Canlı Yayın
Hande Fırat
Başbakan Davutoğlu, MİT Müsteşarlığı'ndaki brifingten sonra neden bir anda "PKK, Türkiye sınırlarından çekilsin" dedi? Bu çekilmeyi bir süredir kameraların karşısında bu kadar açık konuşan olmuyordu.
Gezi sonrası
Önce olayları alt alta sıralayalım...
PKK Gezi eylemleri sebebiyle çekilmeyi durdurmuştu, Gezi bitti, siyasette durum değişmedi ama PKK çekilmedi. Bölgedeki gelişmeler PKK'nın silah bırakmasını da mümkün kılmadı. PKK ne silah bıraktı, ne de çekildi. Ancak tüm bu süreçte devlet-İmralı dolayısıyla Kandil ekseninde görüşmeler sürdü. Bu görüşmelerde her ne konuşulduysa ve nasıl bir plan üzerinde uzlaşıldıysa, PKK'nın çekilmemesine rağmen hükümet adım attı. Temmuz ayında çerçeve yasayı çıkardı. Sonrasında ise peşpeşe açıklamalar geldi, "yol haritası tamam" denildi, uzlaşıldığının ya da uzlaşmaya çok yakın olunduğunun mesajları verildi. Hatta, "herkesin tamam dediği aşamalara" gelineceği bile söylendi. Kobani eylemleri ve sonrasındaki gelişmeler, açıklamalarla bir anda o noktanın çok ama çok uzağına gidildi. Başbakan bu süreçte bence en kritik açıklamasını yaptı. Hükümetin, devletin yola devam edebilmek için iki şartını, çok net bir biçimde ortaya koydu. Üstelik bunu kameraların karşısında yaptı. Ahmet Davutoğlu, "PKK Türkiye'den çekilsin, şiddet son bulsun" dedi. Yani görüşmelerin yeniden ivme kazanması, müzakerelere kapı aralayabilmesi için gereken ön şartları dile getirdi.
Hükümetin Şartı
Hükümetin şartı net. PKK'nın Türkiye sınırlarının dışına çıkması. Yani çekilmenin yeniden başlaması ve hızla tamamlanması. Bir başka deyişle, PKK'nın silahlı faaliyetlerini artık Türkiye dışında sürdürmesi. Diğeri ise şiddetin bitmesi. Yani eylemlerdeki şiddet görüntülerine son verilmesi ama sadece bu değil, şehir içinde çeşitli isimlerdeki alternatif yapılanmaların da son bulması, lağvedilmesi. Bu iki alanda beklenen somut adım atılması. Çünkü hatırlayın adına "merdiven, adım" stratejisi deyin ya da başka bir isim verin, hükümet bu yolda çerçeve yasa ile adım atmıştı. Adım sırası PKK'da idi. O adım gelmedi. Gelmemesinde Kobani de etkili oldu, Kobani üzerinden bölgede hesap yapan başka ülkeler de… Belli ki bu süreçte bu yüzden başka ülkelerin arabulucu olması gibi talepler de duymaya başlamadı kamuoyu.
Şimdi ne olacak?
Kapalı kapılar ardında dönen bir trafik var belli ki… Adına isterseniz niteliksiz görüşmeler diyelim. Yani müzakere değil, hatta devletin ana aktörleri yok o görüşmelerde. Muhtemelen devlet İmralı'ya beklentisini, yani şartlarını anlatıyordur. "O şartlar yerine gelmezse, adım atılmayacak" diyordur. Bunun için önümüzdeki süreçte bazı görüşmeler olacaktır. Sonra o şartlar yerine gelirse ya da geleceğine dair güçlü açıklamalar olursa, nitelikli görüşmeler başlayacaktır. Nitelikli görüşmeler, şartların yerine gelmesi de müzakerelere kapı açacaktır.
Olur mu? Bilinmez. Kolay değil, bu yolda herkes ağır türbülanslar bekliyordu. Mesele türbülans değil, uçağın sağlam biçimde inmesi.
Başbakan Davutoğlu, MİT Müsteşarlığı'ndaki brifingten sonra neden bir anda "PKK, Türkiye sınırlarından çekilsin" dedi? Bu çekilmeyi bir süredir kameraların karşısında bu kadar açık konuşan olmuyordu.
Gezi sonrası
Önce olayları alt alta sıralayalım...
PKK Gezi eylemleri sebebiyle çekilmeyi durdurmuştu, Gezi bitti, siyasette durum değişmedi ama PKK çekilmedi. Bölgedeki gelişmeler PKK'nın silah bırakmasını da mümkün kılmadı. PKK ne silah bıraktı, ne de çekildi. Ancak tüm bu süreçte devlet-İmralı dolayısıyla Kandil ekseninde görüşmeler sürdü. Bu görüşmelerde her ne konuşulduysa ve nasıl bir plan üzerinde uzlaşıldıysa, PKK'nın çekilmemesine rağmen hükümet adım attı. Temmuz ayında çerçeve yasayı çıkardı. Sonrasında ise peşpeşe açıklamalar geldi, "yol haritası tamam" denildi, uzlaşıldığının ya da uzlaşmaya çok yakın olunduğunun mesajları verildi. Hatta, "herkesin tamam dediği aşamalara" gelineceği bile söylendi. Kobani eylemleri ve sonrasındaki gelişmeler, açıklamalarla bir anda o noktanın çok ama çok uzağına gidildi. Başbakan bu süreçte bence en kritik açıklamasını yaptı. Hükümetin, devletin yola devam edebilmek için iki şartını, çok net bir biçimde ortaya koydu. Üstelik bunu kameraların karşısında yaptı. Ahmet Davutoğlu, "PKK Türkiye'den çekilsin, şiddet son bulsun" dedi. Yani görüşmelerin yeniden ivme kazanması, müzakerelere kapı aralayabilmesi için gereken ön şartları dile getirdi.
Hükümetin Şartı
Hükümetin şartı net. PKK'nın Türkiye sınırlarının dışına çıkması. Yani çekilmenin yeniden başlaması ve hızla tamamlanması. Bir başka deyişle, PKK'nın silahlı faaliyetlerini artık Türkiye dışında sürdürmesi. Diğeri ise şiddetin bitmesi. Yani eylemlerdeki şiddet görüntülerine son verilmesi ama sadece bu değil, şehir içinde çeşitli isimlerdeki alternatif yapılanmaların da son bulması, lağvedilmesi. Bu iki alanda beklenen somut adım atılması. Çünkü hatırlayın adına "merdiven, adım" stratejisi deyin ya da başka bir isim verin, hükümet bu yolda çerçeve yasa ile adım atmıştı. Adım sırası PKK'da idi. O adım gelmedi. Gelmemesinde Kobani de etkili oldu, Kobani üzerinden bölgede hesap yapan başka ülkeler de… Belli ki bu süreçte bu yüzden başka ülkelerin arabulucu olması gibi talepler de duymaya başlamadı kamuoyu.
Şimdi ne olacak?
Kapalı kapılar ardında dönen bir trafik var belli ki… Adına isterseniz niteliksiz görüşmeler diyelim. Yani müzakere değil, hatta devletin ana aktörleri yok o görüşmelerde. Muhtemelen devlet İmralı'ya beklentisini, yani şartlarını anlatıyordur. "O şartlar yerine gelmezse, adım atılmayacak" diyordur. Bunun için önümüzdeki süreçte bazı görüşmeler olacaktır. Sonra o şartlar yerine gelirse ya da geleceğine dair güçlü açıklamalar olursa, nitelikli görüşmeler başlayacaktır. Nitelikli görüşmeler, şartların yerine gelmesi de müzakerelere kapı açacaktır.
Olur mu? Bilinmez. Kolay değil, bu yolda herkes ağır türbülanslar bekliyordu. Mesele türbülans değil, uçağın sağlam biçimde inmesi.
SON DAKİKA
