoğunluğun bu milletin iradesiyle o iradenin meclise yolladığı çoğunlukla bunları partilere bölüştürmesiyle ve buradan çıkan çoğunluk ve azınlığın milli iradenin tek temsilcisi olduğu gerçeğiyle bütün bu asgari müştereklerde buluşma sürecini bir hoşgörü ortamında gerçekleştirmeliyiz."

    Darbeyle siyaseten kendisinin çökertildiğini, DYP'nin parçalandığını, bu parçalanmanın da hükümeti düşürme uğruna yapıldığını, bütün bunların kişisel hesaplaşmanın çok ötesinde millete çok büyük bedeller ödettiğini kaydeden Çiller, "Ama bugün kişisel hesaplaşma ortamı değildir" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow