hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    AİHM: "Türkiye Cenevre Sözleşmesini de ihlal etti"

    AİHM: Türkiye Cenevre Sözleşmesini de ihlal etti
    expand

    AİHM'in, Şırnak'ta iki köyün 1994'te uçaklarla bombalanması nedeniyle mahkumiyet kararı verdiği davada, Türkiye'nin Cenevre Sözleşmesi'ni de ihlal ettiği ifade edildi.

    AİHM kararında, Türkiye'nin sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) bazı maddelerini değil, uluslararası çatışma ve savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi'ni de ihlal ettiği ifade edildi. Buna göre Türkiye, Cenevre Sözleşmesi'nin uluslararası nitelikte olmayan anlaşmazlıkları kapsayan ortak 3'üncü maddesini de ihlal etti.
    Milletlerarası Mahiyette Olmayan İhtilâflarMadde - 3: Yüksek Akit Taraflardan birinin toprağında çıkacak fakat beynelmilel bir mahiyet arz etmeyecek olan silahlı bir ihtilâf takdirinde ihtilâf halinde bulunacak taraflardan her biri hiç değilse aşağıdaki hükümleri tatbik etmekle mükellef bulunacaktır:

    1. Silahlarını teslim eden silahlı kuvvetler mensuplarıyla hastalık, mecburiyet, mevkufiyet dolayısıyla veya diğer herhangi bir sebeple harp dışı olan kimseler de dahil olmak üzere, muhasamata doğrudan doğruya iştirak etmeyen şahıslara, bilcümle ahvalde, ırk, renk, din veya itikat, cinsiyet, doğum, servet veya bunlara mümasil diğer herhangi bir kıstasa dayanan gayrimüsait fark gözetilmeksizin, insani muamele yapılacaktır:

    Bu bapta, yukarıda zikredilen şahıslara karşı her ne zaman her nerede olursa olsun, şu muamelelerde bulunmak memnudur:

    a Hayatta veya beden bütünlüğüne kasıtlar, bilhassa her şekilde katil, tadili uzuv, zulüm, azap ve işkenceler,
    b. Rehine almalar,
    c. Şahısların haysiyet ve şerefine tecavüzler, bilhassa tehzil ve terzil edici muameleler,
    d. Nizami şekilde teessüs etmiş bir mahkeme tarafından ve medeni milletlerce zarurî addedilen adli teminat altında verilmiş hükümlere dayanmayan mahkûmiyetler ve idamlar.

    2. Yaralı ve hastalar toplanacak ve tedavi olunacaktır.

    Beynelmilel Kızılhaç Komitesi gibi bitaraf insani bir teşkilât, ihtilâfa dahil Taraflara hizmetlerini arz ve teklif edebilecektir.
    İhtilâfa dahil taraflar, işbu Sözleşmenin diğer hükümlerini de tamamen veya kısmen hususî anlaşmalarla meriyete koymaya çalışacaklardır.

    Yukarıki hükümlerin tatbiki, ihtilâfa dahil Tarafların hukukî statülerine tesir etmiyecektir.

    AİHM kararında yeni unsurlar var

    AİHM'in kararını değerlendiren köylülerin avukatı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, inceledikleri kararda çok yeni unsurlar olduğunu, AİHM'in görev ve yetkisini belirleyen temel belgenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olduğunu belirtti. Elçi, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu sözleşme hükümlerine göre önüne gelen şikayeti değerlendirir, yorum yapar ve sonuca ulaştırır. AİHM, daha önce bazı kararlarında bazı uluslararası sözleşmelere referanslar yapmıştı. Rus ordusunun Grozni'ye düzenlediği hava saldırısında bir köylü kadının evine düşen bombalar ve bazı yakınlarının ölmesi neticesinde insani hukuka da dikkat edilmesi gerektiğine dair bir takım değerlendirmeler yapmıştı" dedi.

