Canlı Yayın
ABD Senatosu'nun 5 yıllık uzun uğraşlarla hazırladığı bir rapor yayınlandı bu hafta. Tam 6 bin 300 sayfa boyunca CIA'in 11 Eylül sonrası tutuklananlara uyguladığı 'gelişmiş' sorgulama teknikleri detaylandırıldı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, El Kaide mensuplarını sorgulamak için dünya çapında bir şebeke kurulmasına onay vermiş, Barack Obama göreve geldikten sonra 2009'da programa son vermişti. İşte Senato o günden bu yana eski tutuklu El Kaidecilerin ifadelerini alarak bu raporu hazırlıyordu. Ve sonuç belki de onların beklediklerinden bile daha çarpıcı oldu.
İşkence raporunda akıl almaz taktikler var
Bir zanlıyı konuşturmak için akıl almaz taktikler kullanılmıştı o rapora göre. İnsanlık dışı denecek cinsten... Kiminin kafasına matkap dayanmış, kimi günlerce susuz bırakıldığında ölmesin diye rektal rehidrasyonla yani kalın bağırsağa su yollama yoluna başvurulmuş. Hatta giysileri çıkarılarak beton zemine zincirlenen biri ısı kaybı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Daha neler neler... İnsanın ne o rapordaki ayrıntılı dipnotların tamamını okumaya, ne de okuduklarını anlatmaya gücü oluyor. Bu işkence yöntemlerini bulmaları için iki psikologla çalışmıştı ABD. O yöntemlerin mimarlarına 81 milyon dolar ödenmişti. Üstelik hem tutukluların sayısı hem de uygulanan yöntemlerle ilgili CIA, Kongre ve Beyaz Saray'a yanlış ve eksik bilgiler vermişti.
"Teknikler etkili bir yöntem olmadı"
9 Aralık'ta yayınlandı bu rapor. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nden tam bir gün önce. Yıllardır insan hakları konusunda eleştirilen ABD'yi bu kez o eleştiri oklarının tam da 12'den hedefine oturtmuştu. Rapor daha ilk cümleden etkiliyordu insanı çünkü. Komite daha başlangıçta tarihi bir itirafta bulunuyordu: "CIA'in yüksek sorgu teknikleri, doğru bilgi alma ya da tutukluları işbirliğine sevk etme bakımından etkili bir yöntem olmamıştır." CIA, El Kaide'nin öldürülen lideri Usame Bin Ladin ile ilgili istihbaratı bu yöntemler sayesinde aldıklarını söylese de, El Kaide'nin bugün gücünü koruyor oluşu, aslında işkencenin bir 'çare' olmadığını hepimize göstermek için yeter de artar bile.
Bir IŞİD militanının itirafları şok etti
Ve yine çok önemli bir diğer haber. Bu işkencelerin aslında insanları nasıl radikalleştirdiğini gösteren cinsten. IŞİD'in kurucu üyelerinden biri, örgütün vahşileşmesinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle İngiliz The Guardian gazetesine konuştu. Ebu Ahmed takma ismiyle... IŞİD'in ABD'nin Irak işgali sırasında ülkenin güneyinde kurduğu Bukka Kampı'nda ortaya çıktığı konuşuluyordu zaten uzun süredir. O militan ilk kez ayrıntı verdi. Ve deyim yerindeyse ABD'nin nasıl kaş yapıyım derken göz çıkardığını serdi ortaya...
IŞİD militanı: ABD'nin Bukka Kampı fabrikaydı
Ebu Ahmed'in itiraflarına göre, Bukka Kampı bir 'militan fabrikasıydı'. ABD orayı Irak'ta ve Afganistan'da yakaladığı tüm El Kaidecileri tutuklamak için kullanıyordu. Ama bu onlar için aslında bulunmaz bir fırsattı. İsmen birbirini yıllardır tanıyan ancak görüşemeyen ya da bu denli üst düzey bir buluşmaya güvenlik açısından cesaret edemeyen yüzlerce radikal militan tek bir çatı altındaydı... Sabahlara kadar toplanıp planlar yapıyorlardı. İşkence gördükçe daha da radikalleşiyorlardı. Ve hepsinin yemin ettiği tek bir şey vardı: Çıkınca intikam almak...
IŞİD lideri Bukka Kampı'nın ağabeyiydi
Ebu Ahmed şok edici ayrıntılar verdi röportajında. Herkesi tanımak için, herkesin kapasitesini öğrenmek için Bukka Kampı'nda fırsat bulduğunu söyledi. Dışarı çıkınca beraber çalışmak istediği insanların adını, köylerinin ismini ve telefon numaralarını boxerının lastiğine not aldığını anlattı. IŞİD'in lideri Ebu Bekir El Bağdadi ile de bu kampta tanıştığını, Bağdadi'nin Bukka Kampı'nın bir nevi 'ağabeyi' olduğunu söyledi. ABD'li yetkililer bile iki mahkum arasında sorun olduğunda uzlaştırıcı olarak ona gidiyormuş. Çok güvendikleri için istediği mahkumu, istediği saatte ziyaret etmesine izin veriliyorlarmış.
ABD'nin yaptıkları hep ters tepmiş
ABD farkında değildi ama gözlerinin tam da önünde yeni bir ideoloji, yani IŞİD doğuyordu. Bugün kendini halife ilan eden Bağdadi herkesi ta o zamandan etrafında toplamaya başlamıştı. ABD o çok güvendiği işkence taktikleriyle tutuklu militanları radikalleştirirken, yine çok güvendikleri 'ağabey'leri yeni yüzyılın en vahşi ve kanlı örgütlerinden birinin, IŞİD'in doğuşuna neden oluyordu. Yani ABD 11 Eylül 2001'den bu yana uyguladığı terörle mücadele yöntemleriyle dünyayı daha derin karanlık kuyulara itmiş, ama meğer bundan bizim haberimiz yokmuş....
ABD Senatosu'nun 5 yıllık uzun uğraşlarla hazırladığı bir rapor yayınlandı bu hafta. Tam 6 bin 300 sayfa boyunca CIA'in 11 Eylül sonrası tutuklananlara uyguladığı 'gelişmiş' sorgulama teknikleri detaylandırıldı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, El Kaide mensuplarını sorgulamak için dünya çapında bir şebeke kurulmasına onay vermiş, Barack Obama göreve geldikten sonra 2009'da programa son vermişti. İşte Senato o günden bu yana eski tutuklu El Kaidecilerin ifadelerini alarak bu raporu hazırlıyordu. Ve sonuç belki de onların beklediklerinden bile daha çarpıcı oldu.
İşkence raporunda akıl almaz taktikler var
Bir zanlıyı konuşturmak için akıl almaz taktikler kullanılmıştı o rapora göre. İnsanlık dışı denecek cinsten... Kiminin kafasına matkap dayanmış, kimi günlerce susuz bırakıldığında ölmesin diye rektal rehidrasyonla yani kalın bağırsağa su yollama yoluna başvurulmuş. Hatta giysileri çıkarılarak beton zemine zincirlenen biri ısı kaybı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Daha neler neler... İnsanın ne o rapordaki ayrıntılı dipnotların tamamını okumaya, ne de okuduklarını anlatmaya gücü oluyor. Bu işkence yöntemlerini bulmaları için iki psikologla çalışmıştı ABD. O yöntemlerin mimarlarına 81 milyon dolar ödenmişti. Üstelik hem tutukluların sayısı hem de uygulanan yöntemlerle ilgili CIA, Kongre ve Beyaz Saray'a yanlış ve eksik bilgiler vermişti.
"Teknikler etkili bir yöntem olmadı"
9 Aralık'ta yayınlandı bu rapor. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nden tam bir gün önce. Yıllardır insan hakları konusunda eleştirilen ABD'yi bu kez o eleştiri oklarının tam da 12'den hedefine oturtmuştu. Rapor daha ilk cümleden etkiliyordu insanı çünkü. Komite daha başlangıçta tarihi bir itirafta bulunuyordu: "CIA'in yüksek sorgu teknikleri, doğru bilgi alma ya da tutukluları işbirliğine sevk etme bakımından etkili bir yöntem olmamıştır." CIA, El Kaide'nin öldürülen lideri Usame Bin Ladin ile ilgili istihbaratı bu yöntemler sayesinde aldıklarını söylese de, El Kaide'nin bugün gücünü koruyor oluşu, aslında işkencenin bir 'çare' olmadığını hepimize göstermek için yeter de artar bile.
Bir IŞİD militanının itirafları şok etti
Ve yine çok önemli bir diğer haber. Bu işkencelerin aslında insanları nasıl radikalleştirdiğini gösteren cinsten. IŞİD'in kurucu üyelerinden biri, örgütün vahşileşmesinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle İngiliz The Guardian gazetesine konuştu. Ebu Ahmed takma ismiyle... IŞİD'in ABD'nin Irak işgali sırasında ülkenin güneyinde kurduğu Bukka Kampı'nda ortaya çıktığı konuşuluyordu zaten uzun süredir. O militan ilk kez ayrıntı verdi. Ve deyim yerindeyse ABD'nin nasıl kaş yapıyım derken göz çıkardığını serdi ortaya...
IŞİD militanı: ABD'nin Bukka Kampı fabrikaydı
Ebu Ahmed'in itiraflarına göre, Bukka Kampı bir 'militan fabrikasıydı'. ABD orayı Irak'ta ve Afganistan'da yakaladığı tüm El Kaidecileri tutuklamak için kullanıyordu. Ama bu onlar için aslında bulunmaz bir fırsattı. İsmen birbirini yıllardır tanıyan ancak görüşemeyen ya da bu denli üst düzey bir buluşmaya güvenlik açısından cesaret edemeyen yüzlerce radikal militan tek bir çatı altındaydı... Sabahlara kadar toplanıp planlar yapıyorlardı. İşkence gördükçe daha da radikalleşiyorlardı. Ve hepsinin yemin ettiği tek bir şey vardı: Çıkınca intikam almak...
IŞİD lideri Bukka Kampı'nın ağabeyiydi
Ebu Ahmed şok edici ayrıntılar verdi röportajında. Herkesi tanımak için, herkesin kapasitesini öğrenmek için Bukka Kampı'nda fırsat bulduğunu söyledi. Dışarı çıkınca beraber çalışmak istediği insanların adını, köylerinin ismini ve telefon numaralarını boxerının lastiğine not aldığını anlattı. IŞİD'in lideri Ebu Bekir El Bağdadi ile de bu kampta tanıştığını, Bağdadi'nin Bukka Kampı'nın bir nevi 'ağabeyi' olduğunu söyledi. ABD'li yetkililer bile iki mahkum arasında sorun olduğunda uzlaştırıcı olarak ona gidiyormuş. Çok güvendikleri için istediği mahkumu, istediği saatte ziyaret etmesine izin veriliyorlarmış.
ABD'nin yaptıkları hep ters tepmiş
ABD farkında değildi ama gözlerinin tam da önünde yeni bir ideoloji, yani IŞİD doğuyordu. Bugün kendini halife ilan eden Bağdadi herkesi ta o zamandan etrafında toplamaya başlamıştı. ABD o çok güvendiği işkence taktikleriyle tutuklu militanları radikalleştirirken, yine çok güvendikleri 'ağabey'leri yeni yüzyılın en vahşi ve kanlı örgütlerinden birinin, IŞİD'in doğuşuna neden oluyordu. Yani ABD 11 Eylül 2001'den bu yana uyguladığı terörle mücadele yöntemleriyle dünyayı daha derin karanlık kuyulara itmiş, ama meğer bundan bizim haberimiz yokmuş....
SON DAKİKA
