hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bozdağ: "ÖYM çalışması devam ediyor"

    Bozdağ: ÖYM çalışması devam ediyor
    expand

    Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili yeni bir adım atılmasına ihtiyaç olduğunu ve çalışmanın devam ettiğini söyledi. "Biz suçları, cezaları değiştirmiyoruz" diyen Bozdağ, düzenlemenin usule ilişkin olduğunu vurguladı.

    Bozdağ, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nca düzenlenen "Yurtdışı Türkler Sivil Toplum Buluşması" toplantısından ayrılırken, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bozdağ, 200 yıldır bir sistem tartışması olduğunu, Osmanlı'da da bu tartışmanın yapıldığını söyledi. Cumhuriyetin başlangıcında da büyük sistem tartışmaları olduğuna işaret eden Bozdağ, 1924, 1961 ve 1982 anayasa yapım dönemlerinde farklı tartışmaların gündeme geldiğini ifade etti.

    "Sistem tartışmalarını Türkiye sürekli yapıyor. Bundan sonra da yapacaktır. Çünkü yeni anayasa yapılırken sisteme dair bir tartışma yapmamak, dünyanın dört bir yanında sistemler tartışılırken, Türkiye'deki sistem ve uygulamaları ciddi şekilde eleştirilirken büyük bir eksiklik olur"diyen Bozdağ, yaşanan tecrübeleri de dikkate alarak güçlü bir Türkiye oluşturmak, yönetimde istikrarı sağlamak, denetimi aktifleştirmek ve daha demokratik bir yapının oluşturulması için başkanlık sisteminin Türkiye için uygun olduğunu ifade ettiklerini hatırlattı. Bozdağ, şöyle konuştu:

    "Ama bu sisteme dair Türkiye'de tartışmaktan çekinen, korkan bir yapı da var. Bu sistem ne getirir, ne götürürden ziyade 'Bu sistem bizim için zararlı olur ama bu sistemi biz tartışmayalım, gündemde tutulmasın, karartma uygulayalım' diyen bir grup kesim var. Çünkü sistem halk tarafından özellikleriyle bilindiği takdirde savunduklarının ne kadar zayıf bir sistem olduğunu görecekler ve zora düşecekler. Bu yüzden de tartışılmasını istemiyorlar. Sayın Başbakanımız da daha önce ifade etti; başkanlık sistemi mi olur, yarı başkanlık sistemi mi olur... Dün ilk defa 'partili cumhurbaşkanı olabilir' şeklinde bir görüş ifade etti. Bunlar son derece önemli hususlardır. Bunların tartışılmasında, değerlendirilmesinde fayda vardır. Örneğin Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanımız, Sayın Demirel geçmişte Cumhurbaşkanımızdı, Sayın Özal Cumhurbaşkanımızdı, partilerle ilişkileri kesildi. Partilerle ilişkilerinin kesilmiş olması Türkiye sorunlarına bakışta ve çözümünde, bir takım değerlendirmelerinde bunların ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. O yüzde Sayın Başbakanımızın söylediği hususu değerlendirmek lazım. Görüntüde bir kesilmeden ziyade bu manada yeni bir tartışmayı yapmakta fayda var. Çünkü cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği sistemlere yarı başkanlık sistemi deniyor. Literatürdeki tanımlardan bir tanesi bu. Türkiye ilk defa cumhurbaşkanını halk tarafından seçecek, literatürde bunu yarı başkanlık olarak tanımlıyor. Bana göre Türkiye fiili olarak 2014 seçiminden sonra yarı başkanlık sistemine geçmiş oluyor. Onun için bunu şimdiden tartışmak ve değerlendirmek, Türkiye'nin sorun yaşamadan geleceğe doğru yol almasını sağlamakta büyük fayda var. Sayın Başbakan'ın söylediği de odur. Başkanlık, yarı başkanlık sistemi veya partili cumhurbaşkanı hususunun tartışılması, değerlendirilmesinde büyük faydalar var. Bunlardan Türkiye'nin yararına olan bir konuda bir uzlaşma olduğu zaman adım atılabilir. Bunları tartışmaktan korkmamak lazım."

    "Seçildiği dönemin hukukuna tabidir"

    Anayasa Mahkemesi raportörünün cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin değerlendirmesinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

    "Sayın Cumhurbaşkanı'nın görev süresi, seçildiği dönemin hukukuna tabidir. Seçildiği dönemin hukukunda 7 yıllığına seçilmesi, ikinci defa seçilmemesi öngörülüyordu. Eğer raportörün, basına yansıyan bilgiler doğruysa, kanaati görev süresi bakımından 7 yıl, ikinci defa seçilememe bakımından 5 yıl ise bu fevkalade yanlış bir yaklaşım olur. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın seçildiği dönemdeki anayasa hükmü bir bütündür. Görev süresi bakımından 7 yıllık kısma riayet edip, 'Bu böyledir' deyip daha sonra bir daha seçilememe bakımından 'yeni düzenlemeye tabi olması lazımdır' diye bir değerlendirme yapmak hukuki açıdan hükmü bölmektir. Bu büyük bir çelişkidir. Bir yandan 'Görev süresi bakımından eski hukuka tabidir' diyeceksiniz, öte yandan 'Yeniden seçilme bakımından yeni hukuka tabidir' diyeceksiniz... Bu tamamıyla Anayasa'nın hükmünü bölmektir, bir kısmına uyup bir kısmına uymamaktır. Bana göre yanlış bir değerlendirme eğer doğruysa tabii. Hem görev süresi hem de bir daha seçilip seçilmeme bakımından seçildiği dönemin hukukuna tabidir."

    "Çalışmanın detayları netleşmedi"

    Özel yetkili mahkemelere ilişkin çalışmaların sorulması üzerine Bozdağ, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kaldırılmasının ardından özel görevli ağır ceza mahkemelerinin oluşturulduğunu hatırlattı.

    Bu konuda çok çeşitli eleştiriler ve tartışmalar gündeme geldiğini, yaşanan tecrübeler ve eleştiriler çerçevesinde yeni bir adım atılmasına ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Bozdağ, "Biz onu ifade ettik ve bu noktada da bir çalışma devam ediyor. Çalışmanın detayları henüz netleşmiş değil. O detaylar netleştikten sonra bir karar verilecek, o karara göre de sonuçları kamuoyuyla paylaşacağız" diye konuştu.

    Bozdağ, bir basın mensubunun süren davaların bu çalışmadan etkilenip etkilenmeyeceğine ilişkin sorusunu yanıtlarken, yapılan çalışmanın usule ilişkin olduğunu vurguladı. Devam eden davalarda bir suç isnadının olduğuna dikkati çeken Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:

    "Biz suçları, cezaları, tutuklama nedenlerini değiştirmiyoruz veya ortadan kaldırmıyoruz. Yapılan düzenleme usule ilişkin bir düzenlemedir. Kamuoyunda usule dair bu düzenleme, yargılanan bazı kişilere ilişkin suçların ve cezaların ortadan kaldırılacağı şeklinde bir takdimi var. Bu da fevkalade yanlıştır. Suçlara ve cezalara, tutuklama nedenlerine dönük bir değişiklik söz konusu değil. Çalışmanın öyle bir amacı da yok. Suçlar, cezalar durduğu sürece usul değişse de o suçlar ve cezalara ilişkin kararları mahkemeler kendi takdirlerinde tayin edebileceklerdir"
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow