hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Hopa davasında güldüren diyaloglar

    Hopa davasında güldüren diyaloglar
    expand

    Başbakan Erdoğan'ın Hopa'da düzenlediği mitingin ardından çıkan olaylarda, 'terör örgütü propagandası' yapmak suçundan Erzurum Özel Yetkili 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan 7 kişinin duruşması gergin başladı, gülüşmelerle son buldu. Duruşma, 26 Eylül'e ertelendi.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim gezisi için 31 Mayıs günü gittiği Hopa'da düzenlenen mitingden sonra çıkan olaylarda gözaltına alınarak Erzurum'a getirilen 31 kişiden 12'si tutuklanarak Erzurum H Tipi Cezaevine gönderildi. Daha sonra terör suçlaması kaldırılarak yetkisizlikle Hopa'ya gönderilen dosyada 12 kişinin 'kamu malına zarar verme, görevli memura mukavemet, toplantı ve gösteri yasasına aykırılıktan' cezalandırılması istendi. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Rasim Karakullukçu tarafından 11 Ağustos günü hazırlanan iddianameyle 12 kişiden 7'si hakkında 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan dava açıldı.

    'Bu dosya bir çuval'

    Özel Yetkili 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesinde 4.5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Ali Aksu, Erhan Köse, Görgü Demirpençe, İbrahim Aksu, İdris Akbıyuk, Önder Öner, Şafak Ustabaş dün hakim karşısına çıktı.

    Siyasetçi, sivil toplum örgütü ve İstanbul, İzmir, Ankara, Artvin'den 18 avukatın hazır bulunduğu duruşma, salonda zabıt katibinin yazdıklarını gösteren monitörlerin avukatların önünde olmasından yakınmayla başladı. Geç saatlere kadar süren duruşmada Avukat Ömer Kavili, duruşma salonunda Hopa'dan gelen sivil polislerin dışarı çıkarılması gerektiğini söyledi.

    Avukat Ömer Kavili, sanıklardan Ali Aksu'yu ayağa kaldırarak, duruşmayı izleyenler arasında tanıdık polis memuru olup olmadığını sorması tartışmalara neden oldu. Bu tür istekler nedeniyle duruşmaya başlayamadıklarını anlatan Mahkeme Başkanı Hakim Mustafa Kahya, 1.5 saat geçmesine karşın sanıkların savunmalarını alamadığını belirtti.

    Avukat Can Atalay ise "Sabrınızın sınırını zorluyorum farkındayım. Sorgularda şu an önününüzde bulunan gereksiz delillerin dosyadan çıkartılmasını talep ediyorum. Bu dosya bir çuvaldır. Ne bulunduysa dosyaya konulmuştur" dedi.

    'Polise gül mü atacaktık?'

    İsteği kabul etmeyen Mahkeme Başkanı Kahya'nın "Biz bu davayı üç aydır bekliyoruz" demesi salonda gülüşmelere neden oldu. Hopa olaylarında yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'yu anarak savunmasına başlayan sanık Ali Aksu, yargınalanması gerekenlerin onlara cehennemi yaşatan polisler olması gerektiğini iddia etti. Ali Aksu şöyle konuştu:

    "Ortamın bu denli gazla, suyla, copla, kurşunla terörize edilmesi ve bunun sahibi olan polis teşkilatına empati içinde gül mü atacaktık? Nasıl kurtulacaktık? Bir tek yol vardı, durdurmak. Bizlerin ve Metin hocanın da yaptığı 'yapmayın, etmeyin, gitmeyin' deyimlerini kullandık. Hopalıları yaralayan ve canını alan polislerdir. Ben AKP gibi düşünmek zorunda değilim. O gün derelerimiz üzerine HES kurmak ve Çay-Kur'u özelleştirmek isteyen, işçiye sömürmeye devam edene, bize ne kadar zarar verdiğini anlatmak istedik. Dünkü Akıncılar bugün hükümettir. O iddianameyi yazan, o kadar maaş alan adamlara üzülüyorum. 'Mahir Hüseyin Ulaş, kurtuluşa kadar savaş' cümlesini kullanmadım."

    Mahir, Hüseyin ve Deniz'i anmak suç mu?

    Sanıkların söylediklerinin aynen zabıtlara geçirilmesini isteyen iki avukat, dönüşümlü olarak katibin yanına oturarak kontrol etti. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Parti Meclisi üyesi olduğunu ifade eden sanık Görgü Demirpençe de ifadesinde şunları kaydetti:

    "Dev-yol ile bağlantı kurularak dosya hazırlanmış. Yaşı büyütülerek katledilen Erdal Eren ile ilgili yüzlerce insan yargılanmıştır. Aynı Erdal Eren'i Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  timsah gözyaşları ile yad ediyor suç olmuyor. Mahir, Hüseyin Ulaş, Deniz Gezmiş'in isimleri yad edilince suç oluyor. 3.5 aydır mağdur edilmemizin tek nedeni o gün orada görev alan polis ve Başbakandır. Burada yargılanması gereken Recep Tayyip Erdoğan'dır."

    'Tarım Bakanı'nı çağracağım buraya'

    Artvin Çoruh Üniversitesi'nde öğrenci olan ve ayda yaklaşık bin 500 lira masrafının olduğunu ve bunu annesinin alın teriyle çay toplayarak karşıladığını belirten sanık İbrahim Aksu'nun, çayın yetiştirilmesindeki zorlukları uzun uzun anlatması üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya'nın, "Tarım bakanını çağıracağım şimdi buraya" diye sözünü kesmesi güldürdü.

    HES'leri ve Çay-Kur'un özelleştirilmesine tepki göstermek için orada bulunduğunu anlatan İbrahim Aksu, "Bu taleplerimizi horon çekerek dile getirdik. Bu sırada biber gazı, tazyikli su ve coplarla saldırdılar. Dayak yedim kaburgam kırıldı. Horon çekenlere bu şekilde tepki gösterilip tutuklanmamıza neden oluyorsa, vay bu hukukun haline" dedi.

    'Yargılama ciddi iş, atarım dışarı'

    "Vay bu hukukun haline" ifadesine gülen Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, katip Ertan Aksoy'a dönerek "Ertan bey onu da yazın" dedi, bu da avukatları güldürdü. Polislerin baskı ile ifade aldıklarını ileri süren sanık İdris Akbıyuk, Emniyet'te yaşadıklarını "yandım, tutuklandım cezaevine gireceğim kesin" diye anlatması sanık yakınlarına kahkaha attırdı.

    Atılan kahkahalar da Mahkeme Başkanı Kahya'yı sinirlendirdi. Hakim Kahya, yargılamanın çok ciddi bir iş olduğunu ve saygınlığının korunması gerektiğini söyledi ve aynı şeyin  ekrarlanması halinde o kişilerin dışarıya çıkarılacağını belirtti.

    Gergin başlayan ve gülüşmelerle devam eden 6 saatlik duruşmada  beraat talepleri reddedildi. Mahkeme heyeti, Savcı Mehmet Bayram tarafından mütalaanın hazırlanması için duruşması 26 Eylül'e erteledi.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow