hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Kanser tedavisi görmek anne olmaya engel değil

    Kanser tedavisi görmek anne olmaya engel değil
    expand

    Kanser tedavisinde uygulanan kemoterapi ve radyoterapi, üreme fonksiyonlarının kaybına neden olabiliyor. Ancak tüp bebekteki ileri teknoloji uygulamaları ile kanserli kadınların da bebek sahibi olabilmesi hayal değil.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Memorial Ataşehir Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Direktörü Doç. Dr. Cem Demirel, kanser tedavisine bağlı olarak menopoza giren kadınlarda gebe kalabilme şansının devam edebileceğini belirtiyor.

    Üretkenliği korumak önemli

    Bebek sahibi olunabilecek dönemde pek çok kadın kansere yakalanmaktadır. Çoğu tedaviden sonra hastalığından kurtulabilmektedir; ancak kemoterapi ve radyoterapi üreme hücreleri ile yumurtalıklarda “toksik” etki yaparak üretkenliğin kaybedilmesine sebep olabilir. Özellikle genç yaşta kansere yakalanan kadınların, tedaviden önce tüp bebek merkezleri tarafından uygulanan yöntemlerle üretkenliklerini korumaları sağlanmaktadır.

    Tüp bebekteki özel uygulamalar sayesinde ileride yumurtalık fonksiyonları kaybedildiği zaman çocuk sahibi olma şansı sürdürülebilmektedir. Bu nedenle kanser teşhisi konulan genç yaştaki kadınların bu yönden bilgilendirilmeleri ve üreme konusunda uzman doktorlara yönlendirilmeleri gerekmektedir.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Üreme çağındaki kadınlar en çok meme kanserine yakalanıyor

    İleri yaş hastalığı olarak bilinen meme kanseri vakalarının yüzde 15’i, 40 yaşından önce gerçekleşir. Tedavi sürecinde, cerrahi müdahale yapılırken ya sadece tümör çıkarılmaktadır ya da gerekliyse meme tamamen alınmaktadır. Ardından genellikle altı hafta içinde kemoterapiye başlanması gerekmektedir. Genç yaşta görülen kemoterapinin kadının yumurtalarını ortadan kaldırma oranı daha azdır. Ancak yaş 35-38’lere yaklaşıkça bu oran artmaktadır. Kemoterapiye bağlı olarak, yüzde 15-70 arasında hastada adetten kesilme, yumurtalıkların tükenmesi, yumurtalık  fonksiyonunun kaybı oluşmaktadır.

    Ameliyattan sonraki 6 hafta içinde yumurtalıklar ilaçlarla çoğaltılmaktadır. Kadın evli ise yumurtaları eşinin spermiyle laboratuvarda döllenerek, embriyo haline getirilmekte ve dondurulup saklanmaktadır. Evli değilse yumurtalar toplanıp dondurulmaktadır. Bu işlemler en sık görülen meme kanserine ait örneklerdir. Kadınlarda ikinci sırada görülen lösemi ve lenfoma gibi kanserlerde de uygulanabilmektedir. Bu kanser türlerinin teşhisinden sonra kemoterapiye kadar olan süreçte kadının üreme fonksiyonunun korunması için benzer önlemler alınabilmektedir.

    Yumurtalar ve embriyolar dondurulabiliyor

    Kemoterapiden sonra kadın, bir kür kemoterapi görse bile yumurtalıkları ciddi bir şekilde etkilenebilmektedir. Menopoza girmese,  adetten kesilmese bile üreme potansiyeli ciddi bir şekilde bozulabilmektedir. Bu yüzden tedavinin kemoterapiden sonra yapılması mümkün olmamaktadır. Kemoterapinin dozu ne kadar fazlaysa, kadının yaşı ne kadar ileriyse ve uygulama sayısı ne kadar artarsa, kadının yumurtalık kaybetme riski o kadar fazla olur.

    Eskiden birçok hastanın bu durumu dikkate alınmadan kanser tedavisi uygulandığı için hastalar üretkenliklerini kaybediyorlardı; ama günümüzde artık kanser hastalarının tedavi sürecinde, üreme fonksiyonlarının da korunması bir öncelik halini almıştır. Çocuk sahibi olabilmek pek çok kadın için büyük önem taşıdığı için kanser tedavilerinde en çok sorulan soru  “kemoterapiden sonra üretkenliğimi kaybedecek miyim?” olmaktadır. Günümüzde yeni tedavi yöntemleri ile kadınların üretkenlikleri korunarak, yumurtaları ve embriyoları dondurulmakta; bu sayede bebek sahibi olmaları sağlanmaktadır.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow