hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Can: "Anayasa, kim yaparsa ona hizmet eder"

    Can: Anayasa, kim yaparsa ona hizmet eder
    expand

    Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Doç. Dr. Osman Can, Türkiye'de halkın ilk kez Anayasa yapacağını söyledi, "Kim bu ülkenin Anayasası'nı yaparsa, Anayasa ona hizmet eder. Tarihteki Anayasalara baktığımızda da bu böyledir" dedi.

    Erzurum'da, Yeni Anayasa Platformu (YAP)tarafından 'Katılın, talep edin, anayasamızı birlikte yapalım' konulu panel düzenlendi.

    Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası'ndaki (ETSO) panele modaretör Doç. Dr. Osman Can ile konuşmacı İstanbul eski Baro Başkanı Yücel Sayman, avukat Mehmet Uçum, gazeteci Nihal Bengisu Karaca ve oyuncu Lale Mansur katıldı.

    Bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, cumhuriyet savcıları, öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda vatandaşın izlediği panelde, katılımcılar nasıl bir anayasa istediklerine dair söz aldı.

    Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Doç. Dr. Osman Can, panelde Osmanlı Devleti'nin son dönemlerindeki anayasa çalışmalarına değinerek, 1921, 1924 ve 1961 yılındaki anayasaları anlattı.

    "İlk kez halk Anayasa yapacak"

    Türkiye'de halkın ilk defa kendi anayasasını yapacağını söyleyen Can, "Yaşadığımız tarihsel bir andır. Bu tarihsel anının aktörleriyiz. Kim bu ülkenin anayasasını yaptıysa, anayasa ona hizmet eder. Tarihteki anayasalara baktığımızda da bu böyledir. Türkiye'de bu iradelere bakmakta yarar vardır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 'Ama millet bu egemenliği yetkili organlarla kullanır' denir. Bu organlar TSK, genelkurmay, üniversitelerdir, milleti pek görmüyoruz" dedi.

    Can, "Danışma Kurulu oluşturuldu, bir taslak hazırlandı ve beş generalin önüne getirildi. 1876'da padişahın 'alın size anayasa' demesi ile 1982'deki beş generalin 'alın size anayasa' demesi arasında fark yoktur. Sizin iradeniz orada yok. Bu anayasanın sizin özgürlük ve hak talebine cevap vermesi mümkün değil. Türkiye çok farklı bir noktaya geldi. Türkiye tek tip değil, Türkiye farklılıklar enerjisini bir araya getirip, çevresinde söz sahibi olmak istiyor. Dünya barışına katkı sağlamak istiyor. Bu anayasa toplumun neredeyse yüze 80'ini hain ilan edebilen bir anayasadır. Bu potansiyeli taşıyan bir anayasa, yepyeni bir anayasa olmalı ve bu, sizin kararınız üzerine inşa edilmelidir" diye konuştu.

    "Her kafadan bir ses çıkmalı"


    Her kafadan bir ses çıkarsa o Anayasayı nasıl yapacağız?' sorusuna Doç. Dr. Osman Can, her kafadan çıkan sesin değerli olduğunu ve anayasanın her kafadan çıkan ses üzerine inşa edilmesi gerektiği cevabını verdi.

    Doç. Dr. Can, "Her kafadan ses çıkmasın, tek bir kafadan ses çıksın diyorsanız, işte o kafa ya bir general kafası olur, ya bürokratın kafası olur. Ben bu ülkede çobanın kafasının ya da ticaret yapanın, iş adamının kafasını general kafasından daha değerli olduğunu dahi söyleyebilirim. Çünkü general memur, birey olarak değil, sıfat olarak. Ama general olarak bizim gibi bir insandır ve bizim kadar eşit haklara sahip ve özgürdür. Ama bir memur sıfatıyla hareket ettiği zaman, sadece emir verir bana. Her kafadan ses çıkmalı ve her kafadan Türkiye'de çıkan ses hayırdır, ve her kafadan çıkan ses üzerine biz anayasayı inşa ettiğimiz zaman kapsayıcı ve kucaklayıcı bir anayasa inşa ettiğimiz zaman işte o zaman enerjimizi, Türkiye'yi ileriye götürecek bir enerjiye taşıyabilecek bir enerjiye dönüştürebiliriz. Bu konuda ben oldukça umutluyum" diye konuştu.

    "Özal'ın hesap makinesi, Demirel'in anayasası"


    'Başka bir seyirci tarafından Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan gibi başbakanların kısa anayasalardan söz ettiklerini, ama bir türlü hayata geçiremediklerini vurgulayan kişiye Doç. Dr. Osman Can, "Derlerki rahmetli Özal'a bir konuyu sorduğunuz zaman, direk cebinden hesap makinesini çıkarırdı. Mümkünatın olup olmadığını hesaplardı. Olmazsa 'devletin imkanları buna yeterli değildir' dediği zaman hayır derdi. Ama Demirel'e bir konunun mümkün olup olmadığını sorduğunuz zaman cebinden 82 Anayasasını çıkarırdı" dedi.

    Osman Can ayrıca, "Anayasaya göre mümkün müdür, değil midir diye. Bu anektodu ben sizle paylaşayım ama şu ifadeyi de onunla bağlantılı söyleyeyim: Bir anayasa toplumsal taleplerin, anayasada yazılı kuralların mümkün olup olmadığını, toplumsal talepler, bireysel ve özgürlük talepleri, fiziki imkanlar el verdiği sürece karşılanmalı. Hayata geçmeli. Bir devlet böyle olmalı. Bir devletin anayasası böyle olmalı. En iyi anayasa görünmez anayasa olmalı. Hatırlanmayan anayasa olmalı. Siyasi, toplumsal dinamikleri birey koymalıdır" şeklinde konuştu.

    Lale Mansur: "Böyle bir ülkede yaşamak istemiyorum"

    Yeni Anayasa Platformu adına konuşan sanatçı Lale Mansur da, bütün anayasaların askeri vesayet altında yapıldığını ileri sürdü.

    Bu tür toplantılarla, halkın anayasa beklentilerini seçim öncesi tüm siyasi partilere rapor halinde sunulacağını ifade eden Mansur, "Ailemde faili meçhul yok, köyüm yakılmadı, inancım yüzünden başıma bir şey gelmedi. Ama etrafa baktığımda başörtüsü yüzünden okuyamayanları, faili meçhul cinayetleri gördüğümde utanıyorum. Böyle bir ülkede yaşamak istemiyorum" diye konuştu.

    "Özgürlük devlette"

    İstanbul Barosu eski Başkanı Yücel Sayman ise anayasanın çok madde ile vatandaşa çok az şey söylediğini ifade etti.

    Sayman, "Değişmezliği kural haline getirmiş anayasa var. Özgürlük devlette. Özgürlüğü canlandıran biziz. Bunu alıyor, gıdım gıdım bize veriyor. Az az veriyor. Nasıl kullanacağımızı da bize anlatmaya çalışıyor. Bunu devlet söylüyor" dedi.

    Gazeteci Nihal Bengisu Karaca ise insan haklarına saygılı değil, insan haklarına dayalı bir anayasa olması gerektiğinin altını çizdi. 'Neden yeni anayasa?' konusu üzerinde yapılan konuşmaların ardından seyircilerin soruları cevaplandırıldı.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow