hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Hastanede en uzun süre yatıran hastalık

    Hastanede en uzun süre yatıran hastalık
    expand

    Marmara Üniversitesi (MÜ) Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Klinik Hekimi Prof. Dr. Dilek Yavuz, 45 yaş üzeri kadınlarda, Osteoporoz (kemik erimesi) nedeniyle kırılmalardan hastanede yatarak geçen gün sayısının diyabet, kalp krizi ve meme kanseri de dahil olmak üzere diğer birçok hastalıktan daha fazla olduğunu bildirdi.

    Yavuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vücuttaki kemiklerin sertliklerinin azalıp, kalitelerinin bozulması sonucunda daha zayıf ve kırılabilir hale gelmeleriyle ortaya çıkan osteoporozun tüm iskeleti etkileyen sistemik bir hastalık olduğunu belirtti.

    Osteoporozla mücadele eden kişilerin günlük faaliyetler sırasında hafif bir çarpma veya kendi yüksekliğinden düşme durumunda dahi kırık sorunu yaşayabileceğini dile getiren Yavuz, pek çok insanda kemik yapımının yaklaşık 30 yaşında ulaşabileceği maksimum seviyeye geldiğini ancak bundan sonra yapım, yıkım dengesinin yıkım lehine değişmeye başladığını söyledi. Prof. Dr. Dilek Yavuz, kemik erimesinin, kırık oluşana kadar belirti veya bulgu göstermediğini, bu nedenle de "Sessiz Hastalık" olarak adlandırıldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
     
     
    Her 3 saniyede bir kemik erimesine bağlı kırık oluştuğu tahmin ediliyor
     
    "Osteoporoz nedeniyle kırılmalar çoğunlukla, bilek, üst kol, kalça ve omurgada olur. Üç santimetreden fazla boy kısalması kemik erimesine bağlı omurga kırıklarının göstergesidir. Bel ağrısı omurga kırığına bağlı olabilir. Dünya üzerinde her 3 saniyede bir kemik erimesine bağlı kırık oluştuğu tahmin ediliyor. 50 yaşından sonra her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde, hayatlarının geri kalanında osteoporoz nedeniyle kırık oluşuyor. 45 yaş üzeri kadınlarda, osteoporoz nedeniyle kırılmalardan hastanede yatarak geçen gün sayısı diyabet, kalp krizi ve meme kanseri de dahil olmak üzere, diğer birçok hastalıktan daha çoktur. 50 yaş üzerinde bir kadında kemik erimesine bağlı kalça kırığı gelişme riski, meme, yumurtalık ve rahim kanserlerinin toplamına yakalanma riskinden fazladır."

    "Menapoz sonrası dönemdeki kadınlar yüksek riskli grup"

    Prof. Dr. Dilek Yavuz, menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda, bu dönemden sonra oluşan hızlı kemik kaybı nedeniyle hastalığın gelişmesiyle kırık yaşama riskinin yüksek olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

    "Kemik kütlesi 20'lerin ortalarında en yüksek değerlerine ulaşır. Östrojen kemik üretimini ve döngüsünü düzenlemede ömür boyu hayati rol oynar. Her gün iskeletlerimiz oluşum ve yıkılma geçirir. Ancak adet kesildiğinde, kadınlar östrojensiz kaldığında kemik yıkılması, kemik oluşumunu geçer. Östrojen eksikliğine ek olarak, bağırsakta kalsiyum absorpsiyonu azalması, idrarda kalsiyum kayıpları artışı ve kemik koruyucu hormon kaybı da kemik sağlığı üzerinde olumsuz etki eder. Menopozla tetiklenen kemik kaybı, yumurtalıkları cerrahi olarak çıkarılan kadınlarda veya aromataz inhibitör tedavisi alan kanser hastalarında en şiddetlidir."
     
     
    Osteoporozun daha çok kadınları ilgilendiren bir sorun olarak algılandığını ancak erkeklerde de bu nedenle oluşan kırıkların ileri yaşlarda sıklıkla görülebildiğini dile getiren Yavuz, "Bu yanlış algı, erkeklerde bu konuda korunma, taranma ve tedavi açısından eksiklik oluşturmaktadır." dedi.

    Kalça kırıkları kadınlara göre erkeklerde 2 kat daha fazla

    Yavuz, tüm dünyadaki kalça kırıklarının üçte birinin erkeklerde görüldüğünü ve erkeklerde kalça kırığı sonrası ölümün, kadınlara göre 2 kat fazla olduğunu ifade ederek, bu nedenle hem sağlık ekibinin hem de toplumun, bu yanlış algıyı düzeltmek üzere bilinçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

    Kalsiyumun gıda kaynaklarından alınmasını daha çok tercih ettiklerini ancak diyet yoluyla yeterli alamayanlar için yapılacak takviyelerin genel sağlık ve kırık riskini azaltmada faydalı olabileceğini anlatan Yavuz, ancak kalsiyum desteklerinin günde 500-600 miligram ile sınırlı olması gerektiğine işaret etti.
     
    "Evde düşmeye neden olacak şeyler olmamasına özen gösterilmeli ve risk azaltılmalıdır"
     
    Prof. Dr. Dilek Yavuz, günde 3 porsiyon süt veya süt ürünü tüketilmesinin günlük kalsiyum ihtiyacını karşılayacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

    "Çoğunlukla ek kalsiyum tableti almaya gerek kalmayabilir. Güneşe maruz kalındığında deride üretilen D vitamini kemik ve kas gelişiminde önemli rol oynar. Vücudun kalsiyumu emmesini destekler, paratiroid hormon seviyelerini düzenler, kemiklerin doğru şekilde yenilenmesini ve mineralizasyonunu sağlar, kas kuvveti ve dengesini iyileştirir, böylece de risk azalır.
     
    Ayrıca düşmeler, özellikle düşük kemik yoğunluğu olan kadınlarda, sıklıkla kırık nedenidir. Görme ve kas gücüyle, denge zayıfsa ya da dengeyi etkileyen ilaçlar kullanılıyorsa özel tedbirler alınmalı. Evde düşmeye neden olacak şeyler olmamasına özen gösterilmeli ve risk azaltılmalıdır."

    Yavuz, sigara içenlerin ve daha önce tütün ürünü kullananların içmeyenlere kıyasla daha yüksek kırık riski taşıdığına dikkati çekerek, yüksek riskli hastalarda, riski etkili şekilde azaltmada ilaç tedavilerine ihtiyaç duyulduğunu ve çeşitli tedavi seçeneklerinin bulunduğunu kaydetti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow