hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Davutoğlu: "İç Güvenlik Paketi sürecinin önünü açacak bir tedbir"

    Davutoğlu: İç Güvenlik Paketi sürecinin önünü açacak bir tedbir
    expand

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İç Güvenlik Paketi çözüm sürecinin önünü açacak bir tedbirdir" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, Portekiz ve ABD'ye yapacağı ziyaret nedeniyle partisinin grup toplantısına 1 gün erken yaptı. Davutoğlu, konuşmasında İç Güvenlik Paketi, çözüm süreci ve PKK'nın silah bırakması konularına ilişkin konuştu.

    "Beklentimiz talebimiz 2013 Mart’ında yapılan açıklamada, birkaç ay içinde silahlı tüm unsurların Türkiye’yi terk etmesiydi. Tam biz bu yola çıkmışken gezi provokasyonlarıyla Türkiye’nin sokaklarını birbirine kattılar ve bu süreç yavaşladı. Onlar için yavaşlamış olabilir ama biz ne gerekiyorsa yapmaya devam ettik. Demokratikleşme paketini başbakanımız olan cumhurbaşkanımız açıkladı. Kasım ayında yeni bir ümit yeşermişti 17-25 kumpaslarıyla bu sürecin önüne geçilmeye çalışıldı. Ne zaman çözüm süreciyle biz bu milletin fertleri arasında kardeşlik tohumlarını fidan gibi büyütmeye başlamışsak birileri çözüm sürecini baltalama faaliyetine giriştiler.

    Kumpaslara milletimiz seçimlerle cevap verdi. biz haziran 2014’te çözüm sürecini yasalaştırdık. Yaptığımız ilk çalışma çözüm süreci yasasına dayalı olarak kurumları oluşturmak oldu. en geç 15 günde bir çözüm süreci kurulunu toplayarak durumu değerlendirdik. 6-7 ekim Kobani olayları tamda yeni bir ümit ortaya çıktığında yapılan provokasyondur. İç güvenlik reformu, alınan bir tedbirdir. Çözüm sürecinin önünü açacak bir tedbirdir. Kimsenin şehirleri sokakları kaosa dönüştürerek kardeşlik projesini sabote etmesini engelleyecek bir yasa tasarısıdır. Onu engelleyen bir şart da değildir. Bir taraftan özgürlüklerin korumasıyla kamu düzeni demeye devam edeceğiz, diğer taraftan da cumartesi yapılan açıklamanın özü olan silahsızlanmayı demokratik siyaseti savunmaya devam edeceğiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Cumartesi günü yapılan açıklamayla yeni bir aşamaya geldik”

    Cumartesi günü yapılan açıklamayla yeni bir aşamaya geldik. Üç hususa dikkat çekmek istiyorum, yeni bir dönem başlıyor. Birincisi ortak aidiyet duygusunun güçlendirilmesi. 77 milyon vatandaşımızın bu ülkeye tam bir ortak aidiyet bilinciyle bağlanması en önemli teminatımızdır. Tarihdaşlık ve vatandaşlık. Şimdi düşününüz Alparslan’ın Malazgirt’e yürüyen ordusunda Türkler de Kürtler de vardı. Selahaddin Eyyübi’nin ordusunda da vardı. Sarıkamış’a yürüyen gençler her etnik ve mezhebi gruptan gençlerdi. Çanakkale’ye yürüyen gençler de istiklal için yürüyen gençler arasında bu toprakların bütün evlatları vardı. Ortak tarihdaşlık bilincimizi korumaya devam edeceğiz. Bu ortak tarihi aşıp hani ki onlar da bizim medeniyetimizin parçasıdır, Osmanlı ve Selçuklu’yu unutturarak değil, Mezopatamya’da oradaki Eyyubileri Akkoyunluları unutturarak bu milletin fertleri arasında iki ayrı tarih varmış gibi bilinç oluşturmaya çalışanlara karşı, biz inadına Alparslan’ın Süleyman Şah’ın o yolda yürüyenlerin takipçisiyiz demeye devam edeceğiz. Bu yürüyüş gibi son şah Fırat operasyonunda Karakozak’a yürüyenler arasında Türkiye’nin her yerinden askerlerimiz vardı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “İkinci ayak demokratik siyaset”

    İkinci ayağı ortak vatandaşlıktır. Vatandaşlık söz konusu olduğunda biz kimsenin etnik mezhebi kökenine bakmayız. Modern çağdaş devletin vatandaşları olarak eşit haklara sahiptir. Bundan sonra dışlayıcı reddedici fişleyici ayrımcılıklara son verilmiştir. Yeni Türkiye vatandaşların eşit olduğu, eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye’dir. İkinci ayak demokratik siyaset. Eğer bir ülkede demokrasi varsa bütün dertlerin şifası da var demektir. Demokrasi bütün insanlara özgürlük alanını açar. Demokrasinin olduğu yerde şiddet kültürü gelişmez. Demokratik siyasetin olduğu yerde artık silahlara dayalı mücadele yürütmek isteyenlerin, bunun haklı zemini olamaz. Herhangi bir kesimin silah dilini kullanması kesinlikle o demokrasiye yapılabilecek en büyük saldırıdır. Bu açıklamayla demokratik siyasete yapılan çağrı olumludur. Tabi göreceğiz, artık Türkiye’nin herhangi bir yerinde silah dilinin uygulanmaması lazım. 6-7 ekim olaylarında olduğu gibi demokrasiye yakışmayan görüntülerin çıkmaması lazım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    HDP’ye seslenerek söylüyorum, kimin ne derdi varsa tartışacağı yer TBMM’dir. Kimin ne derdi varsa başvuracağı makam silah değil millettir, terör değil halktır, savaş değil barıştır.

    “Kamu düzeninde taviz vermeyiz”

    Biz her şeyi tartışmaya açığız. Ama 2013’te olduğu gibi yine eğer silahları bırak çağrısının ardından oyalamalar başlar, silahlar başka şekilde dile getirilmeye kalkılırsa, kamu düzeni söz konusu olduğunda hiçbir taviz vermeyeceğimizin de herkes tarafından bilinmesi lazım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Üçüncü önemli husus ortak gelecek bilincidir. Şu anda biz burada konuşurken Diyarbakır’da, Edirne’de, Konya’da bebekler doğuyor. Bizim burada, TBMM’de konuşurken hepimizin zihninde bebeklerin hangi etnik ve mezhebi arka plana sahip olursa olsun 20 yıl sonra nerede bulunacaklarıdır. Bu bebekler tahrikle büyüdüklerinde çatışma alanında mı buluşacaklar yoksa onurlu geleceği birlikte mi inşa edecekler. Eğer 1980-90’larda bu kürsüde olanlar, o gün doğan bebekler için geleceğinde nerede olacaklar sorusunu sormuş olsalardı bu kadar çok şehit vermezdik, can kaybetmezdik, bu kadar annenin gözyaşları akmazdık.

    “Bugün doğan bütün bebekleri selamlıyorum”

    Önümüzde Suriye ve Irak’ı görerek diyoruz ki Türkiye’yi o ülkelerde olduğu gibi kardeş kavgasına götürmenin kimsenin gücü yetmeyecektir. Bugün doğan bütün bebekleri selamlıyorum. Onlar yeni Türkiye’nin inşa edicileri olacaklar.

    “8 Mart’ta mardin’de gap eylem planını açıklayacağız”

    Geçmişte olduğu gibi çözüm sürecine kesinlikle Türkiye’nin ekonomik kaynaklarının israf edildiği bir gelecek oluşmasına izin vermeyeceğiz. Önümüzdeki hafta 8 Mart’ta Mardin’de GAP eylem planını açıklayacağız. Yeni Türkiye’yi adım adım inşa edeceğiz. Her ilde üniversite kurmak gibi, her ilimize havaalanı inşa etme düşüncemiz, Türkiye’nin illeri arasında bir fark olmaması için. Onun için çözüm süreciyle ortaya çıkan ortamın, Türkiye’nin ekonomisine ivme katacağına inancımız sonsuzdur. İşte o zaman gelin Türkiye’yi görün. Oluşacak olan barışla Sakarya’yla Fırat Edirne ile Hakkari el ele olacak.

    “Hep beraber barış kardeşlik dili konuşalım”

    Buradan çözüm sürecinin özelliklerini vurguluyorum. Millidir, özgündür ve yerlidir. Çağrıda bulunmak istiyorum, bütün taraflara. Daha önce olduğu gibi çözüm sürecinin önüne, oyalamalarla engel çıkarılmasın. Söz verildiği üzere silahlar, şiddet kültürü tümüyle tasfiye edilsin. Hep beraber barış kardeşlik dili konuşalım. Geleceği inşa etmek için ne gerekiyorsa bu adımları atalım. İhya edelim. Ama düşmanlık ve fitne tohumu ekmek isteyenlere karşı omuz omuza duralım.

    Muhalefete: “Bu yeni bir gündür”

    Muhalefet partilerine seslenmek istiyorum. Bu yeni bir gündür. Ak Parti başından itibaren ilkeli davrandı. Türkiye cumhuriyeti devletinin birliğini dirliğini istikbalini hiçbir zaman tartışma konusu yapmadı. Bu ülkenin birliğine kim kast ederse karşısında AK Parti kadrolarını bulacaklardır.

    Şimdi diğer partiler içinde bir sınav günüdür. Cumartesiden beri takip ediyoruz. CHP, silahları bırakma çağrısı karşısında önce olumlu mesajlar verdiler, ama hala kararlı duruşları yok. Buradan Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum, gün o gündür. Kapsamlı bir muhasebe yapınız ve bu sürece sahip çıkınız. Ülkenin geleceği söz konusu olduğunda, AK Parti’nin başarısızlığı üzerine bir siyaset inşa etmeye kalkmayın. Bu sürece destek verirseniz halkın karşısına çıkacak yüz bulursunuz. Baltalarsanız, ne oy verir ne destek verir ne de yüzünüze bakar.

    MHP’ye ve Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum. Son iki gün içinde çok ağır ithamlarla ifadeler kullandılar. Sayın Bahçeli, ülkenin milli birliği ancak ve ancak ortak aidiyet bilinciyle oluşur. AK Parti’nin tek hedefi milletin bütün fertleri arasında aidiyet bilincini güçlendirmektir. Şehitlerimiz üzerinden siyaset geliştirmeye kalkar, istismar dilini kullanırsanız kaybedersiniz. Onun geçmişini dilini etnik kökenini düşünmeden kucaklaşın. Ama çözüm süreci üstünden siyaset istismarı yapmayın. Gelin hep beraber konuşalım. Çözüm süreci yeni Ortadoğu’nun temel taşıdır. Türkiye’den eğer birlik çağrıları geliyorsa bu çağrılar Ortadoğu için önemlidir. Irak ve Suriye etnik ve mezhebi temelde bölündü. Maliki yıllarca Musul’a gidemedi. Beşar Esad, Halep’e doğru dürüst gidemedi. Ortak aidiyet bilinci kalmadı. bir ve beraber olmanın onurunu hizmetini verir.

    AK Parti her yerde özgürlük demeye milli birlik ve kardeşlik demeye ve Türkiye’nin haklarını her yerde korumaya kararlıdır. MHP bu kritik eşikte Türkiye’deki bütün annelerin yüreğinde ümit ışığı oluşturan bu sürece sahip çıkmalıdır. Şehitlerimizin oluşturduğu haklı infial sebebiyle bir istismara yönelmemelidir. Biz Türkiye’nin geleceğinde bu milli birlik ve beraberliğin tahkim edildiği, bir siyaseti inşa edeceğiz.

    HDP’lilere sesleniyorum. Bir taraftan bu açıklama yapılırken, HDP’den farklı sesler çıkmaya başladı. Eğer 2013 senaryosunu, farklı mesajlar vermeye dönük ikircikli dil kullanmaya devam ederlerse onlar kaybedeler. Bir taraftan bizimle görüşürken, bir taraftan 6-7 ekimde olduğu gibi şiddet dili kullanırlarsa onlar kaybederler. Biz bu süreci sahiplenmeye devam edeceğim.

    Aziz milletim, Türkiye Cumhuriyeti asırlara giden tarihi derinliğe sahip köklü bir devlettir. AK Parti olarak AK Parti hükümetleri olarak Türkiye’nin birliği ve beraberliği için ne gerekiyorsa bunu yapmaya hazırız. Sizden beklentimiz, kim hangi mahallede ilçede ilde olursa olsun karşılaştığı komşusu vatandaşıyla kucaklaşsın. O Sunni mi alevi mi Kürt mü alevi mi demeden selamların en güzeliyle selam versin “esselamu aleyküm” desin. Buradan selamlaşma kampanyası başlatıyorum. 7 Haziran seçimlerinde kim hangi partiye oy verirse versin herkes barış içinde yürüdüğünden emin olsun.

    İstanbul’daki üç katlı büyük İstanbul tüneli… Şah Fırat operasyonu bizim askeri kuvvetimizi gösterdi. Geçtiğimiz Cuma günü İstanbul’da açıkladığımız büyük İstanbul tüneli ise ekonomik kudretimizi ulaştığı aşamayı gösterdi. Bu dünyada bir ilk. Üst ve alt kat kara yolu geçişi için, orta kat metro geçişi için. Nasıl İstanbul’a en büyük havalimanını inşa ediyorsak, Asya ve Avrupa arasında dünyanın ilk üç katlı tüneli inşa ediyoruz. Devlet kasasından bir kuruş çıkmayacak. İstanbul’un 9 raylı sistemi, üç köprüsü, üç havalimanı birbirine entegre biçimde bağlanacak. İstanbul’u bilenler, bu proje beni heyecanlandırıyor. Trafiği İstanbul’un altına indirerek, günde 6,5 milyon İstanbulluyu taşıma kapasitesine ulaştığı için. En iyi metrobüsleri getirseniz karayolları yapsanız şehrin üstündeki trafik tarihi şehirlerin dokusunu etkiler.

    incirli, Topkapı, Mecidiyeköy, Altunizade, Söğütlüçeşme hattı 40 dakikaya inecek. Hasdal kavşağı ile Ümraniye çamlık arası 14 dakikaya inecek. FSM’ye ek bir kara yolu hattı oluşturacağız, Boğaziçi köprüsüne metro hattı oluşturuyoruz. Kuzey Marmara otoyoluyla, İstanbul İzmir otoyolu 3,5 saate indirecek. İstanbul tarihin kadim şehri olan İstanbul geleceğin küresel şehri olacak.

    Gurur duyuyoruz. Hani gezi olayında çevreci bilinç itibariyle bazı hassasiyetleri istismar edenlere sesleniyorum, bu projeye sahip çıkın. Sera gazlarının yılda 110 bin ton az üretilmesini sağlayacak. Sera gazları emisyonu düşecek, İstanbul’un o güzel Boğaziçisi Yeditepeleri kuzey ormanları hep beraber güzel hava teneffüs edilecek. Hep zikrediyorum, cumartesi günü kendimi tutamadan sokaklarında yürüyüş yaptığımda ne kadar özlediğimi bir kez daha hatırladım. Hepimiz İstanbul’un talebeleriyiz.

    Bu projeyle, cumartesi günü çözüm süreciyle arasında irtibat vardır. Bölücülük senaryosu çizenler, İstanbul’dan kopabilir mi Diyarbakır, İstanbul’dan kopabilir mi Diyarbakırlı?"

    AKP'den muhalefete "İç Güvenlik Paketi" çağrısı

    HDP'li Demirtaş: "İç güvenlik yasası gözden geçirilmeli"

    Pervin Buldan: ''O maddeler değişecek''

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow