hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ergenekon'da AK Parti'li vekil dinlendi

    Ergenekonda AK Partili vekil dinlendi
    expand

    Ergenekon davasında, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" yayınlandığında Genelkurmay Harekat Başkanlığına vekalet eden ve dönemin Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı olan AK Parti milletvekili emekli Tümgeneral Şirin Ünal, tanık olarak dinlendi. Ünal, "TSK çalışma gelenekleri içinde her konu genelgeye uygun olmak zorunda değil. Özel kanallarda yürütülen, kişiye özel çalışma olabilir" dedi. Öte yandan Mustafa Balbay hakkında yürütülen "hakaret" soruşturmasında da takipsizlik kararı verildi.

    Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 65'i tutuklu 274 sanıklı "Ergenekon" davasının 254. duruşması başladı.

    İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, emekli Orgeneral Hasan Iğsız, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Albay Dursun Çiçek, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 36 tutuklu sanık katıldı.

    Duruşmaya, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski  Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık gelmedi.

    Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, İlker Başbuğ'un da aralarında bulunduğu "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" ile "internet andıcı" dosyasındaki bazı sanıkların talebi üzerine tanık olarak dinlenilmesine karar verilen Şirin Ünal'ın hazır olduğunu söyledi.

    "Her konu genelgeye uygun olmak zorunda değil"

    Duruşma, 12 Haziran 2009'da, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" yayınlandığında Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Korgeneral Mehmet Eröz'ün yerine vekalet ettiği ve dönemin Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı olduğu bildirilen emekli Tümgeneral Şirin Ünal dinlenildi. Ünal, "TSK çalışma gelenekleri içinde her konu genelgeye uygun olmak zorunda değil. Özel kanallarda yürütülen, kişiye özel çalışma olabilir" dedi.

    Ünal, 2004'te tümgeneral olduğunu belirterek, 13 Ağustos 2008'de Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanlığı yaptığını, 2010 Ağustos ayında da emekli olduğunu, 1,5 yıldan beri de milletvekilliği yaptığını söyledi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin, "12 Haziran 2009 tarihinde neler yaşandı, verdiğiniz emirler nelerdir?" sorusu üzerine Ünal, dava konusu belge gazetede yayınlandığında, emekli Albay Dursun Çiçek'in altında çalışan davanın sanıklarından emekli albaylar Ziya İlker Göktaş ve Sedat Özüer'in yanına geldiğini anlattı.

    Şirin Ünal, "Genelkurmay Harekat Başkanının altındaki en kıdemli ben olduğum için defalarca Eröz'e vekalet ettim. Çiçek yoktu. Gazetede haber çıkınca, bu iki subay geldi. 'Gazetede böyle bir şey var ancak doğru değil' dediler. Ben de 'ikinci başkana gidelim ona da anlatın' dedim. Birlikte Genelkurmay 2. Başkanına (emekli Orgeneral Hasan Iğsız) gittik. O da 'Zaten ben böyle bir emir vermedim' dedi. Benim Harekat Başkanı olarak yaptığım bu iki arkadaşı getirip götürmektir." diye konuştu.

    Daha sonra dava sanıklarından o dönem Genelkurmay Adli Müşaviri olan Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun kendisini arayarak, "Bu konuyla ilgili askeri savcılık olarak soruşturma açtık, tanık olarak ifadenizi alacağız" dediğini belirten Ünal, "İfademde, ilgim olmadığını, Genelkurmay Harekat Başkanı ve 2. Başkanın daha bilgili olacağını söyledim" dedi.

    Milletvekili Ünal, davada yargılanan asker sanıkların kendi dairesinde çalışmadığını anlattı.

    Başkan Özese, sanık avukatlarından Mahir Işıkay'ın verdiği dilekçede, "Sedat Özüer hakkında hükümeti devirmeye yönelik çalışmalar yaptığının iddia edildiğini" belirttiğini, bununla ilgili bir bilgisi olup olmadığını sordu.

    Ünal da bu tür konularla ilgili bilgisi olmadığını ifade ederek, "Ben her zaman astlarımı politikadan uzak tutmaya çalıştım. Askerlik yeminime sadık
    kalmaya çalıştım" diye konuştu.

    Kişiye özel çalışma

    Bu durumu Mehmet Eröz'e nasıl bildirdiği sorulan Ünal, Genelkurmay Harekat Başkanlığı'na vekalet ettiği dönemlerde komutanların haklarını
    kullanmadığını vurgulayarak, "Bir evrak geldiğinde komutan gelince bakması için üzerine not yazarak geri gönderirim" dedi.

    Ünal, tuttuğu notları Eröz'e arz ederek çalıştığını, gizli konuları telefonla konuşmayıp yazılı verdiğini kaydetti.

    Şirin Ünal, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in "TSK içinde farklı bir yapılanma olup olmadığı konusunda bilginiz var mı?" sorusuna, "Doğrudan bir şey
    söylenmedi. Dışarıdan takip ettiğim kadarıyla basında söyleniyordu" yanıtını verdi. Ünal, Karargahevleri konusunu da basından duyduğunu anlattı.
    Pekgüzel'in, bu tür belgelerin askeri yazışma usulüne uygun olup olmadığı şeklindeki sorusu üzerine ise Ünal, "TSK çalışma gelenekleri içinde her konu genelgeye uygun olmak zorunda değil. Özel kanallarda yürütülen, kişiye özel çalışma olabilir. Komutan belli subayları yetkilendirebilir. Emri veren komutan bunu şu daireye koordine edin diyebilir" dedi.

    "Konunun dışında kaldım"

    Savcı Pekgüzel Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi'nde 19 Haziran 2009'daki evrak kırpma işlemi yaşandığını belirterek, hafta sonları, gece yarılarını da kapsayacak şekilde arşiv imha işlemi yapılıp yapılmadığını sordu. Komuta Kontrol Dairesi Başkanlığı'nın 7 gün 24 saat şeklinde, vardiya sisteminde çalıştığını anlatan Ünal, diğer birimleri bilmediğini söyledi. Ünal, bilgisayarların silinmesiyle ilgili de bilgisi olmadığını, dava
    konusu andıçtan da haberi olmadığını kaydetti. "Ayışığı, Yakamoz ve Sarıkız" isimli darbe planlarından haberi olup olmadığı sorulan Ünal, o dönemde Ankara'da 6. F 16 üssünün komutanı olduğunu belirterek, "Milletin seçtiği iktidara, sandıktan çıkan sonuca saygı göstermişimdir. Emrimde çalışan kişileri politikadan uzak tutmaya çalıştım. Askerlik yeminine bağlı görev yapmaları konusunda telkinlerde bulundum. Bu konuları basından duydum" diye konuştu.

    Ünal, "Duyum aldınız mı?" sorusuna ise "Kişisel olarak tavrımı bildikleri için ben bu konunun dışında kaldım" yanıtı verdi.

    Tanığa doğrudan soru sorma işlemi sırasında söz alan tutuklu sanık Dursun Çiçek ise Ünal'a "İrtica ile Mücadele Eylem Planı"ndaki askeri yazım hatalarını hatırlatarak, bu şekilde bir belgenin kurmay albay rütbesindeki asker tarafından hazırlanıp hazırlanmayacağını sordu.

    İddianameye konu belge ile kendisinin komutanlığını yürüttüğü Komuta Kontrol Daire Başkanlığının bir ilgisinin olmadığını ifade eden Ünal, "Bizim ilgimizin bulunmaması bu çalışmanın olduğu anlamına da gelmez, olmadığı anlamına da gelmez" dedi.

    Tutuklu sanık Sedat Özüer'in, "Ergenekon terör örgütü ile ilgili basın dışında herhangi bir tanıklığınız var mı?" sorusu üzerine de Ünal, "Yasa dışı faaliyetler herkese ilan edilerek yapılmaz" yanıtını verdi. Duruşmaya, Şirin Ünal'ın tanık olarak dinlenilmesinin ardından öğlen arası verildi.

    Şirin Ünal, sanık avukatlarının sorularını da yanıtladı. Tutuklu sanıklardan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'in, "Birlikte çalıştığınız bu dönemlerde Sayın Başbuğ'un 'Anayasal düzeni ve demokratik rejimi cebren devirmeye teşebbüs ettiğine ilişkin somut bir bilginiz görgünüz var mı?" sorusuna Ünal, "Benim konumumda bir subayın Sayın Başbuğ ile ilgili detayları bilmesi mümkün değil. Bu soruya amiri olan Sayın Başbakan cevap verebilir" yanıtını verdi.

    İlkay Sezer ise Başbakan'ın, İlker Başbuğ hakkındaki suçlamaları "insafsız" olarak yorumladığını ifade ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
    savunma tanığı olarak dinlenmesini talep ettiklerini, tanığın bu beyanı kapsamında bu talebin değerlendirilmesini istedi. Tutuklu sanıklardan emekli Albay Dursun Çiçek'in kızı olan avukat İrem Çiçek de "İrtica ile Mücadele Eylem Planı olarak açılan ve daha sonra 'Ergenekon' davasıyla birleştirilen davanın iddianamesinde milletvekili olduğunuz AKP'nin müdahil olarak yer aldığını biliyor muydunuz?" sorusu üzerine Ünal, "Partimizin adı AK Parti'dir" dedi.

    İrem Çiçek'in "İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nı gördünüz mü?" sorusuna da Ünal, "Benim başkanı olduğum Komuta Kontrol Dairesi'nin dışında bir
    konu. Ben jet pilotuyum, bilmediğim konularda konuşmam" yanıtını verdi.

    Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese de sorular tamamlandıktan sonra "Ekleyeceğiniz bir şey var mı?" diye sorduğu Ünal, "Sanıklar hakkında karar verecek bağımsız yüce mahkemeye güveniyorum" dedi.

    Glock sattığı iddia edilen tanık

    Ünal'ın dinlenilmesinin ardından, Alparslan Arslan'a Danıştay saldırısında kullandığı Glock marka silahın temin edilmesine ilişkin dosyanın
    tutuklu sanıklarından Erkan Ayyıldız'ın talebi üzerine çağrılan Mahmut Güzel dinlenildi. Arslan'a 2 adet Glock marka silahın temin edilmesine ilişkin dosya sanıklarının beyanları üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Mahmut Güzel, "Ben okuma yazma bile bilmiyorum. Benimle ne alakası var. Aradan 6 sene geçti. O zaman tutuklanmışlar. Serbest kalmışlar. Kendilerini kurtarmak için bu şekilde başvurmuşlar. Kendileri birbirlerini kurtarmak için ortaya attıkları iddialardır. Onların fikirleridir" dedi.

    Mustafa Balbay hakkındaki soruşturmaya takipsizlik

    Mustafa Balbay hakkında "hakaret" suçu işlediği gerekçesiyle yürütülen soruşturmaya takipsizlik kararı verildi. Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Ali İşgören tarafından, Balbay'ın 14 Ocak 2012 tarihli "Ergenekon" davasını izlemeye gelen Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König'i "Brecht'in tiyatrosuna hoşgeldiniz" anlamında Almanca sözlerle selamlaması üzerine açılan soruşturma tamamlandı. Başsavcı İşgören tarafından verilen "kovuşturmaya yer olmadığına" dair kararda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı suç duyurusu üzerine hakaret iddiasından soruşturma yapıldığı aktarılarak, duruşma zaptı ve Balbay'ın gönderdiği dilekçedeki beyanlarının değerlendirildiği kaydedildi. Kararda, unsurları yönüyle suçun oluşmadığı belirtildi. Balbay'ın, 14 Ocak 2012'deki duruşmayı izlemeye gelen Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König'i "Brecht'in tiyatrosuna hoşgeldiniz" anlamında Almanca sözlerle selamlaması üzerine, mahkeme suç duyurusunda bulunmuştu.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow