hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Elif Şafak'tan yeni kitap: "İskender"

    Elif Şafaktan yeni kitap: İskender
    expand

    Yazar Elif Şafak, son dönemde artan kadın cinayetleriyle ilgili haberlerde kurbana ve incitene bakıldığını ama arkasındaki hikayeyle ilgilenilmediğini belirterek, "Sorunu çözmek için hikayeleri de görmeli ve toplumun bunda ne kadar rolü olduğunu anlamalıyız. Cinsiyetçi kalıbın değişmesi gerektiğine inanıyorum. Ataerkillik sadece kadınları ezip, mutsuz etmiyor, erkekler üzerinde de inanılmaz bir baskı oluşturuyor" dedi.

    Yazar Şafak, "İskender" adlı son romanında Fırat'tan başlayıp, Londra'ya kadar uzanan yolculukta, toplumun erkek çocuğa bakışını, insanların aslında en çok sevdiklerini incittiğini ve en buyuk yaraların ailede açıldığını anlatıyor.

    AA muhabirine kitabı hakkında bilgi veren Şafak, kapakta bir sürpriz yaptığını, romanın kahramanı İskender olarak okuyucusunun karşına çıktığını belirterek, "Daha önce bir kadın yazar, erkek kahramanın kılığında kitabının kapağında yer aldı mı bilmiyorum ama 1,5 yıldır hep İskender olmanın nasıl bir şey olduğunu düşündüm, ister istemez İskenderleştim" dedi.

    Şafak, yazdıkça kendini karakterlerinin yerine koyduğunu, kitapta 10 karakter bulunduğunu ama en çok İskender'i anlamakta zorlandığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

    "En zoru İskender olmaktı. O dönüşüm, yani kadın yazar için erkek karakterin yerine kendini koyabilmek, oradan dünyaya bakmak zor bir şey. Benim için kapak, bu değişimin simgesi. İskender'den erkek gibi davranması, ağlamaması, olduğu insan değil de olmadığı bir şeye soyunması isteniyor. Hatta buna mecbur ediliyor. Üzerimize giydirilen bir erkeklik ve kadınlık kalıbı var. Kalıpların giydirilmesi de aileden başlıyor. Bu noktada çocuklarımızı çok incitiyoruz sonra o çocuklar daha hırçın büyüyor. İskender daha serseri ve bıçkın birine dönüşüyor. İncine incine incitmeyi öğreniyor. İnciten insanın da nerede incindiğini göreceğiz ki, o zinciri kıralım."

    İskender karakterini içselleştirdikçe, erkekliğin zor bir şey olduğunu anladığını ifade eden Şafak, " keşke bir gün de olsa erkekler kadın, kadınlar erkek olsa. Belki de daha iyi anlarız birbirimizi o değişimden sonra" dedi.

    Kitaplarında genel anlamda biraz melankoli hakim olsa da mizahı da çok önemsediğini, kendisini asıl cezbedenin hüzünle mizah arasındaki dans olduğunu belirten Şafak, hüznü mizahla, komik olanı hüzünle anlatmaya ve hayattaki ironileri yakalamaya çalıştığını söyledi.

    Şafak, son romanında da diğerlerinde olduğu gibi tasavvufa bir alt damar olarak yer verdiğini kaydetti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow