hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "İsrail en azından Türk halkından özür dilemelidir"

    İsrail en azından Türk halkından özür dilemelidir
    expand

    Haaretz gazetesi yazarlarından Zvi Bar'el, özür ve tazminat ile Gazze'ye uygulanan abluka arasında bağ kurulmaması gerektiğini savunarak, "İsrail hükümeti en azından Türk halkından özür dilemelidir" dedi.

    Haaretz gazetesi yazarlarından Zvi Bar'el, Mavi Marmara olayıyla ilgili olarak, Türkiye ile İsrail arasındaki uzlaşma anlaşmasına varma çabaları çerçevesinde, özür ve tazminat ile Gazze'ye uygulanan abluka arasında bağ kurulmaması gerektiğini savundu.

    Mavi Marmara ile ilgili BM'nin Palmer raporunun bir kez daha ertelendiği ve raporun yayımlanmasının 20 Ağustos'a kaldığı yolundaki haberlerin ardından "İsrail Türk halkından özür dilemeli" başlıklı bir yorumu kaleme alan Bar'el, Türkiye'nin uzlaşma çabaları çerçevesinde Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması talebini "şaşırtıcı" bulduğunu belirterek, Türkiye'nin, abluka nedeniyle İsrail'e yaptırımlar uygulanmasını istemesi için filoya veya soruşturma
    komisyonuna ihtiyacı olmadığını savundu.

    Yazısında Palmer raporuna değinen yazar, "Öyle görünüyor ki herkes bu bu konudan bıkmış durumda ve kimse gerçekten raporun ne yazdığını okumak istemiyor" ifadesini kullanarak, rapor hiç olmasaydı, her iki tarafın da bundan hoşnut olacağının söylenebileceğinin altını çizdi. Bar'el şöyle devam etti: "Nedeni, burada bulguların ve gerçeğin önem taşımaması. Önemli olan, hangi tarafın 'gerçeğinin' daha inandırıcı olduğu sorunu. Yaşamlarını yitirenler önemli değil de 'haklı' olarak öldürülüp öldürülmedikleri önemli. Sorun gemiye baskın yapmanın akıllıca bir şey olup olmadığı değil, bu siyasi ahmaklığın uluslararası hukuka uygun olup olmadığı... Mavi Marmara'yı Türk-İsrail ilişkilerinin karaya oturduğu bir kayalığa dönüştüren olayları çevreleyen gerçek hikaye bu. Birleşmiş Milletler Komisyonu'ndaki İsrail temsilcisi Yosef Ciechanover ile Türk temsilci Özdem Sanberk iyi bir iş çıkarmış olsalardı, her iki tarafa da kendilerini mutlu edecek ölçüde 'adalet' düşecek ve gerek aptallıktan, gerek küstahlıktan eşit pay alacaklardı."

    Rapor olsun ya da olmasın, Türkiye'nin, karşılanması halinde iki ülke ilişkilerinde yeni bir hayatı soluklandıracak üç koşul öne sürdüğünü belirten Zvi Bar'el, Türk halkından özür dilenmesi, kurbanların ailelerine tazminat ödenmesi ve Gazze'ye sınırlandırmaların kaldırılmasının istendiğini hatırlattı.

    İsrail'in de rapor olsun veya olmasın özür dilemek ve sınırlamaları kaldırmak istemediğini kaydeden yazar, ancak İsrail'in sorumluluğu üstlenmeden, bir tür jest olarak, tazminat ödemeye hazır olduğunu vurguladı. Bunun da nihai şeklini almadığı belirtilen yorumda, ancak üzerinde uzlaşılan tek madde olduğuna işaret edildi.

    -Gazze'ye ablukanın kaldırılması talebi-

    İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik birçok sınırlamanın kaldırıldığını savunduğu ifade edilen yorumda, her halükarda Mısır'la olan Refah geçişinin açılmasının Gazze'nin insani ihtiyaçlarına ablukanın verdiği zararı dengelediği
    kaydedildi. "İsrail ancak kısmen haklıdır" diyen yazar, Gazze halkının Batı Şeria'ya geçemediğine, deniz ablukasının tümüyle uygulandığına ve işgalin sürmesinin getirdiği acıların da çözümlenmediğine işaret etti.

    Bar'el, "Ama Türkiye'nin talebi yine de şaşırtıcıdır. Ablukadan dolayı İsrail'e yaptırımlar uygulanmasını istediyse, bunun için filoya veya soruşturma komisyonuna ihtiyaç yoktu. 2007'de abluka uygulandığında İsrail'le ilişkilerini dondurabilirdi. Türkiye düşüncelerinin İsrail tarafından dikkate alınmadığını 2008 yılından beri bildiği halde neden üç yıl bekledi ki?" dedi.

    Şimdi Türkiye'nin Mavi Marmara'yı diplomatik çabalarının bir parçası haline getirdiğini öne süren yazar, "Eğer Türkiye ablukayı İsrail'e yaptırımlar için bağımsız bir bahane olarak görüyorsa, özür ve tazminatla ilgili anlaşmayla bağ kurmamalıdır" ifadesini kullandı.

    -Özür konusu-

    Yazar şu görüşleri ileri sürdü: "İsrail'in Türk hükümetinden veya onun başbakanından değil, Türkiye'ye silah satan ve dağlarında kendi generalleriyle birlikte eğitim yapan bir dost ülkenin ordusunun, nasıl vatandaşlarından dokuzunu öldürdüğünü anlamayan Türk halkından özür dilemesi isteniyor.

    Son derece hassas biçimde kaleme alınmış olacağı kuşku götürmeyen rapor ve her iki hükümetin de kendi lehlerine rapordan çıkaracakları pay, iki ülkenin de üzerlerine bürünüp kendilerini muzaffer ilan edecekleri, kendilerince haklı
    nedenlerle sıkı sıkıya dokunmuş bir kumaş oluşturacaktır. Ancak raporun bu ihtiyatlı ifadeleri, muazzam bir bedelle
    gölgelenecektir: Kendi itibarlarını artırmak için politikacılar tarafından birer silah gibi kullanılan Türk ve İsrail halkları arasındaki ilişkiler... Bunun içinse her iki tarafın özür dilemesi gerekir. İsrail Hükümeti en azından Türk halkından özür dilemeli ve Türkiye de en azından bu özrü kabul etmeli, tazminat konusunda anlaşmalı ve siyasi uyuşmazlığın çözümü için enine boyuna görüşmelidir.

    İsrail de yardım filosuna ya da Türkiye'nin taleplerine bağlamaksızın Gazze ablukasını kaldırmalıdır. Zaten bir garabet görünümü almış olan abluka, yalnızca yararsız olmakla kalmayıp, yıkıcı nitelik kazanmış bulunuyor. Kuşku yok ki yeniden müttefikimiz olduğunda Türkiye, artık karaya oturmuş ve kendisi de bir tür tuzak kayalık haline gelmiş olan gemiyi terk ettiğinde, İsrail'de düşüncelerini dikkate almaya hazır kulaklar bulacaktır."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow