hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Devlet Bahçeli "provokasyon" dedi

    Devlet Bahçeli provokasyon dedi
    expand

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bütçe konuşmasını, Hükümet'in benimseyip benimsemediğinin netleşmesi gerektiğini ifade ederek, "Bugün yapılan görüşme, çok büyük talihsiz bir görüşme, bir provokasyondur" dedi.

    Bahçeli, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Devlet Bahçeli, 61. Hükümet'in 2012 yılı bütçesinin millete, devlete hayırlı olmasını diledi.

    Bütçe görüşmelerinde, Hükümet adına söz alan kişilerin genellikle Hükümetin görüşünü yansıttığını belirten Bahçeli, "Dolayısıyla bugünkü Hükümet adına yapılan görüşmede, Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın görüşlerini bu Hükümet, benimsiyor mu benimsemiyor mu, bunun netleşmesi lazım" dedi.

    Bugün yapılan görüşmeyi, "çok büyük bir talihsiz görüşme" olarak değerlendiren Bahçeli, şunları kaydetti: "Bugünkü yapılan görüşme bir provokasyondur. Bugün yapılan görüşmeyle, görüşme sırasında BDP'den ve AKP sıralarından toplanan alkışlarla, Türkiye bir yere doğru, şuurlu şekilde sürükleniyor. Bir rol paylaşımı sezintim var. Eğer Başbakan Yardımcısı'nın bu konuşmaları Hükümetin görüşü ile bağdaşıyorsa, örtüşüyorsa, Hükümetin yapacağı bir tek şey var; KCK operasyonlarını durduracak, Güneydoğu Anadolu'daki PKK ile terörle mücadele eylemlerini durdurup, BDP, PKK ne diyorsa, Bülent Arınç aracılığıyla onu yerine getirmesi lazım."

    Arınç ne demişti?

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Genel Kurulunda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde son konuşmalarda Hükümet adına söz aldı.

    Pervin Buldan'a: "Acınızı paylaşıyorum"

    Arınç, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın konuşmasına işaret ederek, "Sayın Buldan, konuşmanızın içinde çok gerçekler var ama acımasızca tespitler de var. 80 yıllık Cumhuriyet döneminin bütünüyle reddetmek, suçlu ilan etmek herhalde çok doğru değil. Ben sizin acınızı anlıyorum, bu acınıza saygı duyuyorum, acınızı da paylaşıyorum. Buna emin olun. Ama bu acıyı yaşayan sadece siz değilsiniz. Oya Eronat'a gösterilen tepkiyi de anlamakta zorlanıyorum. O da bu acıyı, 18 yaşındaki çocuğu gözleri önünde öldürüldüğünde yaşamış bir insan. En yakınınızı eşinizi kaybettiniz, hunharca... İnşallah bu olayın gerçek failleri ortaya çıkacak ve bunun hesap sorulacak. Bu hepimizin görevi" diye konuştu.

    Milletvekillerinin Hükümete yönelik eleştirilerini de yanıtlayan Arınç, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır'ın, "Kürt kimliğini tanımak, bu gaflet ötesi bir davranıştır" ifadesini anımsattı. "Yani gafletten öte davranışın herhalde 'dalalet' olduğunu söylemek istiyor" diyen Arınç, şunları söyledi:

    "Kürt kimliğinin tanınması çok önemli bir konudur. Bu bir insan hakları konusudur. Sanıyorum ki Sayın Genel Başkanınız da CHP'nin Sayın Genel Başkanı da bu konuda farklı düşünmüyorlar. Yani Türkiye'de yaşayan bir insan, 'Ben Kürdüm ve bu kimliğimle iftihar ediyorum. Ben bu gerçeğimle tanınmamı istiyorum' dediği zaman, bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir.

