hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    CNN TÜRK'ün gülen yüzü Pelin Çift

    CNN TÜRKün gülen yüzü Pelin Çift
    expand

    Son yıllarda güzellikleriyle ekranı dolduran haber spikerleri dizi yıldızları kadar ilgi çekiyor. Adlarına internet siteleri kuruluyor, fotoğraflarından oluşan galeriler hazırlanıyor. İşte bu bol hayranlı spikerlerden biri de, ses tonu ve ekran karizması kadar, güzelliğiyle de öne çıkan CNN TÜRK'ün haber yüzlerinden Pelin Çift....

    Mesleğe NTV'de hava durumu sunarak başlayan Çift, önüne açılan kapılarla hayatının mesleğini yapmaya başladığını anlattı.

    -Televizyon kariyerinize 12 yıl önce hava durumu sunuculuğu ile başladığınızı biliyoruz. Habere geçmeyi kendiniz mi istediniz, yoksa şartlar mı öyle gelişti?

    Aslında geçici olarak sadece üniversitede okurken para kazanmak amacıyla sektöre giriş yaptım. Niyetim, yeterli parayı biriktirmek ve Fransa'ya yüksek lisans eğitimi için gitmekti. NTV'ye bu amaçla başvurdum. Göreve başladıktan bir süre sonra kanal yönetiminden habere geçmem için teklif geldi. Nuri Çolakoğlu ve Cem Aydın gibi televizyon dünyasının iki önemli isminden böyle bir önerinin gelmesi beni çok mutlu etti. Böylelikle hava durumu sunuculuğundan, hevesle çalışacağım gece spikerliğine terfi etmiş oldum. Yani kurgulanmış bir kariyer değildi. Nuri Çolakoğlu ve Cem Aydın'a çok şey borçluyum.

    - Kaç yıldır CNN TÜRK'tesiniz, kanala girişiniz nasıl oldu?

    Beş senedir CNNTÜRK'teyim. Gelen teklif üzerine Efe Önbilgin, Ferhat Boratav ve Çiğdem Anad'la görüştüm, beni çok sıcak karşıladılar. Sabah haber kuşağını sunmam istendi. Uluslararası haber markasında çalışma fırsatını kimse kaçırmak istemez, memnuniyetle kabul ettim.

    - Yayın öncesi nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsunuz?

    CNN TÜRK'te yayının içeriğine dair hazırlık hiç bitmiyor. Çünkü Türkiye gündemi sürekli değiştiği, hatta son 3 senedir yazlar dahil her daim yoğun olduğu için evde de internet sitelerini ve haber kanallarını sürekli takip ediyorum. Köşe yazılarını ve analizleri, farklı bakış açılarına hakim olabilmek için okumaya özen gösteriyorum. Özellikle sıcak yayınlarda, görüş aldığım gazeteci ve uzmanların konuya yaklaşımını bilmek, yayını yürütmeyi çok kolaylaştırıyor. Yayına girmeden önce haber havuzunu tararım. Kendimi eksik hissettiğim bir haberde mutlaka editörlere danışırım ve habere hakim olmadan bültene girmemeye dikkat ederim.

    - Siz kimlerden haber dinlemeyi seviyorsunuz, neden?


    Anchorman'leri saymaya bile gerek yok sanırım. Birand, Dündar ve Kırca'nın haricinde, mutlaka birçok isim var kendini kanıtlamış. İlk aklıma gelenler Fulin Arıkan, Ahu Özyurt ve Banu Güven... Fulin Arıkan'ın ekrandaki duruşunu, ifadesini ve diksiyonunu çok beğeniyorum. Ahu Özyurt'un kendine özgü bir tarzı var, soruları net sorar, haberlere hep hakimdir. Banu Güven'in haberciliğinin yanısıra ekran karizması çok kuvvetli.

    - Kıyafet, saç ve makyaj konusunda nelere dikkat ediyorsunuz?

    Haberin önüne geçecek abartılı kıyafet ve takılardan uzak duruyorum, en önemlisi bu. CNN International'da aldığım eğitim, pratikte çok işime yaradı. Sade ve rahat olmaya özen gösteriyorum.  İki senedir Faik Sönmez'le çalışıyorum. Sezon öncesi stilistleriyle biraraya gelip bana uygun renkleri belirliyoruz. Kendimi rahat, iyi hissetmediğim bir kıyafetle yayına çıkmıyorum. Kahverengi, gri, çok parlak, desenli kumaşları kendime yakıştırmıyorum....

    - Bugüne kadar en çok hangi yayında zorlandınız, neden?

    Skytürk'te çalışırken, ekibimiz Kuzey Irak'a habere gitmişti. Mesut Gengeç ve kameraman - Zaza Kemal diye bilinir - Kemal Batur... Bir bültende Musul'dan kendileriyle telefon bağlantısı kurduk ve Mesut Gengeç izlenimlerini aktarırken birden silah sesleri gelmeye başladı. Müthiş bir şaşkınlık ve panik yaşadım. Birden sesi titremeye başladı 'Silah atıyorlar, Kemal vuruldu, parmakları koptu' dedi ve bağlantı kesildi. O yayını nasıl toparladım, nasıl yürüttüm bilmiyorum. Yayından çıktım ve ağlamaya başladım. Psikolojik olarak en zorlandığım yayındı. Arkadaşlarımız hemen döndüler ve tedavilerine başlandı. Maalesef Kemal, parmağını kaybetti. Bir de hiç unutamadığım bir savaş yayını vardır. 2. Körfez Savaşı'nda 7 saat aralıksız yayında kalmıştım.

    - Özel hayatınızda neler yaparsınız, özel uğraşlarınız var mı?

    Bu soruya orijinal cevabım yok, baştan belirteyim. Bol bol okurum, yürürüm. Müze gezmek en büyük keyiflerden biri benim için. Resim sergilerini kaçırmam, özellikle Oryantalistler ve İstanbul resimleri. Gravürlerin başından ayrılamam. En büyük hayalim eşimle birlikte uzun bir gezi gerçekleştirip sevdiğim tabloları kendi mekanlarında ziyaret edebilmek. Ufak tefek koleksiyonlarım var, biri İstanbul tabloları. 50'ye yakın tablom var. Ressam Mehmet Batı, bence suluboyada Türkiye'de bir numara. Onun resimleri evimin duvarlarını süslüyor. Dönem dönem bazılarını indirip yenilerini asıyorum, terapi gibi geliyor. Bir de, şimdilik fazlasıyla mütevazı bir tombul serçe biblo koleksiyonum var. Şansım da yaver gidiyor. Geçenlerde büyük tesadüf eseri bir feslik gördüm. Tahta oyma... Üzerinde harika serçe figürleri olan. Hemen satın aldım. Böylelikle biblolar kedimiz Totti'nin zulmünden kurtuldu. Duvarda yeni raflarında güvendeler...

    - Yeni başlayanlara neler tavsiyeniz edersiniz?


    İster kamera önü olsun, ister arka sı farketmez, sabırlı olmayı ve sebat etmeyi göze alırlarsa bu işe başlasınlar. Öncelikle mesai anlayışı bu meslek grubu için geçerli değil. Sabah, akşam, gece, tatil, bayram, yaz, kış "gel" dediler mi geleceksin. Zaten "git" derlerse hiç şansın yok. Stajyer mertebesinden kadroluya geçmek ayrı mesele. Bugün televizyon kanallarında, ilgiyle izlenen birçok program "tecrübeli" stajyerlerin omuzlarında yükseliyor. Tabii, her mecrada olduğu gibi, medyada da yakınını kollama devrini geride bırakmış değiliz. Kadınların fazladan bir kez daha düşünmesi gerekir. Burası Türkiye, bu ülkede erkekler olgunlaşır, kadınlar yaşlanır. Kadınların rüştünü ispatı uzuuun bir zaman alıyor, o dönemde yaşlanıp da tedavülden kalkmazsanız ne ala! Canlı yayınlar mayın tarlası gibi, her kullandığınız kelime, sorduğunuz soru, bir ideolojik tavra yorulabilir. Söylediğiniz, farklı algılanabilir hatta söylemedikleriniz bile söylenmiş kabul edilebilir. Tabii, son olarak, meslekte ilerledikçe, günün moda tabiriyle 'psikolojik asimetrik harekata' karşı hazır olmak gerekiyor.

    Kaynak: Milliyet Televizyon eki
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow