hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Türkiye model değil ilham kaynağı"

    Türkiye model değil ilham kaynağı
    expand

    Endonezya'nın Bali şehrinde düzenlenen 4. Demokrasi Forumu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Türkiye model değil ilham kaynağı olan bir ülkedir' dedi.

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, demokratik idealleri içselleştirmiş ülkelerin, bu ilkeleri hem küresel ölçekte hem de uluslararası sistem bağlamında giderek yükselen bir sesle dile getirmesi gerektiğini belirterek, "Bu çerçevede, sadece ülkeler bazında değil, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere küresel ölçekli siyasi örgütlerin de çağın çok gerisinde kalmış karar alma süreçlerinin demokratikleştirilmesi ve temsil gücü daha yüksek bir yapıya kavuşturulmaları için çaba harcamalıyız" dedi.

    Arınç, "Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da geri döndürülemeyecek bir demokratik uyanış başlamıştır ve artık halkın meşru talepleri karşısında kayıtsız kalmak veya onları baskı yoluyla sindirmek bir siyasi seçenek olmaktan çıkmıştır. Burada bize düşen görev, bu dönüşümün en sağlıklı ve barışçı bir şekilde gerçekleşmesine destek olmaktır" diye konuştu.

    Endonezya'nın Bali şehrinde düzenlenen 4. Demokrasi Forumu başladı. 70 ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra bakan ve bakan yardımcısı düzeyinde katılımın olduğu toplantıda Türkiye'yi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç temsil ediyor.


    -"21. yüzyıl, Asya'nın yüzyılı olacak"-

    Bali Demokrasi Forumu'nun, demokrasi, çoğulculuk, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerlerin teşvik edilmesi adına önemli bir platform vazifesi üstlendiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Arınç, "Yine, Forum'un farklı demokrasi deneyimlerinin paylaşılması açısından da katılımcılarına önemli bir fırsat sağladığını da eklemek gerekir. Forumun gündeminin kitlelerin demokratik talep ve beklentilerinin her düzeyde daha kuvvetli bir şekilde dile getirilmeye başladığı günümüzde değişen dünyamızda demokratik seslere kulak vermek olarak belirlenmiş olmasını çok isabetli buluyorum" ifadelerini kullandı.

    Arınç, "Küresel dengelerin hızla doğuya doğru kaydığı günümüzde içinde bulunduğumuz asrın Asya'nın yüzyılı olacağı yadsınamayacak bir gerçektir. Bu husus ekonomik alanda somut bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Ancak bu değişim siyasi, askeri ve kültürel alanlarda da tüm dünyada giderek artan bir şekilde hissedilecektir. Sınırsız çeşitliliğe ve farklı ekonomik gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerin yoğun bir ekonomik bağımlılık içerisinde bir arada bulunduğu bu devasa kıtanın hızlı dönüşümü gerçekten de heyecan vericidir" diye konuştu.


    -"Asya Kuzey Afrika ve Ortadoğuya demokrasi desteği vermeli"-

    "Demokrasi sadece oy vermekten ibaret değildir. Demokrasi eğitimden insan haklarına, hukukun üstünlüğünden ifade ve basın özgürlüğüne kadar geniş bir yelpazeye yayılmış kurumlar bütünüdür" diyen Arınç, şöyle devam etti:

    "Bu bağlamda, 200 yıla yayılan demokratik deneyime sahip bir ülke olarak, bu sürecin ne kadar çetin sınamalarla dolu olduğunu yakından biliyoruz. Ancak demokrasiye ulaşmanın ve bu yolda ilerlemenin kazanımları tüm zorluklarınüstündedir. Türkiye olarak biz, özellikle son on yıldaki atılımlarımız neticesinde, günümüzde yüksek demokratik standartları yakalama yolunda önemli merhaleler kat etmiş bulunmaktayız. Türkiye, Endonezya, Hindistan, Malezya, Kore gibi ülkeler tüm uluslararası toplumun hayranlıkla izlediği ekonomik büyüme, iç huzur ve geniş bir coğrafyada etkili yumuşak güç unsurlarına sahip olabilmişse, bunda demokrasi alanında attığımız adımlar ve gerçekleştirdiğimiz reformların etkisi yadsınamaz. Keza geleceğe dönük potansiyelimiz ve küresel sisteme yön verebilecek ülkeler
    arasında sayılmamız da demokrasiye bağlılığımız ve bu yöndeki kararlı ve ilkeli tutumumuzdan kaynaklanmaktadır."

    -"BM'deki çağın gerisinde kalmış karar alma süreci değişmeli"-

    Demokratik idealleri içselleştirmiş ülkelerin, bu ilkeleri hem küresel ölçekte hem de uluslararası sistem bağlamında giderek yükselen bir sesle dile getirmesi gerektiğine vurgu yapan Başbakan Yardımcısı Arınç, "Bu çerçevede, sadece ülkeler bazında değil, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere küresel ölçekli siyasi örgütlerin de çağın çok gerisinde kalmış karar alma süreçlerinin demokratikleştirilmesi ve temsil gücü daha yüksek bir yapıya kavuşturulmaları için çaba harcamalıyız. Bu meyanda, Endonezya ile birlikte yer aldığımız G-20 oluşumunu doğru yönde atılmış bir adım olarak görüyoruz. Ancak BM güvenlik Konseyi'nden IMF;ye kadar daha birçok örgüt de daha katılımcı, şeffaf, meşru ve dolayısıyla etkin bir nitelik kazanmalıdır" ifadelerini kullandı.

    -"Geri dönülemeyecek demokratik uyanış başladı"-

    Tüm kurumlarıyla işleyen bir demokrasinin kurulması için uzun ve meşakkatli bir süreç gerektiğini ifade eden Arınç, "Özellikle yeni kurulacak rejimlerin devasa boyutlardaki sosyal ve ekonomik sorunlarla nasıl baş edeceği ve halkın beklentilerini nasıl yöneteceği ciddi sınamalar olacaktır. Diğer bir deyişle, bölgemizde devam eden bu demokratik sürecin sorunsuz bir geçişle olgunlaşacağını düşünmek aşırı iyimserlik olacaktır. Bazı iniş-çıkışların olması kaçınılmazdır. Her şeye rağmen kesin olan şudur ki; bölgede geri döndürülemeyecek bir demokratik uyanış başlamıştır ve artık halkın meşru talepleri karşısında kayıtsız kalmak veya onları baskı yoluyla sindirmek bir siyasi seçenek olmaktan çıkmıştır. Burada bize düşen görev, bu dönüşümün en sağlıklı ve barışçı bir şekilde gerçekleşmesine destek olmaktır. Elbette süreci yürütecek ve başarıya ulaştıracak olanlar, bölge halkları ve onların siyasi temsilcileridir. Ancak bu sürecin başarıya ulaşmasının sosyal, siyasi ve ekonomik anlamda yapacağı küresel
    etkiler göz önünde tutulduğunda, hepimize önemli sorumluluklar düştüğü de bir gerçektir" diye konuştu.

    -"Türkiye model değil ilham kaynağı"-

    "Türkiye olarak bölge halklarının meşru demokratik taleplerini destekliyor ve ilgili ülkelerin liderlerine bu yönde atmaları gereken adımlarda elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz diyen Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Bu bağlamda, Türkiye'yi bölge ülkeleri için bir model olarak takdim edenler de bulunmaktadır. Türkiye'nin uzun demokratik tecrübesinin, bu yoldaki kazanımlarının, bölge ülkeleri tarafından yakından izlenmesi normaldir. Ancak, farklı sosyal yapı ve kurumsal kültüre sahip ülkelerin demokratik süreçlerinin kendine özgü mecralarda ilerlemesi beklenmelidir. Dolayısıyla Türkiye'nin bir modelden ziyade bir ilham kaynağı olduğu söylenebilir.

    Burada bizim için önemli olan değişimin barışçıl ve halkın haklı beklentilerini karşılayacak şekilde yürümesi ve gündemin aşırı radikal, fundamentalist akımlarca sabote edilmemesidir. Bu yönde esasen tüm uluslararası toplum olarak bir yükümlülüğümüz bulunduğunu hatırlatmak isterim. Zira bölgede başlayan bu tarihi süreç, bazı kesimlerce istismar edilebilir. Demokrasinin filizlenme aşamasında etnik veya mezhepsel yeni bölünmeler ortaya çıkarsa, bunun etkileri Asya'dan Avrupa'ya tüm dünyada hissedilecektir. Aksi durumda ise demokratik değerlerin gerçek anlamda kurumsallaşması ve bölgede iyi yönetişim esaslarının yerleştirilmesi doğrultusunda adımlar atıldıkça, bunun ekonomiden güvenliğe, kültürden sosyal hayata kadar küresel ölçekte olumlu meyvelerini hep birlikte toplayacağız. Türkiye olarak biz demokrasinin bu çok yönlü olumlu etkilerini bizzat müşahede etmiş bir ülkeyiz. Zira bugün Türkiye'nin bölgesinde barış ve istikrarı önceleyen aktif bir dış politika izlemesi, demokrasi alanında sağladığımız ilerleme ile mümkün olmaktadır. Bu esasında iki yönlü işleyen bir süreçtir. Demokrasimiz geliştikçe ve buna bağlı olarak refah ve huzur düzeyimiz yükseldikçe çevremizde bu gidişatı destekleyecek bir dış ortamı arıyor ve bu amaçla barış ve istikrar çabalarına aktif destek sağlıyoruz. Keza etrafımızda bir barış, refah ve güvenlik kuşağı oluşturma yönünde ilerleme sağlandıkça, bu bize içeride de özgürlükler alanını genişletme ve halkımızın demokratik taleplerini karşılama konusunda daha özgüvenli ve etkin şekilde hareket etme imkanı vermektedir. Böylece sadece ülkemiz için değil, tüm bölge için olumlu bir döngü oluşturulmaktadır."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow