Kulağımızla değil gözümüzle İngilizce öğreniyoruz
Okullarda veya özel kurslarda İngilizce eğitim metotları kulağa hitap etmiyor. Öğrencilere, İngilizce'nin nasıl yazıldığını ve Türkçe'ye nasıl çevrileceğini öğretmeye odaklanıyoruz. Sanki herkes İngilizce'den Türkçe'ye cilt cilt roman çevirip edebiyat çevirmeni olacakmış gibi işin okuma/anlama kısmına odaklanırken, konuşma yeteneğini gözden kaçıyoruz. Bu da zar zor öğrendiğimiz İngilizce'yi kısa süre sonra unutmamıza sebep olduğu gibi, bir yerde İngilizce konuşmak zorunda olduğumuzda tıkanıp kalıyoruz.
Kendimize uygun zamanda eğitim alamıyoruz
Beynimiz bir dili, bebeklikten itibaren yıllar süren duyma-anlama çabasıyla çok sancılı bir süreçte çözebilmişken, ikinci bir dili okulların hazırladığı ders programıyla önümüze konmuş birkaç saat içinde öğreneceğimizi düşünmek büyük bir hayalciliktir.İngilizce kursları veya okullarda verilen İngilizce eğitimi, bizim öğrenmeye hazır olduğumuz anlarda değil, ders programının buyurduğu zamanlarda işlenir. Oysa her beyinin yabancı bir dil öğrenmek kadar zor bir işlemi kabul edebileceği, buna hazır olacağı anlar farklıdır. Bireyler, İngilizce'yi öğreneceği saatleri kendine göre belirlemediği sürece, zihni de o derslerin büyük kısmını sanki hiç olmamış gibi aklından çıkarıp atar.