hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan'dan muhalefete: "Türkiyeyi bölen sizsiniz"

    Erdoğandan muhalefete: Türkiyeyi bölen sizsiniz
    expand

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 3. Olagan Kongresi'nde Kürt açılımıyla ilgili mesajlar verdi, "Kürt kardeşimin meselesi benim meselemdir" dedi. Muhalefete de yüklenen Erdoğan, ''Türkiyeyi asıl bölen sizsiniz" diye konuştu. Erdoğan konuşmasında Cem Karaca, Ahmet Kaya, Nazım Hikmet, Mehmet Akif gibi önemli sanatçı ve yazarların isimlerini de andı.

    AK Parti'nin 3. Olağan Kongre'si Ankara'da başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tek genel başkan adayı olduğu kongrede ana tema ise açılımdı.

    Erdoğan da  açılış konuşmasının büyük bir bölümünü açılıma ayırdı ve konuşmasında birbirinden farklı çok sayıda sanatçı, yazar ve şairin ismini anarak açılımı bu isimlerle de desteklemeye çalıştı.

    Erdoğan’ın konuşması içinde ismini verdiği bu isimler şunlar:

    Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli, Pir Sultan, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Mevlana, Sabahat Akkiraz, Tatyos Efendi, Cem Karaca, Ahmet Kaya, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Ahmedi Hani, Said-i Nursi, Necip Fazıl Kısakürek.


    Başbakan Erdoğan, ASKİ Sosyal Tesislerinde düzenlenen AK Parti 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Pınarhisar Cezaevi'ne cezasını çekmeye giderken yaşadıklarını anlatan Erdoğan, "Sevgili kardeşlerim, Pınarhisar Cezaevi'ne doğru yola çıkarken, 26 Mart 1999 günlerden cuma... Yola çıkarken, Üsküdar'dan evimin önündeki vatandaşlarıma seslendim: 'Bu bir veda değildir. İnşallah bitmeyen şarkının besteleri içindeki bir 'es'tir, bir duraktır' dedim. İnanıyorum ki, 'es'ten sonraki notalar istikrar içeresinde aydınlık yarınların Türkiye'sine, barışa sevgiye, kardeşliğe giden yolda, sizin bu sevginiz, sizin bu aşkınız, sizin sevdalarınızla bütünleşerek devam edecektir' dedim. Umudumu bir an olsun yitirmedim, bir an bile hizmet yolculuğunun inkıtaya uğrayacağını, kesintiye uğrayacağını düşünmedim. Bir an bile karamsarlığa kapılmadım. Bir an bile başımı öne eğmedim" dedi.

    Pınarhisar Cezaevi'nde, Necip Fazıl Kısakürek'in "Dua" şiirinin dizelerinin hislerine tercüman olduğunu belirten Erdoğan, Kısakürek'in dizelerini okudu:

     "Dua dua, eller karıncalanmış; yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış. Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu iplik ki incecik, örer boşluğu. Ana rahmi zahir şu bizim koğuş; karanlığında nur, yeniden doğuş. Sesler duymaktayım: davran ve boğuş. Sen bir devsin, yükü ağırdır devin. Kalk ayağa, dim dik doğrul ve sevin. Mehmed'im sevinin başlar yüksekte. Ölsek de sevinin, eve dönsek de!Sanma bu tekerlek kalır tümsekte. Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir."

    KÜRT AÇILIMI MESAJLARI

    Muhalefete seslenen Erdoğan MHP ve CHP için iki farklı dil kullandı. Görüşme talebini reddeden MHP'yi sert bir dille eleştiren Erdoğan CHP'ye ise "Gelin üzümü beraber yiyelim" diyerek çağrıda bulundu.

    Başbakan CHP'ye yönelik olarak da "Yazılı davet isteyeceğim, verirlerse gideceğim" diye konuştu.

    Erdoğan, "Ülkenin bir meselesi varsa, AK Parti'nin ona sırtını dönme seçeneği asla ve asla yok. Ülkemde kanayan bir yara varsa, AK Parti'nin ona ilgisiz kalma, alakasız kalma lüksü asla ve asla yok. Ülkemde yükselen bir talep varsa, AK Parti'nin ona karşı kör, sağır, dilsiz olma ihtimali yok" dedi.

    "Ülkemde yükselen bir talep varsa, AK Parti'nin ona karşı kör, sağır, dilsiz olma ihtimali yok. Türk kardeşimin meselesi benim meselemdir. Kürt kardeşimin meselesi benim meselemdir" diyen Erdoğan, "Alevi kardeşimin meselesi benim meselemdir. Azınlıkların meselesi, benim meselemdir. Bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı her bir kardeşimin meselesi benim meselemdir. İşte onun için 'milli birlik' diyoruz. İşte onun için 'demokratik açılım' diyoruz" diye konuştu.

    Erdoğan, "Meydanlarda hamasetle bu iş çözülmüyor. Onun için diyoruz ki ne biliyorsan onu söyle. Hizmetkarın olalım, doğruları paylaşalım, beraber bunu ortadan kaldıralım diyoruz. Bildiğimizi, düşündüğümüzü dayatalım demiyoruz gel beraber yapalım diyoruz. Onun için de İçişleri Bakanımızın koordinasyonunda bugüne kadar çalıştık, çalışıyoruz.  Herkes, çözümü devletten bekliyorsa, herkes çözümü siyasetten bekliyorsa, buna gözünü yummak, buna duyarsız kalmak akıl karı mıdır? Böyle bir yaklaşım, demokrasiden başka, siyasetten başka, hukuktan başka kapıların açılmasına seyirci kalmak demek değil midir?" ifadelerini kullandı.

    "Millet iradesinin seçimlerin dışında bir yolla değiştirilebileceğine inananlar, artık karşısında milleti bulurlar. Demokrasinin ertelenebileceğini, zafiyete uğratılabileceğini vehmedenler, karşılarında milleti bulurlar" diyen Başbakan, "Hükümet politikalarını çeteler eliyle, mafya eliyle, gizli senaryolarla, kirli ilişkilerle şekillenebileceğine inananlar, böyle bir gayretin içine girenler, karşılarında hukuku bulurlar. Milleti, bulurlar, Ak Parti iktidarını bulurlar" şeklinde konuştu.

    Mehmet AKif Ersoy'un, "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, bu yol hak yoludur dönme bilmez yürürüz" dizelerini okuyan Erdoğan, AK Parti'nin milletten aldığı güçle, Türkiye'yi daha ileri bir demokrasi haline getirmeye kararlı olduğunu vurguladı.

    "Kimse AK Parti'ye 'ülkeyi bölüyorsun' diyemez"

    Erdoğan, AK Parti'nin her meseleyi siyaset içinde, hukuk içinde, demokrasi içinde konuşulabileceğini, tartışılabileceğini, çözülebileceğini düşündüğünü ifade ederek,Türkiye'nin her sorunu hal yoluna koyabilecek bir donanıma, bir birikime ve bir özgüvene sahip olduğuna inandıklarını belirtti. Son derece halis duygularla, son derece samimi hislerle, son derece hasbi niyetlerle yola çıktıklarını anlatan Erdoğan, "Burada iki şey var. Bir hesabı olanlar var, iki hasbi olanlar var. Hesabı olanları milletim hesaba çekecek. Ama hasbi olanları da benim milletim her zaman olduğu gibi mükafatlandıracak" diye konuştu.

    "Utanmadan, sıkılmadan bir de kalkacaksın, diyeceksin ki Türkiye'yi bölüyorlar. Türkiye'yi asıl bölen sizsiniz, siz. Sizin ta kendiniz bu ülkeyi yıllardır maalesef etnik ifadelerle böldünüz. Hiç bir zaman kucaklayamadınız" diyen Başbakan Erdoğan, "Cenazelerimizde bizim slogan atılmaz. Bağırıp, çağrılmaz. Tekbir dahi getirilmez... Ve maalesef cenaze namazında da durmazlar. Şehide saygın varsa gel görevini yap! Bırak slogan atmayı, bırak orada bu işin adabı içerisinde olmayan şeyleri yapmayı" şeklinde konuştu ve açılım sürecine muhalefet eden kesimleri eleştirdi ve söz konusu olayları, 'provokasyon' olarak değerlendirdi.

    "Yazılı davet isteyeceğim"

    Bu süreci yılmadan, usanmadan devam ettireceklerini, parlamentoda önce milletvekillerince konuyu müzakere edeceklerini, daha sonra da bütün Türkiye'yi dolaşacaklarını belirten Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın iki aydır konuya ilişkin sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, düşünce grupları, yazılı ve görsel yayınların temsilcileri ve akademisyenlerle görüştüğünü anımsattı.

    Erdoğan, "Havuzda şu anda bir şeyler birikti. Bu kongreden sonra MHP kararını açıkladığı için, ret cevabı verdiği için, gerek yok. CHP yazılı cevap vermediği için ben bir yazılı davet isteyeceğim. Verirler veya vermezler. Vermeleri halinde gideceğim, konuşacağım. Konuştuktan sonra da ona göre yolumuza devam edeceğiz. Biz bu konuda bağcıyla uğraşmıyoruz bizim tek derdimiz barışın, özgürlüğün, kardeşliğin markası olan üzümü yemek. Ve slogan atarak, iftira atarak, ağır ithamlarla süreci tahrik ederek açılımları baltalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Cenaze törenlerinden, stad tribünlerine kadar neler yaptıklarını görüyorsunuz değil mi?" diye sordu.

    "Bu provokasyonları kimler ne için yapıyor, milletim biliyor. Futbolu dahi tahriklerine alet edecek kadar bu ülkenin kardeşliğinden haz etmiyorlar. Cenazelerimizde bizim slogan atılmaz" diyen Erdoğan, "Bağırıp, çağrılmaz. Tekbir dahi getirilmez. Bunları biz bu işin ehli olanlardan öğrendik. Ama ehli olanlar musallanın başında söylemelerine rağmen onlar bakıyorsunuz kendilerine has sloganlarıyla, kendilerine has işaretleriyle, kendilerine siyasi rant devşirmenin gayreti içerisindeler. Ve maalesef cenaze namazında da durmazlar. Şehide saygın varsa gel görevini yap. Bırak slogan atmayı, bırak orada bu işin adabı içerisinde olmayan şeyleri yapmayı" şeklinde konuştu.

    "Kışkırtmalara prim vermeyiniz"

    Bütün bu yaşanan olumsuzlukları sabırla karşıladıklarını, sabırla da karşılamaya devam ettiklerini ifade eden Erdoğan, hiç bir zaman kötüyü kendilerine örnek almayacaklarını, yapılan ayrımcılığı, haksızlığı onaylayan, suskunluk ve pişkinlik içerisinde olmayacaklarını vurguladı.

    Erdoğan, "Stadlarda atılacak her gol kalemize atılacaktır. Orada atılacak her gol, bizi küme düşürecektir. Orada atılacak her gol, düşmanlığın, çatışmanın, ayrışmanın hanesine yazılacaktır. Gelin, kardeşlik adına, dostluk adına, birlik ve beraberliğimiz adına gol atalım. Zorlu bir süreçteyiz, zor bir dönemeçteyiz, sabır isteyen, soğukkanlılık isteyen, suhulet isteyen bir değişim sürecindeyiz. Terör piyasasından nemalananlar, kirli oyunlarını sergilemeye devam edecekler. Biz o oyunları hep birlikte bozacağız, millet olarak, el ele, gönül gönüle bozacağız. Ve bu demokratik açılım sürecinde öncelikli terör sorunu var" diye konuştu.

    Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan diğer satır başları:

    Erdoğan, "Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan demokrasiden, laiklikten, sosyal devletten ve hukuk devleti anlayışından taviz vermeden ülkemizi, milletimizi ve devletimizi yüceltmeye devam edeceğiz" dedi.

    Bu parti, bu hareket ve bu kadronun, milletin rotasından başka bir rota tanımadığını belirterek, "Bundan sonra da tanımayacak. Bu partiye, toplumdan kopuk olan elitler yön belirleyemez. Bu partiye, küçümseyerek bakan seçkinler rota çizemez. Bu parti milletin hukukunu ayaklar altına alan çeteler sirayet edemez. Zira üzerimizdeki yük, aziz milletin yüküdür. Üzerimizdeki emanet top yekin milletin emanetidir. Biz bu yükü yere düşürmedik. Bundan sonra da düşürmeyeceğiz. Biz bu emanete halel getirmedik, bundan sonra da Allah'ın izniyle getirmeyeceğiz" dedi.

    "Dikkat edin, iktidarda bulunduğumuz 7 yıl boyunca üzerimizdeki bu emaneti düşürmek isteyenler oldu. Millet iradesini gölgelemek, milletin arzu ve taleplerini çiğnemek isteyenler oldu. Bizi demokrasi yolunda, ilerleme yolunda, kalkınma yolunda alıkoymak isteyenler oldu. Tahriklerle, provokasyonlarla, kirli senaryolarla Türkiye'yi karanlık mecralara sevk etmek isteyenler oldu. Hiç birine boyun eğmedik. Hiçbirine prim vermedik. Dik durduk, boynumuzu bükmedik, başımızı öne eğmedik" diyen Erdoğan,  "AK Parti'nin aklına asla ve asla gölge düşürmedik. 3 Kasım 2002 bu ülke için bu ülke ve millet için milat olmuştur. 3 Kasım'dan itibaren bu ülkede siyaset tartı, yönetim anlayışı, demokrasinin standardı, devlet millet kaynaşması köklü şekilde değişmiştir. Millet iradesinin seçimlerin dışında bir yolla değiştirilebileceğine inananlar, artık karşısında milleti bulurlar" ifadelerini kullandı.

    Başbakan, "Demokrasinin ertelenebileceğini, zafiyete uğratılabileceğini vehmedenler, karşılarında milleti bulurlar. Hükümet politikalarını çeteler eliyle, mafya eliyle, gizli senaryolarla, kirli ilişkilerle şekillenebileceğine inananlar, böyle bir gayretin içine girenler, karşılarında hukuku bulurlar. Milleti, bulurlar, Ak Parti iktidarını bulurlar" diye konuştu.

    Mehmet AKif Ersoy'un, "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, bu yol hak yoludur dönme bilmez yürürüz" dizelerini okuyan Erdoğan, AK Parti'nin milletten aldığı güçle, Türkiye'yi daha ileri bir demokrasi haline getirmeye kararlı olduğunu vurguladı.

    "Yolculuğumuzu bu şekilde devam ettireceğiz"

    Erdoğan, "Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan demokrasiden, laiklikten, sosyal devletten ve hukuk devleti anlayışından taviz vermeden ülkemizi, milletimizi ve devletimizi yüceltmeye devam edeceğiz. Demokrasi tarihimiz boyunca, bu ülkede iktidarlar 2 yıl, 3 yıl gibi kısa süreler içinde yıprandı, heyecanını kaybetti. Yozlaşma ve yolsuzluk batağında çırpınır hale geldiler. Siyaset, millete hizmet etmenin, millete hizmetkar olmanın, milletin derdi ile dertlenmenin, milletin meseleleriyle meşgul olmanın değil, acı ama gerçek çıkar sağlamanın, rant sağlamanın, güç devşirmenin aracına dönüştü" dedi.

    Başbakan, "Siyasetin amacını iktidara gelerek, iktidarın imkan ve fırsatlarını kullanmak olduğunu zannedenler, kişisel ihtiraslara, münferit menfaat arayışlarına esir olmaktan kurtulamadılar. Biz 'millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz' dedik" diye konuştu.

    "Bu yolculuğumuzu da bu şekilde devam ettireceğiz. AK Parti'de 'her şeyin temeli insandır. Siyasette insanın huzur ve mutluluğu, refah ve esenliği için yapılmalıdır' diyerek, siyasetin amacını yeniden belirledi. Artık siyasetin amacı, belli kişi ve partilerin geleceğini garanti altına alma uğraşı olmaktan çıktı. Artık tüm partilerin, tüm kurumların tüm sistemin ancak ve ancak insanın huzuruna, mutluluğuna, refahına odaklanması gerektiğine inanan bir siyasi anlayış iktidara geldi" diyen Erdoğan, "Siyasetin amacı, toplumun umumi menfaati oldu. Adaletin tam anlamıyla tesis edilmesi oldu, her bireyin temel hak ve özgürlüklere kavuşması oldu. Değerleri olmayan, idealleri olmayan, ahlaki amacı olmayan bir siyaset bizim kitabımızda yer bulamaz" ifadelerini kullandı.

    "Siyaseti daha etkin bir kurum haline getirerek, devlet millet kaynaşmasını yeniden tesis etmek, devletin kurumlarına güveni tazelemek, önemli hedeflerimizin arasında yer aldı. Yolsuzluklara, usulsüzlüklere göz yummadık, bundan sonra da göz yummayacağız" diyen Erdoğan, "AK Parti'de yozlaşma bekleyenler, beyhude beklerler; yıpranma bekleyenler, beyhude beklerler. AK Parti'de yorgunluk, bıkkınlık, heyecansızlık, durgunluk bekleyenler beyhude beklerler" şeklinde konuştu.

    "Yolumuz meşakkatli"

    Erdoğan, teşkilatımın tüm mensuplarına seslenerek, "Bizim yolumuz uzun... Bizim yolumuz meşakkatli... Bizim yolumuz zahmetli" dedi.

    Yunus Emre'nin, "Bu yol uzundur, menzili çoktur, geçidi yoktur, derin sular var", Aşık Veysel'in de "Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece" dizelerini söyleyen Erdoğan, "İşte bu uzun yolu, bu zorlu, bu meşakkatli yolu, sabırla, dirayetle, dayanışma içinde, en önemlisi de heyecan içinde, milletimizle el ele, gönül gönüle yürüyeceğiz, yürümeye devam edeceğiz" diye konuştu.

    Erdoğan, "Bu partiden, bu hareketten farklı beklentileri olanlar varsa, millete ve ülkeye hizmetin ötesinde hedefleri olanlar varsa, onlar bizimle yollarını ayırsınlar. Heyecanını, coşkusunu, hizmet etme aşkını ve sevdasını yitirenler varsa onlar kenara çekilsinler. Kendisini yorulmuş hissedenler varsa biraz mola versinler. Biz, 7 yıl boyunca milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik şekilde çıktık, bundan sonra da aynı şekilde milletimizle kaynaşmaya, kucaklaşmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

    "Bekle-Gör politikası olamaz"

    7 yılda Türkiye'nin, AK Parti'nin siyasete getirdiği yeni solukla, dinamizmle, yeni ufuklarla çok büyük bir değişim, çok köklü bir dönüşüm yaşadığı görüşünü dile getiren Erdoğan, "Bizim 7 yıllık iktidar süremizi, önceki hükümetle, önceki hükümetlerle kıyaslamak yanıltıcı olur. Zira biz, Türkiye'yi bir bütün olarak ele aldık, sorunlara bütüncül çözümler, köklü çözümler getirdik" dedi.

    Türkiye'nin dış politikasının, "Bekle-Gör politikası olamayacağına" işaret eden Başbakan Erdoğan, "Küresel gündemin peşine takılıp, oradan oraya savrulan bir ülke olamaz. Türkiye, gündemi belirlenen bir ülke olamaz. Türkiye, haksızlık karşısında susan bir ülke asla olamaz. Tam tersine Türkiye, bugün gündem belirleyen, bölgesel ve küresel meselelerde ağırlığını koyan, güçlü, itibarlı, saygın bir ülke konumuna yükselmiştir" dedi.

    "Bugün Türkiye, bambaşka bir yerde duruyor. Biz soğuk savaşın refleksleriyle değil, tarihi bir misyon ruhuyla hareket ettik, ediyoruz" diyen Erdoğan, "Biz Türkiye'nin tarihi birikimini, kültürel derinliğini, jeo-stratejik konumunu bilerek ve anlayarak politika geliştiriyoruz. Biz, tarihin bu kırılma noktasında Türkiye'nin üstlenmesi gereken rolü biliyoruz. Türkiye'nin etrafına duvarlar örerek Türkiye'yi 21'inci yüzyılın parlayan yıldızı yapmak mümkün değildir" diye konuştu.

    "Hiçbir milleti ayırmadan herkese eşit davranılmasını istiyoruz. Zira uygulanmayan ilkeler, kısa sürede anlamlarını yitirirler" diyen Başbakan, "Biz bu yüzden evrensel adalet ilkesinin Gazze'den Afganistan'a, Çin'den Afrika'ya, Balkanlar'dan Latin Amerika'ya kadar dünyanın her yerinde tutarlı bir şekilde uygulanmasının mücadelesini veriyoruz" şeklinde konuştu.

    "Dışlama" tepkisi

    Başbakan Erdoğan, "Mevlana'ya kulak verdik, 'Gel, ne olursan ol, yine gel' dedik. Hacı Bektaş Veli'ye kulak verdik, 'Bir olalım, iri olalım, diri olalım' dedik. Pir Sultan Abdal'a kulak verdik, 'gelin canlar bir olalım' dedik. Yunus'a kulak verdik, 'gelin tanış olalım' dedik. Kimseyi Sünni olduğu için değil, kimseyi Alevi olduğu için değil, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Tatar, Abhaza, Arap, Roman, Musevi, Rum, Ermeni olduğu için değil, herkesi insan olduğu için sevdik. Biz bu terbiyeyi, biz bu adabı 'Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü' diyen Yunus'tan aldık" diyen Erdoğan, "Biz bu terbiyeyi, Çanakkale'de düşmanına dahi kahve ikram edebilmeyi başarmış Mehmetçik'ten, şehitlerimizden, gazilerimizden aldık. Onun için kimsenin bu ülkede bir başkasını dışlamaya hakkı olamaz. Bu ülkenin hamurunda dışlamak yoktur. Bu ülkenin hamurunda ötekileştirmek yoktur. Geçmişte yanlışlarımız varsa, bunları bir tarafa koyalım" şeklinde konuştu.

    AK Parti'yi bir Türkiye partisi yapanın, bu kucaklayıcı tavrı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu engin bakış açısıyla AK Parti'nin Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde birinci parti olduğunu dile getirdi.

    Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

    "Bu topraklarda hoş görülmeyen yegane şey, hoşgörüsüzlüktür. Tahammül edilmeyen yegane şey, tahammülsüzlüktür. Biz, binlerce yıldan bu yana bu toprakların üzerinde yankılanan sese kulak veriyor, binlerce yıldan bu yana bu toprakları şekillendiren kardeşlik ruhunu benimsiyoruz. Bizim kitabımızda sınıf çatışmalarına yer yoktur. Bizim kitabımızda mezhep çatışmalarına yer yoktur. Bizim kitabımızda kavmiyetçi çatışmalara yer yoktur. Bizim kitabımızda memleketin bir bölgesini fazla, bir bölgesini eksik sevmek yazmaz. 780 bin kilometrekarenin tamamı bizim için aynı statüdedir. 72 milyon vatandaşımız bizim için aynı statüdedir, hepsi eşittir, hepsi birinci sınıf vatandaştır."

    "Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen Türkiye..."

    AK Parti'nin, 3. Büyük Kongre için çok anlamlı bir slogan belirlediğini belirten Erdoğan, "Partimizi kurduğumuz andan itibaren gür bir sesle ifade ettiğimiz gibi, bugün de bütün yüreğimizle tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya sesleniyoruz ve diyoruz ki: Biz, birlikte Türkiye'yiz. Bu toprakları hep birlikte vatan kıldık. Bu topraklarda hep birlikte tek bir millet olduk. Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da omuz omuza bu toprakları savunduk, yan yana şehit düştük. Biz şehitlerimizle Türkiye'yiz, biz gazilerimizle Türkiye'yiz. Biz, türkülerimizle, şarkılarımızla, halayımız, horonumuz, zeybeğimizle Türkiye'yiz. Ortak kaderimizle Türkiye'yiz, ortak ideallerimizle, ortak geçmişimiz ve ortak geleceğimizle Türkiye'yiz. 72 milyon vatandaşımın her biri, bu ülkenin asli unsurudur, vazgeçilmez temel taşıdır, her biri bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır" diye konuştu.

    Başbakan, "Şunu tüm samimiyetimle, bütün hasbiliğimle ifade ediyorum: Bu ülkenin tarihinden, Ahmet Yesevi'yi, Hacı Bektaş'ı, Pir Sultan'ı, Hacı Bayram Veli'yi çıkartmaya kalkarsanız, onları görmezden gelirseniz, onları yok sayarsanız, bu ülke öksüz kalır, yetim kalır, köksüz ve dayanaksız kalır. Yunus Emre'siz bir Türkiye dilsiz kalır. Mevlana'sız bir Türkiye ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz'a kulak vermeyen, dinlemeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi'yi yok sayan Türkiye'nin besteleri yarım kalır. Cem Karaca bu ülkenin hasretini çektiği kadar, bu ülke de Cem Karaca'nın hasretini çekti. 'Hoşçakalın İki Gözüm' diyen Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen Türkiye'nin şarkıları eksik kalır. Nasıl Mehmet Akif'siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nazım Hikmet'siz bir Türkiye eksik sayılır. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz ama Ahmedi Hani'siz, Bitlis'li Said-i Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır. Biz, bu ülkenin tüm renkleriyle, bütün çiçekleriyle, bütün kokularıyla, dağları, taşları, ırmaklarıyla Türkiye'yiz" ifadelerini kullandı.

    "Gelin bu sorun alanlarını beraber çözelim"


    Mutlak hürriyetin ve mutlak özgürlüğün tesisinin, ancak herkesin kendini emniyette hissetmesiyle mümkün olacağını belirten Başbakan Erdoğan, güvenliğin olmadığı yerde özgürlükten, hürriyetin olmadığı yerde de emniyetten söz edilemeyeceğini ifade etti.

    Erdoğan, şunları söyledi:

    "Bugüne kadar etnik ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz, yapmayacağız. Dinsel ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz, yapmayacağız. Bölgesel ayrımcılık yapmadık, yapmıyoruz, yapmayacağız. Bütünleştirici, birleştirici, kaynaştırıcı bir siyaset istiyoruz. Bütünleşmiş, birleşmiş, kaynaşmış bir Türkiye istiyoruz. Bunu başarmak bizim elimizde. Bunu başarmak iktidarıyla, muhalefetimizle, anayasal kurumlarımızla, sivil toplum örgütlerimizle, sanatçılarımız, bilim adamlarımız, akademisyenlerimizle bizim elimizde. Ne diyoruz biz, ne diyoruz, ey muhalefet? Hepiniz, gelin, ne diyecekseniz, açık ve net söyleyin. Bu sorunlar var mı ülkemizde? Sorun alanları var mı ülkemizde? Bu sorun alanlarını biz siyasiler ortadan kaldırmayacak mıyız? Kaldıracağız.

    Peki ne güne duruyorsunuz. Daha gecikelim mi? Eğer sizin iktidara gelmenizi bekliyorsanız, bu millet sizi iktidara getirmez ve getirmeyecektir. Ben öyle görüyorum. Çünkü, bu anlayışla vatandaşına yaklaşanları bu millet iktidara getirmez. Gelin bu sorun alanlarını beraber çözelim. Bunları ortadan kaldıralım. Mesele, gelin üzümü beraber yiyelim ama derdiniz sizin bağcı dövmekse, benim milletim size bağcıyı dövdürmez. Onun için bu yolculuğu kararlı bir şekilde sürdüreceğiz, onu için durmak yok, yola devam diyoruz, devam edeceğiz."

    AB süreci

    Büyük Kongre'nin Türkiye için son derece anlamlı bir yıl dönümünde gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, 3 Ekim 2005'te Türkiye'nin Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerine başladığını hatırlattı.

    Bir yıl gibi kısa bir sürede 35 fasılda tarama sürecinin tamamlandığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

    "Türkiye'nin yarım asırlık Avrupa Birliği hayalinde en somut ve en çarpıcı gelişmeler bu dönemde, AK Parti döneminde yaşandı. Biz, Türkiye tarafı olarak, ülkemizin istikrar ve huzurunun kalıcı hale gelmesi, yaşam standartlarının, demokrasi standartlarının yükselmesi için, Avrupa Birliği Katılım Sürecine ilişkin yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getiriyoruz. Her dönem başkanlığında iki faslın açılması, Türkiye'nin önüne yeni şartların konulması, deyim yerindeyse, maç sırasında kuralların değiştirilmesi, Avrupa Birliği'ne karşı soru işaretlerinin de artmasına neden olmuştur.

    Ayrıca, Avrupa içindeki kimi ülke liderlerinin, tamamen popülist kaygılarla Türkiye'yi tartışma konusu yapmaları da ülkemize yönelik ciddi bir adaletsizlik olarak tezahür etmiştir. Büyük Kongremiz vesilesiyle şu hususu bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum: Hükümet olarak, Avrupa Birliğine katılım sürecini kararlılıkla sürdüreceğiz. Nitekim, bakan düzeyinde bir Başmüzakereci atamış olmam da bu niyetimizin somut göstergesidir. Biz, bize düşeni fazlasıyla yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Eğer Avrupa bizim bu gayretimizi, bu iştiyakımızı görmemekte direnirse, önümüze yeni kurallar, yeni engeller çıkarmaya devam ederse, bu kendi bilecekleri iştir. Ancak biz, kendimiz için, ülkemiz için, milletimiz için reformlarımızı yapmaya devam edecek, standartlarımızı yükselteceğiz."

    "Bu IMF işini de bitirelim"

    İstanbul'da devam eden IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısına da değinen Erdoğan, "13 ayda toplantının yapıldığı İstanbul Kongre Merkezi'ni 330 milyon TL'ye tamamladık. Tarihte ecdadımızın bu tür yapıtları vardır. Şimdi de biz yapıyoruz. 13 ay... Öyle 25 yıl evvel temelini at, ortada kalsın, yok böyle bir şey. Temelini attık, tarih verdik ve bitirttik. IMF, 'Biz bunun biteceğine inanmıyorduk. Hatta buradan alıp başka yere de götürmeyi düşündük' diyor. Bu ülkeyi tanıyın, onun için bir an önce bu IMF işini de bitirelim. Hiç müzakeresini yapmayacağız, hayırlı olsun deriz" diye konuştu.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow