hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    İdris Arıkan İdris Arıkan

    Halep'te insanlık zaten düştü!

    20.11.2014 Perşembe | 18:29Son Güncelleme:

    Aslında savaş durmadan süren, aralık vermeyen, yaşadığın an itibariyle acıyı unutup kendini gerçeküstü olayların akışına bıraktığın bir şey değildir. Sadece "o" anı gerçeküstü yaşarsın, sonra üzüntü başlar, aklından çıkaramazsın, yaşadığın ızdırabı... Kimi zaman aklına gelir, derinliğine göre; "o" gün bile yaşadıklarından korkarsın.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Korku en temel faktördür, sahadakiler için... İster savaşan, istersen de takip eden taraflardan ol...
     
    "Halep düşüyor, Dünya izliyor" derken, bizim izlediğimiz şeyin ne olduğuna bir bakmak gerekiyor.
     
    Bunun için de, en iyi yöntem kıyas... Halep neydi, ne oldu? Bölgedeki kaynaklardan, sıradan hayat bilgileri aldım.
     
    Örneğin, savaştan önce Şam'dan Halep'e gitmek isteyen biri sanki İstanbul'dan Ankara'ya gider gibi, 4 buçuk saatte evine gidebiliyordu. Artık o karayolu kullanılamıyor, Suriyeliler, 360 kilometre yerine 650 kilometre gitmek zorunda... Bu yolda "güvensiz" yolculuk yaklaşık 14 saati buluyor.
     
    Evet, Halep'te insanlar halen ekmek bulabiliyor ama savaştan öncesinin 3 katı fiyatına...
     
    Bağdat'ta sıradan bir kişi sizin gazeteci olduğunuzu anladığında ilk sözü, "No kahriba, no may" olurdu.  Halep'te de aynı şey geçerli, ne elektrik ne de su yeterli…
     
    Kışın yaklaşmasıyla birlikte en öne çıkan ihtiyaçlar arasında yakıt ve kışlık giysi geliyor.
     
    Muhaliflerin kontrolündeki bölgede bazı pazarlar da işler durumda ama çoğu zaman kepenkleri kapatıp sığınaklara kaçmak gerekiyor. Çünkü, varil bombalarıyla bu bölgeleri hedef alıyor.
     
    Suriye'de Birleşmiş Milletler rakamlarına göre, en az 200 bin kişi hayatını kaybetti. Bunlardan 32 binden fazlası Halep ve civarında hayatını kaybedenlerdi ve çoğu sivildi.
     
    Halep dört parçaya ayrılmış durumda... Rejim güçleri kentin güney kırsalını ve batı bölümünü kontrol ediyor. IŞİD'in kontrol ettiği alan ise, kentin doğusuna tekabül ediyor. Özgür Suriye Ordusu olarak adlandırılan muhaliflerin kontrolü ise, Halep merkezin doğu bölümü, batı ve kuzey kırsalı. Aslında uluslararası basında adı bugünlerde Halep'ten dahi çok duyulan Ayn El Arap yani Kobani ve Afrin'de, Halep'in sadece bir parçası... "Üst akıl" denilen şey, Halep'i düşünmüyor. Açıkçası umrunda değil.  Tarihte de böyle olmuştu. Rejim güçleri, muhaliflerin bölgesini çember altına alıp, Şam'ın Duma mahallesindeki zorba yıldırma taktiklerini burada da uygulamaya başlayabilir. Yaklaşık 1 buçuk milyon kişinin rejimden kaçarak Türkiye'ye sığınabileceği belirtiliyor.
     
    O zaman Suriye'deki "istatistik"e yeni onbinler eklenebilir. Sadece Halep'in merkezinde yaklaşık yarım milyon kişi tehdit altında...
     
    Tabi Tarihi Halep Kalesi, büyük zarar görmüş durumda...
     
    Ve o cami... Hani çok yakında gidip de namaz kılacağımız... O camilerden bir tanesi de Şam'da değil Halep'te...
     
    Mimar Sinan'ın Mimarbaşılığa getirilmeden önce yaptığı ilk camilerden biri... Hüsrev Paşa Camisi...
     
    İki ateş arasında kaldı, hem rejim güçleri hem de muhaliflerin saldırıları sırasında ağır hasar aldı.
     
    Savaşın yıkımı oraya da yansımış, caminin yüzde 60'ı yıkılmış, 16. yüzyıldan kalma eser birinci dünya savaşından sonra en zor günlerini geçiriyor. Unutmayın, insanların olduğu kadar eşyaların, binaların hatta taşların da hafızaları vardır. O hafıza en kötü dönemini geçiriyor. Dimyata giderken, eldeki camiden olmak böyle bir şey oluyor.
     
    Tabi bir de şu aralar en çok sorulan soru şu; Halep düşerse ne olur? Açıkçası Halep insanlık için aslında düşmüş durumda.