hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bilinmeyen sinemaların pasif direnişi

    Bilinmeyen sinemaların pasif direnişi
    expand

    Bilinmeyen Sinemalar Film Festivali Genel Koordinatörü İhsan Kabil, dünya üzerinde ismi az duyulmuş ülkelerin de dikkat çekici filmlerinin olduğunu söyleyerek, "Bilinmeyen ülkelerin filmlerinde, yeni dünyanın hakim dili karşısında, bir duruş ya da pasif direniş var" dedi.

    Dışişleri Bakanlığının 9-13 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'da düzenleyeceği 4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı kapsamında, Semih Kaplanoğlu, Gökhan Yorgancıgil, Burçak Evren, ve Nedim Hazar gibi önemli isimlerin danışmanlığıyla, 11-17 Mayıs tarihleri arasında "Bilinmeyen Sinemalar Film Festivali" düzenlenecek.

    Benin, Burkina Faso, Burundi, Komor Adaları, Bhutan, Krimati ve Vanuatu gibi çoğu insanın ismini bile ilk kez duyduğu toplam 48 ülkenin filmlerinin yer alacağı festivalde, ekonomik olarak az gelişmiş ülkelerin kültürleri, yaşam standartları, sorunları ve beklentileri izleyicilerle buluşturulacak.

    İlk kez düzenlenecek festival ile ilgili AA muhabirine bilgi veren Festival Genel Koordinatörü İhsan Kabil, festival fikrinin ilk oluşum sürecinde, "Gelişmekte Olan 8 Ülke" (D-8) filmleriyle ilgili bir festival planladıklarını söyleyerek, "Dışişleri Bakanlığına D-8 ülkelerinin filmlerini anlatan bir festival yapmak için Endonezya'nın önde gelen devlet adamlarından Dipo Alam ile bir dilekçe verdik. Ancak bakanlık, düzenleyeceği '4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı' kapsamında bir festival organize etmemizi istedi Bunun üzerine rotamızı bilinmeyen ülkelere çevirdik" diye konuştu.

    Dışişleri Bakanlığının talebi sonucunda çok kısa sürede birçok film elde etme başarısı gösterdiklerini ifade eden Kabil, "Batı Afrika'da bulunan küçük bir ülke olan Burkina Faso'da, Afrika kıtasına özgü, her iki yılda bir düzenlenen oldukça prestijli Fespaco isimli bir festival var. Bu festival yöneticileriyle olan görüşmelerimiz, çalışmalarımızı oldukça hızlandırdı ve birçok filme rahatlıkla ulaşma fırsatını elde ettik" şeklinde konuştu.

    Kabil, 3 ay gibi kısa bir sürede, 33 tanesi Afrika, 14'ü Asya ve 1 tanesi de Amerika kıtasında bir ülke olmak üzere 48 ülke sinemasına ait örnekleri bir araya getirmeyi başardıklarını söyleyerek, şunları kaydetti:

    "Afrika filmlerinin ağırlıklı olduğu bir festival oldu. Afrika sineması, Fransız sinemasının doğal olarak büyük etkisi altında. Bazı filmler tamamen kendi insanları tarafından çekilirken, bazı filmler de farklı ülkelerin yönetmenlerinin destekleriyle çekilmiş. Biz festival kapsamında belgesel filmlere de yer verdik. Çünkü, bu ülkeler, sosyal sorunları olan bölgelerde yer alıyor. Biz diğer festivallerde görmeye alışık olmadığımız kültürleri, o ülkelerin problemlerini, özlemlerini, umutlarını, acı ve hüzünlerini yansıtmak istedik."

    Kültürlerle ilişkiye girecek bir insanın, yeryüzünün bütün renklerine aşina olması gerektiğinin altını çizen Kabil, "Sinemada hakim yaklaşımlara baktığımızda, ABD, Avrupa ve son zamanlarda Uzakdoğu sinemasının başarılarını görüyoruz. Her yerde bizim ruhumuzu besleyen bir olguyla karşılaşacağımıza inanıyorum. Özellikle modernizmle problemli olan kültürler, hala kendi medeniyet kökleriyle bağlarını yitirmemişler. İnanç sistemi ve gelenekler altında kültürlerinin koruyorlar" dedi.

    Festival kapsamında gösterilecek filmlerin, seyirciler arasında tartışma, konuşma ve düşünme bakımından, yükselme sağlayacak bir değer oluşturabileceğini ifade eden İhsan Kabil, sinemanın, ruh ile sanat arasında inşa edici bir etkisi olması, problemlerin ortaya konarak didaktik olmamak şartıyla bir çözüm ortaya koyabilmesi gerektiğini vurguladı.

    Kabil, "Bilinmeyen Sinemalar"da, konu olarak çok eşlilik, kadın erkek arasındaki erkeğin egemen olduğu tavırların eleştirisi, ailede çocuğa karşı bakışlar gibi birçok kültürel değerin ele alındığını dile getirerek, "Filmlerde sıkça mitolojik öğelere rastlamak mümkün. Filmlerde, yeni dünyanın hakim dili karşısında bir duruş ya da pasif direniş var. Festivaldeki güncel filmlerde ise sorunlar problematik olarak tartışılıyor. 60'lı yıllardan günümüze çekilen filmlerin görülebileceği festivalde, filmlerin çoğunun Afrika kıtasından olduğunu düşünürsek, biz adeta Afrika'nın tarihi gelişim sürecini izleyeceğiz. Görüntü, imge ve beklentileriyle yaşayış biçimleri davranışları ve her türlü değişiklik filmlerde görülebilecek" diye konuştu.

    İhsan Kabil, şunları kaydetti:

    "Filmlerde yerel dinler ve İslamın etkisini görebiliyorsunuz. İslam, bir barış dini olarak bölgeye girmiş ve özel hayatlara kadar yerleşmiş. İnançlar, bu ülkelerde kültürel zenginliği iyice arttırmış. Sinema da bu zenginliğe objektifini, bazen benimseyerek bazen eleştirerek yöneltmiş. İdeolojik olanlardan çok sanatsal değeri yüksek, kültürel zenginlikleri anlatanları seçmeyi tercih ettik. Batı sinemasından çok uzak olan bu filmlerde, özgün ritimler görebileceksiniz. Mitolojik değerlerin sinema ile örtüştürülmeye çalışması, izlemeye alışık olmadığımız türde bir sinema dili ortaya çıkarıyor. Bunun sonucunda da kalitesi yüksek, sığ olmayan eserler ortaya çıkıyor."

    Festivalle birlikte büyük festivallerdeki alışkanlıkların dışına çıkmayı amaçladıklarını belirten Kabil, "Artık sadece en az gelişmiş ülkeleri değil, bütün dünyanın, hatta sineması gelişmiş ülkelerdeki bilinmeyen sinemaları ele alarak, yolumuza devam edeceğiz. Önemli olan insanı merkeze alan, onu varoluş olarak saygın bir yere koyan ve çok fazla teknik atraksiyona girmeyen filmleri bir araya toplamaktır" dedi

    Toplumsal Hafıza, Derin Bakış, Belgesel Gözü, Güncelin İzinde ve Panorama kategorilerinde gösterilecek 48 film, Kadıköy Moda Sineması, Beyoğlu Sineması ve Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde ücretsiz olarak sinemasevenlerin beğenisine sunulacak.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow