hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Diyarbakır'daki Çözüm Çalıştayı'nda BDP-HDP'ye eleştiri

    Diyarbakırdaki Çözüm Çalıştayında BDP-HDPye eleştiri
    expand

    AK Parti'nin Diyarbakır'da düzenlediği çözüm çalıştayının açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, BDP ve HDP'yi eleştirdi. PKK'ya katılan çocukların annelerinin eylemine değinen Atalay, "Kendi içlerinden anneler diyor ki 'çocuklarımıza sahip çıkacağız, çocuklar bizim'. Bu bir devrim" dedi. İçişleri Bakanı Efkan Ala ise kendilerine düşenin meselenin sabote edilmesine izin vermemek olduğunu söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AK Parti Genel Merkezi AR- GE Başkanlığı'nca Diyarbakır'da düzenlenen "Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci Çalıştayı" Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın da katılımıyla başladı. Çalıştayın açılışında iki bakan da konuşma yaptı. Başbakan Yardımcısı Atalay, BDP ve HDP'nin çözüm sürecindeki tutumunu eleştirdi. İçişleri Bakanı Ala ise, kendilerine düşenin pozitif bir dil kullanmak olduğunu ve bu meselenin sabote edilmesine izin vermemek olduğunu söyledi.

    Atalay: "Gerekiyorsa yasal düzenlemeler de yapılacak"

    Başbakan Yardımcısı Atalay, parti ve siyasi heyetin İmralı dönüşü açıklamalarını önemli bulduğunu, bunların kendi düşünceleri de olduğuna dikkati çeken Atalay, yeni yol haritasının, tarihi, somut ve sonuca götürücü olacağını, eğer yol haritası gerektiriyorsa yasal düzenlemeler de yapılacağını, meclise de gidileceğini bildirdi.

    BDP-HDP'yi şikayet etti, pozitif katkı istedi

    Bütün boyutlarıyla kararlılıklarını ve çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Atalay, şöyle konuştu:

    "Ama biraz önce ifade ettiğim gibi sürece zarar verici gelişmelere çok dikkat etmek gerekiyor. Sizler hepiniz biliyorsunuz. Olumsuzluğa işaret etmek için bir cümle burada söylemek istemiyorum. Bugünlerde herkeslerden de bunu istirham ediyorum. Pozitif katkı bekliyorum. İhtiyacımız var. Ama sadece bir uyarı ve dikkat olarak ve çalıştaya katılanlara hatırlatma babında anneler olayıyla ilgili BDP, HDP ve siyaset kesiminin üslubunu, bakışını ve değerlendirmelerini de dikkatinize sunuyorum. Hiç dikkatten kaçırılamaz bu. Yani çözüm süreci yürütenler samimiyet sınavından geçiyor. Bunlar çok önemlidir. Bu doğrusu şaşkına çevirdi, ezberler bozuldu. Kendi içlerinden anneler diyor ki 'çocuklarımıza sahip çıkacağız, çocuklar bizim'. Bu bir devrim. Ben öyle görüyorum."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Diyarbakır'ı analara dar ediyorlar"

    Atalay, annelerin oturma eylemini gecikmiş bir anne feryadı olarak gördüğünü ifade ederek, "Onbinler hayatını kaybetti, bu şiddet ortamlarında ve siyaset kesimine bakıyorum. Belediye eşbaşkanı bir bayan. Meydanları dar ediyorlar bu analara, Diyarbakır'ın meydanlarını. Olamaz. Yanlış yapıyorlar" diye konuştu.

    Demirtaş'a eleştiri

    Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarına değinen Atalay, "anneler para aldığı için orada", başka birilerinin "örgüte katılmış daha ne istiyorsunuz", "bunlar zorla götürülmedi, kendileri gitti", "bunların yaşları büyük" dediğini hatırlattı ve bunları örgütün değil, siyaset kesiminin söylediğine işaret etti. Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    "Bunu çok değerli ve önemli görüyorum. Bunu değerlendirmek lazım. Çözüm sürecini yürütenler bunları söyleyemez. Çözüm sürecini yürütenler çok daha dikkatli olmak durumunda. Bu benim için sürpriz, bu yapıları bilmiyordum anlamında söylemiyorum. Onu da hatırlatırım. Bir saflık da yapmıyorum. Ama bir defa daha dikkatinize sunuyorum. Bu arkadaşlarımıza da Diyarbakır'dan analara yakın bir salondan hatırlatıyorum. Biz çözüm süreci yürütüyoruz. Bu dürüstlüğü, samimiyeti, adaletli bakmayı gerektirir. Adaletli olacaksın. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceksin. Başka türlü çatışma çözümleri yapamazsınız. Zihninizdeki donmuşlukları bırakacaksınız. Düşüneceğiz, aklı, vicdanı
    kullanacağız. Çözüm süreci ancak böyle gider."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Empati yapmayanların çözüm süreciyle uğraşmaması gerektiğini aktaran Atalay, "Anlayamazlar çünkü. Burada devletten daha devletçi, örgütten daha örgütçü olarak çözüm sürecini yürütemezsiniz. Siyaset kesimi farklı olacak. Biz bu günlere kolay gelmedik AK Parti olarak. Biz hesaplaşmalar, meydan okumalar, nice risklerle geldik. Öyle mesafe almak kolay değil. Ülkeyi normalleştirmek kolay değil" ifadelerini kullandı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Efkan Ala: "Bize düşen sabote edilmesine izin vermemek"

    İçişleri Bakanı Efkan Ala ise çözüm sürecine ilişkin yapılanları anlattı. Toplumu devreye sokarak sistemi değiştirdiklerini söyleyen Ala, "akil adamlar' programını" hatırlattı ve ülkenin her yanında vicdanların aynı dilde konuştuğunu fark ettiklerini ifade etti. Ala, "Sonra meseleyi ileriye götürünce, biraz daha geliştirince anneler devreye girdi. O zaman da gördük ki, analar aynı dilden ağlıyor arkadaşlar. Biz önemli bir şeyi keşfediyoruz. Burada da bize düşen pozitif bir dil kullanmak ve bu meselenin, Diyarbakır'daki arkadaşlarımıza düşen ve sabote edilmesine izin vermemek" diye konuştu.

    "Her şey olabilir, uluslararası hesaplar devreye girebilir"

    Yollarına devam ederek Türkiye'yi gelişmiş demokrasiyi inşa eden, bu meselelerini çözüp arkasında bırakmış olan, hak ettiği yere birlikte getirdikleri bir ülke olarak tasavvur etmeleri gerektiğini belirten Ala, önlerine böyle bakmaları gerektiğini bildirdi. Ala, herşeyin olabileceğini, uluslararası hesaplar, değişik çözüm çabaları, değişik aktörlerin devreye girebileceğini ama görevlerini yaptıkları sürece bunların hiçbir kıymeti ve öneminin olmadığını vurguladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    "Yol haritası koyduk, üzerinde çalıştık"

    Bu süreçte önlerine yol haritasını koyduklarını, üzerinde çalıştıklarını anlatan Ala, kararlı ciddi bir şekilde çözülmesini sadece arzu etmediklerini, gerçekleştirmek için ellerinden geleni yaptıklarını bildirdi. Ala, bir irade ortaya koyduklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle
    sürdürdü:

    "Biliniz ki bu meselede önümüzde daha güzel günler geçecek, biz kararlığımızı sürdürdükçe, milletimizin bize desteği devam ettikçe, biz biliyoruz ki bu sorunu çözeceğiz. Bu sorunu biz çözeceğiz. Biz çözünce birbirimizin hakkına, hukukuna riayet ederek çözeriz. Bireyin temel hak ve özgürlüklerini kendi anasının sütü gibi ak, helal, doğuştan gelen hak olarak tanımlayarak geliriz. Bu meseleyi birlikte çözersek birbirimizi büyüterek çözeriz. Zihnimizin arka planında başka hesaplar yaparak çözmeyiz. Biz bu meseleyi bu millete yakışır, tarihine yakışır bir şekilde çözeriz diyorum."

    Cumhurbaşkanlığı seçimi

    İçişleri Bakanı Efkan Ala, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin, "Haberlerde hala, 'siyaset üstü', 'siyaset dışı' Cumhurbaşkanı arayışlarından bahsediliyor. Eski Türkiye'de kalmış, o günü yaşayan muhalefet partilerine bir çağrım var; artık siyasetin kendini inkar dilini bırakın, yeni bir dil oluşturun, yeni bir dil oluşturalım. Siyaseti devre dışı bırakarak, 'siyaset üstü' diye bir tanım yaparak hangi sorunu nasıl çözebilirsiniz?" dedi.

    "Eski Türkiye"nin paradigmaları, alışkanlıkları, refleksleriyle bırakınız böyle köklü bir sorunu çözmeyi, hiçbir sorunu köklü bir biçimde çözmenin mümkün olmadığını bildiklerini dile getiren Ala, Türkiye'nin sorun çözen bir sisteme AK Parti hükumetleri döneminde evrilmeye çalıştığını ileri sürdü. "Eski Türkiye"nin sorundan beslendiğini söyleyen Ala, sorundan beslenen kapalı sistemlerin toplumlara, milletlere hangi bedelleri ödettiğini Türkiye'nin en iyi ve yakından bildiğini belirtti.

    "Biliyoruz ki eski Türkiye'nin kodlarıyla, bu bölgede yaşayan insanlar da pratikte yaşayarak öğrendiler ki, biz sorunlarımızı ancak çoğalttık, büyüttük, erteledik, öteledik. Vatandaşlarımızla şunu paylaşmam gerekiyor; kapalı sistemler, yani eski Türkiye'nin sistemi, eski Türkiye'nin kodları, düşman yoksa bile kendisine düşman üretmek üzere kodlanmıştı" diyen Ala, her kesimi belirli zamanlarda ihtiyaç duyduğunda öteki ve düşman olarak tanımladığını, kendi varlığını onun üzerinden idame ettirdiğini vurguladı.

    Herkesin bir yönüyle bu sistemin mağduru olduğunu söyleyen Ala, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    "Yeni Türkiye'yi inşa etmezsek, yeni kodlar belirlemezsek, yeni paradigmalar üzerinden meselelere yaklaşmazsak, zaten sorunlarımızı çözemeyiz. Bu samimi de olmaz. Ancak bir retorik içerisinde milli irade erir gider. Yeni Türkiye'nin yeni kodlarıyla meseleye yaklaşıyor olması AK Parti'nin ve bizlerin meseleyi samimi olarak gerçekten çözmek istediğimizin en önemli kanıtıdır."

    Bakan Ala, bu bakımdan umutlu olduğunu, bu umudunun ise karlar altında olmadığına işaret ederek, Türkiye'de kapalı sistemin beslendiği iki temel sorun olduğunu bildirdi. Ala, şunları kaydetti:

    "Bunlardan birisi din ve vicdan özgürlüğü alanıydı, diğeri ise etnik kimlikti. 1980 sonrası ortaya çıkan hadise bu iki temel sorunu ve sistemin
    bunlara yaklaşımını çok açık şekilde ortaya koydu. 1980'den 2000'lere kadar birlikte yaşadık. Hür teşebbüs konusunda mesafeler alabilen sistem, bu siyasal sorunlar ve özgürlük alanı konusunda maalesef Türkiye'nin yüzünü ak edecek bir gelişme, bir seyir izleyemedi. 2002'den sonra AK Parti hükumetleri döneminde gerçekten sistemin dönüştürücü, siyasal alanda reformları gerçekleştirici bir irade ortaya konuldu. Bu nedenledir ki; meselenin farkına varıldığını anlayan düzen, mekanizma, derhal kendisini devreye soktu ve refleksleriyle hareket etmeye
    başlayarak, bu süreci baltalamak için elinden geleni yaptı. Kaç darbe girişimi, muhtırayı beraber yaşadık, beraber bertaraf ettik. Milletimizin hafızasında bunlar çok yeni yerlerini korumaktadır."

    "Biliniyordu ki; eğer düzen ve sistem değişir, sistem sorun çözer hale gelir, yeni bir sorun çözücü sistem kurulursa, o zaman önceki mevkiler yerlerini kaybedecekler, onların yerini vatandaştan yana olan, vatandaşın meselelerini, sorunlarını çözmek için değerlendiren yeni bir kadro, yeni bir anlayış alacaktır" ifadelerini kullanan Bakan Ala, Avrupa Birliği süreci, Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi, kurumsal yapılara ilişkin referandumlar, demokratikleşme atılımları ve açılımlar dikkate alındığında Türkiye'nin iktidarın 10. yılında artık gerçekten meselenin, sorun çözen bir sisteme dönüştürülmesi yönünde hatırı sayılır bir mesafe katettiğini ortaya koyduğunu dile getirdi.

    "Türkiye, milletiyle, halkıyla, kurumlarıyla kendi meselelerini çözecek"

    Bakan Ala, son 2 yılda başka girişimlerin devreye sokulduğunu belirterek, şöyle dedi:

    "2002'den bugüne vatandaşın sorunlarını gerçekten çözebilecek, inisiyatif alacak bir iradenin ortaya çıktığını görenler, bu kez de içeriden bir
    takım darbe ve engelleme girişimleriyle önümüzü kesmeye çalıştılar. Bunu ben anlayışla karşılıyorum. Çünkü onların işi bu. Ama bilinmeli ki; Türkiye artık karar verdi. Milletiyle, halkıyla, kurumlarıyla kendi meselelerini kendisi çözecek. Önceden, 'sistem değişmesin' diye direnenler, sistemin dönüşmeye başladığını görünce sistemi dönüştürmeye çalışanlara içeriden darbe teşebbüslerinde bulunmaya başladılar."

    Sistem dönüşmeye başladıktan sonra, AK Parti iktidarının Türkiye'nin iki temel sorunu olan çözüm süreciyle din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin
    inisiyatif alarak çözme iradesini ve kararlılığını gösterdiğini ifade eden Bakan Ala, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    "AK Parti iktidarı dışarıdan ve içeriden kimler nasıl hareket ederse etsin, önümüzü keserse kessin, kolaycılığa mahkum olmadan, 'işimiz bu meseleleri çözmektir' diye inisiyatif almaya başladı ve din ile vicdan özgürlüğü alanında gerçekten önemli değişiklikler yaptı ve rahatlamalar sağladı. Diğer yandan, 'demokratik açılım' olarak başladığı ve çözüm süreci olarak devam ettirdiği Türkiye'nin en önemli meselelerinden ve eski Türkiye'nin sisteminin en önemli besin kaynaklarından biri olan bu Kürt sorunu ile ilgili de inisiyatif almaya başladı."

    Terör sorununu çözmeye ve nihayetlendirmeye karar verildiğini dile getiren Ala, Türkiye'nin başka bir şey daha yaptığını, bunun dikkatlerden
    kaçtığını aktardı. Ala, "Türkiye, görüşmelerini, değerlendirmelerini yine yapıyordu ama başkalarının, başka ülkelerin aracılığıyla. Türkiye AK Parti hükumetleri döneminde son 2 yılda bunu da devreden çıkardı. Bu devreden çıkınca, derhal büyük bir taarruz başladı içeriden de. Ama biz madem ki yeni Türkiye'yi inşa ediyoruz, provokasyonlara değil, ne yapacağımıza odaklanmış durumdayız. Provokasyonları deşifre ederiz, engellemeleri halkımızla paylaşırız, ama yolumuza devam ederiz" ifadelerini kullandı.

    "Düşüncenin her korkudan azat olduğu bir Türkiye'yi inşa etmeye çalışıyoruz"

    "Bir ülkeyi kalkındıran da geri bırakan da dış odaklar, iç odaklar, şunlar, bunlar değil, onlara rağmen o ülkenin kendi dinamikleri, tüm
    vatandaşlarının düşüncesi, arzusu, istikameti ve katılımıdır" diyen Ala, aklı devreye sokmaya çalıştıklarını, aklın ırmağının alışkanlıkların çölünde kuruyup gitmesini arzu etmediklerini kaydetti.

    Reflekslerin yerini aklın almasını istediklerini vurgulayan Ala, "Tüm insanların, toplumların en kıymetli varlığı olan yeni düşüncenin her korkudan azat olduğu bir Türkiye'yi, gelişmiş bir demokrasiyi inşa etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

    Bakan Ala, çözüm süreci diye kodlanan şeyin tercümesinin bu olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

    "Yani insanlar çözüm aracı olarak, sorun çözme aracı olarak en başta siyaseti tanımlayacaklar. Ne hazindir ki şu görüşmeyi yaptığımız günün sabahındaki haberlerde hala, 'siyaset üstü', 'siyaset dışı' Cumhurbaşkanı arayışlarından bahsediliyor. Eski Türkiye'de kalmış, o günü yaşayan muhalefet partilerine de bir çağrım var; artık bırakınız bunları. Siyasetin kendini inkar dilini bırakın, yeni bir dil oluşturun, yeni bir dil oluşturalım. 'Siyaset üstü', 'siyaset dışı' ne demektir? Siyaseti devre dışı bırakarak, 'siyaset üstü' diye bir tanım yaparak hangi sorunu nasıl çözebelirsiniz? Siyaset en güzel, en az maliyetle, en çok yararla sorunları çözme mekanizmasının adıdır. Siz en kıymetli enstrümanınızı devre dışı bırakacaksınız, başka tanımlar yapacaksınız onun üzerinde, o zaman siz zaten onun üzerine konuşlandırılmış darbe hukukunun yerini, siyasetin üzerine konuşlandırılmış eskiden bugüne biçimlendirilmiş zihinsel kodlarınızla inşa etmeye çalışıyorsunuz. İlginç bir durumdur. Yani vesayet üstünde vesayeti kaldırıyorsunuz, kimin üstünden siyasetin siyasetçi vesayet kurmaya çalışıyor, böyle bir dil kullanıyor. Bu yeni Türkiye'nin kabul edebileceği bir durum değil."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow