hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Av. Ahmet Kemal Şenpolat Av. Ahmet Kemal Şenpolat

    İktidara gelecek siyasi partiden ilk beklediğim icraat

    21.05.2015 Perşembe | 14:42Son Güncelleme:

    Herkesin önceliği muhakkak farklıdır. Gerçekleşmeyeceğini bilsek bile umut ederiz. Belki bir okuyan olur belki bizim kadar aynı konuda bizim kadar hassastır diye. Uzun yıllar sonrasına kadar hitap edecek bir istem benimki de. Fakat çok çok önemli bir istek

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hatırlar mısınız çocukluğumda biz pazara giderken babaannelerimiz naylon poşet yerine file kullanırdı. Alacağımız tüm meyve sebzeyi iplikten yapılmış ve her an cebimizde taşıdığımız filelerde taşırdık. Yaşı 30’un üzerinde olanlar anımsayacaktır.

    Ne olduysa süper marketlerin hayatımıza girmesi ile hayatımızdan fileler çıktı ve yerini naylon poşetler, plastik torbalar aldı. Bunların doğaya ne kadar zararlı olduğunu anlatmama gerek yok zaten. Özellikle ABD’de bir çok eyalette yıllar önce bile naylon poşet değil de büyük kesekağıdı kullanıldığını görmüştüm. Zaten bir çok filmde naylon poşetler yerine insanların bu kesekağıtlarını kucaklarında taşıdığını market alışverişlerini bu büyük kağıttan paketlere koyduğunu, arabalarına bu kesekağıtları ile gittiklerini sizler de dikkat etmiş olmalısınız.

    İktidara gelecek siyasi partiden ilk beklediğim icraat

    Sadece fileler gitmedi ki hayatımızdan. Ayran şişeleri, süt şişeleri hatta sular bile cam şişede idi. Henüz plastik ve pvc'ye daha hapsolmamışlardı. Şu anda içtiğimiz suyun ve ayranın bile tadı değişti. Çünkü plastikle temas ediyorlar. Güneşe de maruz kalınca tahminimce sağlığa zararlı hale bile geliyorlar. Peki her gün içtiğimiz o küçücük su şişeleri ne oluyor sizce. Suyu içtiniz ferahladınız ve sonra da çöpe attınız. O çöpte geri dönüşüme tabi tutulmayan o kadar çok pet şişe var ki, tutulan da yine plastik olarak geri dönüyor.

    Gidin her hangi bir piknik alanına ya da deniz kenarına ve gözlerinizle görün, içildikten sonra atılan bu pet şişeleri ve naylon torbaları. Belgrat ormanlarında naylon ve plastik girmeyen metrekare kalmadı nerdeyse...

    Ya doğada yaşayan dostlarımız? Köstebekler, kuşlar, karıncalar, vahşi hayvanlar. Onlar mecbur mu biz insanoğlunun bu pisliği içinde yaşamaya zorlanmaya? Orada da mı rahat vermeyeceğiz onlara? Hiç mi görmediniz pet şişeler ve naylon torbalar arasında otlayan inekler koyunlar.

    Maliyeti yüksek diye şirketlerin tercih ettiği geri dönüşümü bile olmayan bu doğada daha yüzlerce yıl kalacak bu atıklar için para kazanma hırsına bu kadar mı gözümüz karardı? Makedonya gibi küçücük bir ülkede pet şişede satılan ürün görmedim. Hepsi cam şişede satılıyor. Çoğu market plastik torbaları bizdeki gibi bedava değil ancak parayla veriyor. Sizin birkaç saatliğine kullanacağınız o naylon paketler, pvc ürünler, plastikler çöpe atmakla yok olmuyor. Her yıl Boğaziçi'nin Marmara denizinin dibinden çıkan tonlarca atığın başında bir şekilde denizlerin nefes dahi almasını engelleyen işte bu zorla kullanmaya alıştırıldığımız ürünler oluşturuyor. Bu kadar hoyratça ve bilinçsizce yok ettğimiz o denizde yüzüyor, balık tutuyor, temiz hava sanarak kenarına nefeslenmeye gidiyoruz.

    Plastik dünyası tarafından kendi elimle kölesi olduğum ve istila edildiğim bu dünyada cam şişelerimi, kesekağıtlarımı ve filelerimi geri istiyorum.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İktidara gelip de kendi ideolojisini uygulatmak isteyecek her kim varsa bir an önce bu kontrolsüzce üretilen plastik şişelerin, naylon torbaların, pvc ürünlerin yasaklanmasını dilemek, yalvarmak, parti programlarında söz olarak görmek için bu satırlarda yazmak çok mu çocukça ve naifçe?