hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Boruotu Cinayeti": KCK ve Ergenekon sırasında yazı işlerinde

    Boruotu Cinayeti: KCK ve Ergenekon sırasında yazı işlerinde
    expand

    Barış Soydan'ın polisiye romanı "Boruotu Cinayeti" KCK ve Ergenekon operasyonlarının yapıldığı günlerde geçiyor; kahramanı "Ufuk Lodos"un ağzından o günlerde yazı işlerinde neler yaşandığını, gazete manşetlerinin nasıl manipüle edildiğini anlatıyor. Soydan'ın romanını ilginç kılan ise kendisinin de aynı zamanda bir gazeteci olması ve anlattığı çevreyi yakından tanıması.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Polisiye edebiyat Barış Soydan'ın yeni romanı "Boruotu" Cinayeti ile yeni bir gazeteci kahraman kazanıyor: "Ufuk Lodos". Arka sokakların ve kanlı olayların değil yazı işlerinin insanı o. Muhabir değil editör. Ve bütün editörler gibi başı, haberlerini kuşa çevirdiği muhabirlerle dertte. Ama Ayvalık'ta işlenen faili meçhul bir cinayeti aydınlatmak için verdiği mücadelede imdadına bir taşra muhabiri yetişiyor. Çalıştığı gazetenin Ayvalık muhabiri "Bilal." İlk ipucunu Adli Tıp'ın otopsi raporunda, ikincisini cinayetten sonra kurbanın evinde yapılan aramanın tutanağında buluyorlar. İpuçları ipuçlarını kovalıyor ve okur kendini bir anda katille yüz yüze buluveriyor.

    Polis manipülasyonu pençesinde medya

    "Boruotu Cinayeti", KCK ve Ergenekon operasyonlarının yapıldığı günlerde geçiyor. Romanın kahramanı "Ufuk Lodos" ile birlikte yazı işleri toplantısına katılıyor, KCK ve Ergenekon operasyonlarıyla ilgili manipülatif manşetlerin nasıl atıldığına tanık oluyoruz:

    O sabah Emniyet'ten manşete çıkması umuduyla uğurlanan ikinci haber ise Ankara'dan geliyordu. Eskişehir'de gözaltına alınan ve KCK'ya yardım yataklıkla suçlanan bir sendikacının iki ay önce çıktığı Avrupa seyahatinde uğradığı duraklar "dikkatleri çekmişti." Sendikacının, uluslararası temaslar "kisvesi" altında terör örgütünün Avrupa'da karargâhlarına uğradığı "görülüyordu."

    Kimin dikkatini çekmiş, kim tarafından görülmüştü? İstihbarat haberlerinin öznesi genellikle gizlidir, okurun gözüne görünmez. Ama yılların editörleri onu daha ilk cümlede tanımıştı: Türk polisi! "Dikkatleri çekti", "görüldü", "tespit edildi" haberlerinin gizli öznesi. Gözaltındaki sendikacının, terör örgütünün Avrupa'da karargâh kurduğu kentlere uğradığı güvenlik güçleri tarafından görülüyordu. Ve muhabire bildiriliyordu. Peki ama acaba savunma bu işe ne diyordu? Onu, sendikacı bu haberle "Terörist" ilan edildikten çok sonra, duruşmalar başlayınca öğrenebilecektik…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Polis muhabirleri, kendilerine sızdırılan bilgileri genellikle hiçbir süzgeçten geçirmeden, ellerine geldiği gibi gazeteye gönderirler. Polisten gelen haberi okuyan editör eğer "Sıcak aşım, ağrısız başım" ekolündense harfine bile dokunmaz. Böylece, poliste pişirilip muhabirin eline tutuşturulan "haber", Terörle Mücadele'den çıktığı şekliyle yazı işlerine ulaşmıştır. İddialıdır, bıraksan manşete çıkacak gibidir. Emniyet'ten gazetenin manşetine uzanan yolda tek engel kalmıştır artık önünde: Yazı işleri.

    Yazı işleri eğer Türk-polisi-ne-eylerse-güzel-eylergiller familyasından ise Emniyet Genel Müdürlüğü'nden postalanan "haber" son engeli de kolaylıkla aşıp gazetenin manşetine kurulur… Yok eğer yazı işleri biraz olsun vicdanlıysa, boynu bükük iç sayfaları boylar; manşet olmaya gelmiş, tek sütuna razı olmuştur... Aslında yazı işleri genellikle vicdanlıdır. Ama çoğu kez vicdan yetmez, cesur da olmak gerekir. Ve zaten genellikle vicdan vardır ama cesaret yoktur.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Boruotu Cinayeti"nin yazarı da bir gazeteci. Barış Soydan, Sabah gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünden bu yılın başında ayrılmıştı. Romanın gerçekçi atmosferinde, bir gazetecinin kaleminden çıkmış olmasının payı büyük.

    Gerçeküstü bir polisiye

    Romanın bir başka özelliği, gerçeküstü bir polisiye olması. Edgar Allan Poe'dan bu yana polisiyede gerçeküstü olaylarla karşılaşmaya alışkınız. Buna rağmen hatırlamakta fayda var; ünlü polisiye yazarı Van Dine, "Polisiyenin 20 kuralı"nda, cinayetlerin doğal yollarla çözülmesi gerektiğini söylemişti. Barış Soydan'ın romanı bu kurala uymuyor. Klasik bir polisiyeden çok postmodern polisiyeye yakın olduğu söylenebilir onun romanının. Kahramanı "Ufuk Lodos", Agatha Christie'nin Poirot'su, Van Dine'in Vance'ı veya daha yenilerden Henning Mankell'in Komiser Wallander'i veya Ian Rankin'in Dedektif Rebus'undan çok Paul Auster'ın New York Üçlemesi'ndeki dedektif romanları yazarı Daniel Quinn'e benziyor. Tıpkı Auster'ın kahramanı Quin gibi peşine düştüğü cinayetin baş rol oyuncusu oluveriyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tek seferlik kahraman değil

    Romanın daha sonuna gelmeden "Ufuk Lodos"un tek seferlik bir kahraman olmadığını öğreniyoruz. Yeni macerasının iç savaşın pençesindeki Ukrayna'da geçeceğini ve adının da "Hotel Ukrayna" olacağını haber veriyor, romanın sonunda yazmaya başladığı romanda.

    "Boruotu Cinayeti", KCK operasyonu sırasında gazetelerin yazı işlerinde neler yaşandığını öğrenmek isteyenler için güzel bir kaynak. Polisiye severler için heyecanlı bir roman.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow