Canlı Yayın
Dördüncü sanayi devrimi, akıllı sistemler, yapa zeka, işimizi elimizden alacak robotlar vs... diye bir süredir yazıp çiziyoruz. Tehlike çanları bir süredir çalıyor ve tüm bu öngörüler gerçeğe dönüştüğünde bir sosyal patlama yaşanmaması için bugünden devrim niteliğinde kararlara ihtiyaç var.
İşin acı tarafı pek çoğumuza şu an çok gerçekçi gelmese ya da kabul etmek istemesek de çok yakın bir gelecekte ciddi bir dönüşüm yaşayacağız ve pek çok insan, gelişen teknoloji sebebiyle işlerini kaybedecek ya da zaten iş bulamayacak. Bu noktada geleceğin trendlerini takip edip, yaşanan dönüşümü fark eden, geleceğe akıllı yatırım yapan bireylerin ve devletlerin önemli bir avantaj elde edeceği kesin.
Peki işsizlerin katlanarak büyüdüğü bir geleceği nasıl sürdürülebilir bir hale getirebiliriz? Devletin her vatandaşın basit yaşama giderlerini karşıladığı bir sosyal sistem hayata geçirilebilir mi?
Şüphesiz dünyada eşitsizlik had safhada. Giderek de artıyor. Açlık sınırında yaşayan milyonlarca insan var. Savaşlar, kargaşalar, çıkar çatışmaları bitmek bilmiyor. Hepsi kabulüm.
Ama bir dakika. Bir hayal kuralım.
Herkesin doğduğu andan itibaren insanca yaşama hakkının ve bunun için yeterli gelirinin olduğu ve dolayısıyla çalışarak para kazanmak zorunda olmadığı bir dünya. Sadece isterseniz çalışıp daha yüksek gelir elde ediyorsunuz, daha kaliteli yaşıyorsunuz. Ama çalışmak isteyip de iş bulamasanız bile yaşamınızı insani şartlarda sürdürecek yeterli geliriniz var. Tercih sizin.
Böyle bir sosyal sistem gerçekleşebilir mi? Hadi diyelim ki gerçekleşti, o zaman insanlar çalışmayı seçer mi?
Benim de zaman zaman kafamı kurcalayan bu konuyla ilgili Silikon Vadisi’nde yeni girişimcilere finans sağlayan bir kuruluş, “Y Combinator”, oldukça ilginç bir araştırmaya imza atıyor.
Firmanın başkanı Sam Altman, araştırmayı detaylandırdığı blogunda şöyle yazıyor; “Yakın bir gelecekte, teknoloji bazı meslekleri elimine ettikçe, ama bir yandan da yaşam kalitemizi yükselttikçe, bu tarz bir sistemle karşı karşıya kalacağımıza inanıyorum. Peki böyle bir gelecekte insanlar bütün gün oturup video oyunu mu oynar? Yoksa yeni bir şeyler mi yaratır? Mutlu ve huzurlu olurlar mı? Ekonomik kaygının yaşanmaması topluma daha faydalı bireyler doğurur mu? Ve böyle bir sistemde insanlar edindiklerinden daha büyük bir değer yaratabilirler mi?”
İşte bu ve benzeri soruların cevabını merak eden ekip bir araştırmaya imza atmaya hazırlanıyor. Başvuruyla seçilecek farklı niteliklere sahip bir grup insana 5 yıl boyunca belirli miktarda gelir sağlanacak. Karşılığında hiç bir şey yapmak zorunda değiller. Yan gelip yatabilirler. Ama bilim adamlarının umudu bu araştırmaya katılacak insanların çoğunun bir süre sonra çalışmaya devam etmesi.
Çok yoğun çalıştığınız, stresli ve fazla da sevmediğiniz bir işiniz varsa, kulağa hoş gelebilir böyle bir yaşam tarzı. Ama acaba çalışmadan düzenli gelir sahibi olmak nasıl bir duygu olur? Sonuçta pek çoğumuzun etrafındaki arkadaşlar, iş arkadaşlarımız. Onların olmaması bir sosyalleşme sıkıntısı yaratır mı? Hiçbir zorunluluğumuzun olmaması bizi daha yaratıcı kılar mı? Yoksa bütün gün boş boş oturur muyuz? Birkaç hafta keyfini çıkardıktan sonra sıkıcı bir hayata dönüşür mü?
Ne dersiniz? Siz ne yapardınız?
Dördüncü sanayi devrimi, akıllı sistemler, yapa zeka, işimizi elimizden alacak robotlar vs... diye bir süredir yazıp çiziyoruz. Tehlike çanları bir süredir çalıyor ve tüm bu öngörüler gerçeğe dönüştüğünde bir sosyal patlama yaşanmaması için bugünden devrim niteliğinde kararlara ihtiyaç var.
İşin acı tarafı pek çoğumuza şu an çok gerçekçi gelmese ya da kabul etmek istemesek de çok yakın bir gelecekte ciddi bir dönüşüm yaşayacağız ve pek çok insan, gelişen teknoloji sebebiyle işlerini kaybedecek ya da zaten iş bulamayacak. Bu noktada geleceğin trendlerini takip edip, yaşanan dönüşümü fark eden, geleceğe akıllı yatırım yapan bireylerin ve devletlerin önemli bir avantaj elde edeceği kesin.
Peki işsizlerin katlanarak büyüdüğü bir geleceği nasıl sürdürülebilir bir hale getirebiliriz? Devletin her vatandaşın basit yaşama giderlerini karşıladığı bir sosyal sistem hayata geçirilebilir mi?
Şüphesiz dünyada eşitsizlik had safhada. Giderek de artıyor. Açlık sınırında yaşayan milyonlarca insan var. Savaşlar, kargaşalar, çıkar çatışmaları bitmek bilmiyor. Hepsi kabulüm.
Ama bir dakika. Bir hayal kuralım.
Herkesin doğduğu andan itibaren insanca yaşama hakkının ve bunun için yeterli gelirinin olduğu ve dolayısıyla çalışarak para kazanmak zorunda olmadığı bir dünya. Sadece isterseniz çalışıp daha yüksek gelir elde ediyorsunuz, daha kaliteli yaşıyorsunuz. Ama çalışmak isteyip de iş bulamasanız bile yaşamınızı insani şartlarda sürdürecek yeterli geliriniz var. Tercih sizin.
Böyle bir sosyal sistem gerçekleşebilir mi? Hadi diyelim ki gerçekleşti, o zaman insanlar çalışmayı seçer mi?
Benim de zaman zaman kafamı kurcalayan bu konuyla ilgili Silikon Vadisi’nde yeni girişimcilere finans sağlayan bir kuruluş, “Y Combinator”, oldukça ilginç bir araştırmaya imza atıyor.
Firmanın başkanı Sam Altman, araştırmayı detaylandırdığı blogunda şöyle yazıyor; “Yakın bir gelecekte, teknoloji bazı meslekleri elimine ettikçe, ama bir yandan da yaşam kalitemizi yükselttikçe, bu tarz bir sistemle karşı karşıya kalacağımıza inanıyorum. Peki böyle bir gelecekte insanlar bütün gün oturup video oyunu mu oynar? Yoksa yeni bir şeyler mi yaratır? Mutlu ve huzurlu olurlar mı? Ekonomik kaygının yaşanmaması topluma daha faydalı bireyler doğurur mu? Ve böyle bir sistemde insanlar edindiklerinden daha büyük bir değer yaratabilirler mi?”
İşte bu ve benzeri soruların cevabını merak eden ekip bir araştırmaya imza atmaya hazırlanıyor. Başvuruyla seçilecek farklı niteliklere sahip bir grup insana 5 yıl boyunca belirli miktarda gelir sağlanacak. Karşılığında hiç bir şey yapmak zorunda değiller. Yan gelip yatabilirler. Ama bilim adamlarının umudu bu araştırmaya katılacak insanların çoğunun bir süre sonra çalışmaya devam etmesi.
Çok yoğun çalıştığınız, stresli ve fazla da sevmediğiniz bir işiniz varsa, kulağa hoş gelebilir böyle bir yaşam tarzı. Ama acaba çalışmadan düzenli gelir sahibi olmak nasıl bir duygu olur? Sonuçta pek çoğumuzun etrafındaki arkadaşlar, iş arkadaşlarımız. Onların olmaması bir sosyalleşme sıkıntısı yaratır mı? Hiçbir zorunluluğumuzun olmaması bizi daha yaratıcı kılar mı? Yoksa bütün gün boş boş oturur muyuz? Birkaç hafta keyfini çıkardıktan sonra sıkıcı bir hayata dönüşür mü?
Ne dersiniz? Siz ne yapardınız?
SON DAKİKA
