Canlı Yayın
Çağımızın en ciddi sorunlarından biri küresel ısınma. Üstelik tüm canlıları tehdit ediyor. Ne yazık ki yakın gelecek için tehlike çanları çalsa da pek fazla ciddiye alınmıyor. Ya da yeterli derecede alınmıyor diyebiliriz. Sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde New York'ta Birleşmiş Milletler'in çağrısıyla düzenlenen ve dünya liderlerinin davet edildiği İklim Zirvesi sona ermiş olacak.
İklim değişikliğinin yol açacağı sorunların ve çözüm yollarının 5 yıl sonra ilk kez dünya liderlerinin katılımıyla masaya yatırılmasının beklendiği zirve öncesinde Pazar günü dünyanın bu zamana kadar gördüğü en büyük "Küresel Isınma Yürüşüyü / Protestosu" New York'ta gerçekleşti.
"Climate March" adı altında 300 binden fazla protestocunun bir araya geldiği etkinliğin benzerleri Londra'dan Melbourne'a, Paris'ten İstanbul'a dünyanın pek çok şehrinde gerçekleşti. Ama ne yazık ki bu yürüyüşler Türk medyasında gerekli ilgiyi görmedi.
Oysa New York'taki bu dev yürüyüşe Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'la beraber ünlü aktör Leonardo Di Caprio, Sting, tabii ki ünlü siyasetçi Al Gore, aktörler Mark Ruffalo, Kevin Bacon gibi pek çok tanıdık sima da katıldı. Etkinlikler devam ederken, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry tüm liderlere seslenerek, "İşid'i veya Ebola'yı ciddiye aldığınız kadar "küresel ısınma" sorununu da ciddiye alın" çağrısı yaptı. Kerry'nin yaptığı açıklama önemli, ama kendi ülkesinin iklim değişikliğinin en büyük nedenlerinden biri olduğunu da unutmaması gerekiyor tabii.
İklim Zirvesi pek çok dünya liderini bir araya getirmesine rağmen ne yazık ki küresel ısınma'nın en büyük sorumluları arasında yer alan Çin, Hindistan, Kanada ve Avustralya zirveye katılmadı.
Küresel işbirliği gerekli
Oysa "Stockholm Çevre Enstitüsü" ve "Friends of Earth" örgütünün beraber yaptığı yeni bir çalışma küresel ısınmayla savaşmak için tüm ülkelerin işbirliği yapacağı bir "adil paylaşım sistemi" kurulması gerektiğini söylüyor. Çalışmanın sonuçları 2025'e kadar küresel düzeyde ısınmanın 1,5 C° artışla sınırlandırılması için gelişmiş ülkelerin sera gazı emisyon oranlarını kısma yolunda ciddi adımlar atmaları, ayrıca da gelişmekte olan ülkelere maddi destekte bulunmaları gerektiğini belirtiyor.
Bu yolda ülkelerin sorumlulukları yapılan detaylı hesaplamalarla ortaya konmuş. Buna göre;
İngiltere'nin 2013 yılındaki emisyon oranlarını %64 oranında azaltıp, gelişmekte olan ülkelere 49 milyar dolar yardım yapması,
ABD'nin emisyon oranlarını %67 azaltıp, 634 milyar dolar yardım yapması,
Almanya'nın %64 azaltıp, 72 milyar dolar yardım yapması,
Fransa'nın %61 azaltıp, 51 milyar dolar yardım yapması,
Japonya'nın %68 azaltıp, 103 milyar dolar yardım yapması gerekiyor.
Rusya, Brezilya, Çin, Hindistan gibi ülkeler emisyon oranlarında kesinti yapmaları gerekse bile, maddi yardım alması gereken ülkeler arasında yer alıyor.
Çalışma özet olarak şunu söylüyor; iklim değişikliğini durdurma konusunda herkesin adım atması gerekiyor. Ama bu sorunun ortaya çıkışında herkes eşit derecede sorumlu değil.
Detaylı ülke listesine http://www.climatefairshares.org/ sitesinden ulaşabilirsiniz. Listede henüz Türkiye yok ama ülkeler ara ara listeye ekleniyor.
Tim Cook: "Artık harekete geçme zamanı"
Zirveye paralel olarak hafta başı kar gütmeyen bir örgüt olan The Climate Group tarafından düzenlenen etkinliğe pek çok uluslararası şirketin yöneticileri katıldı. Unilever CEO'su Paul Polman, Virgin'in sahibi Richard Branson, IKEA CEO'su Peter Agnerfjäll ve Apple CEO'su Tim Cook katılan isimlerden sadece birkaçıydı. Tim Cook yaptığı çarpıcı konuşmada "dünyayı teslim aldığımızdan daha kötü durumda bırakacak ilk nesil olmayı istemiyorsak harekete geçmeliyiz" dedi. Şirketinin bu yönde yaptığı çalışmaları da anlatırken Silikon Vadisi'nde yeni yapılacak Apple binasının dünyanın en çevreci binası olacağını da sözlerine ekledi.
Steve Jobs'un "uzay gemisi" görüntülendi!
Tabii tüm bu olumlu, iyi niyetli konuşmaları takip ederken sorunun çok daha ciddi ve küresel ölçekte ele alınması gerektiğini unutmamak gerekiyor. Mesela Apple Silikon Vadisi'nde dünyanın en çevreci binasını inşa ederken, Çin'deki tedarikçilerinin de aynı koşullarda üretim yapmasını sağlaması iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım olabilir.
Çağımızın en ciddi sorunlarından biri küresel ısınma. Üstelik tüm canlıları tehdit ediyor. Ne yazık ki yakın gelecek için tehlike çanları çalsa da pek fazla ciddiye alınmıyor. Ya da yeterli derecede alınmıyor diyebiliriz. Sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde New York'ta Birleşmiş Milletler'in çağrısıyla düzenlenen ve dünya liderlerinin davet edildiği İklim Zirvesi sona ermiş olacak.
İklim değişikliğinin yol açacağı sorunların ve çözüm yollarının 5 yıl sonra ilk kez dünya liderlerinin katılımıyla masaya yatırılmasının beklendiği zirve öncesinde Pazar günü dünyanın bu zamana kadar gördüğü en büyük "Küresel Isınma Yürüşüyü / Protestosu" New York'ta gerçekleşti.
"Climate March" adı altında 300 binden fazla protestocunun bir araya geldiği etkinliğin benzerleri Londra'dan Melbourne'a, Paris'ten İstanbul'a dünyanın pek çok şehrinde gerçekleşti. Ama ne yazık ki bu yürüyüşler Türk medyasında gerekli ilgiyi görmedi.
Oysa New York'taki bu dev yürüyüşe Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'la beraber ünlü aktör Leonardo Di Caprio, Sting, tabii ki ünlü siyasetçi Al Gore, aktörler Mark Ruffalo, Kevin Bacon gibi pek çok tanıdık sima da katıldı. Etkinlikler devam ederken, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry tüm liderlere seslenerek, "İşid'i veya Ebola'yı ciddiye aldığınız kadar "küresel ısınma" sorununu da ciddiye alın" çağrısı yaptı. Kerry'nin yaptığı açıklama önemli, ama kendi ülkesinin iklim değişikliğinin en büyük nedenlerinden biri olduğunu da unutmaması gerekiyor tabii.
İklim Zirvesi pek çok dünya liderini bir araya getirmesine rağmen ne yazık ki küresel ısınma'nın en büyük sorumluları arasında yer alan Çin, Hindistan, Kanada ve Avustralya zirveye katılmadı.
Küresel işbirliği gerekli
Oysa "Stockholm Çevre Enstitüsü" ve "Friends of Earth" örgütünün beraber yaptığı yeni bir çalışma küresel ısınmayla savaşmak için tüm ülkelerin işbirliği yapacağı bir "adil paylaşım sistemi" kurulması gerektiğini söylüyor. Çalışmanın sonuçları 2025'e kadar küresel düzeyde ısınmanın 1,5 C° artışla sınırlandırılması için gelişmiş ülkelerin sera gazı emisyon oranlarını kısma yolunda ciddi adımlar atmaları, ayrıca da gelişmekte olan ülkelere maddi destekte bulunmaları gerektiğini belirtiyor.
Bu yolda ülkelerin sorumlulukları yapılan detaylı hesaplamalarla ortaya konmuş. Buna göre;
İngiltere'nin 2013 yılındaki emisyon oranlarını %64 oranında azaltıp, gelişmekte olan ülkelere 49 milyar dolar yardım yapması,
ABD'nin emisyon oranlarını %67 azaltıp, 634 milyar dolar yardım yapması,
Almanya'nın %64 azaltıp, 72 milyar dolar yardım yapması,
Fransa'nın %61 azaltıp, 51 milyar dolar yardım yapması,
Japonya'nın %68 azaltıp, 103 milyar dolar yardım yapması gerekiyor.
Rusya, Brezilya, Çin, Hindistan gibi ülkeler emisyon oranlarında kesinti yapmaları gerekse bile, maddi yardım alması gereken ülkeler arasında yer alıyor.
Çalışma özet olarak şunu söylüyor; iklim değişikliğini durdurma konusunda herkesin adım atması gerekiyor. Ama bu sorunun ortaya çıkışında herkes eşit derecede sorumlu değil.
Detaylı ülke listesine http://www.climatefairshares.org/ sitesinden ulaşabilirsiniz. Listede henüz Türkiye yok ama ülkeler ara ara listeye ekleniyor.
Tim Cook: "Artık harekete geçme zamanı"
Zirveye paralel olarak hafta başı kar gütmeyen bir örgüt olan The Climate Group tarafından düzenlenen etkinliğe pek çok uluslararası şirketin yöneticileri katıldı. Unilever CEO'su Paul Polman, Virgin'in sahibi Richard Branson, IKEA CEO'su Peter Agnerfjäll ve Apple CEO'su Tim Cook katılan isimlerden sadece birkaçıydı. Tim Cook yaptığı çarpıcı konuşmada "dünyayı teslim aldığımızdan daha kötü durumda bırakacak ilk nesil olmayı istemiyorsak harekete geçmeliyiz" dedi. Şirketinin bu yönde yaptığı çalışmaları da anlatırken Silikon Vadisi'nde yeni yapılacak Apple binasının dünyanın en çevreci binası olacağını da sözlerine ekledi.
Steve Jobs'un "uzay gemisi" görüntülendi!
Tabii tüm bu olumlu, iyi niyetli konuşmaları takip ederken sorunun çok daha ciddi ve küresel ölçekte ele alınması gerektiğini unutmamak gerekiyor. Mesela Apple Silikon Vadisi'nde dünyanın en çevreci binasını inşa ederken, Çin'deki tedarikçilerinin de aynı koşullarda üretim yapmasını sağlaması iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım olabilir.
SON DAKİKA