    Geçmiş dönemlerde inkarcı ve asimilasyoncu bir inanç böyle yapmamış olabilir. Onların da Türkiye'nin bugün başına neler açtığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bir insan kendi kimliğinden şeref duyar. Sayın Baykal da Sayın Kılıçdaroğlu da 'etnik kimlik o insanın şerefidir' diyor. Yani bu sözü söylerken şüphesiz sadece 'Ben kürdüm, ben Arabım' demesi, 'ben filanca etnik gruba mensubum' demesini birbirinden ayırmayacağız. Hepsine saygı duymak, hepsinin doğuştan gelen insan haklarına sahip olduğunu bilmek zorundayız. Kürt meselesi veya Kürt kimliği, 3 sene önce, 30 sene önce, 20 sene önce ortaya çıkmış bir kimlik değildir. Kürtlerin varlığı en az bin seneden beri bir gerçektir. Bunu inkar edemezsiniz. Bunu inkar ederseniz 80 öncesine döneriz, 80 sonrasına döneriz.

    Sayın Elçi, Bakanlık yaptığı dönemde 'Ben Kürdüm ve Türkiye'de yaşayan şu kadar Kürt var' dediği için 2,5 yıl cezaevinde kalmıştır. O günlere dönmemizi mi istiyorsunuz? Bir insanın kimliğini inkar etmek o insanı inkar etmek demektir. Kendisini Kürt kimliği ile Arap kimliği ile Boşnak kimliği ile artık ne gelirse aklınıza... Hepsi, kim, ne varsa bu topraklar üzerinde kendi kimliğini rahatlıkla söyleyecektir. O kimliğe saygı duyacağız. O kimliğin bütün kültürel haklarını, Anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız."

    "İnkar etmeyeceğiz"

    Bunları söylemekle, terörle eş anlamlı bir sonuç çıkarmanın doğru olmayacağını belirten Arınç, şu ifadeleri kullandı: "Zaten Sayın Şandır da onu kastetmemiştir. Kimlik inkarı ve bununla yola çıkanlar bilsinler ki Kürtçe konuşmanın yasak olduğu günlerden, cezaevinde işlenen işkencelere ve sonrasındaki faili meçhul cinayetlere ölüm listeleri yapılmasına, bütün bunlar bir kimliğin inkar edilmesi ile ortaya çıkmış kötü sonuçlardır. Hayır, inkar etmeyeceğiz Ben BDP'li arkadaşlarımın söylediklerinin yüzde 99'na katılmıyor olabilirim. Ama onların kimliğine saygım var, onların siyaset hakları olduğuna inanıyorum."

    Irkçılığa ve olumsuz milliyetçiliğe karşı olduklarına dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti: "Elbette 'Ben Kürdüm' diyen insanın Kürtçülük yapmasının yanlış olduğunu, 'Ben Türküm' diyen insanın Türkçülük yapmasının yanlış olduğunu ve bu yanlışların büyüdükçe ülkede toplumsal barışı bozduğuna ben şahsen inanıyorum. Irkçılık, menfi milliyetçilik, sonu 'cı', 'cu' ile biten bütün cümleleri reddediyoruz. Ama 'Ben Kürdüm' diyen bir insanın bu ülkede hepimiz kadar, en az hepimiz kadar hayat hakkı, bilgi, eğitim, dil, kültür, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz. Bu bizim cebimizden verdiğimiz bir şey değil. Eğer etnik kökene dayalı siyaset yapılıyorsa ki yapıyorlar eleştireceğiz."

    BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın Bursa'nın Yenişehir ilçesi doğumlu olduğunu, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ile yan yana siyaset yaptığını belirten Arınç, "Demek ki Türk kimlikli bir siyasetçi ile Kürt kimlikli bir siyasetçi aynı partide birlikte çalışabiliyorlar. İftihar etmemiz lazım. Ben seviniyorum. Bu demokrasinin gücüdür. Sayın Zana'nın 10 sene sonra burada gelip andiçmesi demokrasinin gücüdür. Millet seçiyor, gelecek siyaset yapacaklar. Sadece orada mı? MHP içinde de Kürt kardeşimiz vardır, siyaset yapıyor. CHP içinde de arkadaşlarımız vardır, siyaset yapıyor. Benim partimin içinde pek çok Kürt kökenli kardeşimiz var. Birlikte siyaset yapıyoruz. Onlarla iftihar ediyoruz" diye konuştu.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow