hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Begüm Dönmez Begüm Dönmez

    İran ile nükleer uzlaşıda imzalar atılabilecek mi?

    09.04.2015 Perşembe | 17:01Son Güncelleme:

    İki taraf uzlaşıyı içerde satmaya çalışıyor. Buna İran siyasetinde son sözü söyleyen dini lider Hamaney'in "Uzlaşının ne yanındayım ne de karşısında" sözleri de dahil. Ama İran sokakları heyecanlı. İmza atılamazsa Amerikan kamuoyu için pek bir şey fark etmeyecek belki ama İranlı hayal kırıklığına uğrayacak.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Nükleer uzlaşının mimarı İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in Lozan dönüşü Tahran'da coşkuyla karşılandığı görüntüler malum. "Yıllardır süren yalnızlaşma bitiyor" sloganları atılmıştı. Amerikan ve İran siyasi tarihine bakıldığında bu coşkunun sebebini anlamak zor değil. Karşılıklı diplomaside 35 yıllık bir başarısızlık ve sabotaj mirası var. 

    Foreign Policy dergisinde yayınlanan İran ile diplomasi tarihinin satır başları karşılıklı güvensizliğe ışık tutuyor. 

    - Jimmy Carter 1979'da CIA ve Dışişleri'nin İran ile istihbarat paylaşılmasına yönelik ortak teklifini onayladı. Paylaşım başlayacaktı ki 4 Kasım 1979'da sertlik yanlıları Tahran'daki ABD Elçiliği'nde çalışanları rehin aldı. 

    - Ronald Reagan İran-Irak savaşı sırasında 1985'te Rafsancani'nin temsil ettiği ılımlılarla arka kanaldan bağlantı kuruldu. ABD'li yetkililer İran'la doğrudan temas için Tahran'a gitti. Amaç Lübnan'da İran bağlantılı militanlar tarafından rehin tutulan Amerikaıların serbest kalmasını sağlamaktı. Ziyaret fekaletle sonuçlandı. ABD heyetinin gelmesini beklemeyen İranlılar nasıl bir karşılık verileceği konusunda hazırlıksızdı. ABD heyeti Tahran'dan eli boş döndü.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - George H. W. Bush İran-Irak savaşı sonrasında göreve geldi, yemin töreni konuşmasında İran'a el uzattı. Lübnan'daki ABD'li rehinelerin serbest kalmasında yardım ederseniz biz de iyi niyet gösteririz dedi. Rafsancani 1991 sonlarında bizzat rehinelerin serbest kalmasında rol oynadı. Ama Bush yönetiminden herhangi bir karşılık gelmedi. 

    - Bill Clinton'ın ilk döneminde İran askeri anlamda seferberlik halinden çıktığı sırada Irak ve İran'ı içeren çifte çevreleme politikasını uyguladı. İran'da Hatemi başa gelince Clinton yönetimine el uzattı. İki taraf arasında mektuplar gelip gitti. İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik düşmanca niyetimiz yok denildi. Ama İran tarafından giden mektup olumsuz ifadelerle doluydu. ABD'ye göre sertlik yanlıları bu diplomatik yazışmayı rehin almıştı. 

    - George W. Bush döneminde 11 Eylül sonrası Hatemi yardıma hazırız demişti. Taliban'ın devrilmesinin ardından İran ile toplantılar yapıldı. Bu işbirliği Bush'un o meşhur "şer ekseni" konuşmasına rağmen ayakta kalabildi. 2003'te İran El Kaide'ye karşı işbirliği karşılığında barışçıl nükleer programını kabul ettirmek istedi ama Saddam'ın devrilmesini başarı sayan ama sonrasında çok yanıldığı anlaşılan Bush yönetimi teklifi reddetti, Hatemi yönetimini de güçsüz konumda bırakmış oldu. Dönemin ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice teklifi görmemişti bile. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İran-ABD arasında tarihsel güvensizliğin en somut örneklerle temeli bu. Daha önce de taslak anlaşmalar hem meclisin hem de halkın önüne geldi Tahran'da. Bu kez öncekilere göre durum biraz farklı. Arada çatlak sesler çıksa da mecliste genel olarak bir destek var uzlaşıya. Müzakere sürecinin mimarı Zarif içerdeki tartışmalara daha hazırlıklı. Lozan'dan döner dönmez yaptığı açıklama bunun göstergesi: "Ne boyun eğiyoruz ne de karşı tarafın boyun eğmesini bekliyoruz. " İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin de sözleri olası çatlak sesleri önleyici bir faktör oldu. "Herkesle istişare ettik, Hamaney müzakere sürecinde hep vardı, süreç boyunca rehberlik etti" dedi. Bu İran siyasetindeki şahinlere açık bir cevaptı. Çünkü Hamaney'in onayı olmadan böyle bir süreç başlayamazdı bile. 

    Önümüzdeki 3 ay belirleyici olacak. Bu zaman zarfında her iki taraf da uzlaşının kendi avantajına olan bölümlerini öne çıkaracak. Söylem arada sertleşecek. Kayhan gibi sertlik yanlısı gazeteler elbette "nükleer program gitti ama yaptırımlar duruyor" diye başlık atacak. Onca yıllık küskünlük ve kriz bir gecede çözülmeyecek elbette. Dini lider Hamaney'in "uzlaşının ne yanındayım ne de karşısındayım" açıklaması da "uzlaşıya sahip çıkmadı" algısından çok bu çerçevede değerlendirilmeli.