hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ayşegül Ekinci Ayşegül Ekinci

    IŞID terörü Batı’da İslamofobi yaratırken, “Medeniyetler Çatışması” mı kurgulanıyor?

    16.11.2015 Pazartesi | 15:06Son Güncelleme:

    Paris saldırısı dünyada şok etkisi yarattı ama en çok da Londra’da bu korku sessizliğini yaşadık. Katliamlardan bir gün önce sokaklar yılbaşı havasına bürünmüş, mağazalar indirimden yararlanmak isteyen halkla tıka basa dolarken, hafta sonu sokaklarda in cin top oynadı. Mağazalar boş, sokaktaki vatandaş tedirgin ve huzursuzdu. Yaklaşan yeni yıl bile yüzleri güldürmedi. İngiltere’de de polis teyakkuz halindeydi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2015, geldi ve geçmekte! İnsanlık adına dünyanın çeşitli coğrafyalarında sıkıntılı bir sene oldu. Ben kendi payıma çok zor bir sene geçirdim. Canım, değerlim, ağabeyim operatör doktor Hüseyin Ekinci, yıllarca görev yaptığı Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sabah girdiği iki ameliyat sonrası fenalaştı ve akabinde tam 1 hafta yoğun bakımda yattı. Hayatı boyunca mentorüm olan cin gibi zeki ve kocaman yürekli bir adamdı. Genel cerrahların sert olduğu söylenir, o her zaman ezber bozan bir adamdı. Yüzünden gülümseme eksik olmazdı. Her koşulda herkesin yardımına  istinasız koşan bir bilim adamı. Her ayrılış biraz zamansızdır ama ‘kocaman yürekli’ Hüseyin ağabeyim aramızdan zamansız ayrıldı! Belki de, onu hayatım boyunca bir kere bile hasta görmediğim, belki de her zaman ‘bana bir şey olmaz’ dediği için. Belki de bizi böyle alıştırdığı için. Şubat ayıydı. Öyle garip bir Şubat ki, kah kar yağdı kah güneş açtı, bir gün sıcak bir gün soğuk.  En soğuk, en uzun, en bekleyişli Şubat ayı.

    Sonrasında, hayatımda ki farklı kırılma noktalarından birini yaşadım. Bunca savaş bölgesine gittim, sayısız özel habere imza attım, yüzyıla damga vuran iki binin üzerinde dünya yüzüyle özel röportajlar gerçekleştirdim, sayısız duyguyu tanıdım, tattım, yaşadım. Nefes aldığımız sürece her an yeni bir duygu, her an yeni bir öğrenişmiş meğer!..

    Terör, bu sene, Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli coğrafyalarında bir çok can aldı. Sınır tanımayan terörün baş aktörlerinden biri ise IŞID oldu. Daha birkaç gün önce yüzlerce insan Paris’in göbeğinde, 7 farklı noktada eş zamanlı olarak katledildi. Bir o kadar da yaralı ! Paris, 7 Ocak’ta Charlie Hebdo saldırısını yaşadı, ama bu sefer terör kodlarını değiştirdi. Saldırıları üstlenen IŞID’ın cellatı Mohammed Emwazi (Cihatçı John)’nin vurulduğunun açıklanmasından hemen bir gün sonra.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Daha 10 ay önce, çok önemli bir saldırıya tanık olan ve güvenliğin üst düzey alarmda olması beklenen bir dünya başkentinde! 

    IŞID, G20, terör ve komplo teorileri

    Terör aynı zamanda o hafta sonu dünya liderlerinin katılacağı G20 Zirvesi öncesinde planlanmıştı. Paris saldırısına bir bakalım; katliamlar stadyum, lokanta, konser salonu gibi sıradan bir Cuma akşamı için tercih edilebilecek ve gündelik hayatın bir parçası olan sosyal mekanlarda gerçekleştirildi. Genç ve acımasız teröristler, ellerini kollarını sallayarak, kalabalıkların arasına karışabiliyor. En olmadık anda, en olmadık yerde, ‘Politikalarınız bizi rahatsız ederse, bizden kaçış yok’ mesajı verilerek korku algısı gündelik yaşama sokulmaya çalışılıyor. Terörün yapmak istediği bu, net ve kesin.Taliban, El Kaide, Boko Haram, IŞİD, Şeriat Destekçileri gibi grupların gerçeklerştirdiği terör saldırıları, Avrupa’da yaşayan Müslümanları, zaten ikinci sınıf fişlemesine sokmuştu.

    Peki şimdi ne olacak?

    Avrupa ve Amerika’da yaşayan Müslümanların hayatları daha zorlaşacak. Politik, sosyolojik, teolojik farklılıklar medeniyetlerin zenginliği olmaktansa, beraber yaşamayı zorlaştıracak kara bir damga haline gelecek.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Londra sokakları da boşaldı

    Paris saldırısı dünyada şok etkisi yarattı ama en çok da Londra’da bu korku sessizliğini yaşadık. Katliamlardan bir gün önce sokaklar yılbaşı havasına bürünmüş, mağazalar indirimden yararlanmak isteyen halkla tıka basa dolarken, hafta sonu sokaklarda in cin top oynadı. Mağazalar boş, sokaktaki vatandaş tedirgin ve huzursuzdu. Yaklaşan yeni yıl bile yüzleri güldürmedi. İngiltere’de de polis teyakkuz halindeydi. Londra 2005 yılında G8 Zirvesi ve 2012 Olimpiyat Seçimleri sevincini yaşayamadan, aynı şekilde, Paris’in yaşadığı gibi eş zamanlı katliamlara tanık olmuştu. Devrin Başbakanı Tony Blair ve hükümeti, sonrasında halkın arasında popülaritesini kaybetmesine sebep olacak, güvenlik zafiyeti ile suçlandı.  

    Şu kesin ki, Paris katliamında da açıkça görülen, içerden yardım olmadan sadece dış destekli, bu ölçekte saldırıların gerçekleşmeyeceği. Bu noktada, ülkelerin güvenlik ve istihbaratlarını yeniden yapılandırmaları da, önümüzdeki dönemlerde kaçınılmaz olacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    IŞID terörü Batı’da İslamofobi yaratırken, “Medeniyetler Çatışması” mı kurgulanıyor

    Şeriat Destekçileri Örgütü Lideri Ebu Abdullah, bugünü 2005'de anlatmıştı

    Londra terör kabusunu 7 Temmuz 2005’de yaşamıştı. Eş zamanlı saldırılarda yine sayısız vatandaş hayatını kaybetti. O günlerde, Finsbury Camisi’nin önünde her Cuma büyük bir kalabalığa sokaklarda namaz kıldıran eli kancalı imam Ebu Hamza, tutuklanmış, yerine Şeriat Destekçileri Örgütü’nün Lideri olarak Ebu Abdullah seçilmişti. Ebu Abdullah, Kıbrıs doğumluydu. El Kaide’nin kanatı olan örgüt, İngiltere’de radikal İslam’ın yayılıp, genç Müslümanların, örgüte ve şeriata destek vermesi için hücreler kuruyordu.

    İşte o dönem çok konuşulan isim yeni lider Ebu Abdullah ile bir röportaj gerçekleştirdim. Londra’nın dışında onlarca defa değişen röportaj mekanımız sonunda gizli bir park olmuştu. Ebu Abdullah’ın, o röportajda söyledikleri, altını çizdiği stratejiler, tam 10 yıl sonra bu gün de aynı şekilde yaşanıyor. Bakın, Ebu Abdullah o günlerde neler söylemişti: “Bu saldırılar, batılılar için sadece uyarı. Avrupa topraklarında yaşayan Müslümanların, her birinin bir intihar eylemcisi olmasını istiyoruz. Planlarımız bu yönde. Günün birinde Avrupa’da yaşayan Müslümanlar artık bu topraklarda rahat yaşayamayacaklarını anlayacaklar ve İslam devletine, halifeliğe hicret edecekler”.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Özellikle Eski Başbakan Tony Blair’in çok sesli ve çok renkli politikaları boyunca, İngiltere’nin kapıları mültecilere açıktı. O dönemlerde ilticacılara yüklü bir devlet yardımı da yapılmaktaydı. Hatta Ebu Hamza ve Ebu Abdullah tutuklandıktan sonra, ailelerine devlet yardımı yapıldığı, çok çocuklu kalabalık bir aileye sahip olan Ebu Hamza’nın devletten aldığı işsizlik yardımıyla lüks bir semtte ve rahat içinde yaşadığı ortaya çıkmıştı.

    Bu skandallar sonrasında, ülkede mülteci politikaları da ciddi şekilde değiştirilip, vize uygulamalarına sınırlamalar getirilmişti. Ya bundan sonra? Bundan sonra Avrupa’da bir takım gözle görülür kısıtlamalar ve güvenlik koridorlarının kurulacağı kesin. Bu tarz kısıtlamalar bir yandan güvenlik zafiyetinden yararlanan terör stratejilerini engellemek için önemli ama diğer yandan, 11 Eylül sonrası havalimanlarından rastgele tutuklanıp Küba’daki Guantanamo Askeri Üssü’ne götürülen 598 tutuklunun yaşadığı drama benzer senaryoların yaşanması da olasılıklar arasında. Bununla birlikte Avrupa ve Amerika’da hızlı bir ivmeyle artan “İslamofobi”nin gündelik hayata kara bir gölge gibi düşmesi ne yazık ki kaçınılmaz olacak gibi.