    "AİHM kendi içtihatlarından ayrılmış, yeni bir karar üretmiş"

    Avukat Elçi, Şırnak'ın iki köyüne 1994 yılında uçaklarca bombalanması sonucu 38 insanın ölümü ile sonuçlanan olayın davasındaki kararında, AİHM ilk defa kendi temel belgesi olan kendi anayasası olan AİHS'in hükümlerinin yanı sıra, uluslararası savaş hukukun temel belgesi olan Cenevre Sözleşmesi'nin ortak 3'üncü maddesine gönderme yapmış ve bu maddeyi temel bir norm olarak kararına derc ettiğini söyledi.

    Elçi, AİHM'in savaş ve çatışma hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmeleri 3'üncü ortak maddesini temel metin olarak kararına aldığını belirterek, "Mahkeme kararında, 1994 yılında iki köye yapılan bombalamanın uluslararası insancıl hukuka ve uluslararası niteliği olmayan çatışma hukukuna açıkça aykırı olduğuna hükmetmiştir. Bu AİHM açısından yeni bir dönem ve yeni bir karar. Kendi eski içtihatlarından ayrılmış ve yeni bir karar üretmiş ve belgelerinden biri olmayan Cenevre sözleşmesini kararına dayanak yapmıştır" diye konuştu.

    "Karar, Türkiye'ye önemli bir mesaj veriyor"

    Köylülerin avukatı Tahir Elçi, AİHM'in bu karar ile üye ülke olan Türkiye'ye çok önemli bir mesaj verdiğini, bundan böyle bu tür eylemlere dikkat edilmesi ve yapılmaması gerektiği ve meydana geldiğinde de etkili bir şekilde soruşturulması gerektiğine açıkça karar verdiğini söyledi. Bu kararın, Türkiye'nin uluslararası toplum içerisindeki yeri ve itibarı açısından son derecede önemli olduğunu da vurgulayan Elçi, "Yani ilk defa bir uluslararası mahkeme Türkiye'ye uluslararası bir belgeyi hatırlatıyor. Bir savaş ve çatışma hukuku belgesini hatırlatıyor. Bu çok önemlidir. Bu günü kadar uluslararası bir organizasyon Türkiye'nin çatışma ve savaş hukukunu düzenleyen uluslararası sözleşmeyi ihlal ettiğine dair bir karar vermemişti. Bu anlamda bu karar bir ilktir" şeklinde konuştu.

    "Yargı süreci başlamazsa Türkiye ve Avrupa Konseyi arasında kriz çıkar"

    Avukat Elçi, AİHM'in kararı ile olayın insanlığa karşı işlenen suç olduğu ve zaman aşımına uğramaması gerektiğine dair bir gerçeğin ortaya çıktığını; ama 2005 yılı öncesi TCK'nın eski hükümlerine göre 20 yıl boyunca adam öldürme ve birden fazla adam öldürmede zaman aşımını kesecek bir işlem yapılmadığı zaman, zaman aşımının devreye girdiğini söyledi. Elçi, şunları söyledi:

    "Söz konusu dosyadaki savcıların görüşü ve bazı belgelere zaman aşımı 26 Mart 2014 olarak gösteriliyor. Şimdi tabi AİHM bu kararında açıkça faillerin bu bombalama faaliyete gerçekleştiren görevlilerin kimliklerinin tespiti ile bunların cezalandırılması gerektiğini ve bunun Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ile işbirliği içinde, onunla diyalog içerisinde bu sürecin tamamlanmasını istemiştir. Dolayısıyla Türkiye'deki adli ve idare yetkililerin 26 Mart 2014 tarihinden önce faillerin sorumluların kimliğini tespit ederek onları mahkeme önüne çıkarması ve cezalandırılmaları amacıyla bir yargı sürecinin başlaması gerekiyor. Aksi taktirde kararın gereği yerine getirilmemiş olur, bu da hem bizim bir kez daha kararın gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle, AİHM'e yeni bir şikayet götürmemize neden olur, hem de Türkiye ile Avrupa Konseyi arasında bir soruna daha da ötesi bir krize yol açar."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow