hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Utku Başar Utku Başar

    Seçim vaadi “Yolsuzluk yapmak!”

    31.12.2013 Salı | 10:10Son Güncelleme:

    Adları “Güçlünün partisi”. Amaçları, “Kamu kaynaklarını destekçiler ve kendileri gibi düşünenlerin çıkarları için kullanmak üzere iktidara gelmek”. Başkanları ise henüz bir “çocuk”.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Şaka değil.

    Son günlerde yaşadığımız baş döndüren “yolsuzluk” ya da “paralel devlet” tartışmaları üzerinden yapılan bir sosyal medya geyiği de değil.

    Spottaki, bir siyasi partinin, gerçek ve en temel vaadi.

    Partinin marşı ise liderinin şahsında vücut bulmuş eski bir şarkı: “Milyoner olacağım”.

    2012’de kuruldular. 2013’ten beri de kayıtlı, resmi bir parti olarak yaşamlarını sürdürüyorlar.

    Aslında eğlenceli kampanyaları ve kişilikleriyle “siyaseti kurtarmaya” adaylar.

    Seçim vaadi “Yolsuzluk yapmak”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Siyaset, hedefi dolayısı ile çok ciddi bir kurum olsa da adeta dosta düşmana bu kadar “ciddi” yapılmak zorunda olmadığını kanıtlıyorlar.

    Sorunlarla alay ediyor gibi görünebilirler, ancak biliyoruz ki alay ettikleri, eleştirdikleri her şey siyasetin dolayısı ile de buna hedef halkın temel sorunları.

    Dertleri sorunlara “çözüm” getirmekten öte, siyaseti ve “çözümsüzlükleri” eleştirerek, “gerçek” sorunların altını çizmek.

    Kendilerine göre öne çıkan bazı projeleri:

    Resmi devlet sembollerindeki boş alanları reklam alanı olarak satılığa çıkarmak. Yani ülkenin bayrağının üzerine reklam almak.

    Yüksek boşanma oranlarının önüne geçmek için evliliği yasaklamak.

    Ciddi hastalıkları yasaklamak.

    Her köye bir üniversite yapmak istiyorlar.

    Tüm parti üyeleri genel başkan yardımcısı. Zira onlara göre bir üye genel başkan yardımcısı olacak kadar kalifiye değilse üye de olamamalı.

    Siyasi mizah yapan bir siyasi parti!

    Daha güzel, daha fazla ihtiyacımız olan ne olabilir?

    İsimleri: “Güçlünün partisi” ya da “Güçlü parti”

    Başkanları ise bizdeki siyasete göre henüz bir “çocuk”.

    26 yaşında.

    Ama zaten “Güçlü parti” ne yazık ki “bizde” değil.

    Kosova’da.

    Seçim vaadi “Yolsuzluk yapmak”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başkan Visar Arifaj normalde bir grafik sanatçısı. Partiyi 2012’de arkadaşlarıyla bir içki masasında kurmuşlar.

    Anlaşılan bizim masalardaki “vatanı kurtarma” durumu orada “ciddiye” binmiş.

    Ciddi dediğime bakmayın.

    Aslında iş bizim terimlerimizle “ancak yukarıdaki kadar ciddi”.

    Çevresindekiler Arifaj’a, başkan da kendine “Kosova’nın efsanevi lideri” diyor. Röportajlarında kendisine bu sıfat sorulduğunda hemen ekliyor. “Bana Kosova’nın efsanevi lideri olmak yetmez. Hedefim tüm dünyanın efsanevi lideri olmak.”

    Ciddi ciddi bu tavrın nedeni sorulduğundaysa “Yaptığımız anormal bir şey yok. Sadece “normal” politikacıların söylediklerinin biraz abartılmışını söylüyoruz” diyor.

    Örneğin Arifaj’ın savaş sonrası “yerel” siyasette “hayli etkili” olan ABD için en son beyanatı; “Güzel havalar için ABD’ye teşekkür ederim”.

    Anlaşılacağı üzere Kosovalı “normal” politikacılar her alanda ABD’ye teşekkür durumunu biraz abartmışlar.  

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Buradan bakınca ciddi görünmeseler de Balkanlar’da internet kullanımının en yüksek olduğu Kosova’da biraz da sosyal medya sayesinde gençler kendilerine büyük teveccüh gösteriyor.

    Gazeteci jargonuyla “mal iyi” olduğu, yani çok okunacağı ve çok izleneceği için görsel ve yazılı medyanın da “Güçlü parti”ye ve liderine ilgisi büyük.

    Toplumun farklı alanlarından bu ilgi resmi bir siyasi parti olmaları dolayısı ile de onları Priştine Kent Konseyi gibi resmi bir kurumda sandalye sahibi olmaya kadar taşımış.

    Kravatlarını, gömleklerini ve ceketlerini giyip, altına da şortlarını çekiyor haber kanallarında açık oturumlarına katılıyorlar.

    Seçim vaadi “Yolsuzluk yapmak”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Güçlü particiler çok “normal” görünmese de Kosova’yı iyi bilen gözlemcilerden bazıları bu katılım dolayısı ile Kosova’da “normal” insanların ilk kez siyasete dahil olduğunu söylüyor.

    Zira Kosova’nın “Siyasi eliti”nin vasatı “Güçlü parti”nin %73 (2009) genç işsizliği oranına sahip Kosova’da 12.000 yeni iş yaratma vaadine karşılık “Biz 20.000 yaratacağız" diyebilecek kadar  “normal” ve “Güçlü parti” vaatlerini ciddiye alıyor.

    Aslında ciddiye alınmaları da gerekiyor.

    Sadece Kosova’da değil, belki de benzeri “karmaşık” siyaset yapısına sahip tüm ülkelerde.

    Zira tüm bu “şaka”nın altında bir gerçek var.

    Priştine kafe kültürünün bağrından kopup gelmiş “Efsanevi lider”, “Vice” için Igor Pakovic’e verdiği röportajda, “Siyaset kurumu ve siyasilerle dalga geçmek onları otoriteden, mevkilerinden ve güçlerinden sıyırıyor. İşte ancak bu olduğunda insanlar işleri kendi ellerine alabileceklerini, bir şeyler değiştirebileceklerini hissediyorlar… En önemli şey ise insanların oy vermenin değişim için ellerindeki tek ve en büyük demokratik yol olduğuna inanmaya devam etmelerini sağlamak” diyor.

    Bana ne Kosova’dan, burada ortalık yangın yeri demediyseniz ve yazıyı buraya kadar okuduysanız bütün bunları neden yazdığımı açıklayayım.

    Geçen yazının sonunda TBMM’deki küfürlü kavgadan ve son yıllarda giderek sertleşen siyasi kültürden bahsetmiş ve “Başka türlü bir siyaset mümkün mü, değil mi?” diye sormuştum. Buradan devam edeceğiz demiştim. Şimdi gelin yukarıdaki örnek ışığında soruyu tekrarlayıp düşünelim. Mümkün mü, değil mi? Şu sıralar içinde yaşadığımız akıl almayacak kadar dejenere olmuş siyasi ortama rağmen, hatta tam da ona inat bence mümkün.

    Bu yaz İstanbul’da kitlesel eylemlerde gördüğümüz “ortak akıl” bence nasıl içinden “istisnasız herkes” tarafından sahiplenilen “Yasak ne ayol?” gibi zekice bir slogan çıkardıysa bu alanda, yani “başka türlü siyaset” alanında en azından “kafalarda” bir hareketlenme var demektir.

    Sizce? 

    Bu arada, “Kardeşim, Facebook sayfası topu topu 85.000 “like” almış bir siyasi partiden bahsediyorsun. Söyledikleri zaten ipe sapa gelmez şeyler. Koskoca Türkiye’nin gerçekleriyle küçücük Kosova’nınkiler kıyaslanabilir mi?” diyecekseniz; henüz 14 yıl önce etnik ve dinsel katliamlar sonrası bölünmüş, zaman zaman hala etnik çatışmaların yaşandığı, insanların birbirini boğazlamasını önlemek için NATO ve Birleşmiş Milletler’e bağlı KFOR bünyesinde 31 milletten 4000 askerin hala nöbet tuttuğu, 2012 rakamlarına göre nüfusunun %30’unun yoksulluk sınırının altında yaşadığı ve % 45’inin işsiz olduğu, yasal olarak resmi statüsü ile fiili statüsü arasında fark olan bir ülkeden bahsettiğimizi hatırlatırım. 

    http://www.youtube.com/watch?v=2Ika2PUR-mo 

    Not: Baba tarafı Kosova, Gilan’dan göçmüş bir Arnavut olan şu kardeşiniz sadece tek kelime Arnavutça bildiği için internet araştırması marifetiyle eğer Arnavutça isimleri yanlış çevirdiysem uyaran biri olursa çok mutlu olurum.