hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Pınar Yılmazerler Pınar Yılmazerler

    Nilgün Belgün: "Mutluluk dağıtmaya geliyorum"

    24.09.2014 Çarşamba | 10:16Son Güncelleme:

    Nilgün Belgün ile Yeni Bir Gün programıyla gündüz kuşağında yerini alan Nilgün Belgün; “Mutluluk arayan benim programıma gelsin. Pozitif enerji dağıtmaya geliyorum” diyor. Sanatçı mesleğinden, özel hayatına kadar her şeyi içtenlikle anlattı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Röportajlarımızdan birinde kadın programı sunmak istediğinizi söylemiştiniz. Hatta evrene mesaj yolladık. Şaka bir yana dileğiniz gerçekleşmiş sonunda.

    Bunu seninle 3 sene önce konuşmuştuk. Bu programlar bir yelpaze; kadınlara hizmet eden kuşaklar. Müge (Anlı) gibi de olmalı, Seda (Sayan) gibi de olmalı. Gülben (Ergen) yapıyordu, onun gibi de olmalı. Ama bütün bunların arasında bir Nilgün Belgün de olmalı diye hep düşünüyordum. Sabah uyanan insanları mutluluğa davet eden bir program yapmak istiyordum. Ülke şartları zor, hepimizin sorunları var. Son zamanlarda umutsuzluk çok fazla. İnsanları mutlu eden, onlara umut veren bir program yok. Ben de bu eksikliği tamamlamak istedim.

    Diğer programcılardan farkınız bu mu olacak?

    Farkım; insanları mutlu etmek olacak evet. Programlarda görüyorum stres çok yüksek, gözyaşları, keder, ağlama, aldatılma… Evlenme programları var ve o evliliklerin sonunda tatsız şeyler yaşanıyor, her zaman mutlu son olmuyor. Reyting uğruna olmaması gereken şeyler var. Bu dünyada maalesef bir reyting savaşı da var. Çünkü bu sektör tamamen paraya dayalı bir sektör. Bence kadınların ruhuna iyi gelen programlar olmalıydı. Çünkü kadınlar çok stresli artık. Şiddet almış başını gidiyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bir yandan da diyorlar ki Türk halkı acıyı, gözyaşını seviyor. Peki mutluluk aşılayarak reyting savaşında galip olabilecek misiniz?

    Türk halkının çoğunluğu biraz arabesk, acıdan zevk alıyorlar. Kendileri mutsuzsa, mutsuz insan görmekten daha çok hoşlanıyorlar. Çünkü kendi mutsuzluklarını o zaman unutuyorlar. Diyorlar ki; “Ben mutsuzum, ama o daha mutsuz.” Bu farkında olmadan bir rahatlık veriyor onlara. Halbuki insanlar mutsuza bakıp da hareket etmemeli, mutluya bakıp hareket etmeli. Mutluluk da, mutsuzluk da insana geçen bir şey tıpkı mikrop gibi. Mutsuzluk virüsü yaymaktansa, mutluluk virüsü yaymak daha iyi değil mi?

    Mutluluğa kapısı açık olanlar mı izlemeli sizi?

    Aynen öyle. Ben diyorum ki; bu bir yelpaze. Birçok program var bu yelpazenin içinde, ben de olmalıyım. Olmalıyım ki; insanlara biraz enerji verebileyim. Instagram da her gün neler yazıyorlar; “İyi ki varsınız içimiz neşe doluyor” vs. Bu programa gelişim bile kanalın yayın yönetmeni Şebnem Aşkın’ın annesi sayesinde!

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nasıl yani?

    Şebnem Hanım gelmiş Amerika’dan; “Bir gündüz kuşağı yapmak istiyorum, kadın programı. Kiminle yapabilirim” demiş. Annesi demiş ki: “Bu ülkede bir tek kişiyle bu kadın programı yapılır. Nilgün Belgün. Onunla yapacaksın.” Hemen aradılar. Fox TV’de İsmail Küçükkaya’dan sonra televizyonlarını kapatıyorlarmış. O televizyonları tekrar açık tutmak için bir program sunucusu ararken Şebnem Hanımın annesinin sayesinde ben buradayım.  

    Canlı yayın heyecanlandırdı mı sizi?

    Ben canlı yayın kadınıyım, bant yayın kadını değilim. Her zaman canlı yayın isterdim. Böyle başladım ve mutluyum. 

    Tek kişilik gösteriniz nasıl gidiyor?

    O çok iyi gidiyor. Dünkü yaptığım espride şöyle dedim: “Ben reyting bilmem. Ben reytingi burada öğrendim. Çünkü benim için reyting; salonun dolu ya da boş olmasıdır. Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Salon boş mu, dolu mu ben ona bakarım.”

    İlişkilerinizde de iz bırakan biri misiniz?

    Ben bir erkeği asla bunalıma sokacak hareketler yapmam. Kıskançlığım yoktur. Karşımdaki insanı mutlu etmek için uğraşırım. En büyük özelliğim bu. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Neden ilişkileriniz bitiyor; siz mi karşınızdaki kişiyi bırakıyorsunuz?

    Neden bittiğini bilmiyorum. Bir yerde tıkanıyorum herhalde. Belki çok şey verip, karşımdakinden alamıyorum bu da olabilir. Belki bir güvensizlik hissediyorum. Güvenmediğim insanla beraber olmam ben. Teslim olmam. İlişkilerde zayıf olmadığım için sonlandırıyorum belki de. Beni mutsuz eden bir şey olduğunda elimi bırakabiliyorum. Kimisi bunu yapamıyor ve kendi mutsuz oluyor. Ben bunu yaptığım için bir dönem üzülsem de sonradan küllerimden doğup tekrar başlıyorum. Bu da güçlü olmamdan kaynaklanıyor. Mutlu bir kadınım. Evde oturup tek başıma ağladığım zaman olmaz. Beni ağlatacak derecede bir mutsuzluğum yoktur. Arada bir tabii ki sinirlenirim ama ben hiçbir zaman kendimi dibe vurmam hiçbir konuda. 

    Güçlü bir kadın olmanıza rağmen üzüldüğünüz, tıkandığınız noktalarda ne yaparsınız kendinizi tetikleyen cümleniz nedir?

    “Yürü ve ilerle” derim. Kendi kendimi iyileştiririm. Herkese kendini açan, herkesten fikir alan biri değilim. Neden? Çünkü mutsuzlukla beslenen insanlar o kadar çok ki; ben onları kendi mutsuzluğumla beslemek istemem. Bu hayatı ben yaşadım, ilişkiyse ben yaşıyorum. Karşımdaki bana ne kadar fikir verebilir? O ben değil ki. Onun baktığı noktada değilim ki ben. En iyi çözümü kendim bulabilirim. Onun için yalnız kalırım, alışveriş ederim. Bir yerde oturur, kahve içerim. Bir arkadaşa gerek duymam açıkçası. Kendi içimde halleder, ondan sonra bir arkadaşla konuşurum. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla size gelen mesajlar hep olumlu…

    Ben de hakaret, kötü söz içeren hiçbir mesaj görmedim. Mesaj yazanlar kilomla da barışık olduğumu söylüyorlar. Gerçekten böyle bir derdim yok. Tabii ki çok fazla şişman olmak istemem ekran karşısında. Ama kendimle barışık bir kadınım. Kilomdan da memnunum, yüzümden de memnunum, yaşımdan da memnunum. Yaşımı da söylüyorum her yerde, umurumda değil bunlar benim. Başarılı olmak benim umurumda olan, yaptığım işte yüzümün kızarmaması. Benim onurum yaptığım işlerle hiçbir zaman zedelenmedi. 

    Kızlarınız da sizin gibi hayat dolu, neşeli tipler mi?

    Hayır, kızlarım benim gibi değiller. Örneğin; bu kadar çalışkan değiller. Tabii ki işleri var, çalışıyorlar ama onlar benim kadar değiller. İşim çok yoğun, çok yorucu. Ben sadece onlara; “Beni yormayın başka bir şey istemem, siz benden daha çok dinleniyorsunuz” diyorum. Aslında benim dinlenmem, onların çalışması lazım. Ama ben daha fazla çalışıyorum. Benim işimin saati yok.

    Bir ilişki yaşadınız ve bitti. Nasıl gidiyor şu günlerde özel hayat?

    İlişkilerimin finalinde de hiçbir pişmanlığım olmaz benim. Çünkü insanları özenle seçiyorum farkında olmadan. Seçtiğim insanların düzgün yaşamının olması çok önemlidir benim için. Birlikte olduğum insanlar da beni üzemezler. Çünkü ben ona göre gönlüme sokarım onları. Belirli koşullara göre seçmişimdir zaten. Bütün ilişkilerimi çok güzel yaşadım. İlişkiler bitiyor; belki geçinemiyorsun, belki sevgin bitiyor, birbirinizde aradığınızı bulamayabiliyorsunuz. Zorlamanın gereği yok. Bittiyse bitti yani ben hiç mutsuz yaşamayı sevmem. Mutsuz olduğum zaman alır çantamı giderim umurumda olmaz. Yeter ki beni kimse mutsuz etmesin. Çok enteresan kendimi çok mu seviyorum nedir ama beni mutsuz edene düşman oluyorum; çocuğum dahi olsa bu böyle! Çünkü ben yapılanı hak etmiyorum. Kendimi böyle bir korumaya aldım.