hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Liseler imam-hatipleştiriliyor"

    Liseler imam-hatipleştiriliyor
    expand

    "Türkiye nereye gidiyor?" başlıklı bir makale kaleme alan eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, liselerin "seçmeli ders" yoluyla da olsa, "imam-hatipleştirildiğini" savundu.

    Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Samsun'un Bafra İlçesi'nde yayın yapan 'bafrahabergazetecisi.com' adlı internet sitesinde 'Türkiye nereye gidiyor?' başlıklı makale yazdı.

    Eğitim sisteminden, demokratikleşme paketine, kamuda türban takılmasına kadar birçok konuya değinen eski Bakan Türk, yeniden açılan imam-hatip ortaokullarının, bir meslek ortaokulu olmanın ötesinde genel ortaokul niteliği kazandığını, genel ortaokul ve liselerin ise, 'seçmeli ders' yoluyla da olsa, 'imam-hatipleştirildiğini' savundu.

    Türk, şunları yazdı:

    "Basında Milli Eğitim Bakanlığı verilerine dayandırılan bir habere göre, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye'de 450 imam-hatip lisesi ve 71 bin 100 öğrenci varken, 2013 yılında toplam imam-hatip ortaokul ve lisesi sayısı 2 bin 74'e, toplam öğrenci sayısı 450 bin 969'a yükselmiştir. Bu rakamlar, Türkiye'nin imam-hatip gereksinmesini aşmakta, imam-hatip ortaokul ve liseleri, genel ortaokul ve liselerin yerini almaktadır. İnanca dayalı bir bilgi sistemi ile dini yükümlülüklerimizi daha iyi yerine getirsek de, uygarlık yarışında çağın gerisinde kalmamak için gençlerimizi, onlara araştırıcı, sorgulayıcı, eleştirici akla ve deneye dayalı bilgi ve teknolojiler kazandıran bir eğitim sistemi ile yetiştirmek zorundayız."

    Yazısında hükümetin Demokratikleşme Paketi'nde yer alan kamuda türban bağlanması konusuna da değinen Hikmet Sami Türk, bu konuyu da eleştirerek Türkiye'nin farklı bir yöne doğru çekilmek istendiğini belirterek şunları kaydetti:

    "Bir gazete makalesi sınırları içinde verilen örnekler, Türkiye'nin hangi yöne çekilmek istendiğini, hangi yöne doğru kaymaya başladığını göstermektedir. Bu, laiklik ilkesinden uzaklaşan, şeriata dayalı bir devlet ve toplum düzenine giden bir yoldur. Laiklik, yalnız din ve vicdan özgürlüğü, devletin bütün inanç gruplarına eşit mesafede olması anlamına gelmez. Laiklik, aynı zamanda devlet ve toplum düzeninin Tanrı buyruğu niteliğindeki tartışılmaz kurallara değil, ülkenin gereksinmelerine ve çağın koşullarına göre insanlar tarafından konulan ve zaman içinde değişen koşullara göre yine insanlar tarafından değiştirilebilen kurallara dayanması demektir. Din ve dünya işleri arasındaki çizgiyi dikkatle korumak zorundayız.

    Türkiye, devlet ve toplum düzenini başta laiklik ilkesi ve ülke bütünlüğü olmak üzere Cumhuriyet ve devletin değişmez nitelik ve özellikleri temelinde kurduğu ve bu temeli tüm olumsuz etkilere karşı koruduğu ölçüde geleceğini sağlam bir güvenceye bağlamış olacaktır. Ancak bu, yalnız Anayasa ve yasalarla değil, aynı zamanda tüm yurttaşların kafalarında ve gönüllerinde benimsemeleriyle gerçekleşebilecek bir olgudur."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow