hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bülent Arınç'tan provokasyon uyarısı

    Bülent Arınçtan provokasyon uyarısı
    expand

    Bülent Arınç, Paris'te öldürülen 3 kişinin cesetlerinin Türkiye'ye getirilmesiyle ilgili olarak, "Cenaze olayının daha büyük bir provokasyona dönüşmemesi gerekir" dedi.

    Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının sona ermesinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

    Toplantıda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün sunum yaptığını belirten Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da Afrika seyahatini değerlendirdiğini söyledi.

    Arınç, özellikle yerel medyayı ilgilendiren resmi ilan fiyatlarının da toplantıda görüşüldüğünü belirterek, "Bu yıl da resmi ilan fiyat tarifesinde artış yapılması konusu. Yüzde 6,16 nispetinde kararlaştırıldı. Birkaç gün içinde Resmi Gazete'de yayımlanacak. Resmi ilana bağlı olarak destek alan medyamızın bu konuda memnun olacağının düşünerek buradan ilan etmek istiyorum" diye konuştu.

    Arınç, toplantıda iç ve dış olayların kapsamlı olarak ele alındığını söyledi.

    Öldürülen PKK'lılar

    Arınç, bir gazetecinin, "Geçen hafta Paris'te 3 PKK'lı öldürülmüştü. Olaya ilişkin size ulaşan yeni bir bilgi var mı? Cenazelerin Çarşamba günü Türkiye'de olması bekleniyor. Bazı endişeler de var. Provokasyon endişesi yaşanıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli 'Yeni bir Habur yaşanmasın' diye uyarıda bulundu. Sizin böyle bir endişeniz var mı? Bu konuda tedbirler gündeme geldi mi?" sorusu üzerine, bu konu üzerinde görüşmeler yaptıklarını söyledi.

    Fransada yaşanan olayın, 3 kadının öldürülmesine yönelik iyi planlanmış bir cinayet olarak görüldüğünü belirten Arınç, şöyle konuştu: "Şu ana kadar gelinen noktada, soruşturmada neler ele geçti, hangi konuda derinleştiriliyor onu bilemiyoruz. Olay Paris'te işlendi. Şüphesiz Fransız yargısı ve soruşturma makamları konu üzerinde duruyor. Başbakanımız da hükümetimiz de olayın bir an önce aydınlatılmasını, faillerinin bulunup ortaya çıkarılmasını ve bu olayın perde arkasında neler varsa ilan ve ifşa edilmesini istiyorlar. Bu bizim hakkımızdır.

    Öldürülen kişilerin Türkiye'ye getirilecek olması insani bir olaydır, aileleriyle ilgili bir olaydır. Memleketlerinde defnedilecekleri söyleniyor. Cenazeyle doğrudan ilgilenenler var. Şu ana kadar bir çarşamba günü, bir de pazartesi günü getirilecekleri şeklinde kamuya yansıyan beyan oldu. Ne gün getirilecekse getirilsinler cenaze olayının daha büyük bir provokasyona dönüşmemesi gerekir. Bu konuda İçişleri Bakanlığımız ve ilgili birimler gerekli tedbirleri alacaktır. Olaya insani boyutuyla bakılması ve cenazelerin inancımıza göre defnedilmesi gerekmektedir.

    Bütün bunlar ailelerinin öncelikle sorumluluk taşıdığı olaylardır. Meseleyi kendi mecrasından çıkararak buradan bir siyasi rant elde etme çalışmalarıyla toplumun hissiyatını bir şekilde provoke ederek sokak olaylarına yol açabilecek davranışlardan kaçınılması gerekir. Bu cinayetler üzerine yapılan açıklamaları sorunlu açıklamalar olarak görüyoruz ve bu konuyla doğrudan veya dolaylı ilişkili insanların da provokasyonlara meydan vermeyecek, güvenlik güçlerini zora sokmayacak, Türkiye'de huzur ve sükunetin bozulmasına yol açmayacak özeni göstermeleri gerektiğini düşünüyoruz."

    Amaç İmralı görüşmeleri mi?

    Olayın, İmralı'daki görüşmeyle ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başlattığı sürecin başarısızlığa götürülmesi arasında irtibat kuranlar bulunduğunu, bunda da gerçeklik payı olabileceğini belirten Arınç, "Bu ve buna benzer olaylarla Türkiye'de bu sürecin engellenmeye çalışılması bir endişe kaynağıdır. Bu endişeye yol açmayacak biçimde bir cenaze töreni yapılması Türkiye'de yaşayan herkesin dikkat ve özen göstermesi gereken bir sorumluluktur. İçişleri Bakanlığımız ve ilgili birimler cenaze töreninin en güzel şekliyle yerine getirilmesi konusunda daha dikkatli ve özenli davranacaklardır" değerlendirmesini yaptı.

    ''Provokasyonları prim verilmemeli''

    Arınç, cenazelerin bir düşünceye göre doğrudan Diyarbakır'a geleceği,  yapılacak törenin ardından memleketlerinde defnedileceklerini, bir başka  düşünceye göre pazartesiye kalabileceği ancak yine Diyarbakır'a, oradan farklı  yerlere götürülerek definlerin olacağını belirtti. Arınç, şöyle devam etti:

    ''Bu cenaze törenini bir şova dönüştürmek isteyen, bir propagandaya  dönüştürmek isteyen, bir çatışma ortamına sürüklemek isteyen marjinal gruplar  olabilir, suç örgütleri olabilir, farklı bir araya gelmiş gruplar olabilir.  Bunlara karşı herkesi uyanık olmaya davet ediyoruz. Bu tür provokasyonlara prim  vermemelerini istiyoruz. Aksi takdirde güvenlik güçlerimiz olaya müdahale eder ve bu olayın müsebbiplerini etkisiz hale getirmeye çalışır. Çünkü güvenliğin tehdit edildiği bir noktada güçlerin devreye girmesi önemlidir. Ancak bir cenaze defninin insani bir olay olarak bütün bunlara prim vermeksizin sadece bu amaçla yapılmış olmasını, yapılacak olmasını biz temenni ediyoruz.''

    ''Oktay Vural'dan beklenen bir konuşmadır''

    Arınç, ''Cinayetlerin ardından yaptığınız açıklamada üzüntü duyduğunuzu söylemiştiniz. Buna muhalefetten tepki geldi. Özellikle Oktay Vural bugün yaptığı açıklamada, 'Herhalde katılarak üzüntülerini bildirecektir' ifadelerini kullandı.

    Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:''Bu Oktay Vural'dan beklenen bir konuşmadır. Onun için... Neyse söylemeyeyim çünkü kendisinden tazminat kazandım. Mukabil dava açar da elimdeki bu imkanı alır diye korkarım. Ancak o bizi hiç şaşırtmıyor. Bu tür sözleri onun söylemesi çok doğaldır. Bu konuda iki şey söyleyeyim: Bu hükümetimizi değil, şahsımı ilgilendiriyor. Düşünün ki 3 tane kadın bir evde bulunuyorlar, içeriye birisi veya birileri giriyor. Muhtemeldir ki tanıdıkları veya tanımadıkları bir şekilde giren kişidir. Sorgusuz sualsiz birinin başına dört, diğer ikisinin başına 3 kurşun sıkılıyor, ortalık kan gölüne dönüyor. Daha sonra onların akıbetini öğrenmek üzere gelenler dışarıya taşan kandan içeride olay olduğunu anlıyorlar.''

    ''Sorgusuz sualsiz, istediği kadar bir suçla ilişkili olsun, istediği kadar aranıyor olsun bir insanın hayatına bu şekilde son verilmesini ben şahsen Bülent Arınç olarak üzüntüyle karşılıyorum'' diyen Arınç, şöyle devam etti:

    ''Bunu ifade etmemek gerekebilir ama benim farkım budur. Ben üzüntü duyduğum bir konuyu açık yüreklilikle ortaya koymak istiyorum. Çünkü bu cinayet veya buna benzer cinayetler bir insanın yargılanıp yargı önüne çıkarılıp sonra hakkındaki kararın verilmesinden ziyade onun hayatına doğrudan kasteden bir olaydır. Şimdi bu ifadelerin karşısında ben onları yükseltmiş, ululamış, geçmişte  çok temiz insanlardı, hiç suça bulaşmamışlardı demek istemiyorum. Arkasından  ekliyorum ki bu olay araştırılmalıdır, suçlular ortaya çıkarılmalıdır, bağlantılar mutlaka kurulmalıdır.

    "Psikolojik destek alsın"

    Buna karşılık Oktay Vural'ın söyledikleri şudur: 'İyi ki geberdiler. Arkasından başkalarına da örnek olmasını dileriz. İnşallah darısı başkalarının başına' diyor. İkimizin arasındaki fark bu. Dolayısıyla hemen sözünün arkasına da eklemiş. Benim ruh sağlığım konusunda bana sağlık ve şifalar diliyor. İnsani bir davranıştır çok teşekkür ediyorum kendisine. Oktay Vural benim sağlığımı istiyorsa bana şifalar diliyorsa ona teşekkür etmem gerekir. Ama yeri gelmişken benim de ona bir tavsiyem olacak: kendisini birkaç yıldan beri Meclis'te takip ediyorum. Ayağa kalkıp sağa sola bağırıyor. Sesinin bütün gücüyle ortalığı birbirine katmaya çalışıyor. Bazen sırtını dönüyor konuşana, bazen kolunu arkasına atıyor. Mimiklerine bakıyorum, hareketlerine bakıyorum üzülüyorum ve endişe ediyorum, acaba bir rahatsızlığı var mı diye. Madem ki bana şifalar dilemiş, huzurlarınızda Sayın Oktay Vural'a Allah'tan sağlık ve afiyetler diliyorum. Mutlaka bir hekime görünmesini, hekimin tavsiyeleri doğrultusunda psikolojik destek almasında yarar olduğunu söylemek istiyorum.''

    Öcalan'ın izlediği kanallar

    Arınç, Abdullah Öcalan'a verilen televizyonda "böcek" dinleme cihazının olabileceği yönünde imaların bulunduğunu hatırlatılmasına üzerine, "Açık konuşsunlar, imaya gerek yok. Bir siyasetçi açık konuşur benim konuştuğum gibi" yanıtını verdi.

    Arınç, Öcalan'ın izlediği kanallar konusunda ise, "12 Ocak 2013 günü odasına 42 ekran LCD televizyon kurulmuş. Aynı gün saat 15.30 itibarıyla, bakın ne kadar önemli görmüş Adalet Bakanlığımız saati ve saniyesi itibarıyla bize bilgi veriyor, diğer hükümlüler gibi TRT-1, TRT-6, CNN Türk, Kanal 7, Samanyolu, Show TV, Kanal D, ATV, Star, Ülke TV, Kanal 24 ve NTV yayınlarını izleyebilmektedir" bilgisini verdi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow