hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Sigara kadın ömrünü 23 yıl, erkek ömrünü 28 yıl kısaltıyor

    Sigara kadın ömrünü 23 yıl, erkek ömrünü 28 yıl kısaltıyor
    expand
    KAYNAK DHA

    Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, sigaranın kadın içicilerde 23 yıl, erkeklerde ise 28 yıl ömürden çaldığını söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye'de, eğer önlem alınmazsa, sigaraya bağlı ölümlerin 2030'da yılda 100 binden 240 bine yükselmesi bekleniyor. 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla açıklama yapan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, dünya genelinde tütün kullanımına bağlı hastalıklar nedeniyle yılda yaklaşık 6 milyon kişinin hayatını kaybettiğini ve ülkemizdeki tüm ölümlerin yüzde 23'ünün tütüne bağlı hastalıklar sebebiyle olduğunu vurguladı. Bu şekilde devam ettiği takdirde 2030 yılına gelindiğinde tütün kullanımı nedeniyle ölenlerin sayısının 8 milyonu aşması bekleniyor. Sigaranın, tütün endüstrisi tarafından tütünün içine kimyasal maddeler konularak içilebilir hale getirilen ve eroin veya kokain kadar güçlü bağımlılık yapan bir zehir olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, "Böyle tehlikeli bir maddenin kesinlikle kullanılmaması gerekir. Başta akciğer kanseri, kalp krizi, beyin kanaması, KOAH olmak üzere dünyada en çok öldüren 10 hastalıktan 6'sının sebebi sigaradır. Saç telinden ayak tırnağına kadar her hücreye zararı vardır. Sigara kadın içicilerde 23 yıl, erkek içicilerde 28 yıl yaşamdan çalar" dedi.

    Sigarayı bırakırken destek almak başarı şansını artırıyor

    Prof. Dr. Oğuz Kılınç tiryakilerin yüzde 70'inin sigarayı bırakmak istediğini ve yüzde 30'unun 2-3 yıl içinde bırakma çabası içine girdiğini belirterek şöyle devam etti:
    "Sigarayı bırakmak isteyenlerin yüzde 13 ila yüzde 15'i destek alıyor. Genellikle kullanıcılar sigarayı kendi kendine bırakmaya çalışıyor. Ancak bu kişiler arasında 1 yıl hiç sigara içmeden kalma oranı yüzde 3 ile 5 arasında kalıyor. Kendi kendine bırakma süreci birçok hastada fizyolojik bağımlılık, aşırı sigara içme isteği ve yoksunluk belirtisi nedeniyle başarılı olamıyor. Çünkü burada çok güçlü bir fizyolojik bağımlılık var. Sigara bağımlılığının fiziksel kısmının nedeni nikotindir ve nikotin alınmadığında huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü, anksiyete, depresyona eğilim, iştah artışı gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu semptomlar zamanla azalarak kaybolsa da sigara bırakma sürecinin ilk haftalarında en yoğundur. Sigara bırakma başarısızlığının en önemli nedenlerinden biri yoksunluk semptomlarıdır. Bırakanların davranışsal bilişsel destek ve farmakolojik tedavi ile desteklenmesi bırakma başarısını artırır. Fiziksel bağımlılık ne kadar yüksekse farmakoterapi ihtiyacı o kadar fazladır. Bu yüzden eğitim almış sağlıkçılardan destek alınmasını öneriyoruz. Destek almak hastanın işini kolaylaştırıyor ve bırakma oranını yükseltiyor. Sigarayı bırakmak isteyenler bu konuda eğitim almış, Sağlık Bakanlığı tarafından tanınmış sivil toplum kuruluşları ve uzmanlık derneklerinin verdiği eğitimlerden geçmiş hekim, hemşire, eczacı ve yine Sağlık Bakanlığı'nın tütünle mücadele çalışmaları kapsamında hayata geçirdiği Sigara Bırakma Polikliniklerinden destek alabilirler."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İzlenmesi gereken adımlar

    Prof. Dr. Oğuz Kılınç sigarayı bırakırken izlenmesi gereken adımları şöyle özetledi:
    "Sigaranın dost değil, düşman, katil, yaşamdan çalan bir hırsız olduğunu kabul etmek. Sigaranın zararlarını ortadan kaldıracak herhangi bir tıbbi ya da başka herhangi bir "panzehir" olmadığını bilmek. "Bırakacağım ama…" denilen ne varsa (içmediğim zaman sıkıntıya giriyorum, aşırı içme isteğimi kontrol edemiyorum, içmek zorunda kalıyorum, kilo alıyorum, ağzımda yara çıkıyor, kabız oluyorum) hepsinin çözümünün tıbben mümkün olduğunu bilmek."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Sigarayı bırakanlarda iyileşme süreci

    "Sigarayı bırakanlar ilk 20 dakikadan itibaren faydasını görmeye başlıyor. Nabız ve kan basıncı hemen normale dönüyor. 1'inci günde kanda zehirli maddeler saptanamıyor ve 1'inci ayda kalp damarları normal boyutuna ulaşıyor. 1'inci yılın sonunda kalp krizi geçirme riski 2 kat azalıyor. 5'inci yılın sonunda kanser riski yarı yarıya azalıyor. 10'uncu yılın sonundaysa eğer kalıcı bir hasar oluşmamışsa sigarayı bırakanların hiç sigara içmemişlerle eşit düzeye geldiğini biliyoruz.

    Son bir yılda Türkiye'de 2.2 milyon kişi sigarayı bıraktı

    Halen Türkiye'de 15 milyon sigara tiryakisi mevcut olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şöyle devam etti:
    "Dünyada bu rakam 1.3 milyar kişidir. Son bir yılda ülkemizde 2.2 milyon kişi sigarayı bırakmıştır. Sigara bağımlılarının beyinlerinde bunu geçici bir süreç olarak kodlamamaları gerekir. Tütün kullanımını kurtulmaları gereken çok riskli bir davranış olarak algılamaları lazım. Bırakmanın önünde engel gördükleri ne varsa (uzun süre içilmediğinde sinirli olma, gergin olma, ağızda yara çıkması, kilo alma vb.) sigara bırakma yardımı konusunda eğitim almış sağlık çalışanları tarafından çözülebilmektedir. Ülkemizde 2009'da çıkan son yasadan sonra hem zaman içinde sigaranın zararlı olduğunun farkına varılmasıyla hem de bu sürecin daha bilinir duruma gelmesi ile bilimselliği kanıtlanmış yöntemler daha çok tercih edilmeye başlandı. Bizim önerimiz bilimselliği kanıtlanmış, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış ve uluslararası sağlık otoriteleri tarafından kabul edilen yöntemlerin, sigara bırakma yardımı eğitimi alan sağlık çalışanları tarafından uygulanmasıdır. Sigarayı bırakmak isteyenlerin doğru bilimsel yöntemlere ulaşabilmeleri ve danışmanlık alabilmeleri için Sağlık Bakanlığı'nın hayata geçirdiği Alo 171 Sigarayı Bırakma Hattı doğru adımları atmak için iyi bir fırsat olabilir."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Masum sigara diye bir şey yok

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Günde birkaç tane içmenin de, 1 paket içmenin de sağlığı riske attığını vurgulayan Prof. Dr. Oğuz Kılınç "Tütünün her dozu ve her şekli zararlıdır. Bu zararları ortadan kaldıran herhangi bir yöntem, tedavi, ilaç ya da koruyucu bir ilaç henüz keşfedilmemiştir. Kanserden koruyucu gıdaların tüketilmesi, sigaranın kanser yapıcı etkisini ortadan kaldırmaz. İçmeyenlere göre, bir tane içmek de bir paket içmek de sağlık risklerini artırır. Ama içme süresi ve miktarı artıkça bu hastalıkların oluşma süreci kısalır ve sıklığı artar. Ayrıca üst üste sigara içmek yüksek konsantrasyonda nikotin ve diğer zehirli maddelerin kana karışmasına yol açar. Bu da altta yatan ya da tanısı konmamış hastalıkların ciddi boyutlara ulaşmasına neden olabilir. Hatta ani kalp krizleri ve beyin kanamaları gelişebilir" dedi.

    Ücretsiz ilaç uygulaması devam ediyor

    Prof. Dr. Oğuz Kılınç Türkiye'de son sigara yönetmelikleri ve uygulamaları hakkında şunları söyledi:
    "Ülkemizde 2009 yılında kabul edilen 4207 sayılı tütün kontrol yasası ile birlikte sigara bağımlılığı daha iyi tanınmaya başlandı ve tedavi yöntemleri hakkında da detaylı bilgiye ve eğitime ulaşma şansı yakalandı. Sağlık Bakanlığı'nın Alo 171 üzerinden ücretsiz ilaç verilme projesi devam ediyor. İlaç stokları da bitmek üzere, bırakmak isteyenler tanımlanmış olan sigara bırakma polikliniklerine başvururlarsa bu tedavilere ücretsiz olarak kavuşabilirler. Aslında bilimselliği kanıtlanmış tedavilerin diğer ilaçlar gibi geri ödeme listesine alınması vatandaşlarımızın yararına olacaktır.

    Ayrıca bırakma sürecine girince sigara ile ilişkili görsel uyaranların ortadan kaldırılması gerekiyor. Kişi sigara içmeye müsait ortamı görünce sigara içmek aklına gelir. Kül tablası, çakmak, sigara paketi gibi hatırlatıcı objelerin ya da ev içinde sigara içme alanları varsa ortadan kaldırmak gerekir. Çay, kahve içmek, yemek sonrası erken dönem bunu kışkırtır. Bunun için de diş fırçalamak ve su içmek etkili bir yöntemdir. Esas önemli olan, kurtulmaya çalışılan şeyin bir katil, vücuttan ve sağlıktan çalan bir hırsız olduğunu kabullenmektir. Bunlar yapılırsa farmakoterapi ile birleştirildiğinde tedavinin başarı oranı oldukça yükselir."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow