Canlı Yayın
Araştırma diyor ki’ ile başlayan haberlerde sıkça duyduğumuz bir yatıştırma cümlesi var: “Dağınıklık gelişmiş zeka ve yaratıcılık belirtisidir.” Ancak bu haberlerde o araştırmanın ne olduğu, nerede yayımlandığı, detayları nedense bir türlü açıklanmaz. İster dış kaynaklı haberi çevirenin üşengeçliği deyin, ister asparagas. Ama sadece ‘deyip’ geçmeyin. İnternet dev bir bilgi çöplüğü olabilir, fakat aynı zamanda araştırmaktan keyif alanlar için büyük bir cevher. Örneğin, dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanı olan ve dağınıklığıyla ünlü Albert Einstein şöyle demiş: “Dağınık masa, dağınık kafaya işaretse, boş masa neyin işaretidir?” Minnesota Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Kathleen Vohs ise, Ağustos 2013’te Psychological Science dergisinde yayımlanan Tidy Desk or Messy Desk? Each Has Its Benefits isimli makalesinde şöyle söylüyor: “Düzenli insanlar, genel olarak suça bulaşmayan, kurallara uyan kişiler oluyor ve toplumun beklentileri çerçevesinde başkalarına karşı daha cömert oluyorlar. Bununla birlikte dağınık ortamlarda yaşayan kişilerden de çok ilginç sonuçlar alıyoruz. Dağınık bir mekan, kişileri geleneklerden kaynaklı sınırlardan arındırıyor ve mevcut bir obje veya kavrama farklı bakış açıları geliştirmelerine yardımcı oluyor. Düzenli bir mekan ise yaratıcı düşünce yerine geleneksel bakış açısını ve risk almayan kişilik yapısını tanımlıyor.” Aynı araştırma düzenli insanların yeni ürünleri denemeye çekinceyle yaklaştıklarını, dağınık insanların ise yeni ürünleri korkusuzca deneyip fikir beyan etmekten çekinmediklerini ortaya koymuş.
İşte genç olan ve genç kalanlara özel dekorasyon fikirleri
Şimdi bir bakalım. Dağınıklık; yaratıcılık, farklı bakış açıları, yeniliklere açık olmakla eş değer. Elbette bu özelliklerin getirdiği bir düzen karşıtlığı durumu var. Bir nevi Rock’n Roll. Buna karşın düzenlilik; geleneksel bakış açısı, alışkanlıklarına bağımlılıkla tanımlanan, kurallara bağlı, sorumluluk sahibi vatandaş olmak demek. Her ikisinin de kendine ait iyi ve daha az iyi tarafları var. Bir taraf ilerlemeyi, diğeri ise ilerlemeye çalışırken çok da uçmamayı garantiliyor. Her şeyde olduğu gibi burada da denge hakim. Fakat bu yazıdaki önerileri uygulamak, dahası üzerine yeni bir şeyler katarak bunları zenginleştirmek; geleneksel, kısıtlı bakış açılarıyla mümkün olmayabilir. Bilimsel araştırmaların da kanıtladığı üzere dünyayı değiştiren kafalar pek de düzenli mekanlardan çıkmıyor. Dolayısıyla dağınıklığımıza laf söyleyenlere gülüp geçmenin zamanıdır. Her şeye başka bir şey olarak bakan, göz hizasıyla yetinmeyip bir de tepeden bakmak için sandalyenin tepesine çıkmaktan çekinmeyen, utanmayan, sıkılmayan, denemekten yorulmayan, çok okuyan, çok bakan ama güzel bakan insanlardan olalım. Ve bu bilince lütfen yeterince gençken varalım ki, yaş aldığımızda sadece yaşlı olmakla değil, çevremizde bir şeyleri değiştirmiş olmakla övünebilelim.
Ah o tatlı 16’lar 18’ler... Nisan Mayıs aylarında sınav stresinden bahar havasını soluyamayanlar... Bunun yanında her yıl bir üst sınıfa geçmenin, liseye ya da üniversiteye başlamanın heyecanıyla kavrulanlar... Türkçemizde hepsi anlamlı ve yararlı olmasa da mevcut durumu tam olarak ifade eden çok güzel atasözleri var. Örneğin; tebdili mekanda ferahlık vardır. Başka bir şehirde okumaya gidecek, yurtta ya da paylaşımlı bir evde kalmaya başlayacak olanlar! Taşınmaktan güzeli var mı? Ya da bu yaz evdeki odanıza bir göz atın. Değiştirmek ya da atmak istediğiniz bir şeyler yok mu?
Ders çalışmak deyince gözünüzün önüne gelen ilk görüntü şu yukarıdaki gibi bir şey ise, bu yazı tam size göre. Sağlığımız için hem çalışmak hem de dinlenmek için yeri, o halının üstünü kullanmaktan vazgeçiyoruz. Bunun yerine günün büyük kısmını geçirdiğimiz bize özel mekanımızda çalışırken ya da dinlenirken kendimizi iyi hissedeceğimiz köşeler yaratmaya odaklanıyoruz.
1. İlk olarak bakmanız gereken odanın ne kadar doğal ışık aldığı. Buna göre duvarların rengi ortaya çıkacak. Denklem basit: Az ışık alan mekanların duvarlarını açık renklere, büyük pencereli güney cepheye bakan odaların duvarlarını ise yer yer koyu renklere boyuyoruz. Beyaz, bir stil yakalamak için her zaman kolay ve garantidir. Oda ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, duvarları yok etmek, üstümüze gelmesini engellemek tasarımın ilk adımıdır.
Hayatınızın büyük kısmı bu dört duvar arasında geçeceğinden içinde hem yaşama, çalışma hem de dinlenme işlevlerinin olması, dahası bunları yaparken içinde olmak istediğiniz bir mekan yaratmak amacımız. Bunun için örneğin yatağınızın bir tarafını duvara yaslayıp duvar tarafını yastıklarla dekore ederek yatağa hem uyuma hem de oturma işlevi kazandırmak bir çözüm olabilir.
2. Bir üstteki çözümün dişil versiyonu için biraz renklerle oynamak yeterli. Beyaz duvarlar, pastel tonlardaki mobilyalar, tekstiller ve gün ışığı bir araya geldiğinde ortaya çıkan atmosfer, yaşam enerjisiyle dolu olacak. Akşam ise odayı tepeden aydınlatmak yerine yerden aydınlatmayı tercih etmek yerinde olacaktır. Mumlar ve cam aksesuarlar böyle bir mekanı tatlandırmanın bir yolu. Dikkat edilmesi gereken önemli bir detay da perdeler... Kalın ya da yanar dönerli kumaştan, kar kat ya da volanlı perdelerden mümkünse hemen kurtuluyoruz. Stor perde üzerine keten dokulu tül işimizi fazlasıyla görecektir.
3. Bir iç mekanda doğru yerleşim iyi tasarımın anahtarı olabilir ancak dekoratif öğelerin birbiriyle uyumu esas rahatlık duygusunu yaratan unsurdur. Renklerle birlikte dokular burada öne çıkıyor. Bir tekstil ülkesi olan ülkemizde ev tekstilinin bu kadar az gelişmiş olmasının ironisini bir kenara bırakıp, piyasada bulabileceğiniz en sade, doğal dokulu ev tekstillerini kullanmaya özen gösterelim. Tabii ki zevkler ve renkler tartışılmaz ve her şeyin bir yeri ve zamanı var ama o ‘ne kadar çok desen ve renk, o kadar zengin görüntü’ algısı sadece bizim coğrafyamıza has, zaman zaman işin profesyonelini “Ne olur şu köşedeki uçurumdan kendimi aşağı atayım” noktasına getirecek kadar görgüsüz bir hal alabiliyor. Apple marka ürünlerin tasarımcısı Jonathan Ive’ın tüm tasarımlarını ithaf ettiği ulu tasarımcı Dieter Rams der ki, “İyi tasarım, mümkün olduğunca az tasarımdır.” Yani o allı güllü, tam bir desen ve renk curcunası yaratan nevresim takımlarından, janjanlı yatak örtüleri ve fırfırlı yastıklardan özenle kaçınıyoruz. Nevresim fırfırlı ve güllü olunca dişil, star wars karakterli olunca eril olmuyor. Bu iki uç noktanın ortasında bir yerlerde gelişmiş estetik anlayışına uzanan yola doğru sapaklar var. O sapakları tek tek denemekten çekinmeyin. Size vaat edilenden çok başka dünyalara yelken açacaksınız.
4. İç mimarlara okulda öğretilen ilk tasarım kurallarından biri “tanımlı” mekanlar yaratmaktır. Çünkü iç mekan söz konusu olduğunda “rahat” sıfatı; her ne kadar teorik olarak kulağa hoş gelmese de “sınırlar yaratmak”la eş değer. Özellikle çalışmak sıkı konsantrasyon gerektiren bir iş olduğundan izole olmak istiyoruz. Bunun için de mümkünse oda içinde odalar, kovuklar yaratmak gerekiyor. Bir odanın içinde çalışma ve dinlenme işlevlerini birbirinden ayırmak için mekanı ille kütlesel mobilya veya duvarla bölmek gerekmiyor. Psikolojimiz fiziksel engeller kadar görsel engellere de tepki veriyor. Buradaki örnekte duvara 3 cm OSB plakalardan iki farklı uygulama yapılmış. Yatak başında tam plaka, çalışma masası alınlığı olarak ise 4 eşit parçada içleri boşaltılmış OSB plaka kullanılmış. Çalışma alanı canlı ve hareketli, uyuma işlevi ise sakin bir atmosfer gerektirdiğinden daha sade bırakılmış.
5. Aynı odanın içinde işlevleri birbirinden ayırma işini farklı doku ve malzemelerle çeşitlendirmek mümkün. Çalışma masası alınlığını boyamak en kolay çözümlerden biri. Sarı, enerji veren bir renk olduğundan odanızın çalışma bölümü için ideal. Buradaki püf nokta, tam bir mekan algısı yaratmak adına masanın alın kısmını yerden tavana kadar uzatmak.
6. Aile evinizde altı boş bir merdiven mi var? Ve bize çalışmak için sınırları tanımlı mekan gerekiyor. Bu küçücük kovuk, doğru yerleşim ve aydınlatmayla izolasyon ihtiyacınızın tam karşılığı olacak.
7. Notlarınızı mantar pano yerine kara tahtaya yazmaya ne dersiniz? Piyasada uygun ölçüde kara tahta bulamıyorsanız, masanızın dayalı olduğu duvarı boylu boyunca kara tahta boyasıyla boyayabilir ya da internet üzerinden satışta olan kara tahta yapım setlerinden alarak bir kendin yap işine imza atabilirsiniz. Cadance marka akrilik kara tahta boyası bazı hobi mağazalarında ya da sanat malzemeleri satan kırtasiyelerde bulunabilir.
8. Çalışma masasının yanına şöyle ince uzun bir raf mı lazım? Evde nereye koyacağınızı bilemediğiniz taşınabilir merdiven ne güne duruyor? Eldeki mevcut malzemelere başka gözle bakmak insana hem yer, hem zaman, hem de para kazandırır. Çevrenizden yaratıcılığınıza gelecek övgüler de cabası.
9. İnşaat paletlerini seviyoruz. Neden mi? Hem kolaylıkla bulunabiliyor, hem de çok sağlam ve doğal bir malzeme olduğundan sadece yan yana ve üst üste dizerek bunlardan çeşitli mobilyalar yaratmak mümkün. Ahşap inşaat paleti aslında forkliftlerle ağır yüklerin taşınması için kullanılan bir ürün. Loft kültürüyle hayatımıza girip yaratıcı beyinlerin elinde çok kullanışlı bir evsel malzemeye dönüştü. Sıfır maliyet ve az çabayla güzel bir mobilya yaratmanın ilk örneği için gerekli malzemeler, 4 adet palet, 1 adet eski yün dolgulu yatak ve çeşitli yastıklar... Paletleri yan yana dizip bir duvara yaslayıp, yatağın içini bir miktar boşaltıp ikiye katlayarak paletler üzerine koyabilirsiniz. Daha sonra bu katlı yatak zemine bir kılıf da dikebilirsiniz. Sırt kısmını da farklı boyutlardaki yastıklarla yumuşatabilirsiniz.
10. Paletlerle yapılacak en güzel mobilyalardan biri de yatak. Üzerine koyacağınız şiltenin boyutunu göz önünde bulundurarak gerekli miktarda paleti yan yana koyuyorsunuz. Paletleri dikey kullanarak bir yatak başı yaratmak da mümkün. Altta yaylı bir sistem olmadığı için şiltenin mümkün olduğunca kalın ve yumuşak olmasında yarar var. Burayı da çeşitli tekstillerle zenginleştirmek mümkün. Tüylü bir Siirt battaniyesini ya da yumuşak nötr renklerde bir kilimi yatak örtüsü olarak kullanmayı deneyin. Tül ya da keten cibinlik ve zincir ışıklar mekanı dikey yönde zenginleştirmek adına çok doğru iki dekoratif eleman.
Araştırma diyor ki’ ile başlayan haberlerde sıkça duyduğumuz bir yatıştırma cümlesi var: “Dağınıklık gelişmiş zeka ve yaratıcılık belirtisidir.” Ancak bu haberlerde o araştırmanın ne olduğu, nerede yayımlandığı, detayları nedense bir türlü açıklanmaz. İster dış kaynaklı haberi çevirenin üşengeçliği deyin, ister asparagas. Ama sadece ‘deyip’ geçmeyin. İnternet dev bir bilgi çöplüğü olabilir, fakat aynı zamanda araştırmaktan keyif alanlar için büyük bir cevher. Örneğin, dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanı olan ve dağınıklığıyla ünlü Albert Einstein şöyle demiş: “Dağınık masa, dağınık kafaya işaretse, boş masa neyin işaretidir?” Minnesota Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Kathleen Vohs ise, Ağustos 2013’te Psychological Science dergisinde yayımlanan Tidy Desk or Messy Desk? Each Has Its Benefits isimli makalesinde şöyle söylüyor: “Düzenli insanlar, genel olarak suça bulaşmayan, kurallara uyan kişiler oluyor ve toplumun beklentileri çerçevesinde başkalarına karşı daha cömert oluyorlar. Bununla birlikte dağınık ortamlarda yaşayan kişilerden de çok ilginç sonuçlar alıyoruz. Dağınık bir mekan, kişileri geleneklerden kaynaklı sınırlardan arındırıyor ve mevcut bir obje veya kavrama farklı bakış açıları geliştirmelerine yardımcı oluyor. Düzenli bir mekan ise yaratıcı düşünce yerine geleneksel bakış açısını ve risk almayan kişilik yapısını tanımlıyor.” Aynı araştırma düzenli insanların yeni ürünleri denemeye çekinceyle yaklaştıklarını, dağınık insanların ise yeni ürünleri korkusuzca deneyip fikir beyan etmekten çekinmediklerini ortaya koymuş.
İşte genç olan ve genç kalanlara özel dekorasyon fikirleri
Şimdi bir bakalım. Dağınıklık; yaratıcılık, farklı bakış açıları, yeniliklere açık olmakla eş değer. Elbette bu özelliklerin getirdiği bir düzen karşıtlığı durumu var. Bir nevi Rock’n Roll. Buna karşın düzenlilik; geleneksel bakış açısı, alışkanlıklarına bağımlılıkla tanımlanan, kurallara bağlı, sorumluluk sahibi vatandaş olmak demek. Her ikisinin de kendine ait iyi ve daha az iyi tarafları var. Bir taraf ilerlemeyi, diğeri ise ilerlemeye çalışırken çok da uçmamayı garantiliyor. Her şeyde olduğu gibi burada da denge hakim. Fakat bu yazıdaki önerileri uygulamak, dahası üzerine yeni bir şeyler katarak bunları zenginleştirmek; geleneksel, kısıtlı bakış açılarıyla mümkün olmayabilir. Bilimsel araştırmaların da kanıtladığı üzere dünyayı değiştiren kafalar pek de düzenli mekanlardan çıkmıyor. Dolayısıyla dağınıklığımıza laf söyleyenlere gülüp geçmenin zamanıdır. Her şeye başka bir şey olarak bakan, göz hizasıyla yetinmeyip bir de tepeden bakmak için sandalyenin tepesine çıkmaktan çekinmeyen, utanmayan, sıkılmayan, denemekten yorulmayan, çok okuyan, çok bakan ama güzel bakan insanlardan olalım. Ve bu bilince lütfen yeterince gençken varalım ki, yaş aldığımızda sadece yaşlı olmakla değil, çevremizde bir şeyleri değiştirmiş olmakla övünebilelim.
Ah o tatlı 16’lar 18’ler... Nisan Mayıs aylarında sınav stresinden bahar havasını soluyamayanlar... Bunun yanında her yıl bir üst sınıfa geçmenin, liseye ya da üniversiteye başlamanın heyecanıyla kavrulanlar... Türkçemizde hepsi anlamlı ve yararlı olmasa da mevcut durumu tam olarak ifade eden çok güzel atasözleri var. Örneğin; tebdili mekanda ferahlık vardır. Başka bir şehirde okumaya gidecek, yurtta ya da paylaşımlı bir evde kalmaya başlayacak olanlar! Taşınmaktan güzeli var mı? Ya da bu yaz evdeki odanıza bir göz atın. Değiştirmek ya da atmak istediğiniz bir şeyler yok mu?
Ders çalışmak deyince gözünüzün önüne gelen ilk görüntü şu yukarıdaki gibi bir şey ise, bu yazı tam size göre. Sağlığımız için hem çalışmak hem de dinlenmek için yeri, o halının üstünü kullanmaktan vazgeçiyoruz. Bunun yerine günün büyük kısmını geçirdiğimiz bize özel mekanımızda çalışırken ya da dinlenirken kendimizi iyi hissedeceğimiz köşeler yaratmaya odaklanıyoruz.
1. İlk olarak bakmanız gereken odanın ne kadar doğal ışık aldığı. Buna göre duvarların rengi ortaya çıkacak. Denklem basit: Az ışık alan mekanların duvarlarını açık renklere, büyük pencereli güney cepheye bakan odaların duvarlarını ise yer yer koyu renklere boyuyoruz. Beyaz, bir stil yakalamak için her zaman kolay ve garantidir. Oda ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, duvarları yok etmek, üstümüze gelmesini engellemek tasarımın ilk adımıdır.
Hayatınızın büyük kısmı bu dört duvar arasında geçeceğinden içinde hem yaşama, çalışma hem de dinlenme işlevlerinin olması, dahası bunları yaparken içinde olmak istediğiniz bir mekan yaratmak amacımız. Bunun için örneğin yatağınızın bir tarafını duvara yaslayıp duvar tarafını yastıklarla dekore ederek yatağa hem uyuma hem de oturma işlevi kazandırmak bir çözüm olabilir.
2. Bir üstteki çözümün dişil versiyonu için biraz renklerle oynamak yeterli. Beyaz duvarlar, pastel tonlardaki mobilyalar, tekstiller ve gün ışığı bir araya geldiğinde ortaya çıkan atmosfer, yaşam enerjisiyle dolu olacak. Akşam ise odayı tepeden aydınlatmak yerine yerden aydınlatmayı tercih etmek yerinde olacaktır. Mumlar ve cam aksesuarlar böyle bir mekanı tatlandırmanın bir yolu. Dikkat edilmesi gereken önemli bir detay da perdeler... Kalın ya da yanar dönerli kumaştan, kar kat ya da volanlı perdelerden mümkünse hemen kurtuluyoruz. Stor perde üzerine keten dokulu tül işimizi fazlasıyla görecektir.
3. Bir iç mekanda doğru yerleşim iyi tasarımın anahtarı olabilir ancak dekoratif öğelerin birbiriyle uyumu esas rahatlık duygusunu yaratan unsurdur. Renklerle birlikte dokular burada öne çıkıyor. Bir tekstil ülkesi olan ülkemizde ev tekstilinin bu kadar az gelişmiş olmasının ironisini bir kenara bırakıp, piyasada bulabileceğiniz en sade, doğal dokulu ev tekstillerini kullanmaya özen gösterelim. Tabii ki zevkler ve renkler tartışılmaz ve her şeyin bir yeri ve zamanı var ama o ‘ne kadar çok desen ve renk, o kadar zengin görüntü’ algısı sadece bizim coğrafyamıza has, zaman zaman işin profesyonelini “Ne olur şu köşedeki uçurumdan kendimi aşağı atayım” noktasına getirecek kadar görgüsüz bir hal alabiliyor. Apple marka ürünlerin tasarımcısı Jonathan Ive’ın tüm tasarımlarını ithaf ettiği ulu tasarımcı Dieter Rams der ki, “İyi tasarım, mümkün olduğunca az tasarımdır.” Yani o allı güllü, tam bir desen ve renk curcunası yaratan nevresim takımlarından, janjanlı yatak örtüleri ve fırfırlı yastıklardan özenle kaçınıyoruz. Nevresim fırfırlı ve güllü olunca dişil, star wars karakterli olunca eril olmuyor. Bu iki uç noktanın ortasında bir yerlerde gelişmiş estetik anlayışına uzanan yola doğru sapaklar var. O sapakları tek tek denemekten çekinmeyin. Size vaat edilenden çok başka dünyalara yelken açacaksınız.
4. İç mimarlara okulda öğretilen ilk tasarım kurallarından biri “tanımlı” mekanlar yaratmaktır. Çünkü iç mekan söz konusu olduğunda “rahat” sıfatı; her ne kadar teorik olarak kulağa hoş gelmese de “sınırlar yaratmak”la eş değer. Özellikle çalışmak sıkı konsantrasyon gerektiren bir iş olduğundan izole olmak istiyoruz. Bunun için de mümkünse oda içinde odalar, kovuklar yaratmak gerekiyor. Bir odanın içinde çalışma ve dinlenme işlevlerini birbirinden ayırmak için mekanı ille kütlesel mobilya veya duvarla bölmek gerekmiyor. Psikolojimiz fiziksel engeller kadar görsel engellere de tepki veriyor. Buradaki örnekte duvara 3 cm OSB plakalardan iki farklı uygulama yapılmış. Yatak başında tam plaka, çalışma masası alınlığı olarak ise 4 eşit parçada içleri boşaltılmış OSB plaka kullanılmış. Çalışma alanı canlı ve hareketli, uyuma işlevi ise sakin bir atmosfer gerektirdiğinden daha sade bırakılmış.
5. Aynı odanın içinde işlevleri birbirinden ayırma işini farklı doku ve malzemelerle çeşitlendirmek mümkün. Çalışma masası alınlığını boyamak en kolay çözümlerden biri. Sarı, enerji veren bir renk olduğundan odanızın çalışma bölümü için ideal. Buradaki püf nokta, tam bir mekan algısı yaratmak adına masanın alın kısmını yerden tavana kadar uzatmak.
6. Aile evinizde altı boş bir merdiven mi var? Ve bize çalışmak için sınırları tanımlı mekan gerekiyor. Bu küçücük kovuk, doğru yerleşim ve aydınlatmayla izolasyon ihtiyacınızın tam karşılığı olacak.
7. Notlarınızı mantar pano yerine kara tahtaya yazmaya ne dersiniz? Piyasada uygun ölçüde kara tahta bulamıyorsanız, masanızın dayalı olduğu duvarı boylu boyunca kara tahta boyasıyla boyayabilir ya da internet üzerinden satışta olan kara tahta yapım setlerinden alarak bir kendin yap işine imza atabilirsiniz. Cadance marka akrilik kara tahta boyası bazı hobi mağazalarında ya da sanat malzemeleri satan kırtasiyelerde bulunabilir.
8. Çalışma masasının yanına şöyle ince uzun bir raf mı lazım? Evde nereye koyacağınızı bilemediğiniz taşınabilir merdiven ne güne duruyor? Eldeki mevcut malzemelere başka gözle bakmak insana hem yer, hem zaman, hem de para kazandırır. Çevrenizden yaratıcılığınıza gelecek övgüler de cabası.
9. İnşaat paletlerini seviyoruz. Neden mi? Hem kolaylıkla bulunabiliyor, hem de çok sağlam ve doğal bir malzeme olduğundan sadece yan yana ve üst üste dizerek bunlardan çeşitli mobilyalar yaratmak mümkün. Ahşap inşaat paleti aslında forkliftlerle ağır yüklerin taşınması için kullanılan bir ürün. Loft kültürüyle hayatımıza girip yaratıcı beyinlerin elinde çok kullanışlı bir evsel malzemeye dönüştü. Sıfır maliyet ve az çabayla güzel bir mobilya yaratmanın ilk örneği için gerekli malzemeler, 4 adet palet, 1 adet eski yün dolgulu yatak ve çeşitli yastıklar... Paletleri yan yana dizip bir duvara yaslayıp, yatağın içini bir miktar boşaltıp ikiye katlayarak paletler üzerine koyabilirsiniz. Daha sonra bu katlı yatak zemine bir kılıf da dikebilirsiniz. Sırt kısmını da farklı boyutlardaki yastıklarla yumuşatabilirsiniz.
10. Paletlerle yapılacak en güzel mobilyalardan biri de yatak. Üzerine koyacağınız şiltenin boyutunu göz önünde bulundurarak gerekli miktarda paleti yan yana koyuyorsunuz. Paletleri dikey kullanarak bir yatak başı yaratmak da mümkün. Altta yaylı bir sistem olmadığı için şiltenin mümkün olduğunca kalın ve yumuşak olmasında yarar var. Burayı da çeşitli tekstillerle zenginleştirmek mümkün. Tüylü bir Siirt battaniyesini ya da yumuşak nötr renklerde bir kilimi yatak örtüsü olarak kullanmayı deneyin. Tül ya da keten cibinlik ve zincir ışıklar mekanı dikey yönde zenginleştirmek adına çok doğru iki dekoratif eleman.
SON DAKİKA
