hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan, Soçi dönüşü uçakta soruları yanıtladı

    { title }

    SONRAKİ VİDEO

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye-Rusya-İran zirvesinin ardından, Suriye’yle ilgili gelinen noktayı “Temel hedef, Suriye halkının tüm kesimleri nezdinde kabul görecek kalıcı bir siyasi çözüm” diye anlattı. Türkiye’nin PYD-YPG’ye karşı tavrını bir kez daha vurgulayan Erdoğan “Putin bu örgüte Esed’in de olumsuz baktığından söz etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye-Rusya-İran zirvesinin ardından yurda dönen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hürriyet gazetesinde Fikret Bile'nın aktardığına göre Erdoğan, "Türkiye’nin PYD-YPG’ye karşı tavrını bir kez daha vurgulayan Erdoğan “Putin bu örgüte Esed’in de olumsuz baktığından söz etti. Masada, PYD-YPG’nin yer almasını onun da istemediğine değindi” dedi.

    İşte sorular ve yanıtlar;

    Bu süreçte Türkiye PYD konusunda kararlı tek ülke gibi görünüyor. Eğer Türkiye’nin arzu etmemesine rağmen PYD-YPG de siyasal sürece dahil edilirse tavrımız, B planımız nedir?

    Bizim B planımız, terör örgütünün masada olmamasıdır. Soçi’de de açıkça söyledik: Türkiye olarak terör örgütünün olduğu bir masada olmayız. Bu konuda tavrımız net. Ayrıca ülkemizi tehdit edecek bir oluşuma da asla sıcak bakmayız. Şimdi bunlar PYD-YPG ne yapacak? Niyetleri ne? (Kuzey Suriye’de bir oluşum...) Bizim o tür bir oluşuma teşebbüs karşısında, ‘Buyurun, hayırlı olsun’ diyecek halimiz yok. Biz bunu 7 yıl önceden söyledik. Görüldüğü kadarıyla Suriye’nin kuzeyinde o tür bir oluşum ihtimaline, Esed de muhalif. Onlar da muhalifler o tür bir ihtimale.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    (Masada, PYD/YPG yerine şimdilerde SDG adıyla anılan bir oluşumun yer alması gündeme gelebilir mi) Bunlar aslında beraber, hepsi aynı. PYD, YPG, SDG: Bunlar aslında üçlüler. Biz PYD-YPG’nin terör örgütü olduğunu sürekli söylediğimiz için, malum kesimler, ‘Bu adı kullanmayın, SDG adını kullanın ki bunu dünyaya yutturabilelim’ diye akıl verdiler onlara. SDG sonradan icat edildi ama aslında aynılar.

    Putin’in, bizim YPG konusundaki hassasiyetimizi paylaştığını söyleyebilir miyiz? Kuzey Suriye’de 60 bin civarında YPG militanı var. Silahları alınsa bile akıbetleri ne olacak? Kandil’e mi dönecekler?

    Biz, PYD-YPG konusundaki tutumuzu net olarak ifade ettik. Putin, bizim PYD-YPG konusundaki hassasiyetlerimizi paylaşıyor. Orada bir sıkıntı yok. Paylaşmayan, ABD ve koalisyon güçleri. Ha, PYD-YPG’ye karşı açıkça tavır almaları söz konusu olabilir mi? Orada bizim çizgimiz şu: Ülkemize yönelik herhangi bir tehdit unsuruna karşı, gerek İran’ın gerekse Rusya’nın bizim yanımızda yer almasını istiyoruz. Bu ne demektir? İlla silah gücü olarak yanımızda yer alınmasını kastetmiyoruz. Diplomasi olarak o noktada karşı çıkmamaları yeterli. Şu anda herhangi bir ters duruş da söz konusu değil.

    Suriye de Türkiye gibi PYD-YPG’ye karşı olduğuna göre, bu süreç içinde, bu konuda Ankara-Şam arasında daha yakın bir temas, ortak çalışma ihtimali düşünülebilir mi?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Tam aynı şey değil; Türkiye olarak bizim meselemiz Kürtlerle değil, terör örgütleriyledir. Yarın neler olabileceği, o anki şartlarla alakalıdır. Bu konuda bir şey olmaz türünden peşinen kestirip atma türünden bir anlayışın, bir yaklaşımın içinde olmamız çok da doğru olmaz. Siyasetin kapıları, malumunuz, son ana kadar her zaman açıktır.

    Afrin konusunda bir gelişme var mı?

    Afrin konusunda, Soçi’deki toplantı bizim için çok çok önemliydi. Gerek Rusya, gerek İran’ın tavrını görmemiz açısından önemliydi. Şimdi, tavırlarını görmemizin ardından, İdlib’deki kontrol ve gözetleme noktalarının Afrin’de de oluşturulması için arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürecekler. Bizler kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Afrin’in asli sakinlerinin yerlerine dönmeye başlamasıyla beraber şehrin demografik yapısı da normale dönüyor. Afrin’in asli yapısında nüfusun yüzde 50’si Araplardan, yüzde 30’u Kürtlerden, geri kalanı da Türkmenler ve diğer gruplardan oluşuyor. Kamplardan oraya dönüşün başlamasıyla birlikte, şehirler asıl sahiplerine kavuşmuş olacak. Bu, İdlib için de geçerli. Türkiye’de yaşayan İdliblilerin topraklarına dönmeleriyle, orası da eski demografik yapısına kavuşacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Fikret Bila'nın yazısının tümünü okumak için tıklayınız

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow