hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Ozan Onat Ozan Onat

    Gülümseyin, izleniyorsunuz

    11.10.2014 Cumartesi | 10:37Son Güncelleme:

    Büyük bir şehirde yaşıyorsanız, artık her daim izleniyorsunuz demektir. Yolda yürürken kafanızı kaldırdığınız her kavşakta, her köşe başında bir Mobese kamerasıyla karşılaşmanız muhtemel. Sadece onlar da değil, büyük sitelerin, iş yerlerinin, bankaların güvenlik kameraları da düzenli kayıtta. Güvenlik amacıyla şehir yaşamının bir parçası haline gelen bu kameraları gündelik yaşamımızda fark etmiyoruz bile.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aslında sizin güvenlik için orada olduğunu düşündüğünüz bir kamera, bambaşka bir işlev de görüyor olabilir. Gelişen teknoloji yeni imkanlar doğuruyor. Bunlardan biri de insan trafiği algılama teknolojisi. Son teknoloji kamera sistemlerinin sağladığı olanaklar günümüzde pek çok ülkede, hatta Türkiye'de de insan trafiğini ölçmek için kullanılıyor. Bu ölçümlerden çıkan sonuçlar bir şirketin pazarlama stratejisini belirlemede ya da özel günler için yapacağı çalışmalarda çok etkileyici rakamlar ortaya koyabiliyor. Yani bir mağazaya girdiğinizde mağaza sahibi sizin o gün oraya gelen kaçıncı müşteri olduğunuzu biliyor olabilir.

    Bense bu yazıda size bu teknolojinin kullanıldığı, akıllı şehirlere geçişte önem taşıyan iki yeni projeden bahsetmek istiyorum.

    Londra'da yayalar daha rahat

    Gelişmiş ülkelerde ülkemizin tersine araç odaklı değil, insan odaklı bir trafik düzeni sağlanması önemlidir. Bu konuda geliştirilen proje SCOOT adını taşıyor. Aslında uzun bir süredir Londra'nın 3000 noktasında yerleşik sistem, öncelikle kavşaklardan geçen araç sayısını belirlemek ve trafik akışını düzenlemek için etkili sonuçlar veriyor. Bu ve benzeri sistemler dünyanın başka şehirlerinde de aktif olarak kullanılmakta.

    Ama yayalara özel hazırlanan SCOOT sistemiyse bir ilk ve trafik ışıklarında yayaların daha az beklemelerini sağlamayı hedefliyor. Aslında amaç yayalar için yanan yeşil ışığı gerçek zamanlı olarak gerektiği yerde uzatmak, gerektiğinde kısaltmak. Böylece sizin yeşil adamı gördüğünüzde karşı kaldırıma koşturmanızı engellemek. Sistemde yayaları izlemek için yerleştirilen kameralar kavşakta kaç kişinin beklediğini sayıyor ve ona göre yeşil ışık yakıyor. Yani 6 kişi bekliyorsa belki 8 saniye yeşil yanması yeterli olurken, 100 kişi bekliyorsa ışığı çok daha uzun süre yeşilde tutuyor. Böylece hem yaya, hem de araç trafiğinin çok daha akıcı olmasını sağlıyor. Sistemin özellikle insan trafiğinin her zaman aynı olmadığı noktalarda çok verimli kullanılabileceği düşünülüyor. Mesela yoğunluğun sadece sabah ve akşam olabileceği okul önlerinde, metro çıkışlarında vs…

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Teknolojinin temelinde stereoskopik kameralar yer alıyor. Elde edilen 3 boyutlu görüntüler ışıkta bekleyen insan sayısının doğru şekilde algılanmasını sağlıyor. Gölgeler ya da yerdeki su birikintileri gibi farklı bazı etkenlerin sistemi yanıltmasına izin vermiyor.

    New York'ta çok daha kapsamlı bir proje

    Bahsetmek istediğim ikinci proje ise New York'ta kullanılmaya başlanan daha kapsamlı bir insan trafiği algılama projesi.

    Gülümseyin, izleniyorsunuz

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    2013 yılında kurulan New York merkezli Placemeter şirketi, geliştirdiği sistemle farklı kaynaklardan edindikleri 500 kamera görüntüsünü analiz ederek çarpıcı sonuçlar elde ediyor. Sokaklarda yürüyen insanları gerçek zamanlı takip eden kameraların sağladığı sonuçlar, şehir planlamacıları, şirket sahipleri ve güvenlik güçleri için önemli bir bilgi kaynağı haline geliyor.

    https://vimeo.com/69091237

    Yukarıdaki linki olan örnek videoda görebileceğiniz gibi sistem belirli bir bölgede yürüyen tüm insanları ve geçen tüm araçları sayıyor. Çevredeki binalara ya da mağazalara kaç kişi girdiğini, kaç kişinin sadece vitrine bakıp geçtiğini ya da içeride kaç kişi bulunduğunu hesaplayabiliyor. İşin belki de ürkütücü yanı sistem aynı kişiyi takip edip hangi mağazaya kaç defa girdiğini, oradan çıkıp başka hangi mağazalara girdiğini %90 doğrulukla belirleyebiliyor. Bu mağaza sahipleri için hayati öneme sahip bir bilgi olmakla beraber, özel hayatın gizliliği konusunda ciddi soru işaretleri doğuruyor. Her ne kadar Placemeter şirketi bu bilgilerin analiz edildikten sonra saklanmadığını, sistemin kayıt değil sadece sayım yaptığını, yüz algılama özelliğinin olmadığını ve zaten böyle bir amaçlarının da olmadığını söylese de uzun vadede böyle bir teknolojinin başka ne amaçlar için kullanılabileceğini düşünmeden edemiyoruz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Böyle bir sistemi güvenlik güçleri de, bir toplumsal olaya, kargaşaya ya da protesto yürüyüşüne katılımın ne büyüklükte olduğunu hesaplamak ve ona göre önlem almak için etkili bir şekilde kullanabilir.

    Projenin son kullanıcıya faydasıysa geliştirilecek yeni aplikasyonlarla sağlanabilir. Böylece yola çıkmadan önce bir restoranda kaç kişi olduğunu ya da bir bankanın önünde kuyruk olup olmadığını gerçek zamanlı olarak takip edebilirsiniz.

    Gülümseyin, izleniyorsunuz

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    New York'un %90'ını izler ve analiz eder hale gelmek için sistemin 3000 kameraya ihtiyacı olduğunu belirten Placemeter yetkilileri, isteyen kişilerin kullanmadıkları, eski cep telefonlarını pencerelerine monte ederek sisteme entegre olabileceklerini ve data akışına destekte bulunabileceklerini belirtiyorlar.

    Görüntüleme sistemlerinde ve yapay zekada yaşanan teknolojik gelişmeler gerçekten akıl almaz olanaklar sağlıyor. İnsan trafiği algılama teknolojisi de etkileyici ve faydalı sonuçlar üretme potansiyeline sahip. Ama özel hayatımızın gizliliğinden de çok fazla götürüsü olduğu kesin. Artık isteseniz de istemeseniz de sürekli izleniyorsunuz.