hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Onur Yıldırım: Tek başına bir orkestra...

    Onur Yıldırım: Tek başına bir orkestra...
    expand
    KAYNAKGökçe Pekhamarat / Cnnturk.com

    Müzisyen Onur Yıldırım, lise yıllarında aldığı gitarı satamadığı için başlayan müzik kariyerini, iş hayatının boğucu yönü sayesinde geliştirdi. Tesadüfler ile başlayan müzik serüvenini Bilgi Üniversitesi’nin Müzik Bölümü’nü birincilikle kazanması ile devam ettirdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Taha Akyol’un hazırlayıp sunduğu “1914-1915” belgeseli ile “1919-1920 Anadolu’da İşgal ve Kurtuluş” belgeselinin müziklerini yapan Onur T. Yıldırım, müzik hayatına nasıl başladığını, Taha Akyol’la yollarının nasıl kesiştiğini ve Kurtuluş Savaşı belgeselinin müziklerini yaparken neler hissettiğini Gökçe Pekhamarat’a anlattı.


    Müziğe olan ilgini nasıl keşfettin? Serüven nasıl başladı?

    Aslında, müziğe olan ilgimi demeyeyim ancak müzikle tanışmam hem tesadüf hem de biraz ilginç oldu. Lisedeydik, metal dinlemeye başladığımız dönemler yani. Yakın arkadaşım bir teneffüs “Ben gitar alacağım” dedi. O öyle deyince “Ben de gitar alacağım” dedim. Müzikle tanışmam, içinde azıcık kıskançlık içeren bir olayla başladı. Daha sonra arkadaşımın gitarla olan ilişkisi kısa sürdü ve gitarı sattı. Şimdi ben, gitarı arkadaşım aldığı için aldığımdan o satınca ben de satmak istedim. Ancak müzik aletlerinin satışı konusundaki durgunluk benim dönüm noktam oldu. Gitarı satamadım! Şu an müzik yapıyorsam belki de tek nedeni gitarı satamamak. Gitarı baktım satamıyorum, o zaman çalayım diye düşündüm ve tek başıma kayıtlar almaya başladım. Aldığım bu küçük kayıtlarla müzik hayatıma iyice girmeye başladı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Onur Yıldırım: Tek başına bir orkestra...
    Liseyi bitirdikten sonra müzikle olan ilişkin nasıl devam etti? Çünkü genellikle aileler üniversite tercihi yapılırken güzel sanatlardan ziyade mühendislik, tıp gibi bölümlerin tercih edilmesini isterler. Sizde böyle bir durum yaşandı mı?

    Bu tür durumlar yaşanmadı. Çünkü ben hem ilk sene istediğim üniversiteyi kazanamadım hem de konservatuarı düşünmüyordum. İkinci kez üniversite sınavına hazırlanırken bir yandan da yarı zamanlı olarak bir bilgisayar firmasında çalışmaya başladım. Çalışmaya başladıktan bir süre sonra depresyona girdim, “Ben böyle bir hayat mı istiyorum?” diye kendimi sorgulamaya başladım. Çünkü istediğim üniversiteyi kazanıp bitirdiğimde de beni çok farklı bir çalışma hayatı beklemeyecekti. Bu gerçeklikle yüzleştikten sonra kendimi çok mutsuz hissetmeye başladım. Bir gün sınava hazırlanırken daha fazla dayanamadım. Bir film sahnesi gibi test kitabını alıp odanın bir köşesine fırlattım ve bir daha açmadım.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kitabı fırlattığında ne yapacağına, nereye yöneleceğine karar vermiş miydin?

    Evet. Depresyondayken normal bir iş hayatını değil, müziğin içinde bulunduğu bir şeyler yapmayı istediğime karar vermiştim. Bu kitabı fırlattıktan sonra yoğun bir çalışmayla Bilgi Üniversitesi’nin Müzik Bölümü’nü birincilikle kazandım. İkinci sınıftayken Onur Türkmen’le Çağdaş Kompozisyon üzerine çalışmaya başladık. Yine bir çalışırken yurtdışına çıkmamı gerektiğini söyledi. Yurtdışında eğitim almak benim de aklımdaydı. Onur Türkmen’in de teşvik etmesiyle Hollanda’ya gittim, orada Çağdaş Bestecilik üzerine eğitim aldım.

    Onur Yıldırım: Tek başına bir orkestra...
    Taha Akyol’un hazırlayıp sunduğu 1914-1915 ve 1919-1920 Anadolu’da İşgal ve Kurtuluş belgesellerinin müziklerini yaptın. Taha Bey’le yolunuz nasıl kesişti?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hollanda’dan döndükten sonra uzun bir süre bir şey yapamadım. Ufak tefek işler alıyordum. Tabi bu işler ne maddi ne de manevi olarak tatmin edici işler değildi. Geçinememeye başladığım, her şeyin kötüye gittiğini düşündüğüm bir gün, bir aile dostumuz beni jingle müzikleri yapan bir yere yönlendirdi. Orada jingle yapmaya başladım ancak bunlar herhangi bir yerde yayınlanmadı. Pratik yapmaya gidiyordum bir nevi. Daha sonra onların istekleriyle benim isteklerim uyuşmayınca oradan ayrıldım. Ayrıldım ancak çalışmalarım kendi çapında devam etti. Bir gün dayım CNNTürk’ün radyosunu dinlerken Taha Bey’in “1914-1915” belgeseli ile ilgili çalışmalar yaptığını duyunca aklına bu belgeselin müziklerini benim yapabileceğim gelmiş. Dayım bu fikri bana söyleyince ben de bir dakikalık jenerik tarzı bir şey hazırladım. Dayımın bir arkadaşı aracılığıyla bu jenerik Taha Bey’e ulaştı. Sağ olsun Taha Bey’de yaptığım müzikleri çok beğendi, benimle çalışmayı kabul etti. Böylece “1914-1915” belgeseli ile “1919-1920 Anadolu’da İşgal ve Kurtuluş” belgeselinde beraber çalışmış olduk. Şimdi de hazırlıklarını sürdürdüğü Kurtuluş Savaşı belgeselinin müziklerini yapıyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Belgesellerin müziklerini yaparken nasıl bir üretim süreci geçiriyorsun? Belgeselde anlatılan duyguyu yakalamak için yaptığın bir şeyler var mı?

    Çoğunlukla vaktini evde geçiren birisiyim. Stüdyom da evde olduğu için her dakika çalışıyorum diyebilirim. Ancak bu belgesellerin müziğini yapmam yaklaşık 2-3 ayımı alıyor. Yaptığım iş bir nevi duygu aktarımı olduğu için belgeselin müzikleri bestelerken o dönemi anlatan kitapları okuyup filmleri izlemek, yaratım sürecinde bana baya yardımcı oluyor. Tabi bir de şöyle bir durum var; ben müzikleri bilgisayarda yapıyorum. İnsanlar, bunun daha basit bir şey olduğunu düşünüyor ama öyle değil. Yaptığım besteyi bir orkestra çalıyor olsaydı çok daha kolay olurdu. Çünkü böyle olunca tüm müzik aletlerini ben çalıyorum gibi oluyor ve koca orkestranın yaptığı işi tek başıma yapıyorum.

    Kurtuluş Savaşı’nı yokluklar, zorluklar içinde kazanmışız. Savaşa katılan askerlerimizin hikâyelerine tek tek baktığımızda hepsinden ayrı bir kahramanlık öyküsü çıkıyor. Bu durum seni belgesellerin müziklerini yaparken nasıl etkiliyordu? Kendini nasıl hissediyordun?

    Üretim sürecini duygu anlamında çok yoğun geçirdim. Savaş zamanında doğru düzgün silahımız, yiyeceğimiz olmasa da inancımızla savaşı kazanmamız, dedelerimizin, karılarını kızlarını bırakarak koşa koşa cepheye gitmesi çok etkileyici ve insanı duygulandıran olaylar. Böylesine zor şartlarda varoluş mücadelesi verdiğimiz bir savaşı anlatan belgeselin müziklerini yapmak beni çok gururlandırdı.

    Belgeselin dışında üzerinde çalıştığın yeni projeler var mı?

    İlginç bir projenin içerisindeyim diyebilirim. Londra’da ve Amsterdam’da olan arkadaşlarımla bir single çıkartacağız. Kayıtları alırken ayrı ülkelerde olsak da müziğimiz bir olacak. Çıkaracağımız single albüm gibi bir şey olmayacak. İnternete yükleyeceğiz herkes bedava dinleyebilecek.

     

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow