hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan: "Operasyonsa operasyon"

    Erdoğan: Operasyonsa operasyon
    expand

    Başbakan Erdoğan, "Kimse bize şunu söylemesin; 'Devlet operasyonları durdursun'. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır" dedi. Erdoğan, BDP'lilerin 1 Ekim'den sonra Meclis'e geleceklerini iddia etti.

    Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca WOW İstanbul Otel'de verilen geleneksel iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, buradan Türkiye'nin her köşesine, İslam dünyasının her ülkesine ve bütün insanlığa selam, sevgi ve muhabbetlerini gönderdiğini dile getirerek, İstanbul teşkilatının gelenekselleşen iftar sofralarının sadece Türkiye'nin bütün renklerini bir araya getirmediğini, dünyanın bütün renklerini bütünleştirdiğini söyledi.

    Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Diliyoruz ki, bu iftar sofrasındaki birlik ve beraberlik ruhumuz sonsuza kadar devam etsin. Konuşmama başlarken şehit kardeşlerime Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Ulvi duyguların zirveye çıktığı bu manevi iklimde yaşanan acılar şüphesiz yüreklerimizi yaktı, kalplerimizi sızlattı. Ama hemen söyleyeyim.

    Bu devran böyle gitmeyecek. Açık söylüyorum. Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz. Edirne'den Hakkari'ye istisnasız bütün vatandaşlarımızın huzur ve güveni için bu yola girdik. Yapılması gereken ne ise onu yapacağız. Her türlü ayrımcılığı başta ret ettik. Reddetme politikalarını biz bitirdik. İnkar politikalarını biz bitirdik. Asimilasyon politikalarını bitiriyoruz. Böyle bir noktaya geldik."

    Milletin bunu çok iyi bildiğini ve millete gidilen her seçimde her referandumda kardeşlik siyasetinin ibra edildiğini dile getiren Erdoğan, ibra edildiği için 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 referandumun kazanıldığını, bunun milletin ibrası olduğunu vurguladı.

    Erdoğan, "Bu birlik siyaseti sayesinde Türkiye ayağa kalktı ve tarihi mesafeler aldı. Zira biz aklımızla, gönlümüzle, vicdanımızla beraber bu yola çıktık. Yolun bir yerinde aklımızı, yolun bir yerinde vicdanımızı, yolun bir yerinde ruhumuzu iktidara, koltuğa, makama, mevkiye feda etmedik, etmeyeceğiz. Bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle yürüyeceğiz. Hiçbir zaman meşruiyet yolundan ayrılmadık ve herkese meşruiyetin adresini gösterdik. Meşruiyetin yegane adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu her vatandaşımız zaten biliyor. Sayısız haksızlığa maruz kaldık ama millet yolundan, hukuk ve adalet yolundan, meşruiyet dairesinden ayrılmayı aklımızdan geçirmedik" diye konuştu.

    "Tezgahlar, tuzaklar boşa çıktı"

    Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "AK Parti iktidarının ilk gününden itibaren bu ülkede illegal tezgahlar, hukuksuz sektörler çöküşe geçti. Devlet ile vatandaşın arasına giren, istediği yere, zayıf gördüğü noktaya kin ve nefret tohumları eken, terör örgütleri eliyle devleti milletten soğutan, organize suç şebekeleri, çeteler, mafyalar hallaç pamuğu gibi dağılmaya, savrulmaya başladı.

    Demokrasi açığından beslenenler artık siyaseti bu ülkede rehin alamazlar. Organize suç örgütlerinin, terör ve suç şebekelerinin nasıl iç içe oldukları, birbirlerinden nasıl el alıp el verdikleri, birbirlerini nasıl besledikleri alenen deşifre olmuştur. Suyun başı tutulunca sular temiz akmaya başladı. Tıkanan yollar açılınca milletimiz aynı anda bütün alanlarda ayağa kalktı, yürümeye, koşmaya başladı.

    Eski aktörlerin açtıkları yaralar büyük ölçüde kapanmaya yüz tuttu. Çözümsüz denilen sorunlar için güçlü bir millet iradesi vücut buldu, kronik sorunların çözümü ete kemiğe büründü. Barış ve huzurun ülkemize neler kazandırdığını memleketimizin her köşesi, her şehri, her insanı hissetti. Türkiye hiç konuşamadığı kadar konuştu, konuşuyor. Demokratik kanallar açıldıkça açıldı. İktidarımız milletimizi bir bütün olarak görme kararlılığından hiçbir geri adım atmadı. Bütün oyunlar, tezgahlar, tuzaklar boşa çıktı."

    "Terör örgütüyle aynı dili kullananlar"

    Erdoğan, hava harekatı nedeniyle yürütülen kara propagandayı da bildiklerini ifade ederek, "Gözyaşları karşısında bile hiçbir insani duygu belirtemeyen terör örgütü ile aynı dili kullananlar, bu süreçte devlet ile vatandaş arasına girmek için operasyonların masum halkı da taciz edeceğini iddia ediyorlar. Hayır, terör ile masum vatandaşı sadece siz birbirinden ayıramazsınız. Biz değil vatandaşımızın malının ve canının zarar görmesini, tek bir vatandaşımızın tırnağının zarar görmesini istemeyiz" dedi.

    "Mücadelenin psikolojik boyutu"

    Başbakan Erdoğan, demokrasiye pusu kuranların, insan öldürmeyi hayat biçimi haline getirenlerin hak ettiklerini bulacaklarını ifade ederek, şöyle devam etti: "Cinayet işleyeni, adam öldüreni, kan dökeni, polise, askere ensesinden silah sıkanları, vatandaşa silah doğrultanı kimse ama kimse masum vatandaşımızla karıştıramaz. Hiçbir masum vatandaşımızın bu korkuya kapılmasına da izin vermeyiz. Keza hayata, masumiyete, cana, huzura kastedenler, vatandaş ile devletin arasına giremez, giremeyecektir. Zira, devlet adalete, hukuka tabidir. Ve devlet milletindir.

    Devletin adaletinin, şefkatinin hissedilmediği zamanların hangi bedellere mal olduğunu ise unutmadık. Milletimiz bugün hala o günlerin bedelini ödüyor. Bedelden kastımın asla maddi bir bedel olmadığını herkesin özellikle bilmesini isterim. Zira biz, sönen hiçbir hayatı, sönen hiçbir ocağı, şehit düşen hiçbir vatandaşımızın bir damla kanını milyar dolarlara değişmeyiz. Herkes bilsin ki terörle Türkiye çekilmek istendiği girdaba asla düşmeyecek.

    Terörün maneviyatımızı, sosyal psikolojimizi, güvenimizi rehin almasına izin vermeyeceğiz. Biz şunu da biliyoruz; terörle mücadele sadece güvenlik esaslı yürümez. Tabii ki bunun psikolojik boyutu olacaktır, tabii ki bunun sosyo-ekonomik boyutu olacaktır, tabii ki bunun diplomatik boyutu olacaktır, tabii ki bunun iletişim boyutu olacaktır. Bütün bunları bizler sizlerle birlikte el ele yapacağız."

    "Operasyonsa operasyon"

    Erdoğan, terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlara dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kimse bize şunu söylemesin 'Devlet operasyonları durdursun'. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır. Devletin burada bir çıkarı yok. Devlet sadece bir şeyle yükümlüdür. Devletin mal güvenliğini tesis etmesi lazım.

    Devletin can güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin akıl güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin neslin korunması gibi bir güvenliği tesis etmesi lazım. Bunları yapmak için de ne gerekiyorsa, biz bunların hepsini yapacağız. Milletimizin hükümeti, terörle, şiddetle, cinayet tasarımcılarıyla mücadelede asla geri adım atmayacak ama aynı zamanda terörle mücadele yöntemlerinde tarihin tekerrür etmesine de asla izin vermeyecektir.

    Açık söylüyorum; eski günleri, o karanlığın dönmesini bekleyenler boşuna beklerler. Demokrasiye pusu kuranlar, akıl dışı hesaplarıyla ve hevesleriyle baş başa kalacaklardır. Biz, demokrasiden, hukuktan, adaletten feragat etmeden, kardeşliğimizi derinleştirmeye ısrarla, azimle devam edeceğiz. Korkudan başka bir şey üretemeyenler, sahnede kendilerine yer bulamayacaklar ve açıkta kalacaklardır."

    "Katillare fırsat vermeyeceğiz"

    "Huzur ve kardeşliğin, demokrasi ve adaletin yoluna mayın döşeyen katillere fırsat vereceğimizi ise kimse bizden beklemesin" diyen Erdoğan, ramazan ayının başında tarihte cahiliye döneminde, 3 aylarda o zaman kabilelerin birbirlerine kurşun sıkmadıklarını, o zaman kullanılan farklı silahları birbirlerine kullanmadıklarını hatırlattığını söyledi.

    Erdoğan, ramazan ayında bu ülkede sözde teravih namazı kılan bu terör örgütü ve uzantılarının bu ayın içinde bile sivil-asker demeden yavruları şehit ettiğini, vatandaşlarına kurşun sıktığını söyledi.

    Erdoğan, bu nedenle "Artık ramazanın çıkmasını de bekleyemeyiz. Onun için yapılması gereken operasyonlar ne ise bu sonuna kadar yapılacaktır" dediklerini ifade etti.

    AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu iftar sofrasında, bu mübarek vakitte, bir kez daha açıklıyoruz. Biz kardeşiz ve yarın birbirimizi bugünden daha çok seveceğiz. Ben Kürt kardeşlerimi PKK'lılardan mukayese edilemeyecek derecede fazla seviyorum. Türk kardeşimi sevdiğim kadar seviyorum, Lazı sevdiğim kadar seviyorum, Boşnağını, Arnavutunu, Romanını sevdiğim kadar seviyorum. Çünkü yaratılanı yaratandan ötürü seviyorum. Farkımız bu...

    İnanın onların böyle bir derdi yok. Zira bir insanın ölümüne neden olmak, alemin ölümüne neden olmak gibidir. Bir insanın dirilişine vesile olmak, alemin dirilişine vesile olmak gibidir. Terör örgütünün kitabında, lügatında böyle bir kelime veya böyle bir cümle yok. Cinayet tasarlayanlar bu memlekette kendilerine hayat alanı bulamayacaklar. Terörün pazarı bu Türkiye'de yerini baştan başa huzura, barışa, kardeşliğe bırakacak."

    BDP'ye mesaj

    Erdoğan,şunları kaydetti: "Gayrı meşru olanla, gayrı insani olanla, terörle, kanla, cinayetle, pusuyla aranızdaki mesafeyi açmazsanız, oy aldığınız vatandaşlarınıza ihanet etmiş olur, meşru bir siyaset yapmazsınız. Bir an evvel meşruiyet zemininden başka yol olmadığını anlayın. Meşruiyet zemininin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu söylememe bilmem gerek var mı? Geleceksen, siyaset yapacaksan, tek yer var; Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bakın birileri de aynı şeyi söyledi.

    'Arkadaşlarımız gelene kadar gelmeyeceğiz' dediler. Ne oldu geldiler mi? Geldiler. Simav'da söyledim 'Gelecekler' diye. Bir hafta içinde geldiler. Bunlar da gelecek. Başka çareleri yok. Parlamento kapalı olduğu için şimdi onu değerlendiriyorlar. Olay bu. 1 Ekim'den sonra onlar da gelecekler. Başka çıkış yolu yok bu işin. Meşruiyet zemininden kaçanlara diyeceğimiz şey ne biliyor musunuz 'Siz bilirsiniz'."

    Türkiye'nin ileri demokrasi hedefinden, özgürlüklerden, adaletten, refah ve huzur hedeflerinden dönmeyeceğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin bugün insanlığın vicdanı olarak dünyanın yitirdiği erdem ve faziletlerin rehberliğini yapan bir ülke olduğunu kaydetti.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow