Canlı Yayın
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Emin Güneş
Öyle ki yapılan istatistikler dünyada yaşayan her sekiz kadından birinin meme kanserine yakalanacağını söylemektedir. Ülkemizde de her dört kadın kanserinden biri meme kanseridir.
Peki bu rakamlar, bu kadar korkmayı gerektirir mi? Asla...Tüm bu rakamlara paralel olarak meme kanserinin cerrahisinde, özellikle onkolojik tedavisinde son yıllarda önemli ölçüdeki yüz güldüren gelişmeler korkunun kanserden değilde geç kalmaktan olduğunu ortaya koymuştur.
Meme, süt bezleri ve yapılan sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşan bir salgı bezidir. İşte meme kanseri de bu bezleri yada bu kanalları döşeyen hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu meydana gelir.
Kadınlarda meme kanseri en sık görülen kanser çeşididir. Meme kanserine hangi etkenlerin neden olduğu kesin olarak bilinmiyor. Kadın olmak bu kanser için en büyük risk faktörüdür.
Meme kanseri çoğunlukla 50 yaş ve üzerinde görülür ancak 1. derece akrabasında ( anne teyze babaanne anneanne, kızı gibi) meme kanseri hikayesi olanlar normal popülasyona göre 2 ile 3 kat daha fazla risk altındadır. Bunun yanında bir kadın ilk adetini ne kadar erken görürse (12 yaştan
önce ) ve menapoza ne kadar geç yaşta girerse (55 yaştan sonrası ) meme kanserine yakalanma riski o kadar artar.
Yine beslenme ve çevre faktörleri her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de riski etkiliyor. Yağ bakımından zengin beslenme şekli ve obezite meme kanseri riskini arttırırken, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite ise meme kanseri riskini azaltıyor. Yine kalıtsal meme kanserleri tüm meme kanserlerinin % 5 ile % 10 nu oluşturmaktadır. Peki bu kadar önemli bir hastalıkta hangi bulgular bizi doktora yönlendirmelidir;
. En önemlisi, memede veya koltuk altında ele gelen sertlik veya kitledir.
. Meme başından gelen akıntı. özellikle kanlı ise daha dikkatli olmalıyız.
. Meme başında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu.
. Meme derisinde değişiklikler( Portakal kabuğu manzarası, kabuklanma gibi)
. Meme cildinde yara veya kızarıklık.
. Meme şekil bozukluğu, içe doğru çekilmeler.
Tüm bu belirtilerden herhangi biri varsa mutlaka konu ile ilgili bir uzmana muayene olmak lazım. Bunun dışında erken teşhis memede tam şifa sağladığından, tarama yöntemleri olan mammografi ve meme ultrasonografisi oldukça önem kazanmaktadır. 40 yaş sonrası şikayeti olsun veya olmasın tüm kadınların yılda bir mammografi ve gerekirse ultrasonografi çektirmeleri gerekmektedir. 40 yaş önce ise ilk tetkik yöntemi ultrasonografi olmalıdır.
Meme cerrahisi son yıllarda oldukça, oldukça gelişmiş olup, artık neredeyse kanser teşhisi konulan tüm memeler de 'Meme Koruyucu Cerrahi' uygulanmaktadır ve meme dokusunun büyük kısmı yerinde bırakılmaktadır. Gelişen cerrahi, onkoloji ve aynı seansda yapılan estetik cerrahiler mükemmele yakın sonuçlar doğurduğundan, artık kadınlarımız meme kaybından korkmamalılar.
Kadınların ayda bir yapacakları, 'kendi kendine meme muayenesi' erken teşhisin en önemli ayağını oluşturacağı unutulmamalıdır.
Öyle ki yapılan istatistikler dünyada yaşayan her sekiz kadından birinin meme kanserine yakalanacağını söylemektedir. Ülkemizde de her dört kadın kanserinden biri meme kanseridir.
Peki bu rakamlar, bu kadar korkmayı gerektirir mi? Asla...Tüm bu rakamlara paralel olarak meme kanserinin cerrahisinde, özellikle onkolojik tedavisinde son yıllarda önemli ölçüdeki yüz güldüren gelişmeler korkunun kanserden değilde geç kalmaktan olduğunu ortaya koymuştur.
Meme, süt bezleri ve yapılan sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşan bir salgı bezidir. İşte meme kanseri de bu bezleri yada bu kanalları döşeyen hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu meydana gelir.
Kadınlarda meme kanseri en sık görülen kanser çeşididir. Meme kanserine hangi etkenlerin neden olduğu kesin olarak bilinmiyor. Kadın olmak bu kanser için en büyük risk faktörüdür.
Meme kanseri çoğunlukla 50 yaş ve üzerinde görülür ancak 1. derece akrabasında ( anne teyze babaanne anneanne, kızı gibi) meme kanseri hikayesi olanlar normal popülasyona göre 2 ile 3 kat daha fazla risk altındadır. Bunun yanında bir kadın ilk adetini ne kadar erken görürse (12 yaştan
önce ) ve menapoza ne kadar geç yaşta girerse (55 yaştan sonrası ) meme kanserine yakalanma riski o kadar artar.
Yine beslenme ve çevre faktörleri her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de riski etkiliyor. Yağ bakımından zengin beslenme şekli ve obezite meme kanseri riskini arttırırken, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite ise meme kanseri riskini azaltıyor. Yine kalıtsal meme kanserleri tüm meme kanserlerinin % 5 ile % 10 nu oluşturmaktadır. Peki bu kadar önemli bir hastalıkta hangi bulgular bizi doktora yönlendirmelidir;
. En önemlisi, memede veya koltuk altında ele gelen sertlik veya kitledir.
. Meme başından gelen akıntı. özellikle kanlı ise daha dikkatli olmalıyız.
. Meme başında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu.
. Meme derisinde değişiklikler( Portakal kabuğu manzarası, kabuklanma gibi)
. Meme cildinde yara veya kızarıklık.
. Meme şekil bozukluğu, içe doğru çekilmeler.
Tüm bu belirtilerden herhangi biri varsa mutlaka konu ile ilgili bir uzmana muayene olmak lazım. Bunun dışında erken teşhis memede tam şifa sağladığından, tarama yöntemleri olan mammografi ve meme ultrasonografisi oldukça önem kazanmaktadır. 40 yaş sonrası şikayeti olsun veya olmasın tüm kadınların yılda bir mammografi ve gerekirse ultrasonografi çektirmeleri gerekmektedir. 40 yaş önce ise ilk tetkik yöntemi ultrasonografi olmalıdır.
Meme cerrahisi son yıllarda oldukça, oldukça gelişmiş olup, artık neredeyse kanser teşhisi konulan tüm memeler de 'Meme Koruyucu Cerrahi' uygulanmaktadır ve meme dokusunun büyük kısmı yerinde bırakılmaktadır. Gelişen cerrahi, onkoloji ve aynı seansda yapılan estetik cerrahiler mükemmele yakın sonuçlar doğurduğundan, artık kadınlarımız meme kaybından korkmamalılar.
Kadınların ayda bir yapacakları, 'kendi kendine meme muayenesi' erken teşhisin en önemli ayağını oluşturacağı unutulmamalıdır.
SON DAKİKA
