hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    İşçiler genel grev istedi, Türk-İş sessiz kaldı

    İşçiler genel grev istedi, Türk-İş sessiz kaldı
    expand

    Türk-İş, Ankara'da 'Ekmek, Barış, Özgürlük için Demokrasi ve Haklar' mitingi düzenledi. Mitingde konuşan Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, hükümeti eleştirdi, "Sesimizi duyun" dedi. Ancak miting sonunda 'genel grev' sloganları atan TEKEL işçisi Türk-İş Başkanı'nı hedef aldı, "Kumlu istifa" sloganları atıldı.

    Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenen miting için işçiler Türkiye'nin dört bir yanından otobüslerle başkente geldi.

    Onur Akın'ın konseri ile başlayan mitingde, bir TEKEL işçisi, İstanbul'da eylemlerini sürdüren bir itfaiye işçisi ve şeker fabrikalarının özelleştirmesine karşı çıkan Şeker-İş üyesi bir işçi yaşadıkları sorunları anlatan birer konuşma yaptı.

    Daha sonra kürsüye Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu çıktı. Sorunların çözülmesi için hükümete seslenen Kumlu'nun konuşması sık sık "Türk-İş göreve genel greve" sloganlarıyla kesildi. Ancak Kumlu konuşmasında genel grevden söz etmedi.

    Kürsüden ayrılırken de meydanda toplanan TEKEL işçilerinin tepkisiyle karşılaştı. İşçiler, "Kumlu genel grev sözü verene kadar burayı terketmeyeceğiz" dedi.

    Bu sırada mikrofonu alan Harb-İş Genel Başkanı Ahmet Kalfa, "Emekçilerin istediği genel grevi işçiler, KESK'i ile Türkiye Kamu-Sen'i ile memurlarla başaracak. Emekçilerin sorunlarının çözümü için genel greve ihtiyaç vardır. Türk-İş de bu kararı almalıdır" dedi.

    Tek Gıda-İş Sendikası Genel Sekreteri Mecit Amaç da
    , TEKEL işçilerinin 34 gündür onurlu bir mücadele sergilediklerini belirtti. Yapılan ekmek mücadelesine gölge düşürülmemesini isteyen Amaç, işçilerden Türk-İş Genel Merkezi önündeki eylem alanına gitmelerini istedi.

    Sendika yöneticilerinin ikna çabaları etkili oldu ve TEKEL işçileri, mitingden sonra 34 gündür eylemlerini devam ettirdikleri Türk-İş Genel Merkezi önüne geçti.

    TEKEL işçilerinden işgal


    Türk-İş yönetiminin kendilerine yeterince destekte bulunmadığını öne süren işçiler, "Kumlu istifa" sloganları attı.

    İşçilerden yaklaşık 150 kişilik bir grup ise binaya girerek daha önce çıkmadıkları başkanlık katında slogan atmayı sürdürdü.

    Yaklaşık 150 kişilik işçi grubu, genel merkez binasının başkanlık katına çıkarak, Genel Başkan Mustafa Kumlu aleyhine slogan attı ve istifasını istedi.

    Başkanlık katına çıkan işçilerin büyük bölümü, emniyet güçleri ile bazı işçi temsilcilerinin ikna çabaları sonucunda bina dışına çıktı.

    Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Sekreteri Türkel, işçilere hitaben yaptığı konuşmada, "Yola çıkarken bir Allah'a güvendik. TEKEL işçisi kendine güvendi. 'Ölmek var dönmek yok' dedik" diye konuştu.

    Eyleme başladıkları 34 gün boyunca sabırla beklediklerini ifade eden Türkel, "Kırıldık ama eğilmedik" dedi.

    Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının kendilerine destek olduğunu dile getiren Türkel, ancak Türk-İş yönetimi ile "kardeş" sendikaların gerekli duyarlığı göstermediğini savundu.

    Türkel, emekçilerin gücü karşısında hiçbir kuvvetin duramayacağını ifade ederek, duyarlı olan herkesi eylemlerine destek vermeye çağırdı.

    "Biz bu meydanda beklemeye devam edeceğiz, ya haklarımızı verirler ya da cesetlerimiz çiğnerler" diyen Türkel, TEKEL işçisinin kaybetmesi halinde Türkiye'nin kaybedeceğini savunarak, "genel grev" çağrısında bulundu.

    Türkel'in konuşması sırasında işçiler "Genel grev, genel direniş", "Gemileri yaktık, geri dönmek yok" ve "Kumlu istifa" şeklinde sloganlar attı. Öte yandan, bir grup işçi TÜRK-İŞ Genel Merkezi'nin başkanlık katındaki balkondan slogan atmayı sürdürüyor.

    TÜRK-İŞ BAŞKANI KUMLU NE DEDİ?

    Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, mitingde yaptığı konuşmada, katılımcılara, Türkiye'nin dört bir yanından, kış gününde yağmur çamuru hiçe sayıp, yollara düştükleri için teşekkür etti.

    "Bugün Türkiye bir yangın yerine dönmüştür. Emek büyük bir saldırı altındadır" diyen Kumlu, "Emeğin ürettikleri, bu yangında haramiler tarafından talan edilmektedir. Adaletsizlik her alanda hüküm sürerken, herkes bu adaletsizliğin karanlığı içine çekilmek istenmektedir. Ama rüzgar eken, fırtına biçer" diye konuştu.

    Kumlu, "Siz TEKEL işçileri, karda, kışta, soğukta, çoluk çocuk Türk-İş'in önünde, bir aydır ekmek için mücadele veriyorsunuz. Siz itfaiye işçileri, bir aydır Saraçhane Parkı'nda, çadırlarda, ekmek için mücadele veriyorsunuz. Siz şeker işçileri, aylardır her yerde mitingler yapıyorsunuz, ekmek mücadelesi veriyorsunuz. Sizlerin verdiği mücadeleye 'ideolojik' diyenler var. Böyle diyerek, kendi hatalarının üzerini örtmek isteyenler var. Halkımızın gözü önünde soruyorum size. Verdiğiniz mücadele ideolojik mi? Ben şahidim ki değil, ben kefilim ki değil. Sizler, ekmek parası için özlük haklarınız için güvenli bir gelecek için mücadele veriyorsunuz. Sizler, özelleştirmelerin memleketimizi nasıl yoksullaştırdığını, nasıl ele güne muhtaç ettiğini göstermek için mücadele ediyorsunuz" dedi.

    "Helal olsun size"

    TEKEL ve itfaiye işçilerini verdikleri sağduyulu, ağır başlı mücadele için kutlayan Kumlu, "Sizlerin mücadelesi, tüm emekçilerin mücadelesidir. Sizler, bizleri yönetenlerin ne kadar acımasız olduğunu kör göze parmak, herkese gösterdiniz. Su sıktılar, yılmadınız. Biber gazı sıktılar, yılmadınız. Gece yarıları çadırlarınızı bastılar, yılmadınız. Helal olsun size, helal olsun. Tüm emekçilerin hakkı size helal olsun" dedi.

    Çalışma yaşamında son dönemde yaşanan gelişmeleri eleştiren Kumlu, "(Avrupa Birliği) diyorlar, (demokratik açılım) diyorlar, (sosyal diyalog) diyorlar, (sendikalar başımızın tacı) diyorlar. Sonra ne yapıyorlar bir bakalım: Çalışma hayatını düzenleyen yasalar değişti mi? Örgütlenmenin önündeki engeller kalktı mı? Taşeronlaşma engellendi mi? İş kazaları durdu mu? İş güvencesi sağlandı mı? Hayır. Bunların hiçbiri yapılmadı" diye konuştu.

    Emeğin çıkarının, kavgada değil, barışta, ayrılıkta değil, kavuşmada olduğunu öğrene öğrene bugünlere geldiklerini vurgulayan Kumlu, barışı bilmeyenlere barışı öğretmekte, uzlaşmayı bilmeyenlere uzlaşmayı öğretmekte kararlı olduklarını belirtti.

    "Sorumluluk hatada ısrar edenlerin olur"

    İşçilerin gücünün temelinde para, kar, tahakküm olmadığı, güçlerinin temelinde inanç, masumiyet, savunduklarının haklılığı olduğunu dile getiren Kumlu, "Bizim gücümüzün temelinde, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına duyduğumuz saygı var ama emeğin en yüce değer olduğunu unutanlar, ara sıra bizim de ne olduğumuzu unutuyor. İşte o zaman ne oluyor? Böyle meydanlara çıkıp, işte böyle hep birlikte ayağa kalkıp, ne olduğumuzu hatırlatıyoruz. Diyelim olmadı, daha ne yapıyoruz? Seçim zamanı sandık önümüze konduğunda, kırmızı kartı gösteriyoruz. Eylemlerimizden rahatsız olanlar var. Ben de diyorum ki rahatsız olacağına çözüm üret. Herkes bilsin ki, TÜRK-İŞ belki her zaman gürlemez ama gürlediğinde yağar ve kuru gürültüye pabuç bırakmaz. Biz tavrımızı koyarız, ülkeyi idare edenlerin yapması gereken, bizlere kulak vermek, taleplerimize duyarlı olmaktır. Kulak ardı mı ediyorlar? O noktada, sorumluluk hatada ısrar edenlerin olur, işçinin değil" dedi.

    "Marifet IMF'den değil, halktan onay almakta"


    IMF'den onay almak uğruna yıllardır halkın iliğinin kemiğinin sömürüldüğünü ileri süren Kumlu, bu süreçte vatandaşın daha da yoksullaştırıldığını, esnafın iflas noktasına getirildiğini iddia etti.

    "Ekonomik krizin ülkeye teğet geçtiği" söylenirken, krizin bedelinin daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk olarak kendilerine ödetildiğini öne süren Kumlu, "Krizin panzehiri, sosyal devlet politikalarına geri dönmektir dedik, dinlemediler. Şimdilerde IMF ile yeni bir anlaşmadan bahsediliyor. Sayın Başbakan, madem artık IMF'ye ihtiyacımız yok, hala niçin yeni anlaşmadan bahsediyorsun. Yerden göğe her şeyin satıldığı, yetmedi mi? Yetmedi mi, sağlık haklarımızın, sigorta haklarımızın budandığı? Daha ne kaldı, ne? Artık IMF'yi def etme zamanı geldi. Çünkü marifet IMF'den değil, halktan onay almakta" diye konuştu.

    Kumlu, "İşçilerin, emeği ile geçinenlerin açlığı, yoksulluğu hükümetin vebalidir. Hak arayan emekçilerin seslerine kulak tıkamak, hükümetin vebalidir. Türkiye'nin her yanı, Ankara'nın göbeği, ekmek, barış, özgürlük için yanıyor. Bu yangını söndürmek hükümetin görevidir. Ey hükümet, sana sesleniyorum: TEKEL ve itfaiye işçileri başta olmak üzere çalışanların taleplerine kulak ver, işsizliğin önle, kiralık işçilik düzenlemesinden vazgeç, kıdem tazminatı hakkımıza el uzatma, 4/C ve benzeri uygulamalardan vazgeç, İşsizlik Sigortası Fonu'na el uzatma, vergi adaletsizliğini gider, sağlık ve sigorta haklarımızdaki mağduriyeti gider, asgari ücreti sefalet ücreti olmaktan çıkar, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki aksaklıkları gider, antidemokratik yasaları değiştir, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldır, taşeronlaşma ve kayıt dışı ekonomiyi engelle, sosyal devleti uygula, özelleştirmeleri durdur. Bu meydana, buraya kulak ver. Bu sesi duy" dedi.

    GÜVENLİK ÖNLEMLERİ


    Türk-İş'in düzenlediği mitinge, DİSK, KESK, TTB, TMMOB, BASK, HAKSEN, bazı siyasi partiler, meslek örgütleri, öğrenci grupları, kadın dernekleri, gay ve lezbiyen toplulukları destek verdi.

    Katılımcılar, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi önündeki polis noktasında üzerleri aranarak miting alanına alındı.

    Sıhhiye Meydanı ve civarında geniş güvenlik önlemleri alınan miting nedeniyle Ankara polisi başta olmak üzere İstanbul'dan gelen takviye ekiplerle birlikte yaklaşık 5 bin polis görev yaptı.

    Miting alanına gelen grupların alana girişleri sırasında sık sık hükümet aleyhine sloganlar attıkları görülürken bazı gruplar kontrol noktasına halay çekerek geldi.

    Yüksek binalarda keskin nişancılar ve Özel Harekat'a bağlı polisler, miting alanını sürekli olarak kontrol etti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow