hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Babacan: "Türkiye bir ekonomi ve demokrasi başarısı"

    Babacan: Türkiye bir ekonomi ve demokrasi başarısı
    expand

    Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Batıdan Türkiye'ye doğru bakanların Türkiye'yi bir ekonomi başarısı, Doğudan Türkiye'ye bakanların Türkiye'yi bir demokrasi başarısı olarak gördüğünü belirtti.

    Babacan, Türk Ocakları'nın 100. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla İstanbul Ticaret Odasında düzenlenen "1912'den Geleceğe İktisadi Hayatımız" konulu sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, 2012'nin küresel ekonominin çok önemli sınavlardan geçeceği, dünya ve Türkiye için, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada jeopolitik gelişmelerin yakından izlenmesi gereken bir yıl olacağını söyledi.

    Türkiye'nin, Avrupa'daki ekonomik krizin etkilerinden ve Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki siyasi gelişmeler ve bazı sıkıntılı tablolardan kendisini ayrıştıran bir konumda bulunduğunu dile getiren Babacan, "Batıdan Türkiye'ye doğru bakanlar Türkiye'yi bir ekonomi başarısı olarak görüyor, Doğudan Türkiye'ye bakanlar Türkiye'yi bir demokrasi başarısı olarak görüyor. Türkiye'nin şu anda dünyada sağladığı itibar, güven belki de son yüzyılın en yüksek seviyelerinde. Dünyanın her köşesinde Türkiye konuşuluyor, Türkiye anlatılıyor" şeklinde konuştu.

    Babacan, Türkiye'nin son 10 yıllık döneminin, her açıdan önemli başarılara sahne olduğunu kaydederek, Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirinin 3 bin dolar seviyesinden 10 bin doların üzerine çıktığını, enflasyonla mücadele önemli başarı elde edildiğini, bütçe açıklarının, kamu borç stokunun endişe kaynağı olmaktan çıktığını anlattı.

    Tüm OECD ülkeleri içerisinde Türkiye'nin, gelir dağılımı düzelen iki ülkeden biri olduğuna değinen  Babacan, Birleşmiş Milletlerin gelecek ay yayımlayacağı bir raporda, dünyada gelir dağılımının gittikçe bozulduğu, pek çok ülkede ve aynı zamanda ülkeler arasında zenginle fakir arasındaki uçurumun arttığı, dünyada bu alanda istisna iki ülkeden birinin Türkiye olduğunun yer aldığını aktardı. Babacan, "Pek çok yoksulluk göstergesine baktığımızda, yine Türkiye yoksulluk oranlarını en hızlı düşüren ülkelerden bir tanesi" dedi.

    "Türkiye, moda akımlarına kapılmadı"

    Ali Babacan, son yaşanan küresel ekonomik krizde, Türkiye'nin kendi özgün politikalarını uyguladığını, "moda akımları"na kapılmadığını belirterek, şöyle devam etti:

    "2009'da, pek çok Avrupa ülkesinde pek çok hükümet, krizi atlatma adına, harcama artırıcı, devlet kaynaklarını daha çok harcayıcı tedbirlerle bu krizi aşmaya çalışırken, biz tam tersine farklı bir yol izledik. O günlerde moda, 'devlet daha çok para harcasın, ekonomiye o para girsin, ekonomi canlansın' idi. Pek çok ülkenin başbakanı çıkıyordu, açıklama yapıyordu; 'Ben tedbir alıyorum.' Ne yapıyorsun? 'İşte şuna şu kadar daha fazla para harcayacağım, vatandaşlara harcama çeki dağıtacağım, maaşları artıracağım, vergileri düşüreceğim.' Peki, bu parayı nereden bulacaksın? Ya borçlanacak, ya dönecek merkez bankasına para basacak. Bir ülkenin borcu düşükse belki bunlar olabilir. Ama kamu borcu zaten yüksek olan ülkelerde, atacağınız adımlar bu borcu daha da artıracaksa, işte o zaman bu tedbirlerin, bu adımların sonuç vermesi mümkün değil. Nitekim, 2009'da bu politikaları izleyen İspanya ne durumda görüyorsunuz, İtalya ne durumda görüyorsunuz, Yunanistan, Portekiz, İrlanda ne durumda görüyorsunuz. Biz, 2009'da çıktık tam tersi bir program açıkladık. 3 yıllık bir program açıkladık. Dedik ki; biz bütçe açığımızı daha da düşüreceğiz, daha da alt seviyelere çekeceğiz, devlete olan güven esastır, devlete olan güveni sağlam tuttuktan sonra zaten büyüme gelecektir, zaten kalkınma gelecektir, biz Türk özel sektörüne güveniyoruz. Bu programı açıklamamızdan hemen sonra, ekonomimizde ciddi bir büyüme dönemine girdik. 2 yıl üst üste dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olduk. Devlet harcamalarının bu büyümeye katkısı sıfır. Tamamen özel sektör yatırımlarından, aktivitesinden gelen büyüme."

    "Hiçbir vatandaşımıza biz, 'bana ne' diyemeyiz"

    Ekonomik modelde sosyal politikalara da ağırlık verdiklerini ifade eden Babacan, "Serbest rekabet derken, asla kapitalizmin acımasız bakışına, acımasız yaklaşımına da prim vermedik" dedi.

    Babacan, geçen yıl ABD'de yapılmaya çalışılan sağlık reformuna değinerek, şunları anlattı:

    "ABD Başkanı Barack Obama'nın annesi sağlık sigortası olmadığı için tedavi edilemeyen ve bu yüzden hayatını kaybeden birisi. Bizim Türkiye'de 2003-2004'te yaptığımıza benzer bir sağlık reformunu yapmaya çalıştılar. Gösteriler başladı. Dediler ki, 'siz nasıl bizim paramızla gidip başkalarını tedavi edebilirsiniz'. O reformun yarısı yapıldı, yarısı yapılamadı. Bizdeki sosyal dayanışma, yardımlaşma kültürü, maalesef Batı ülkelerinin çoğunda yok, aşırı ferdi bir yaklaşım var. Biz her ne kadar serbest rekabet diyorsak da, mutlaka sosyal kaygıların da ağır bastığı ve sosyal politikaların her zaman ön planda olduğu bir ekonomik politika uyguladık bugüne kadar. Bunu biraz şuna benzetebiliriz: Olimpiyatlarda 1.000 metrelik bir koşu var, bu koşuda en iyiyi belirlemek için, yarışmacıların en başarılısını belirlemek için düzenleme gerekiyor. Eğer siz hiçbir kural koymazsanız ve sadece, 'hadi şöyle bir koşun bakalım' derseniz, o yarışma da bir şey ifade etmez. Kurallar olacak, başlangıç noktasını belirleyeceksiniz, kulvarlar olacak. Kurallar içerisinde yarışmacılara eşit şartlarda yarışma imkanı sağlayacaksınız. Bizim ekonomide devlete biçtiğimiz rol, bu; kuralları koymak, esasları belirlemek ve fırsat eşitliği içinde adil bir yarış imkanı oluşturmak. Neyin  yarışı? Daha iyi hizmet, daha iyi üretimin yarışı. Ancak olimpiyatlarda sağlık ekibi, ambulans olur, olur da, bu yarışta geri düşen, tökezleyen, sağlık sorunu çıkanlar olursa diye. Bunu da biz, devletin sosyal koruma mekanizmaları olarak görüyoruz. Şöyle ya da böyle, bu yarışta geri kalan, sıkıntıya girebilecek kişiler için devletin sosyal koruma mekanizmaları, doktoru, ambulansı da mutlaka hazır olmalı. Hiçbir vatandaşımıza biz, 'bana ne' diyemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin, asgari bazı imkanlardan da yararlanması lazım."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow