hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Grup kararı alınmaz"

    Grup kararı alınmaz
    expand

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 9 BDP'li milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda AK Parti'nin izleyeceği yola ilişkin açıklamalarda bulundu. Arınç, "Her milletvekili işin bir yargı boyutunu bir de siyasi boyutunu düşünerek mutlaka en doğru kararı verecektir. Bu konuda bir grup kararı alınacağını da zannetmiyorum" dedi.

    Arınç, Tarihi Tahtakale Kapısı'nın açılış töreninin ardından gazetecilerin ülke gündemine ilişkin sorularını yanıtladı.

    Bir gazetecinin, "AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, 'BDP'li ve bağımsız 10 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezleke meclise gelirse benim rengim belli' diye açıklama yaptı ve bunu bazı gazeteler, yaklaşık 60 AK Partili'nin 'hayır' oyu verebileceği şeklinde yorumladı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Arınç, dokunulmazlıklar konusunda son günlerde herkesin fikrini ifade ettiğini söyledi.

    Arınç, bunun yeni bir konu olmadığını ifade ederek, BDP'li bazı milletvekillerinin geçtiğimiz Ramazan Bayramı sırasında PKK'lı teröristlerle kucaklaşmasının kamuoyunda büyük bir infial meydana getirdiğini, kendilerinin de bunları eleştirdiklerini hatırlattı.

    Bursa'daki bayramlaşma sırasında, bu manzaranın çok çirkin olduğunu ifade ettiğini dile getiren Arınç, "Çünkü sırtlarında silahla eylemden gelen, belki eyleme giden, belki de pek çok insanın katili noktasındaki insanların milletvekilleriyle böylesine samimi bir görüntü vermesini çok çirkin olarak nitelendirmiştim. Hatta 'bir bombadan daha beter' demiştim. Şüphesiz milletimiz de aynı şeyleri düşündü. Daha sonra da savcılık bu kişiler hakkında bir fezleke tanzim edip meclise gönderdi" diye konuştu.

    "Bunlar tahmine dayalı, spekülatif konuşmalardır"

    Arınç, o görüntüde bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kalkması noktasında siyasetçilerin, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, fikirlerinin ortada olduğunu ve konuşulduğunu, kendisinin de fikirlerini söylemeye çalıştığını ifade ederek, şöyle devam etti:

    "Galip Ensarioğlu da kendi şahsi fikrini söylüyor. Ama içeride 'şu kadar kişi bu kadar kişi' bunlar tahmine dayalı, spekülatif konuşmalardır. Bir insan ağzından konuşursa fikrini öğrenebiliriz. Dolayısıyla Ensarioğlu kendi şahsi fikrini söylemiştir. Buna da saygı duymak gerekir. Dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında bir prosedür var. Bu prosedür yine mecliste cereyan ediyor. Bir Anayasa Adalet Karma Komisyonu var, hazırlık komisyonu var, bunun belli bir süreci var. Sonra karma komisyonun alacağı karar var, meclise yapılacak itiraz var, meclisteki oylama var. Her milletvekili işin bir yargı boyutunu bir de siyasi boyutunu düşünerek mutlaka en doğru kararı verecektir.

    Bu konuda bir grup kararı alınacağını da zannetmiyorum. Milletvekillerimiz kendi düşünceleriyle oylarını göstereceklerdir ve sonucu da hep beraber göreceğiz. Sayın Ensarioğlu'nun kendi şahsi fikrini söylemesinin, bir endişe doğurması AK Parti içerisinde farklı düşünceler var, 'şu kadar bu tarafta, bu kadar bu tarafta' diye dedikoduya konu olmasını şahsen doğru bulmam. Her milletvekilimiz hem vicdani kanaati, hem de dokunulmazlığın kalkmasının sonuçlarını en iyi şekilde düşünür ve ona göre kararını verir. Emin olun başka siyasi partilerde de farklı düşünenler mutlaka olacaktır. Ama sonucu hep beraber göreceğiz."

    Asker intiharları

    Bir gazetecinin, "Bugün Bergama'dan bir askerin daha intihar ederek hayatını kaybettiği haberi geldi. Son rakamlar da intihar edenlerin şehit sayısından fazla olduğu yönündeydi. Bununla ilgili bir değerlendirme yapmak ister misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Arınç, bu konunun İnsan Hakları Komisyonu'nun gündemine geldiğini hatırlattı.

    Arınç, komisyonun geçtiğimiz günlerde bu amaçla toplandığını ve silahlı kuvvetleri temsilen de bazı komutanların komisyonda dinlendiğini belirterek, "Bu meclis tarihinde bir ilktir ve İnsan Hakları Komisyonu bence çok doğru bir şey yaptı. Tabii bugün 800 bine yaklaşan gücüyle bir Türk Silahlı Kuvvetleri'nden bahsediyoruz. Zorunlu askerlik halen var. Bedelli askerlik uygulaması da bitti ve beklentilerin aksine bedelliden istifade edenlerin sayısı çok düşük kaldı. Şüphesiz, rakamın, miktarın yüksek olduğundan bahsedebilirsiniz, sürenin kısa olduğundan bahsedebilirsiniz, ama gerçek şudur ki; Türkiye'de zorunlu askerlik konusu devam ediyor" diye konuştu.

    Zorunlu askerliğin, askere gidenler üzerinde, oranın şartları konusunda, özellikle terörle mücadelenin çok etkin olduğu bölgelerde görev yapanlar üzerinde, olumsuz psikolojik etkiler meydana getirmesinin mümkün olduğunu anlatan Arınç, şöyle devam etti:

    "Bazılarının kendi yaşam tarzlarından, kişiliklerinden kaynaklanan sebeplerle intihara temayülü olabilir, bazılarının bulunduğu şartlardan, bazılarının da başka sebeplerle, ama her neyse bunun mutlaka araştırılması, tespitler yapılması ve intihar meylinin veyahut da intihara yönlenmenin mutlaka giderilmesi gerekir. Allah rahmet etsin, kimden bahsediyorsunuz bilmiyorum ama, İnsan Hakları Komisyonu'nun raporları da terörle mücadelede şehit olanlardan daha fazla gibi bir rakam ortaya koydu. Bu da bana ilginç geldi. Konunun hem komisyonumuzda hem de bu konu üzerinde uzman sayabileceğimiz, psikoloji, sosyoloji üzerinde tıbbi anlamda da durulması lazım. Eminim ki Türk Silahlı
    Kuvvetleri de böyle bir olayı kabullenmeyecek ve bunun giderilmesi konusunda kendi içinde de mutlaka tedbirler alacaktır."

    Arınç, son Bakanlar Kurulu'nda kendisinin bir açıklama yaptığını hatırlatarak, Milli Savunma Bakanlığı'nın bir Disiplin Kanunu hazırladığını belirtti.

    Arınç, şunları kaydetti:

    "Bu Disiplin Kanunu'nda katıksız oda hapsi, göz hapsi 15 güne kadar, bir aya kadar ve halk arasında ve askerler arasında daha çok 'disko' diye bilinen disiplin koğuşlarından şikayetler vardı. Ben de askerliğimi disiplin subayı olarak yapmış birisiyim. 477 Sayılı Kanun buna izin ve imkan veriyordu. Bu kanun tamamen değiştirildi. Diskolar kaldırıldı, komutanın kendi başına vereceği kararlar asgariye indirildi ve yargı yolu açık tutuldu. Dolayısıyla eğer oradan kaynaklanan birtakım ruhsal depresyonlar varsa bunları giderecek bir adım olarak, şimdi disiplin suç ve cezalarını kaldırıyoruz, Disiplin Kurulları meydana getiriyoruz ve bu kurulları yargı denetimine açıyoruz. Sanıyorum askerliğini yapanlar açısından bu olumlu bir gelişme olarak düşünülebilir."

    "Ben İmam Hatip mezunu değilim, babam da müftü değildi"

    Arınç, bir gazetecinin, "Dün BİHMED'de (Bursa İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği) 50. yıl kutlamalarında bir açıklama yapmıştınız. 'İmam Hatip Liseleri'nden bazı haylazlar da çıkmıştır, şu an bir gazetede köşe yazarıdır' diye. Ahmet Hakan da Twitter'den bununla ilgili bir açıklama yapmış. Hocam da 'Bülent Arınç'a haylaz derdi' şeklinde. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? şeklindeki sorusu üzerine, "Kimden bahsediyorsunuz siz?" dedi.

    "Ahmet Hakan" yanıtını alınca, "Nerede yazıyor bu arkadaşımız?" diye soran Arınç, "Hürriyet" cevabını aldıktan sonra, şöyle konuştu:

    "Sizin ağzınızdan söylenmesi daha güzel tabii. İsmini bahsettiğiniz zatın ne ismini ne soyadını ne çalıştığı gazeteyi dün belirtmedim. Yani üzerine alınmış olması, sizin de 'herhalde bu adrese teslim bir mesajdır' diye düşünmenizi saygıyla karşılıyorum. Ama o saygın gazetecimizin, ne adı ne soyadı ne çalıştığı gazete ne de İmam Hatip Okulu mezunu olduğundan bahsetmedim. Ama herkes, anlamış ve tahmin etmiş ki, bu bahsettiğim kişi, filan kişidir diye. Eh öyle kabul edildiyse buna itiraz edecek halim yok. O da çok zarif bir şekilde benim de zamanındaki haylazlıklarımdan bahsediyor. Ben İmam Hatip mezunu değilim, bir. Babam da müftü değildi, iki.

    Üçüncüsü de bugün yaptığım işlerle haylazlığı hak edecek bir noktada değilim. 30 sene Erbakan Hocamın dizinin dibinde oturdum, onunla birlikte siyaset yaptım. Ölünceye kadar beni çok sevdiğini biliyorum. Ben de ona hiçbir zaman saygıda kusur etmedim. Şu anda da Fatiha'larımın içinde olan bir insandır. Sevgim saygım devam ediyor. Başkalarına da tavsiye ederim. Bizim istifade ettiğimiz, bize istikamet veren, bizi iyiliğe sevk eden herkese şükran borcumuz var. Buradan isminden bahsettiğiniz zata da selamlarımızı, sevgilerimizi, Tahtakale Kapısı'nın önünden gönderelim inşallah."
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow