hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Utku Başar Utku Başar

    “Kaçkar Megadağ 2023” projesi O.H.A dedirtecek

    19.02.2015 Perşembe | 10:49Son Güncelleme:

    Henüz duymadıysanız Karadeniz’de, Kaçkar Dağları’nda ormanların ortasında 2023’e yetişmesi planlanan inşaat projesine inanamayacaksınız! “O.H.A” diyenleriniz olacak. İnanmayın da zaten. Gerçek dışı!

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    “Kaçkar Megadağ 2023” projesi O.H.A dedirtecek
    2023 Cumhuriyet’in 100. yılı. Tarihi, sayın Cumhurbaşkanı ve ekibinin atak bir siyasi iletişim hamlesiyle sahiplenmesinden sonra bırakın kamuyu özel kurumlar bile 2023 için proje geliştirir oldular.

    Bunlardan en ses getireni “Kaçkar Megadağ 2023” projesi olacak gibi görünüyor.

    Neden mi?

    Külliyen yalan da ondan!

    Projeden haberdar olanlar için açıklamaya gerek yok, bilmeyenlere kısaca anlatalım.

    Geçtiğimiz yıl Baltaoğlu Şirketler Grubu tarafından gerçekleştirileceği söylenen projenin ilk etabında 12 bin 500 dairenin yapılacağı belirtildi.

    Kaçkar Megadağ 2023 projesinde 8 bin 300 ofis, 2 bin 200 villa, 9 otel, 2 kongre merkezi, 1 megaoutlet, 3 AVM yer alacaktı.

    Çalışma Rize merkeze 4 şerit otoban bağlantılı bir dağ şehri projesi olarak tanıtıldı.

    Firmanın internet sitesindeki detaylar, tanıtım filminde anlatılanlar inanılır gibi değildi. 

    Şimdiki tanıtımlar en azından etki anlamında baştakinden farklı.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Çünkü projenin gerçek olmadığı, bir filmin parçası olduğu anlatılıyor.

    Yani tüm site ve tanıtım filmi kurmaca.

    Filmin adı da O.H.A. Yani Oflu Hocayı Aramak.

    Bildiğiniz, 90’lardaki efsane Oflu hoca.

    Aslında filmi çekenler başından beri tanıtımların kurmaca olduğunu bir şekilde anlatıyorlardı, ancak bu kurmaca İnci Sözlük’ün de desteğiyle o kadar ciddiye alındı ki proje gazetelere ve emlak sitelerine düştü. Projeden yer almak isteyenler oldu.

    Proje için Rize’de ağaç katliamı yapılacağını düşünenler inşaata karşı imza kampanyaları bile başlattılar.

    Belki de filmi çekenlerin de asıl amacı buydu. Kim bilir?

    Son yıllarda bu alan örnekleminde yaşanan toplumsal gelişmelerin abzürdlüğünün altını çizmek birçok anlamda açıklayıcı olabilirdi.

    Filmde çok tanıdık bir beyefendi var. İsmi Ali Baltaoğlu.

    Fim O’nun kişiliğinde bir siyasi hiciv aslında.

    Konu kısaca şöyle:

    Ali Baltaoğlu Doğu Karadeniz’i, potansiyelini kullanarak dağ turizmine açmak ister. Bunun için de dev bir inşaat projesini hayata geçirecektir. Bölgenin, hatta tüm ülkenin akciğerleri olan Kaçkar Dağları milli parkında bu proje kapsamında dağ otelleri, yayla tesisleri, kır siteleri dikilecektir. İşadamı bu mega projeyle Doğu Karadeniz'i ‘Orta Doğu'nun Alpleri’ne dönüştürmeyi vaad etmektedir. Tabii projeye engel olan birtakım kanunlar kitabına uydurulurken, Ali Bey kendisine reklam açısından işe yarayacak bir belgesele sponsor olur. Bu bağlamda belgesel ekibi, Karadeniz'in şehir efsanelerini araştırmak üzere bölgeye gider. Araştırmalarına bant kayıtlarıyla 90'lı yıllara damgasını vuran 'Oflu Hoca' efsanesinden başlarlar ve bant kayıtlarının kaynağına ulaşılır. Ancak araştırmaları derinleştikçe hiç beklenmedik gerçekler ortaya çıkar ve ekip kendisini büyük bir belanın içinde bulur.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Filmi çekenler karakterlerin bu belalar içinde debelenmelerini “Beyaz tavşanın peşindeki Alice’den tek farkımız hocanın peşinde attığımız her adımda Karadeniz’e ait bir efsanenin bir tarafımıza kapak olmasıydı” diye açıklıyor.

    Sloganları “madde ile mananın savaşı”

    Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Levent Soyarslan yapmış.

    Filmi yapanlar “Politik mizah” diye tanımlıyor.

    Bir “mockumentary”, kurmaca belgesel.

    Ben sinema eleştirmeni değilim.

    Çok anladığımı da söyleyemem.

    Ama “Ferhangi Şeyler” i henüz çocukken izlemiş, TRT’de Uğur Dündar ve Müjdat Gezen’in yaptığı siyasi haber parodilerinden haberdar; Devekuşu Kabere’yi kanlı canlı görmüş, Nokta Dergisi’nin İhsan Doğramacı’yı İstanbul Üniversitesi’nin ana kapısının üzerine pantolonu dizlerinden aşağıda oturmuş defhacet kapak yaptığını hatırlayan; Gırıgır, Limon okumuş biri olarak bizim nesil için, özlediği mizahı bulabileceğini söyleyebilirim

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Film zeki, acımasız ve dürüst.

    Üstüne sahne sahne, kelime kelime siyasi ve toplumsal analiz yapılabilir.

    İşimiz değil, girmeyelim.

    Son noktasında yaptıkları film siyasiyse de bu yapanların kendilerini bağlar.

    İzleyici olarak katılmayabilirsiniz, katılmayabilirim.

    Ama iyi ki yapıyorlar.

    Bunun yokluğunu hissetmiyor muyduk?

    Bu arada film 2014 Altın Portakal’dan 2 ödülle dönmüş.

    14. IF Uluslararası Film Festivali’nin seçkisine giren nadir Türk filmlerinden biri.

    Mart ayında sinemalara geleceği söyleniyor.

    Ben ekipten bir arkadaşımın kıyağı sayesinde önceden izleyebilidim.

    Cuma günü Kanyon’da gösterimi varmış.

    Bence kaçırmayın.